1 |
cool |
havalı |
adj. |
|
- Check out all this cool stuff Brandon sent us to sell.
- Brandon'ın satmamız için gönderdiği şu havalı şeylere bakın.
- Louise, check out this cool bike I got!
- Louise, aldığım şu havalı bisiklete bak!
- They always seem to get the coolest stuff first out there.
- Görünüşe göre her zaman en havalı şeyleri ilk önce alıyorlar.
- They looked nice and cool for summer.
- Yaz için güzel ve havalı görünüyorlardı.
- They looked nice and cool for summer.
- Yaz için şık ve havalı görünüyor.
- If you're having trouble getting your kids to do homework, check out these cool study room ideas.
- Çocuklarınıza ödev yaptırmakta zorlanıyorsanız, bu havalı çalışma odası fikirlerine göz atın.
- Science is cool.
- Bilim havalıdır.
- I'm cooler than her.
- Ben ondan daha havalıyım.
- It's pretty cool.
- Oldukça havalı.
- He's trying to be cool.
- Havalı olmaya çalışıyor.
- Bob is a cool guy.
- Bob havalı bir adam.
- It's still cool.
- O hâlâ havalı.
- It sure looks cool.
- Bu kesinlikle havalı görünüyor.
- He's smart, cool and attractive.
- Akıllı, havalı ve çekici biri.
- You look cool.
- Havalı görünüyorsun.
- Layla's car is so cool.
- Layla'nın arabası çok havalı.
- I know Tom is cool.
- Tom'un havalı olduğunu biliyorum.
- Tom is pretty cool.
- Tom çok havalı.
- You look so cool.
- Çok havalı görünüyorsun.
- Tom's car is cool.
- Tom'un arabası çok havalı.
- That's a cool motorcycle.
- Havalı bir motosiklet.
- It was pretty cool.
- Oldukça havalıydı.
- This book is so cool.
- Bu kitap çok havalı.
- Tom seemed really cool.
- Tom gerçekten havalı görünüyordu.
- Tom sounds like a pretty cool kid.
- Tom oldukça havalı bir çocuğa benziyor.
- I thought it would be cool.
- Havalı olacağını düşünmüştüm.
- It'll be cool.
- Havalı olacak.
- This car looks pretty cool.
- Bu araba çok havalı görünüyor.
- Berlin is uber cool.
- Berlin çok havalı.
- Tom tried to act cool.
- Tom havalı davranmaya çalıştı.
- Tom is always trying to be cool.
- Tom her zaman havalı olmaya çalışır.
- Tom is cool, too.
- Tom da çok havalı.
- You seem like a cool guy.
- Havalı birine benziyorsun.
- No matter what Tom wears, he looks cool.
- Tom ne giyerse giysin, havalı görünüyor.
- Tom sounds totally cool.
- Tom'un sesi çok havalı geliyor.
- Do you think I look cool?
- Sence havalı görünüyor muyum?
- I thought it was cool.
- Bence havalıydı.
- I guess it's pretty cool.
- Sanırım oldukça havalı.
- It sure looks cool.
- Çok havalı görünüyor.
- You're a pretty cool guy.
- Sen oldukça havalı bir insansın.
- Tom said you were cool.
- Tom senin havalı olduğunu söyledi.
- Tom and Mary are cool.
- Tom ve Mary havalı.
- Tom is cool, too.
- Tom da havalı.
- That was so cool.
- Çok havalıydı.
- How cool would that be?
- Ne kadar havalı olurdu değil mi?
- Hey, that's kind of cool.
- Hey, bu çok havalı.
- It's so cool.
- Çok havalı.
- I believe Tom is very cool.
- Tom'un çok havalı olduğuna inanıyorum.
- I thought I was cool.
- Ben havalı olduğumu düşündüm.
- Ice is cool.
- Buz çok havalı.
- Do you find me a cool guy?
- Beni havalı bir erkek olarak buluyor musun?
- I wear cool clothes and cool sunglasses.
- Havalı kıyafetler ve havalı güneş gözlükleri takıyorum.
