dawn - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
dawn şafak n.
  • We woke up at the break of dawn.
  • Şafak sökerken uyandık.
  • After all, both the MAGP and the FIFG are already so full of loopholes that you actually sail The Atlantic Dawn through.
  • Sonuçta, hem MAGP hem de FIFG zaten o kadar boşluklarla dolu ki, Atlantik Şafağı'na yelken açıyorsunuz.
  • Whenever night begins in Düsseldorf, we in the Netherlands only fly at dawn and dusk.
  • Düsseldorf'ta ne zaman gece başlasa, biz Hollanda'da sadece şafak ve alacakaranlıkta uçuyoruz.
Show More (56)
dawn sabah n.
  • We work from dawn until dusk.
  • Sabahtan akşama kadar çalışırız.
  • They stayed up until dawn.
  • Sabaha kadar uyumadılar.
  • Tom worked from dawn to dusk.
  • Tom sabahtan akşama kadar çalıştı.
Show More (6)
dawn şafak vakti n.
  • It's almost dawn and nothing's happened yet.
  • Neredeyse şafak vakti ve henüz bir şey olmadı.
  • It's almost dawn.
  • Neredeyse şafak vakti.
  • The hour between night and dawn is called the hour of the wolf.
  • Gece ve şafak vakti arasındaki saate kurt saati denir.
Show More (0)
dawn ortaya çıkma n.
  • The true scale of this economic and ecological disaster is starting to dawn ever more clearly.
  • Bu ekonomik ve ekolojik felaketin gerçek boyutu her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
  • The true scale of this economic and ecological disaster is starting to dawn ever more clearly.
  • Bu ekonomik ve ekolojik felaketin gerçek boyutu giderek daha net bir şekilde ortaya çıkmaya başlıyor.
Show More (-1)
dawn gün doğmak v.
  • It's always darkest just before dawn.
  • En karanlık zaman gün doğmadan hemen öncesidir.
  • It's nearly dawn.
  • Neredeyse gün doğuyor.
Show More (-1)
dawn doğmak v.
  • A sunny day dawned upon the camping site.
  • Kamp alanında güneşli bir gün doğdu.
Show More (-2)
dawn başlamak v.
  • The age of artificial intelligence has dawned.
  • Yapay zeka çağı başladı.
Show More (-2)
dawn belirmek v.
  • Fear dawned as we realized we were completely lost!
  • Tamamen kaybolduğumuzu fark ettiğimizde içimizde bir korku belirdi!
Show More (-2)
dawn tan ağarmak v.
  • Tom wakes up at the crack of dawn every day.
  • Tom her gün tan ağarırken kalkar.
Show More (-2)
dawn şafak sökmek v.
  • Tom didn't arrive home until dawn.
  • Tom şafak sökene kadar eve gelmedi.
Show More (-2)