| 1 |
alert |
uyarı |
n. |
|
- Why did rapid alert not work?
- Hızlı uyarı neden çalışmadı?
- Similarly, was the rapid alert system notified of these developments as intended?
- Benzer şekilde, hızlı uyarı sistemi bu gelişmelerden amaçlandığı şekilde haberdar edildi mi?
- What is the breakdown of these alerts between farmed fish and wild fish?
- Bu uyarıların çiftlik balıkları ve yabani balıklar arasındaki dağılımı nedir?
- In addition, the information collected by the rapid alert system is used by the Commission.
- Ayrıca, hızlı uyarı sistemi tarafından toplanan bilgiler Komisyon tarafından kullanılmaktadır.
- I think we must not remain deaf to this alert.
- Bence bu uyarıya sağır kalmamalıyız.
- The consumer has a right to know if farmed fish cause a disproportionate number of rapid alerts.
- Tüketicinin, çiftlik balıklarının orantısız sayıda hızlı uyarıya neden olup olmadığını bilme hakkı vardır.
- The Commission must be informed of any exceeding of the alert threshold within three months.
- Uyarı eşiğinin aşılması halinde Komisyonun üç ay içerisinde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
- The Commission must be informed of any exceeding of the alert threshold within three months.
- Uyarı eşiğinin aşılması halinde Komisyon'un üç ay içerisinde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
- This communication is dated 25 November, but only today, nearly four weeks later, is there an early alert.
- Bu iletişim 25 Kasım tarihlidir, ancak ancak bugün, yaklaşık dört hafta sonra erken bir uyarı yapılmıştır.
- Apparently, 26% of rapid alerts in 2002 were caused by fish.
- Görünüşe göre, 2002 yılındaki hızlı uyarıların %26'sı balıklardan kaynaklanmıştır.
- Select the options you want for the alert.
- Uyarı için istediğiniz seçenekleri seçin.
- You can receive a secret SMS alert.
- Gizli bir SMS uyarısı alabilirsiniz.
- You successfully read this important alert message.
- Bu önemli uyarı mesajını başarıyla okudunuz.
- No, the HP Battery Alert cannot be disabled.
- Hayır, HP Pil Uyarısı devre dışı bırakılamaz.
- Second-generation drowsy driver alert systems will be even more high-tech.
- İkinci nesil uykulu sürücü uyarı sistemleri daha da ileri teknolojiye sahip olacak.
- The Aviation Color Code remains RED and Volcano Alert Level WARNING.
- Havacılık Renk Kodu KIRMIZI ve Volkan Uyarı Seviyesi UYARI olarak kalır.
- The telephone alert system is a complicated monitoring device.
- Telefon uyarı sistemi karmaşık bir izleme cihazıdır.
- Alert is turned on 60 seconds after you open the refrigerator.
- Uyarı, buzdolabını açtıktan 60 saniye sonra açılır.
- Each alert can be sent to two email addresses.
- Her uyarı iki e-posta adresine gönderilebilir.
- For example, this silent alert can be used by a teacher in a school.
- Örneğin, bu sessiz uyarı bir okuldaki bir öğretmen tarafından kullanılabilir.
- Make sure that the Safari alert style is set to Banners or Alerts.
- Safari uyarı stilinin Başlıklar veya Uyarılar olarak ayarlandığından emin olun.
- How can I get an SOS Alert?
- Nasıl SOS Uyarısı alabilirim?
- Other assistive listening or alerting devices may help older kids.
- Diğer yardımcı dinleme veya uyarı cihazları daha büyük çocuklara yardımcı olabilir.
- In the Send Alerts for These Changes section, select a filter to receive changes based on certain criteria.
- Bu Değişiklikler İçin Uyarı Gönder bölümünde, belirli ölçütlere göre değişiklikleri almak için bir filtre seçin.
- Robot leaders provide you with spoken alerts throughout the game.
- Robot liderleri oyun boyunca size sesli uyarılar sağlar.
- Set up alerts for your credit cards.
- Kredi kartlarınız için uyarılar ayarlayın.
- The All Alerts Off profile can't be changed.
- Tüm Uyarılar Kapalı profili değiştirilemez.