- Isn't that kind of cool?
- Bu çok havalı değil mi?
- Tom is pretty cool.
- Tom oldukça havalı.
- That's so cool!
- Bu çok havalı!
- Tom told me that he thought Mary was cool.
- Tom bana Mary'nin havalı olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Don't you think it's cool?
- Sence de havalı değil mi?
- He's smart, cool and attractive.
- O, akıllı, havalı ve çekicidir.
- He is cool, isn't he?
- Havalı biri, değil mi?
- Tom thought it was cool.
- Tom havalı olduğunu düşündü.
- I thought that was so cool.
- Bence çok havalıydı.
- Is Tom cool?
- Tom havalı mı?
- I'll never be as cool as Tom.
- Asla Tom kadar havalı olamayacağım.
- Tom is cool, isn't he?
- Tom çok havalı, değil mi?
- That watch is very cool.
- Bu saat çok havalı.
- I always thought Tom was so cool.
- Tom'un hep çok havalı olduğunu düşünmüşümdür.
- Tom thought it looked cool.
- Tom bunun havalı göründüğünü düşündü.
- Tom is really cool, isn't he?
- Tom gerçekten havalı, değil mi?
- This is pretty cool.
- Bu oldukça havalı.
- Tom is really cool.
- Tom gerçekten havalı.
- The cool kids all hate me.
- Havalı çocukların hepsi benden nefret ediyor.
- The guys are cool.
- Çocuklar çok havalı.
- Tom is the coolest person in the world.
- Tom dünyadaki en havalı insan.
- It's kind of cool.
- Bu çok havalı.
- How cool is that?
- Ne kadar havalı?
- All the cool kids are doing it.
- Bütün havalı çocuklar bunu yapıyor.
- Sami seemed cool.
- Sami havalı görünüyordu.
- The guys are cool.
- Adamlar havalı.
- We just don't think it's cool.
- Bunun havalı olduğunu düşünmüyoruz ki.
- You're pretty cool.
- Çok havalısın.
- This place is cool.
- Burası çok havalı.
- How cool is this?
- Ne kadar havalı değil mi?
- I don't care if I'm cool or not.
- Havalı olup olmadığım umurumda değil.
- My painting is starting to look pretty cool.
- Resmim oldukça havalı görünmeye başladı.
- I'm so not cool.
- O kadar havalı değilim ki.
- Tom is so cool.
- Tom çok havalı.
- Cool guys don't look at explosions.
- Havalı adamlar patlamalara bakmaz.
- He's funny and cool.
- Komik ve havalı biri.
- You're the cool one.
- Sen havalı olansın.
- Algeria has a cool flag.
- Cezayir'in havalı bir bayrağı vardır.
- You're a really cool guy.
- Sen gerçekten havalı bir adamsın.
- Layla's car is so cool.
- Leyla'nın arabası çok havalıdır.
- I thought it looked cool.
- Havalı göründüğünü düşünmüştüm.
- That's so not cool.
- Bu hiç de havalı değil.
- I thought that was pretty cool.
- Bence bu çok havalıydı.
- I don't think Tom is cool.
- Tom'un havalı olduğunu sanmıyorum.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
- Havalı ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ederdim ama beyaz gömlek ve siyah pantolona çabucak alıştım.
- Tom is always cool.
- Tom her zaman havalıdır.
- Tatoeba is a cool and useful website.
- Tatoeba havalı ve kullanışlı bir web sitesi.
- You're so cool.
- Çok havalısın.
- He's a cool guy.
- O havalı bir adam.
- Tom is the coolest person in the world.
- Tom, dünyadaki en havalı kişidir.
- I think Tom is very cool.
- Bence Tom çok havalı.
- I thought I was cool.
- Havalı olduğumu sanıyordum.
- I think Tom is very cool.
- Tom'un çok havalı olduğunu düşünüyorum.
- Tom looks cool.
- Tom havalı görünüyor.
- This is fucking cool.
- Bu çok havalı.
