1 |
breed |
doğurmak |
v. |
|
- That ignorance of each other breeds fear and distrust and eventually will breed conflict.
- Birbirimizi tanımamak korku ve güvensizliği besler ve nihayetinde çatışmayı doğurur.
- This is the sort of policy that breeds dependence rather than interdependence.
- Bu tür bir politika karşılıklı bağımlılık yerine bağımlılık doğurur.
- Wealth breeds arrogance.
- Zenginlik kibri doğurur.
- Wealth breeds arrogance.
- Servet kibir doğurur.
- Injustice breeds injustice.
- Adaletsizlik adaletsizlik doğurur.
- Injustice breeds injustice.
- Adaletsizlik adaletsizliği doğurur.
- Hatred breeds hatred.
- Nefret nefreti doğurur.
- Scarcity breeds violence.
- Kıtlık şiddeti doğurur.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
- Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da üreyecek dişi olmayacağı için nesli tükenebilir.
- Familiarity breeds contempt and children.
- Aşinalık küçümsemeyi ve çocukları doğurur.
- Oppression breeds oppression.
- Zulüm zulmü doğurur.
- Familiarity breeds contempt.
- Aşırı yakınlık saygısızlık doğurur.
- Violence breeds more violence.
- Şiddet daha fazla şiddeti doğurur.
- Oppression breeds oppression.
- Baskı baskıyı doğurur.
- Success breeds success.
- Başarı başarıyı doğurur.
- Familiarity breeds contempt.
- Fazla samimiyet hürmetsizlik doğurur.
Show More (13)
|
2 |
breed |
yetiştirmek |
v. |
|
- Beagles are bred to hunt rabbits.
- Beagle cinsi köpekler tavşan avlamak amacıyla yetiştirilir.
- If we feel we cannot do without them, then we must breed them.
- Eğer onlarsız yapamayacağımızı düşünüyorsak, o zaman onları yetiştirmeliyiz.
- We in Ireland breed horses primarily for sporting purposes and meat does not end up at the end of the food chain.
- Biz İrlanda'da atları öncelikle sportif amaçlarla yetiştiriyoruz ve et gıda zincirinin sonuna kadar gitmiyor.
- Why should we breed them just to kill them and serve them up at table?
- Neden onları sadece öldürmek ve masada servis etmek için yetiştirelim ki?
- With regard to land-based food chains, we have to sow and breed as well as harvest and process.
- Karasal gıda zincirleri söz konusu olduğunda, hasat ve işlemenin yanı sıra ekmek ve yetiştirmek de zorundayız.
- We in Ireland breed horses primarily for sporting purposes and meat does not end up at the end of the food chain.
- Biz İrlanda'da atları öncelikle spor amaçlı yetiştiriyoruz ve etleri gıda zincirinin sonuna kadar gitmiyor.
- That weirdo breeds cockroaches in a matchbox.
- O ucube bir kibrit kutusunda hamam böcekleri yetiştirir.
- He breeds cattle for market.
- Satmak için sığır yetiştiriyor.
- My father has a ranch and breeds cattle and horses.
- Babamın bir çiftliği var ve sığır ve at yetiştiriyor.
- He breeds cattle and horses.
- Sığır ve at yetiştiriyor.
- That weirdo breeds cockroaches in a matchbox.
- O ucube kibrit kutusunda hamamböceği yetiştiriyor.
Show More (8)
|
3 |
breed |
cins |
n. |
|
- This particular breed of cat has sensitive skin.
- Bu özel kedi cinsinin hassas bir cildi vardır.
- Harsh methods and yelling will cause this breed to shut down.
- Sert yöntemler ve bağırmak bu cinsin içine kapanmasına neden olur.
- Retriever is breed of Earth dog.
- Retriever, Dünya'da bulunan bir köpek cinsidir.
- Retriever is breed of Earth dog.
- Av köpeği, Dünyalı bir köpek cinsidir.
- Retriever is breed of Earth dog.
- Av köpeği dünyalı köpekler arasında bir cinstir.
- This dog breed has very special markings.
- Bu köpek cinsinin çok özel işaretleri var.
- Cats of that breed have no tail.
- O cins kedilerin kuyruğu yok.
- Cats of that breed have no tail.
- Bu cins kedilerin kuyruğu yoktur.
- My father has a ranch and breeds cattle and horses.
- Babamın bir çiftliği ve cins sığırları ve atları var.
- What's your favorite breed of dog?
- En sevdiğiniz köpek cinsi nedir?
- The Great Dane is a breed of domestic dog known for its giant size.
- Danua, dev cüssesiyle bilinen evcil bir köpek cinsidir.
Show More (8)
|
4 |
breed |
beslemek |
v. |
|
- Unemployment breeds poverty and class conflict.
- İşsizlik yoksulluğu ve sınıf çatışmasını besler.
- This only breeds terrorism and results in desperate suicide acts.
- Bu sadece terörizmi besler ve umutsuz intihar eylemleriyle sonuçlanır.
- This is the sort of policy that breeds dependence rather than interdependence.
- Bu, karşılıklı bağımlılıktan ziyade bağımlılığı besleyen türden bir politikadır.
- He breeds cattle for market.
- O, satmak için sığır besler.
- Hate breeds hate.
- Nefret nefreti besler.
- Oppression breeds oppression.
- Zulüm zulümü besler.
- He is breeding cattle on his farm.
- Çiftliğinde sığır besliyor.
- He breeds cattle and horses.
- O, sığır ve atları besler.
Show More (5)
|
5 |
breed |
üremek |
v. |
|
- The breeding season for giant pandas is from March to May.
- Dev pandaların üreme mevsimi Mart'tan Mayıs'a kadardır.
- Rabbits breed quickly.
- Tavşanlar çabuk ürerler.
- Bacteria will not breed in alcohol.
- Bakteriler, alkolde üremez.
- Rats breed rapidly.
- Fareler hızla ürerler.
- Rabbits breed quickly.
- Tavşanlar hızla ürerler.
Show More (2)
|
6 |
breed |
tür |
n. |
|
- Gentlemen like him are a rare breed.
- Onun gibi beyefendiler nadir bir türdür.
- Harsh methods and yelling will cause this breed to shut down.
- Sert yöntemler kullanmak ve bağırmak bu türün içe kapanmasına sebep olacaktır.
- Harsh methods and yelling will cause this breed to shut down.
- Sert yöntemler ve bağırma, bu türün içine kapanmasına neden olur.
Show More (0)
|
7 |
breed |
ırk |
n. |
|
- Even rare and exotic breeds or the pet animals of country children were compulsorily killed.
- Nadir ve egzotik ırklar ya da köy çocuklarının evcil hayvanları bile zorunlu olarak öldürüldü.
- This dog breed has very special markings.
- Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.
- What's your favorite breed of dog?
- Favori köpek ırkın nedir?
Show More (0)
|
8 |
breed |
ortaya çıkarmak |
v. |
|
- The pandemic has bred a new generation of entrepreneurs.
- Pandemi yeni nesil girişimcileri ortaya çıkardı.
Show More (-2)
|
9 |
breed |
yol açmak |
v. |
|
- The text adopted by Parliament is going to breed confusion.
- Parlamento tarafından kabul edilen metin kafa karışıklığına yol açacaktır.
Show More (-2)
|
10 |
breed |
nesil |
n. |
|
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
- Sıcak havalarda sadece erkek yavru üreten timsahın nesli de, üreyecek dişi kalmayacağı için, tükenebilir.
Show More (-2)
|