based - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
based dayanmış adj.
  • Mr Haarder, on behalf of his colleagues in Council, did not tell us on what Council's judgement was based.
  • Sayın Haarder, Konsey'deki meslektaşları adına, Konsey'in kararının neye dayandığını bize söylemedi.
  • The entire programme is, in fact, based around these Masters Courses.
  • Aslında tüm program bu Yüksek Lisans Kurslarına dayanmaktadır.
  • Finally, the separation and division of competences should not be based only on the principle of subsidiarity.
  • Son olarak, yetkilerin ayrılması ve bölünmesi sadece ikincillik ilkesine dayanmamalıdır.
Show More (13)
based temeli adj.
  • The protocol does indeed leave the Member States a great deal of discretion, based on the precautionary principle.
  • Protokol gerçekten de ihtiyatlılık ilkesi temelinde Üye Devletlere büyük ölçüde takdir yetkisi bırakmaktadır.
  • It is a necessary, urgent step forwards based on not underestimating the new terrorist and political threats.
  • Bu, yeni terörist ve siyasi tehditlerin hafife alınmaması temelinde ileriye doğru atılmış gerekli ve acil bir adımdır.
  • Europe must seek alliances with the developing countries based on its social values.
  • Avrupa, sosyal değerleri temelinde gelişmekte olan ülkelerle ittifak arayışına girmelidir.
Show More (12)
based yerleşik adj.
  • This importer is usually based in Belgium and not in Luxembourg.
  • Bu ithalatçı genellikle Lüksemburg'da değil Belçika'da yerleşiktir.
  • They are often based in countries in the developing world or countries in the former Soviet Union.
  • Genellikle gelişmekte olan ülkelerde ya da eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yerleşiktirler.
  • The low-cost airlines based inside the EU, like Ryanair, Easyjet, Virgin and Germanwings have been ignored.
  • Ryanair, Easyjet, Virgin ve Germanwings gibi AB içinde yerleşik düşük maliyetli havayolları göz ardı edilmiştir.
Show More (6)
based kurulmuş adj.
  • Our whole economic system is based on trust.
  • Tüm ekonomik sistemimiz güven üzerine kuruludur.
  • Treaties are based on mistrust born of past experience.
  • Antlaşmalar geçmiş deneyimlerden doğan güvensizlik üzerine kuruludur.
  • Instead it has become a weak, contentious document based on rumours and war propaganda.
  • Bunun yerine söylentiler ve savaş propagandası üzerine kurulu zayıf ve tartışmalı bir belge haline gelmiştir.
Show More (5)
based bulunan adj.
  • It is about extending the mandate of ISAF, the peacekeeping troops currently based in Kabul.
  • Halihazırda Kabil'de bulunan barışı koruma birlikleri ISAF'ın görev süresinin uzatılması söz konusudur.
  • It is about extending the mandate of ISAF, the peacekeeping troops currently based in Kabul.
  • Halihazırda Kabil'de bulunan barışı koruma birlikleri ISAF'ın görev süresinin uzatılmasıyla ilgilidir.
  • Scotland, as a whole, has 462 different coastal plans in place, almost three quarters of them locally based.
  • İskoçya'da bir bütün olarak 462 farklı kıyı planı bulunmaktadır ve bunların neredeyse dörtte üçü yerel bazlıdır.
Show More (4)
based merkezli adj.
  • I prefer working for a London-based company.
  • Londra merkezli bir şirkette çalışmayı tercih ederim.
  • Corsairfly is an airline based in Paris.
  • Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.
  • The Chicago Cubs are a professional baseball team based in Chicago, Illinois.
  • Chicago Cubs, Chicago, Illinois merkezli bir profesyonel beyzbol takımıdır.
Show More (1)