- These alerts are typically distributed by organisations that help protect consumers.
- Bu uyarılar genellikle tüketicilerin korunmasına yardımcı olan kuruluşlar tarafından dağıtılır.
- Think of an air conditioning unit that can send you alerts when the air filter needs to be changed.
- Hava filtresinin değiştirilmesi gerektiğinde size uyarı gönderebilen bir klima ünitesi düşünün.
- You can also receive alerts for Facebook, Twitter, WhatsApp, LinkedIn, Slack, and weather forecasts.
- Ayrıca Facebook, Twitter, WhatsApp, LinkedIn, Slack ve hava durumu tahminleri için uyarılar alabilirsiniz.
- You can also set up email notifications with security logs and get alerts when a user is locked out.
- Ayrıca güvenlik günlükleriyle e-posta bildirimleri ayarlayabilir ve bir kullanıcı kilitlendiğinde uyarı alabilirsiniz.
- If there are no Xbox Live service alerts, try the next solution.
- Xbox Live hizmet uyarısı yoksa sonraki çözümü deneyin.
- Can I switch off my hob remotely if Nest sends me a smoke alert?
- Nest bana bir duman uyarısı gönderirse ocağımı uzaktan kapatabilir miyim?
- Our Kaiju alert level is red, which is the highest.
- Kaiju uyarı seviyemiz kırmızıda, yani en yüksekte.
- The tsunami alert was cancelled.
- Tsunami uyarısı iptal edildi.
Show More (32)
|
| 2 |
alert |
uyanık |
adj. |
|
- He always has to stay alert behind the wheel.
- Direksiyon başında her zaman uyanık olmalı.
- Sound democracy means being alert and not blind in one eye.
- Sağlam demokrasi uyanık olmak ve tek gözü kör olmamak demektir.
- This is a danger and risk to which we are alert.
- Bu, karşı uyanık olduğumuz bir tehlike ve risktir.
- And where the protection of minors and human dignity are concerned, we cannot be alert enough.
- Ve küçük yaştakilerin korunması ve insan onuru söz konusu olduğunda, ne kadar uyanık olsak azdır.
- I hope that we will still be very much alert and that we will be able to remember what was said here today.
- Umarım hala çok uyanık oluruz ve bugün burada söylenenleri hatırlayabiliriz.
- He's a smart, alert, active little dog.
- O akıllı, uyanık, aktif küçük bir köpek.
- A healthy rabbit is alert and lively.
- Sağlıklı bir tavşan uyanık ve canlıdır.
- Ms. Li was alert and said she had been suffering from abdominal pain for 15 days.
- Bayan Li uyanıktı ve 15 gündür karın ağrısı çektiğini söyledi.
- Pick a time when she is quiet and alert, and just start talking.
- Sessiz ve uyanık olduğu bir zaman seçin ve konuşmaya başlayın.
- The easiest way to slow down in such a situation is to be alert.
- Böyle bir durumda yavaşlamanın en kolay yolu uyanık olmaktır.
- Ms. Li Changfang was still alert before surgery.
- Bayan Li Changfang, ameliyattan önce hala uyanıktı.
- Drinking coffee may help you stay alert.
- Kahve içmek uyanık kalmana yardım edebilir.
- We've got to stay alert.
- Uyanık kalmak zorundayız.
- You should be alert to the possible dangers.
- Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısınız.
- You need to stay alert.
- Uyanık kalman gerekiyor.
- You're very alert.
- Çok uyanıksın.
- Stay quiet and be alert.
- Sessiz ve uyanık ol.
- Tom forced himself to stay alert.
- Tom uyanık kalmak için kendini zorladı.
- You should be alert to the possible dangers.
- Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
- I feel more alert after drinking a cup of coffee.
- Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.
- We have to be alert all the time.
- Her zaman uyanık olmak zorundayız.
- You must be alert.
- Uyanık olmalısın.
- Drinking coffee may help you stay alert.
- Kahve içmek uyanık kalmanıza yardımcı olabilir.
- I feel more alert after drinking a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içtikten sonra kendimi daha uyanık hissediyorum.
- We must be alert to dangers.
- Tehlikelere karşı uyanık olmalıyız.
- You're very alert.
- Sen çok uyanıksın.
