|
- Whatever the tragic setbacks, I am sure that they will attain that objective in the years ahead.
- Yaşanan trajik aksaklıklar ne olursa olsun, önümüzdeki yıllarda bu hedefe ulaşacaklarından eminim.
- All the terrorists wanted to attain was chaos and unreasoning revenge.
- Teröristlerin ulaşmak istediği tek şey kaos ve mantıksız bir intikamdı.
- It seems rather complicated to attain a proper European legislative framework.
- Uygun bir Avrupa yasal çerçevesine ulaşmak oldukça karmaşık görünmektedir.
- There is no single instrument allowing us to attain both these objectives at once.
- Bu iki hedefe aynı anda ulaşmamızı sağlayacak tek bir araç yoktur.
- Women are raped and no one can attain justice.
- Kadınlar tecavüze uğruyor ve kimse adalete ulaşamıyor.
- Today, only a few Nordic countries in Europe attain that 0.7%.
- Bugün Avrupa'da sadece birkaç İskandinav ülkesi bu %0,7 oranına ulaşabilmektedir.
- It should be borne in mind that we are striving to attain two of the Union’s fundamental ambitions.
- Birliğin temel hedeflerinden ikisine ulaşmaya çalıştığımız unutulmamalıdır.
- We therefore need to promote women's full participation in order to attain a more balanced situation.
- Dolayısıyla daha dengeli bir duruma ulaşabilmek için kadınların tam katılımını teşvik etmemiz gerekmektedir.
- They attained their goal.
- Onlar hedeflerine ulaştılar.
- That aim is impossible to attain.
- Bu amaca ulaşmak mümkün değildir.
- He attains happiness by means of yoga.
- Yoga yaparak mutluluğa ulaşıyor.
- One day, all children in Malaysia will have the opportunity to attain an excellent education.
- Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak.
- At last he attained his goal.
- Sonunda o, amacına ulaştı.
- He attains happiness by means of yoga.
- O, yoga vasıtasıyla mutluluğa ulaşır.
- I have to attain my purpose at all costs.
- Her ne pahasına olursa olsun, amacıma ulaşmalıyım.
- To attain his goal, Tom moved the heaven and earth.
- Tom, amacına ulaşmak için her yolu denedi.
- Finally, he attained his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- To attain his goal, Tom moved the heaven and earth.
- Amacına ulaşmak için, Tom yeri göğü yerinden oynattı.
- He attained his hopes.
- O umutlarına ulaştı.
- That aim is impossible to attain.
- Bu amaca ulaşmak mümkün değil.
- His music has attained great popularity overseas.
- Onun müziği yurt dışında büyük bir popülerliğe ulaşmıştır.
- At last he attained his goal.
- Sonunda amacına ulaştı.
- In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
- Flandre'da İngilizce eğitim veren profesör ve öğretim görevlilerinin yüzde 10 ila 20'si gerekli dil seviyesine ulaşamadı.
- Thanks to his efforts, he attained his object.
- Çabaları sayesinde amacına ulaştı.
- He endeavors to attain his goal.
- Hedefine ulaşmak için çabalıyor.
- Tom attained his goal.
- Tom hedefine ulaştı.
- I have to attain my purpose at all costs.
- Ne pahasına olursa olsun, amacıma ulaşmak zorundayım.
- He attained his goal.
- O hedefine ulaştı.
- He endeavors to attain his goal.
- O amacına ulaşmak için gayret eder.
- Tom attained his goal.
- Tom amacına ulaştı.
- Finally, he attained his goal.
- Sonunda, hedefine ulaştı.
- She attained her success through hard work.
- Başarısına çok çalışarak ulaştı.
- He attained his goal.
- Hedefine ulaştı.
- They attained their aim.
- Amaçlarına ulaştılar.
Show More (31)
|