- Tom is wearing a cool hat.
- Tom havalı bir şapka takıyor.
- I'm so not cool.
- Hiç havalı değilim.
- I know how to act cool.
- Nasıl havalı davranacağımı biliyorum.
- Do you find me a cool guy?
- Beni havalı biri olarak mı görüyorsun?
- Our apartment is starting to look pretty cool.
- Dairemiz oldukça havalı görünmeye başladı.
- That's very cool.
- Bu çok havalı.
- This website is so cool.
- Bu web sitesi çok havalı.
- These glasses are cool.
- Bu gözlükler çok havalı.
- This one's pretty cool.
- Bu oldukça havalı.
- I used to be cool.
- Eskiden havalıydım.
- That wasn't cool.
- Havalı değildi.
- Tom is pretty cool, isn't he?
- Tom çok havalı, değil mi?
- I was as cool as a cucumber.
- Bir salatalık kadar havalıydım.
- I tried to act cool.
- Havalı davranmaya çalıştım.
- They're really cool.
- Gerçekten havalılar.
- You're a pretty cool guy.
- Sen çok havalı bir adamsın.
- It's sort of cool.
- Biraz havalı.
- She's wearing a cool hat.
- Havalı bir şapka takıyor.
- Tom is very cool.
- Tom çok havalı.
- Your mom is cool.
- Annen çok havalı.
- Look at all the cool stuff.
- Şu havalı şeylere bakın.
- I don't care about being cool.
- Havalı olmak umurumda değil.
- Tom is one of the coolest people I know.
- Tom tanıdığım en havalı insanlardan biri.
- They look cool.
- Havalı görünüyorlar.
- Tom is cool, isn't he?
- Tom havalı, değil mi?
- Tom is a cool guy.
- Tom havalı bir adamdır.
- As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, havalı, uluslararası bir adam olmaya çalışmak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak isterdim.
- Isn't Tom cool?
- Tom havalı değil mi?
- Tom sounds like a pretty cool kid.
- Tom oldukça havalı bir çocuk gibi görünüyor.
- Tom is a pretty cool guy.
- Tom oldukça havalı bir adamdır.
- Do you think of me as a cool guy?
- Beni havalı bir adam olarak mı görüyorsun?
- You used to be so cool.
- Eskiden çok havalıydın.
- Your car is so cool.
- Araban çok havalı.
- I thought that was so cool.
- Onun çok havalı olduğunu düşündüm.
- She has a cool job.
- Havalı bir işi var.
- This is kind of cool.
- Bu çok havalı.
- That sounds kind of cool.
- Kulağa havalı gelmiyor değil.
- It's still cool.
- Hala havalı.
- This is very cool.
- Bu çok havalı.
- It's totally cool.
- Tamamen havalı.
- I think my new car is cool.
- Sanırım yeni arabam havalı.
- Do you think I'm cool?
- Sence ben havalı mıyım?
- That seems pretty cool.
- Bu oldukça havalı görünüyor.
- That looks pretty cool.
- Çok havalı görünüyor.
- It's so cool!
- Çok havalı!
- Tom is trying to be cool.
- Tom havalı olmaya çalışıyor.
- That seems pretty cool.
- Oldukça havalı görünüyor.
- That's so cool.
- Bu çok havalı.
- Tom wants to be one of the cool kids.
- Tom havalı çocuklardan biri olmak istiyor.
- That was pretty cool.
- Bu çok havalıydı.
- That looks pretty cool.
- O oldukça havalı görünüyor.
- Tom looks cool no matter what he wears.
- Tom ne giyerse giysin havalı görünüyor.
- Tom is always trying to make everybody think he's cool.
- Tom her zaman herkesin onun havalı olduğunu düşünmesini sağlamaya çalışır.
Show More (159)
|
2 |
cool |
harika |
interj. |
|
- What you did was really cool.
- Yaptığın şey gerçekten harikaydı.
- Wow, that's cool.
- Vay, o harika.
- Time travel is really cool.
- Zaman yolculuğu gerçekten harika.