- Stay quiet and be alert.
- Sessiz kalın ve uyanık olun.
- Try and stay alert.
- Uyanık kalmaya çalış.
- I need to be more alert.
- Daha uyanık olmalıyım.
Show More (27)
|
| 3 |
alert |
uyarmak |
v. |
|
- The valuable work undertaken by NGOs has alerted us to this matter.
- STK'lar tarafından yürütülen değerli çalışmalar bizi bu konuda uyardı.
- The valuable work undertaken by NGOs has alerted us to this matter.
- STK'lar tarafından üstlenilen değerli çalışmalar bizi bu konuda uyarmıştır.
- We must never underestimate the civil liberties implications to which Baroness Ludford has rightly alerted this House.
- Barones Ludford'un haklı olarak bu Meclisi uyardığı sivil özgürlükler konusunu asla hafife almamalıyız.
- Taken in isolation, these signals were not such as to alert us to the gravity of the situation.
- Tek başına ele alındığında bu sinyaller bizi durumun ciddiyeti konusunda uyaracak nitelikte değildi.
- Taken in isolation, these signals were not such as to alert us to the gravity of the situation.
- Tek başına ele alındığında, bu sinyaller bizi durumun ciddiyeti konusunda uyaracak nitelikte değildi.
- That is something to which the United States' s allies should be alerting people.
- Bu, ABD'nin müttefiklerinin insanları uyarması gereken bir konudur.
- Dan senses that Sil is in the hotel and he alerts Preston, Laura, and the rest of the team.
- Dan, Sil'in otelde olduğunu hisseder ve Preston, Laura ve ekibin geri kalanını uyarır.
- Fear is a protective emotion that alerts us to danger.
- Korku, bizi tehlikeye karşı uyaran koruyucu bir duygudur.
- It alerts us to lifestyles that can be harmful.
- Bizi zararlı olabilecek yaşam tarzlarına karşı uyarır.
- Medical tests may be alerting us to the need to watch our health.
- Tıbbi testler sağlığımıza dikkat etmemiz gerektiği konusunda bizi uyarıyor olabilir.
- Bailey alerts Ethan, who goes to save his mother.
- Bailey, annesini kurtarmaya giden Ethan'ı uyarır.
- This interrupt signal is given to the speaker to alert the user.
- Bu kesme sinyali, kullanıcıyı uyarmak için hoparlöre verilir.
- Every time you lose the Game, alert everyone on your contact list.
- Oyunu her kaybettiğinizde, kişi listenizdeki herkesi uyarın.
- Tom will alert Mary.
- Tom Mary'yi uyaracak.
- I'll alert her.
- Ben onu uyaracağım.
- I'll alert him.
- Onu uyaracağım.
- I'll alert them.
- Onları uyaracağım.
- I'll alert Tom.
- Tom'u uyaracağım.
- Tom alerted the authorities.
- Tom yetkilileri uyardı.
- I'll alert her.
- Onu uyaracağım.
Show More (17)
|
| 4 |
alert |
dikkatli |
adj. |
|
- Be alert and do not trust your surroundings too much.
- Dikkatli olun ve çevrenize çok fazla güvenmeyin.
- You should be very alert about your baby and the objects around it.
- Bebeğiniz ve etrafındaki nesneler konusunda çok dikkatli olmalısınız.
- Be particularly alert when you use ATMs.
- ATM'leri kullanırken özellikle dikkatli olun.
- Stay alert, choose your weapons, rescue your friends and save the world.
- Dikkatli olun, silahlarınızı seçin, arkadaşlarınızı kurtarın ve dünyayı kurtarın.
- You ought to be very alert about your baby and the objects around it.
- Bebeğiniz ve etrafındaki nesneler konusunda çok dikkatli olmalısınız.
- Look alert.
- Dikkatli bak.
- I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
- Be alert when you cross a busy street!
- Kalabalık bir caddeden geçerken dikkatli olun!
- Be alert when you cross a busy street!
- İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
- My son needs to be more alert at school.
- Oğlumun okulda daha dikkatli olması gerekiyor.
- My son needs to be more alert at school.
- Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
- Try to stay a bit more alert to what goes on around you.
