1 |
blade |
bıçak |
n. |
|
- This is one interpretation of how those small back blades might have been mounted.
- Bu, o küçük arka bıçakların nasıl monte edilmiş olabileceğine dair bir yorum.
- Sami grabbed the blade in his hands.
- Sami bıçağı eline aldı.
- The blade was very sharp.
- Bıçak çok keskindi.
- A polarized plug has two blades with one wider than the other.
- Polarize bir fişin biri diğerinden daha geniş olan iki bıçağı vardır.
Show More (1)
|
2 |
blade |
bıçak ağzı |
n. |
|
- The blade of my knife is very sharp.
- Bıçağımın ağzı çok keskindir.
- The blade of my knife is very keen.
- Bıçağımın ağzı çok keskindir.
- The blade of my knife is very sharp.
- Bıçağımın ağzı çok keskin.
Show More (0)
|
3 |
blade |
kılıç |
n. |
|
- We'd have to paint the blade of the sword in order to change the color.
- Rengini değiştirmek için kılıcın ağzını boyamamız gerekecek.
- We'd have to paint the blade of the sword in order to change the color.
- Rengi değiştirmek için kılıcın bıçağını boyamamız gerekecek.
Show More (-1)
|
4 |
blade |
kanat |
n. |
|
- Why do wind turbines have three blades?
- Rüzgar türbinlerinin neden üç kanadı vardır?
- Why do wind turbines have three blades?
- Rüzgar türbinlerinin neden üç kanadı var?
Show More (-1)
|
5 |
blade |
ağız |
n. |
|
- I received a knife with a sharp blade.
- Keskin ağızlı bir bıçak aldım.
Show More (-2)
|