- All the cool kids are doing it.
- Bütün harika çocuklar bunu yapıyor.
- It was a cool day.
- Harika bir gündü.
- Your car is so cool.
- Senin araban çok harika.
- His car is really cool.
- Arabası gerçekten harika.
- Hey, that's really cool.
- Bu gerçekten harika.
- That was cool.
- Bu harikaydı.
- It's cool, isn't it?
- Harika, değil mi?
- That would be cool.
- O harika olurdu.
- It looks really cool.
- Gerçekten harika görünüyor.
- Your house is cool.
- Senin evin harika.
- Hey, that's really cool.
- Hey, bu gerçekten harika.
- I think it's really cool.
- Bence gerçekten harika.
- It was really cool.
- Gerçekten harikaydı.
- Your dad is really cool.
- Baban gerçekten harika.
- Isn't it cool?
- Harika değil mi?
- That's really cool.
- Bu gerçekten harika.
- It's really cool.
- Bu gerçekten harika.
- It would be cool if I could speak three languages.
- Üç dil konuşabilseydim harika olurdu.
- Do you think I look cool?
- Sence harika görünüyor muyum?
- I think it looks cool.
- Bence harika görünüyor.
- It's a really cool car.
- Gerçekten harika bir araba.
- I think this is pretty cool.
- Ben bunun oldukça harika olduğunu düşünüyorum.
- It's a really cool car.
- Çok harika bir araba.
- Tom would think this was really cool.
- Tom bunun gerçekten harika olduğunu düşünürdü.
- He is cool, isn't he?
- O, harika, değil mi?
- Esperanto is a cool language!
- Esperanto harika bir dil!
- Tom gave me a really cool gift.
- Tom bana gerçekten harika bir hediye verdi.
- I've seen a lot of cool things.
- Çok harika şeyler gördüm.
- It would be so cool if I could speak ten languages!
- On dil konuşabilseydim çok harika olurdu!
- Why do all the cool things happen to you?
- Neden harika şeylerin hepsi senin başına geliyor?
- Tom is a pretty cool guy.
- Tom oldukça harika bir adam.
- This is real cool.
- Bu gerçekten harika.
- That wasn't cool.
- O harika değildi.
- That would be cool.
- Bu harika olurdu.
- That's so cool.
- Bu çok harika.
- That was cool.
- O harikaydı.
- The cool kids all hate me.
- Bütün harika çocuklar benden nefret ediyor.
- Tatoeba is a cool and useful website.
- Tatoeba harika ve kullanışlı bir web sitedir.
- I don't care if I'm cool or not.
- Harika olup olmamam umurumda değil.
- Tatoeba is a cool and helpful website.
- Tatoeba harika ve yararlı bir web sitesi.
- Isn't that kind of cool?
- Ne kadar harika, değil mi?
- Layla's car is so cool.
- Leyla'nın arabası çok harikadır.
- That sounds cool.
- O harika görünüyor.
- It's really cool.
- Gerçekten harika.
- Tom has a cool job.
- Tom'un harika bir işi var.
- I thought it would be cool.
- Onun harika olacağını düşündüm.
- I think my new car is cool.
- Bence yeni arabam harika.
- Your dad is really cool.
- Baban gerçekten harika biri.
- You're a really cool guy.
- Sen gerçekten harika bir adamsın.
- Wow, that's cool.
- Vay canına, bu harika.
- It's really cool here.
- Burası gerçekten harika.
- That would be really cool.
- Bu gerçekten harika olurdu.
- You look cool.
- Harika görünüyorsun.
- That's pretty cool.
- Bu oldukça harika.
- That's a cool idea.
- Bu harika bir fikir.
- That's fucking cool.
- Bu harika.
- Tom's car is cool.
- Tom'un arabası harika.
- That's fucking cool.
- O çok harika.
- That'd be cool.
- Bu harika olurdu.
- This is really cool.
- Bu gerçekten harika.
- Tom is a really cool guy.
- Tom gerçekten harika bir adam.
