|
- We x-ray his chest to see if he has a heart of stone.
- Kalbinin taştan olup olmadığını anlamak için göğsünün röntgenini çekiyoruz.
- Tom was shot three times in the chest.
- Tom göğsünden üç kez vuruldu.
- I'd like you to have a chest X-ray.
- Ben göğüs filmi çektirmek istiyorum.
- Tom was shot in the chest.
- Tom göğsünden vuruldu.
- The doctor placed a stethoscope on the patient's chest.
- Doktor, hastanın göğsüne bir steteskop yerleştirdi.
- Sami died of a single gunshot to the chest.
- Sami göğsüne aldığı tek bir kurşunla öldü.
- Tom was stabbed in the chest.
- Tom göğsünden bıçaklandı.
- Tom felt a pain in his chest.
- Tom göğsünde bir ağrı hissetti.
- I had a sharp pain in my chest yesterday.
- Dün göğsümde keskin bir ağrı vardı.
- Can I touch your chest?
- Ben senin göğsüne dokunabilir miyim?
- I have something I really want to get off my chest.
- Gerçekten göğsümden çıkarmam gereken bir şeyim var.
- Show me your chest.
- Bana göğsünü göster.
- Don't cross your arms across your chest.
- Kollarını göğsünde kavuşturma.
- My chest hurts when I cough.
- Öksürdüğümde göğsüm ağrıyor.
- Mary wrapped her arms tightly around her chest.
- Mary kollarını sıkıca göğsüne sardı.
- Mary wrapped her arms tightly around her chest.
- Mary kollarını göğsüne sıkıca sardı.
- You have a small chest.
- Küçük bir göğsün var.
- Tom wants to get a tattoo on his chest.
- Tom göğsüne bir dövme yaptırmak istiyor.
- A knife was embedded in Layla's chest.
- Layla'nın göğsüne bir bıçak saplanmıştı.
- He has a hairy chest.
- Onun kıllı bir göğsü var.
- He felt a sharp pain in his chest.
- Göğsünde keskin bir ağrı hissetti.
- Tom wanted to get a tattoo on his chest.
- Tom göğsüne dövme yaptırmak istedi.
- How's your chest?
- Göğsün nasıl?
- Mary crossed her arms over her chest.
- Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.
- Tom wants to get a tattoo on his chest.
- Tom göğsüne dövme yaptırmak istiyor.
- A knife was embedded in Layla's chest.
- Leyla'nın göğsüne bir bıçak girdi.
- Tom was shot twice in the chest.
- Tom göğsünden iki kez vuruldu.
- I have a chest cold.
- Göğsümü üşüttüm.
- She felt a sharp pain in the chest.
- Göğsünde keskin bir acı hissetti.
- Mary crossed her arms over her chest.
- Mary kollarını göğsünde kavuşturdu.
- The bullet penetrated his chest, leaving him in critical condition.
- Kurşun göğsüne isabet etmiş ve hayati durumu kritik hale gelmiştir.
- Tom woke up in the night with a burning pain in the middle of his chest.
- Tom gece göğsünün ortasında yanan bir ağrıyla uyandı.
- He had three bullet wounds in his chest.
- Göğsünde üç kurşun yarası vardı.
- It'll put hair on your chest!
- Göğsünüzde tüy bırakacak!
- Tom doesn't want to get a tattoo on his chest.
- Tom göğsüne dövme yaptırmak istemiyor.
- Do you think that chest hair is sexy?
- Göğüs kıllarının seksi olduğunu düşünüyor musun?
- Inside the chest, there are the heart and the lungs.
- Göğsün içinde kalp ve akciğerler var.
- I have a pain in my chest.
- Göğsümde bir ağrı var.
- Tom drew a gun and fired a shot into Johns chest.
- Tom bir silah çekti ve Johns'un göğsüne ateş etti.
- Tom has a tattoo of an eagle on his chest.
- Tom'un göğsünde bir kartal dövmesi var.
- Tom has a hairy chest.
- Tom'un kıllı bir göğsü var.
- I am no longer able to handle the chest pain.
- Artık göğüs ağrısıyla baş edemiyorum.
- My chest hurts.
- Göğsüm ağrıyor.
- Have you had chest pain recently?
- Son zamanlarda göğüs ağrınız oldu mu?
- Tom felt a sharp pain in his chest.
- Tom göğsünde keskin bir acı hissetti.
- Tom pulled his knees up to his chest.
- Tom dizlerini göğsüne kadar çekti.
- Layla was stabbed four times on her chest.
- Leyla dört kez göğsünden bıçaklandı.
- Show me your chest.
- Göğsünü bana göster.
- Fadil was shot in the chest and was pronounced dead at the scene.
- Fadıl göğüsten vuruldu ve olay yerine öldüğü ilan edildi.
- Tom was stabbed in the chest three times.
- Tom göğsünden üç kez bıçaklandı.
- He has a hairy chest.
- Kıllı bir göğsü var.
- Suddenly, Tom grabbed his chest in pain.
