watch - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
watch izlemek v.
  • People love watching heavy machinery working.
  • İnsanlar ağır makinelerin çalışmasını izlemeyi severler.
  • Many people do this by skirting around the law by watching via satellite broadcasters from their own country.
  • Pek çok kişi kendi ülkelerinden uydu yayıncıları aracılığıyla izleyerek yasanın etrafından dolanmaktadır.
  • For quite a long time, we Danes had a very major problem in that we were unable to watch Danish news on television.
  • Biz Danimarkalıların uzunca bir süre televizyonda Danimarka haberlerini izleyememek gibi çok büyük bir sorunu vardı.
Show More (1344)
watch saat n.
  • This watch once belonged to my grandfather.
  • Bu saat bir zamanlar büyükbabama aitmiş.
  • This visual effect makes the watch look bigger.
  • Bu görsel efekt saati olduğundan büyük gösterir.
  • This visual effect makes the watch look bigger.
  • Bu görsel efekt, saati olduğundan büyük gösteriyor.
Show More (433)
watch seyretmek v.
  • The only thing Tom ever did was watch TV.
  • Tom'un yaptığı tek şey televizyon seyretmekti.
  • My grandmother loves watching TV.
  • Büyükannem televizyon seyretmeyi çok sever.
  • He's spending too much time watching TV.
  • Televizyon seyrederek çok vakit harcıyor.
Show More (98)
watch bakmak v.
  • The little boy was watching carefully how the father tied his shoes.
  • Küçük çocuk babasının ayakkabılarını nasıl bağladığına dikkatle bakıyordu.
  • I sometimes watch the old lady's dog for her.
  • Bazen yaşlı kadının köpeğine onun için bakıyorum.
  • Nobody watches her.
  • Kimse ona bakmıyor.
Show More (27)
watch dikkat etmek v.
  • Watch your hands when working with blades.
  • Bıçaklarla çalışırken ellerinize dikkat edin.
  • This tip is just a reminder to watch what you eat.
  • Bu ipucu sadece ne yediğinize dikkat etmeniz konusunda bir hatırlatmadır.
  • This tip is just a reminder to watch what you eat.
  • İşte bu ipucu ne yediğinize dikkat etmeniz için bir hatırlatmadır.
Show More (24)
watch seyretmek (tv) v.
  • Tom watched his cows graze.
  • Tom ineklerinin otlayışını seyretti.
  • I watched TV after supper.
  • Akşam yemeğinden sonra televizyon seyrettim.
  • I watched a documentary about sushi.
  • Suşi hakkında bir belgesel seyrettim.
Show More (17)
watch kol saati n.
  • Please remove your watch when doing hard labour or extreme sports.
  • Ağır işler veya ekstrem sporlar yaparken lütfen kol saatinizi çıkarın.
  • My uncle gave me this watch.
  • Amcam bana bu kol saatini verdi.
  • This is the watch I bought yesterday.
  • Bu benim dün aldığım kol saati.
Show More (9)
watch göz kulak olmak v.
  • Tom asked Mary to watch the children.
  • Tom, Mary'den çocuklara göz kulak olmasını istedi.
  • You should watch out for Tom.
  • Tom'a göz kulak olmalısın.
  • I want to hire you to watch Tom.
  • Tom'a göz kulak olman için seni tutmak istiyorum.
Show More (9)
watch gözlemek v.
  • Who watches the watchers?
  • Gözlemcileri kim gözlüyor?
  • I asked him to watch my things.
  • Ondan eşyalarımı gözlemesini istedim.
  • I asked her to watch my things.
  • Eşyalarımı gözlemesini istedim.
Show More (2)
watch gözetlemek v.
  • A strange-looking man was watching the group behind the bushes.
  • Tuhaf görünüşlü bir adam çalıların arkasından grubu gözetliyordu.
  • The police watch over the city during the night.
  • Polis gece boyunca şehri gözetliyor.
Show More (-1)
watch nöbet n.
  • I will take the first watch.
  • İlk nöbeti ben alacağım.
  • I'll take the first watch.
  • İlk nöbeti ben alacağım.
Show More (-1)
watch kollamak v.
  • Always watch your back.
  • Daima ardını kolla.
  • Watch my back.
  • Arkamı kollayın.
Show More (-1)
watch gözetim n.
  • The patient needs 24 hours watch.
  • Hastanın 24 saat gözetim altında tutulması gerekiyor.
Show More (-2)
watch bekçi n.
  • The night watch caught the snatchers.
  • Gece bekçileri kapkaççıları yakaladı.
Show More (-2)
watch gözetmek v.
  • This bank always watches out for its own interests.
  • Bu banka her zaman kendi çıkarlarını gözetir.
Show More (-2)
watch vardiya n.
  • I'll take the first watch.
  • İlk vardiya bende.
Show More (-2)