- I think that would be cool.
- Bence bu harika olurdu.
- Your mom is cool.
- Senin annen harika.
- Cool story, bro.
- Harika hikaye, dostum.
Show More (66)
|
3 |
cool |
serin |
adj. |
|
- The air is so cool I keep trembling.
- Hava o kadar serin ki titriyorum.
- For bile disorders, it is very helpful to keep cool and stay out of the sun.
- Safra rahatsızlıkları için, kendimizi serin tutmak ve güneşten uzak durmak son derece faydalıdır.
- For bile disorders, it is very helpful to keep cool and stay out of the sun.
- Safra bozukluklarında serin ortamda kalmak ve güneşten uzak durmak oldukça faydalıdır.
- It'll be cool tonight.
- Bu gece hava serin olacak.
- It's pretty cool.
- Oldukça serin.
- This is very cool.
- Bu çok serin.
- It's cool today.
- Bugün hava serin.
- It's going to be cool this weekend.
- Bu hafta sonu serin olacak.
- With this cool autumn wind blowing, we can feel the change of season.
- Esen bu serin sonbahar rüzgarı ile mevsim değişikliğini hissedebiliyoruz.
- A cool wind is blowing from the sea.
- Denizden serin bir rüzgar esiyor.
- A cool autumn is coming.
- Serin bir sonbahar geliyor.
- In the morning, the air is cool.
- Sabahları hava serindir.
- Keep it in a cool place.
- Serin bir yerde saklayın.
- It's cool today for July.
- Temmuz ayı için bugün hava serin.
- Sometimes the nights are cool.
- Bazen geceler serindir.
- It's nice and cool.
- Hava güzel ve serin.
- It is going to be rather cool.
- Hava oldukça serin olacak.
- Keep it in a cool place.
- Onu serin bir yerde tut.
- The water in this brook is cool and clear.
- Bu derenin suyu serin ve berrak.
- On a hot summer day, the air conditioner works all day to keep us cool.
- Sıcak bir yaz gününde, klima bizi serin tutmak için bütün gün çalışır.
- It's cool today for July.
- Bugün Temmuz'a göre serin.
- The weather is very cool here because it rains often.
- Burada hava çok serin çünkü sık sık yağmur yağıyor.
- It's cool this morning, isn't it?
- Bu sabah serin, değil mi?
- It is going to be rather cool.
- Oldukça serin olacak.
- Store in a cool place, away from direct sunlight.
- Direkt güneş ışığından uzakta, serin bir yerde saklayın.
- As temperatures rise, plants need more water to keep cool.
- Sıcaklıklar yükseldikçe, serin tutmak için bitkiler daha fazla suya ihtiyaç duyarlar.
- It is a little cool today.
- Bugün biraz serin.
- It's kind of cool.
- Hava biraz serin.
- It is nice and cool here.
- Burası güzel ve serin.
- It'll be cool tonight.
- Bu gece serin olacak.
- What's your favorite way to stay cool in the summer?
- Yazın serin kalmanın en sevdiğiniz yolu nedir?
- It's cool this morning, isn't it?
- Bu sabah hava serin, değil mi?
- The night was cool.
- Gece serindi.
- The water in the lake is cool.
- Gölün suyu serin.
- Store in a cool place, away from direct sunlight.
- Direkt güneş ışığından uzak, serin bir yerde saklayın.
- The north wind is cool.
- Kuzey rüzgarı serindir.
- The water is nice and cool.
- Su güzel ve serin.
- Drink some cool freshwater.
- Biraz serin tatlı su iç.
- The north wind is cool.
- Kuzey rüzgarı serin.
- It's nice and cool today.
- Bugün güzel ve serin.
- Last week was cool.
- Geçen hafta serindi.
- There is usually a cool breeze here in the evening.
- Burada genellikle akşamları serin bir esinti olur.
- It is cool after the rain.
- Yağmurdan sonra hava serin.
- It is cool after the rain.
- Hava yağmurdan sonra serin.
- Sometimes the nights are cool.
