cool - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
cool havalı adj.
  • Check out all this cool stuff Brandon sent us to sell.
  • Brandon'ın satmamız için gönderdiği şu havalı şeylere bakın.
  • Louise, check out this cool bike I got!
  • Louise, aldığım şu havalı bisiklete bak!
  • They always seem to get the coolest stuff first out there.
  • Görünüşe göre her zaman en havalı şeyleri ilk önce alıyorlar.
Show More (159)
cool harika interj.
  • Cool!
  • Harika!
  • What you did was really cool.
  • Yaptığın şey gerçekten harikaydı.
  • Wow, that's cool.
  • Vay, o harika.
Show More (66)
cool serin adj.
  • For bile disorders, it is very helpful to keep cool and stay out of the sun.
  • Safra rahatsızlıkları için, kendimizi serin tutmak ve güneşten uzak durmak son derece faydalıdır.
  • For bile disorders, it is very helpful to keep cool and stay out of the sun.
  • Safra bozukluklarında serin ortamda kalmak ve güneşten uzak durmak oldukça faydalıdır.
  • It'll be cool tonight.
  • Bu gece hava serin olacak.
Show More (54)
cool sakin adj.
  • He was cool in the crisis.
  • O, krizlerde sakindi.
  • Stay cool.
  • Sakin olun.
  • Tom is cool.
  • Tom sakindir.
Show More (31)
cool soğuk adj.
  • She was cool toward me today.
  • Bugün bana karşı çok soğuktu.
  • The climate of Canada is cooler than that of Japan.
  • Kanada'nın iklimi Japonya'nınkinden daha soğuktur.
  • The drinks looked cool and delicious.
  • İçecekler soğuk ve lezzetli görünüyordu.
Show More (16)
cool soğukkanlılık n.
  • Tom and Mary kept their cool.
  • Tom ve Mary soğukkanlılıklarını korudular.
  • Tom remained cool.
  • Tom soğukkanlılığını korudu.
  • He lost his cool and started throwing things.
  • Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
Show More (11)
cool soğukkanlı adj.
  • We needed cool, calm reflection on this.
  • Bu konuda soğukkanlı ve sakin düşünmeye ihtiyacımız vardı.
  • I was as cool as a cucumber.
  • Aşırı derecede soğukkanlıydım.
  • I thought I would be nervous, but I was cool as a cucumber.
  • Gergin olacağımı düşünmüştüm ama bir salatalık kadar soğukkanlıydım.
Show More (10)
cool soğumak v.
  • Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk.
  • Karışımı biraz soğumaya bırakın, ardından soğuk sütle karıştırın.
  • Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk.
  • Karışımı hafifçe soğumaya bırakın, ardından soğuk sütle karıştırın.
  • Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk.
  • Karışımı biraz soğumaya bırakın sonra da soğuk sütle karıştırın.
Show More (9)
cool serinlemek v.
  • For bile disorders, it is very helpful to keep cool and stay out of the sun.
  • Safra bozuklukları için serinlemek ve güneşten uzak durmak çok faydalıdır.
  • It's going to cool down tonight.
  • Bu gece serinleyecek.
  • What's your favorite way to stay cool in the summer?
  • Yazın serinlemek için en sevdiğin yol nedir?
Show More (5)
cool iyi adj.
  • You're cool.
  • Sen iyisin.
  • I'm cool.
  • Ben iyiyim.
  • Tom said it was cool.
  • Tom iyi olduğunu söyledi.
Show More (5)
cool soğutmak v.
  • Cool slightly before serving.
  • Servis etmeden önce biraz soğutun.
  • Cool it down.
  • Onu soğut.
  • Cool the burned finger in running water.
  • Yanmış parmağı akan suda soğut.
Show More (1)
cool çok iyi adj.
  • This is so cool.
  • Bu çok iyi.
  • Tom has a cool job.
  • Tom'un çok iyi bir işi var.
  • Tom and Mary are cool.
  • Tom ve Mary çok iyiler.
Show More (1)
cool serinletmek v.
  • On a hot summer day, the air conditioner works all day to keep us cool.
  • Sıcak bir yaz gününde, klima bizi serinletmek için bütün gün çalışır.
  • When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me.
  • Ben sıcakladığım zaman, bir bardak soğuk su gerçekten beni serinletir.
  • Cool slightly before serving.
  • Sunmadan önce biraz serinletin.
Show More (0)
cool klas adj.
  • As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
  • Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
  • His car is really cool.
  • Onun arabası gerçekten klas.
  • I wear cool clothes and cool sunglasses.
  • Ben klas elbiseler giyerim ve klas gözlükler takarım.
Show More (0)
cool sakinleştirmek v.
  • As soon as you can, get over there and cool him out.
  • Mümkün olduğunca çabuk oraya git ve onu sakinleştir.
  • As soon as you can, get over there and cool him out.
  • Bir an önce oraya git ve onu sakinleştir.
Show More (-1)
cool uygun adj.
  • Are you cool with that?
  • Bu senin için uygun olur mu?
Show More (-2)