- Aniden Tom acı içinde göğsünü tuttu.
- I have a sharp pain in my chest.
- Göğsümde keskin bir ağrı var.
- I have a chest pain.
- Göğüs ağrım var.
- Tom pointed to his chest.
- Tom göğsünü işaret etti.
- Have you ever experienced chest pain?
- Hiç göğsünüzde ağrı hissettiniz mi?
- Fadil was shot in the chest and was pronounced dead at the scene.
- Fadıl göğsünden vurulmuş ve olay yerinde öldüğü açıklanmıştı.
- Her blood flowed over her chest.
- Kan göğsünün üzerine aktı.
- Mary pulled her knees up to her chest and rested her chin on them.
- Mary dizlerini göğsüne çekti ve çenesini onlara dayadı.
- She folded her arms over her chest.
- O kollarını göğsünde kavuşturdu.
- Do you think that chest hair is sexy?
- Sence göğüs kılları seksi mi?
- Are you having any chest pain?
- Göğsünüzde ağrı var mı?
- Tom crossed his arms over his chest.
- Tom göğsünün üzerinde kollarını kavuşturdu.
- Tom was stabbed in the chest three times.
- Tom üç kez göğsünden bıçaklandı.
- I have a cold in my chest, with coughing and a headache.
- Ben de göğsümü üşüttüm, öksürüyorum ve başım ağrıyor.
- Tom felt a sharp pain in his chest.
- Tom göğüsünde keskin bir ağrı hissetti.
- Don't cross your arms across your chest.
- Kollarınızı göğsünüzde üst üste atmayın.
- He felt an acute pain in his chest.
- Göğsünde şiddetli bir ağrı hissetti.
- The heart is located in the chest.
- Kalp göğüste bulunur.
- Layla was stabbed four times on her chest.
- Layla göğsünden dört kez bıçaklandı.
- Tom had a pain in his chest, so he went to the hospital.
- Tom'un göğsünde bir ağrı vardı, bu yüzden o, hastaneye gitti.
- You have a small chest.
- Senin küçük bir göğsün var.
- Tom drew a gun and fired a shot into Johns chest.
- Tom bir silah çekti ve John'un göğsüne bir el ateş etti.
- Sami turned Layla's body over and found a huge gaping wound in her chest.
- Sami, Layla'nın cesedini ters çevirdi ve göğsünde kocaman bir yara buldu.
- Sami fired the first shot into Layla's chest.
- Sami, Layla'nın göğsüne ilk kurşunu sıktı.
- Tom has a tattoo of a skull on his chest.
- Tom'un göğsünde bir kafatası dövmesi var.
- Fadil had two gunshot wounds to the chest.
- Fadıl'ın göğsünde iki kurşun yarası vardı.
- My chest hurts when I breathe.
- Nefes aldığımda göğsüm ağrıyor.
- Sami had one stab wound to his chest.
- Saminin göğsünde bir bıçak yarası vardı.
- Tom has no hair on his chest.
- Tom'un göğsünde hiç kıl yok.
- My grandfather has a piece of shrapnel in his chest.
- Büyükbabamın göğsünde bir şarapnel parçası var.
- I felt a certain anxiety in my chest.
- Göğsümde belli bir endişe hissettim.
- He wore a red sash across his chest.
- Göğsüne kırmızı bir kuşak takmıştı.
- If you have pain in your chest, consult your doctor right away.
- Göğsünüzde ağrı varsa, hemen doktorunuza danışın.
- Her blood flowed over her chest.
- Kanı göğsünden aktı.
- I have to shave your chest for the electrocardiogram.
- Elektrokardiyogram için göğsünü tıraş etmem gerekiyor.
- There's no better pillow than his chest.
- Onun göğsünden daha iyi bir yastık yoktur.
Show More (84)
|
|
- On the contrary, they serve to replenish the war chest of the Khartoum government.
- Aksine, Hartum hükümetinin savaş sandığını doldurmaya hizmet ediyorlar.
- He brought a chest, in which there were very valuable goods.
- İçinde çok değerli eşyalar olan bir sandık getirdi.
- Tom found a chest buried in the sand.
- Tom kumda gömülü bir sandık buldu.
- Close the chest.
- Sandığı kapat.
- A friend in the market is better than money in the chest.
- Pazardaki bir arkadaş, sandıktaki paradan daha iyidir.
- The chest contained gold coins.
- Sandıkta altın paralar vardı.
- A friend in the market is better than money in the chest.
- Piyasadaki bir arkadaş, sandıktaki paradan daha iyidir.
- Tom found a chest buried in the sand.
- Tom kuma gömülü bir sandık buldu.
- Is everything you own in that chest?
- Sahip olduğun her şey o sandıkta mı?
- Is everything that belongs to you in that chest?
- Sana ait olan her şey o sandığın içinde mi?
- He inherited an old wooden chest.
- Ona eski bir tahta sandık miras kaldı.
- She placed the garment into the chest.
- Giysiyi sandığa yerleştirdi.
- Open the chest.
- Sandığı aç.
Show More (10)
|