- Bazen geceler serin olur.
- Let's do this while it's still cool.
- Hâlâ serinken yapalım.
- This place is cool.
- Bu yer serin.
- Cool Autumn arrived.
- Serin sonbahar geldi.
- Children love playing with squirt guns in the summer to stay cool.
- Çocuklar yaz aylarında serin kalmak için su tabancalarıyla oynamayı severler.
- I brought a jacket because it was quite cool this morning.
- Ceket getirdim çünkü bu sabah hava oldukça serindi.
- The weather is very cool here because it rains often.
- Burada hava çok serindir çünkü sık sık yağmur yağar.
- The water in this brook is cool and clear.
- Bu derenin suyu serin ve berraktır.
- It's a cool place.
- O serin bir yer.
- It was a cool day.
- Serin bir gündü.
- There was a cool wind.
- Serin bir rüzgar vardı.
Show More (55)
|
4 |
cool |
sakin |
adj. |
|
- Stay cool, and don't mess up the deal.
- Sakin ol ve anlaşmayı berbat etme.
- He was cool in the crisis.
- O, krizlerde sakindi.
- Tom is cool.
- Tom sakindir.
- Try to stay cool, Tom.
- Sakin olmaya çalış, Tom.
- Play it cool.
- Sakin olun.
- Keep your cool.
- Sakin ol.
- Keep a cool head.
- Sakin ol.
- Tom is playing it cool.
- Tom sakin davranıyor.
- He is always cool.
- O, her zaman sakindir.
- I tried to act cool.
- Sakin davranmaya çalıştım.
- You're cool.
- Sen sakinsin.
- I was cool as a cucumber.
- Ben son derece sakindim.
- Tom tried to act cool.
- Tom sakin davranmaya çalıştı.
- Mike always stays cool.
- Mike, her zaman sakin kalır.
- Sami seemed cool.
- Sami sakin görünüyordu.
- Stay cool and keep going.
- Sakin ol ve devam et.
- Relations with Canada remained correct and cool.
- Kanada ile ilişkiler düzgün ve sakin kaldı.
- Try to stay cool, Tom.
- Sakin kalmaya çalış, Tom.
- Just be cool.
- Bir sakin ol.
- Tom is trying to keep cool.
- Tom sakin olmaya çalışıyor.
- I was as cool as a cucumber.
- Ben son derece sakindim.
- Tom stayed cool.
- Tom sakin kaldı.
- Just stay cool.
- Sakin ol.
Show More (32)
|
5 |
cool |
soğuk |
adj. |
|
- What was the reason behind that cool response?
- Bu soğuk tepkinin arkasındaki sebep neydi?
- The climate of Canada is cooler than that of Japan.
- Kanada'nın iklimi Japonya'nınkinden daha soğuktur.
- The drinks looked cool and delicious.
- İçecekler soğuk ve lezzetli görünüyordu.
- Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
- Güneş lekeleri çevrelerine göre daha karanlık görünürler çünkü birkaç bin derece daha soğukturlar.
- She was cool toward me today.
- Bugün bana karşı soğuktu.
- Tom thought it was cool.
- Tom, soğuk olduğunu düşündü.
- She was cool toward me today.
- Bugün bana karşı çok soğuktu.
- The water in the lake is cool.
- Göldeki su soğuktur.
- The weather forecast says it will be cooler tomorrow.
- Hava durumu yarın daha soğuk olacağını söylüyor.
- When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me.
- Sıcakladığımda, bir bardak soğuk su beni gerçekten ferahlatıyor.
- I was beginning to lose my cool.
- Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.
- The soup is not cool.
- Çorba soğuk değil.
- Tom kept his cool.
- Tom soğuk kanlılığını korudu.
- Ice is cool.
- Buz soğuktur.
- This is fucking cool.
- Bu feci soğuk.
- I brought a jacket because it was quite cool this morning.
- Bu sabah oldukça soğuk olduğu için bir ceket getirdim.
- Why is the earth round instead of something cooler, like a cube?