- Etrafında olup bitenlere karşı biraz daha dikkatli olmaya çalış.
Show More (10)
|
| 5 |
alert |
alarm |
n. |
|
- A flood alert was issued this afternoon.
- Bu öğleden sonra bir sel alarmı verildi.
- That is their responsibility under the rapid alert system.
- Hızlı alarm sistemi kapsamında bu onların sorumluluğundadır.
- Of course, we are talking about the food scandals that have affected us, most recently an acrylamide alert in Sweden.
- Elbette bizi etkileyen gıda skandallarından en son İsveç'teki akrilamid alarmından bahsediyoruz.
- Rapid alert is there for food but not for feed.
- Hızlı alarm gıda için var ama yem için yok.
- They can rely on an alert security service in their vicinity.
- Çevrelerindeki alarmlı bir güvenlik hizmetine güvenebilirler.
- The rapid alert system for feed is something that we have identified as a gap in the legislation.
- Besleme için hızlı alarm sistemi, mevzuatta bir boşluk olarak tespit ettiğimiz bir konudur.
- This means bringing up the thorny issue of revamping the Rapid Alert System.
- Bu da Hızlı Alarm Sisteminin yenilenmesi gibi çetrefilli bir konunun gündeme getirilmesi anlamına gelmektedir.
- The UN has launched a UN-donor alert in support of emergency assistance.
- BM, acil yardımları desteklemek üzere bir BM-bağışçı alarmı başlattı.
- North America is currently experiencing a blood product safety alert caused by a virus from a western island.
- Kuzey Amerika şu anda batıdaki bir adadan gelen bir virüsün neden olduğu bir kan ürünü güvenliği alarmı yaşıyor.
- They can rely on an alert security service in their vicinity.
- Çevrelerindeki bir alarm güvenlik hizmetine güvenebilirler.
- The tsunami alert has been canceled.
- Tsunami alarmı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
- Tsunami alarmı iptal edildi.
Show More (9)
|
| 6 |
alert |
tetikte |
adj. |
|
- Be alert at all times.
- Her zaman tetikte ol.
- The hunter was alert to every sound and movement.
- Avcı her sese ve harekete karşı tetikteydi.
- Everyone was alert.
- Herkes tetikteydi.
- We have to stay alert.
- Tetikte beklemek zorundayız.
- Remain alert.
- Tetikte ol.
- Cobras are always very alert.
- Kobralar her zaman çok tetiktedirler.
- Try and stay alert.
- Tetikte kalmaya çalış.
- I forced myself to stay alert.
- Kendimi tetikte kalmaya zorladım.
- Just keep alert.
- Tetikte ol.
- The hunter was alert to every sound and movement.
- Avcı her ses ve hareket için tetikteydi.
Show More (8)
|
| 7 |
alert |
tetikte olma |
n. |
|
- You must be ever alert for the whispers of your Soul and Higher Self.
- Ruhunuzun ve Yüksek Benliğinizin fısıltıları için her zaman tetikte olmalısınız.
- We need to stay alert.
- Tetikte olmalıyız.
- We've got to stay alert.
- Tetikte olmalıyız.
- Remain alert.
- Tetikte olun.
- We have to stay alert.
- Tetikte olmalıyız.
- We have to be alert all the time.
- Her zaman tetikte olmalıyız.
- You need to stay alert.
- Tetikte olmalısın.
- We must be alert to dangers.
- Tehlikelere karşı tetikte olmalıyız.
Show More (6)
|
| 8 |
alert |
ikaz etmek |
v. |
|
- Potential employees should be alerted to the potential dangers of the job.
- Potansiyel çalışanlar bu işin olası tehlikeleri konusunda ikaz edilmelidir.
- Tom will alert Mary.
- Tom Mary'yi ikaz edecek.
Show More (-1)
|
| 9 |
alert |
atik |
adj. |
|
- She is more mentally alert and sociable than most seniors.
- Zihinsel olarak çoğu yaşlıdan daha atik ve girişken biri.
Show More (-2)
|
| 10 |
alert |
teyakkuza geçirmek |
v. |
|
- The parents immediately alerted the school.
- Ebeveynler okulu hemen teyakkuza geçirdi.
Show More (-2)
|