yapmaya çalışmak - Turco Inglés Diccionario
Historia

yapmaya çalışmak



Significados de "yapmaya çalışmak" en diccionario inglés turco : 6 resultado(s)

Turco Inglés
General
yapmaya çalışmak try v.
yapmaya çalışmak endeavor v.
yapmaya çalışmak endeavour v.
yapmaya çalışmak fand v.
Colloquial
yapmaya çalışmak set out to do v.
Idioms
yapmaya çalışmak endeavor to do v.

Significados de "yapmaya çalışmak" con otros términos en diccionario inglés turco: 60 resultado(s)

Turco Inglés
General
benzerini veya daha iyisini yapmaya çalışmak emulate v.
bir şeyler yapmaya çalışmak try to do something v.
benzerini veya daha iyisini yapmaya çalışmak aemule [obsolete] v.
mühtedi yapmaya çalışmak proselyte v.
siyasi partisine üye yapmaya çalışmak proselytise v.
siyasi partisine üye yapmaya çalışmak proselytize v.
Phrasals
birinden kaçınarak/sakınarak (birine bulaşmadan) işini yapmaya çalışmak work around someone v.
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak hover between (something) and (something else) v.
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak hover between something (and something else) v.
(bir şey) yapmaya çalışmak endeavor to (do something) v.
aceleyle yapmaya çalışmak rush through v.
çabucak bitirmeye/yapmaya çalışmak rush through v.
apar topar yapmaya/bitirmeye çalışmak rush through v.
paldır küldür yapmaya/bitirmeye çalışmak rush through v.
bir şeyi langır lungur yapmaya çalışmak bulldoze through something v.
(bir şey yapmaya) çalışmak set out to (do something) v.
Proverb
her şeyi/birçok şeyi bir anda yapmaya çalışmak iyi değildir it is the pace that kills
Colloquial
bir şey yapmaya çalışmak be looking to do something v.
aceleyle/çabucak bir şey yapmaya çalışmak be in a hurry to do something v.
Idioms
anlamaya/yapmaya/bulmaya çalışmak grope in the dark v.
hiç kimsenin başarmadığı şeyleri yapmaya çalışmak boldly go where no man has gone before v.
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak be all (one) could do (not) to (do something) v.
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak be all somebody can/could do (not) to do something v.
olmayacak bir işi yapmaya çalışmak try to fit a square peg into a round hole v.
tanımadığı halde ünlü birinin adını vererek prim yapmaya çalışmak throw someone's name around v.
sorumluluğunu aşan işler yapmaya çalışmak cut a fat hog v.
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak ride two horses at once v.
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak ride two horses at the same time v.
(bir şeyi) yapmaya çalışmak take a whack at (someone or something) v.
elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak try (one's) level best v.
yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışmak try (one's) level best v.
elinden gelen her şeyi yapmaya çalışmak try (one's) level best v.
elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak do/try your level best (to do something) v.
yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak do/try your level best (to do something) v.
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak do/try your level best (to do something) v.
elinden gelen her şeyi yapmaya çalışmak try (one's) utmost v.
mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmak try (one's) utmost v.
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak do/try your utmost (to do something) v.
mümkün olan her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak do/try your utmost (to do something) v.
bir çok şeyi aynı anda yürütmeye/yapmaya çalışmak run off in all directions v.
bir şey (yapmaya) çalışmak have a bash at (doing) something [uk] v.
hiç kimsenin başarmadığı şeyleri yapmaya çalışmak boldly go where no one has gone before v.
elinden geleni yapmaya çalışmak try your damnedest v.
elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak do/try your level best v.
yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak do/try your level best v.
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak do/try your level best v.
elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak do/try your utmost v.
yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak do/try your utmost v.
elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak do/try your utmost v.
(birine) zorla bir şey satmaya/satış yapmaya çalışmak give (one) the hard sell v.
(birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak/(bir şey) yapmaya çalışmak have a shot at (someone or something) v.
imkansız bir şeyi yapmaya çalışmak nail jell-o to a cross v.
imkansız bir şeyi yapmaya çalışmak nail jell-o to a tree v.
imkansız bir şeyi yapmaya çalışmak nail jell-o to the wall v.
tanımadığı halde ünlü (birinin) adını vererek prim yapmaya çalışmak throw around (one's) name v.
tanımadığı halde ünlü birinin adını vererek prim yapmaya çalışmak throw name around v.
Sport
vur kaç yapmaya çalışmak hit-and-run v.
(golfte) uzun mesafeden riskli atışlar yapmaya çalışmak press v.
Slang
yankesicilik yapmaya çalışmak jostle [dated] v.
Modern Slang
şirinlik yapmaya çalışmak act cute v.