- Dünya neden küp gibi daha soğuk bir şey yerine yuvarlak?
- The water is nice and cool.
- Su güzel ve soğuk.
- Tom thought it was cool.
- Tom, soğuk olduğunu sandı.
- The higher we go up, the cooler the air becomes.
- Ne kadar yukarıya çıkarsak hava o kadar soğuk olur.
Show More (17)
|
6 |
cool |
soğukkanlılık |
n. |
|
- Tom and Mary kept their cool.
- Tom ve Mary soğukkanlılıklarını korudular.
- Tom remained cool.
- Tom soğukkanlılığını korudu.
- Tom never loses his cool.
- Tom soğukkanlılığını asla kaybetmez.
- He lost his cool and started throwing things.
- Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
- How does Tom keep his cool?
- Tom soğukkanlılığını nasıl koruyor?
- Tom and Mary kept their cool.
- Tom ve Mary soğukkanlılığını korudu.
- He lost his cool and started throwing things.
- Soğukkanlılığını kaybetti ve bir şeyler fırlatmaya başladı.
- They lost their cool.
- Soğukkanlılıklarını kaybettiler.
- Tom lost his cool.
- Tom soğukkanlılığını kaybetti.
- I was beginning to lose my cool.
- Soğukkanlılığımı kaybetmeye başlamıştım.
- I know how to keep my cool.
- Soğukkanlılığımı nasıl koruyacağımı biliyorum.
- I should've kept my cool.
- Soğukkanlılığımı korumalıydım.
- We shouldn't lose our cool.
- Soğukkanlılığımızı kaybetmemeliyiz.
- I kept my cool.
- Ben soğukkanlılığımı korudum.
Show More (11)
|
7 |
cool |
soğukkanlı |
adj. |
|
- We needed cool, calm reflection on this.
- Bu konuda soğukkanlı ve sakin düşünmeye ihtiyacımız vardı.
- I was as cool as a cucumber.
- Aşırı derecede soğukkanlıydım.
- I thought I would be nervous, but I was cool as a cucumber.
- Gergin olacağımı düşünmüştüm ama bir salatalık kadar soğukkanlıydım.
- Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom baskı altında bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
- I was as cool as a cucumber.
- Bir salatalık kadar soğukkanlıydım.
- I was cool as a cucumber.
- Aşırı derecede soğukkanlıydım.
- He was cool in the crisis.
- Kriz anında soğukkanlıydı.
- Tom was cool.
- Tom soğukkanlıydı.
- He is always cool.
- Her zaman soğukkanlıdır.
- Tom is playing it cool.
- Tom soğukkanlı davranıyor.
- Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
- Tom tried to play it cool.
- Tom soğukkanlı davranmaya çalıştı.
- I know how to act cool.
- Nasıl soğukkanlı davranacağımı biliyorum.
Show More (10)
|
8 |
cool |
soğumak |
v. |
|
- Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk.
- Karışımı biraz soğumaya bırakın, ardından soğuk sütle karıştırın.
- Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk.
- Karışımı biraz soğumaya bırakın sonra da soğuk sütle karıştırın.
- Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk.
- Karışımı hafifçe soğumaya bırakın, ardından soğuk sütle karıştırın.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them cooled.
- Bu Mary'yi tatmin etmedi ve aralarındaki ilişki soğudu.
- After taking the cake out of the oven, allow it to cool.
- Keki fırından çıkardıktan sonra soğumaya bırakın.
- The cake is cooling on the counter.
- Kek, tezgahın üzerinde soğuyor.
- When water cools, it can become snow or ice.
- Su soğuduğunda, kar veya buz haline gelebilir.
- This did not satisfy Tom, and the relationship between them cooled.
- Bu Tom'u tatmin etmedi ve aralarındaki ilişki soğudu.
- Turn off the oven, crack open the oven door and let the Pavlova cool for one hour.
- Fırını kapatın, fırın kapağını birazcık aralayın ve tatlının bir saat soğumasına izin verin.
- The cake is cooling on the counter.
- Pasta tezgahta soğuyor.
- Turn off the oven, crack open the oven door and let the Pavlova cool for one hour.
- Fırını kapatın, fırının kapağını açın ve Pavlova'yı bir saat soğumaya bırakın.
- When water cools, it can become snow or ice.
- Su soğuduğunda kar ya da buz olabilir.
Show More (9)
|
9 |
cool |
serinlemek |
v. |
|
- For bile disorders, it is very helpful to keep cool and stay out of the sun.
- Safra bozuklukları için serinlemek ve güneşten uzak durmak çok faydalıdır.
- It's going to cool down tonight.
- Bu gece serinleyecek.
- What's your favorite way to stay cool in the summer?
- Yazın serinlemek için en sevdiğin yol nedir?
- As temperatures rise, plants need more water to keep cool.
- Sıcaklıklar arttıkça bitkiler serinlemek için daha fazla suya ihtiyaç duyar.
- It'll cool down tonight.
- Bu gece serinleyecek.
- It will cool down tonight.
- Bu gece hava serinleyecek.
- A pig will wallow in the mud in order to cool down.
- Bir domuz serinlemek için çamurda yuvarlanır.
- Children love playing with squirt guns in the summer to stay cool.
- Çocuklar yazın serinlemek için su tabancalarıyla oynamayı severler.
Show More (5)
|
10 |
cool |
iyi |
adj. |
|
- Tom said it was cool.
- Tom iyi olduğunu söyledi.
- Tom said you were cool.
- Tom iyi olduğunu söyledi.
- Tom is always cool.
- Tom her zaman iyidir.
- Cool guys don't look at explosions.
- İyi çocuklar patlamalara bakmaz.
- Tom is a really cool guy.
- Tom gerçekten iyi bir adamdır.
Show More (5)
|
11 |
cool |
soğutmak |
v. |
|
- Cool slightly before serving.
- Servis etmeden önce biraz soğutun.
- Cool the burned finger in running water.
- Yanmış parmağı akan suda soğut.
- Cool the burned finger in running water.
- Yanık parmağı akan suda soğutun.
Show More (1)
|
12 |
cool |
çok iyi |
adj. |
|
- This is so cool.
- Bu çok iyi.
- Tom has a cool job.
- Tom'un çok iyi bir işi var.
- Tom and Mary are cool.
- Tom ve Mary çok iyiler.
- This is cool.
- Bu çok iyi.
Show More (1)
|
13 |
cool |
serinletmek |
v. |
|
- On a hot summer day, the air conditioner works all day to keep us cool.
- Sıcak bir yaz gününde, klima bizi serinletmek için bütün gün çalışır.
- When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me.
- Ben sıcakladığım zaman, bir bardak soğuk su gerçekten beni serinletir.
- Cool slightly before serving.
- Sunmadan önce biraz serinletin.
Show More (0)
|
14 |
cool |
klas |
adj. |
|
- As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
- His car is really cool.
- Onun arabası gerçekten klas.
- I wear cool clothes and cool sunglasses.
- Ben klas elbiseler giyerim ve klas gözlükler takarım.
Show More (0)
|
15 |
cool |
uygun |
adj. |
|
- I'm cool with that idea.
- Bu fikir bana uygun.
- Are you cool with that?
- Bu senin için uygun olur mu?
Show More (-1)
|
16 |
cool |
sakinleştirmek |
v. |
|
- As soon as you can, get over there and cool him out.
- Mümkün olduğunca çabuk oraya git ve onu sakinleştir.
- As soon as you can, get over there and cool him out.
- Bir an önce oraya git ve onu sakinleştir.
Show More (-1)
|
17 |
cool |
havalı (tip) |
adj. |
|
- You better get a cool linen shirt to wear on vacation.
- Tatilde giymek için havalı bir keten gömlek alsan iyi olur.
Show More (-2)
|
18 |
cool |
harika |
adj. |
|
- That's a cool jacket you're wearing, Saul!
- Giydiğin ceket çok harika, Saul!
Show More (-2)
|