|
- It is nice to see you determined to learn English.
- İngilizce öğrenmeye kararlı olduğunuzu görmek güzel.
- He is determined to focus all his attention on that exercise.
- Tüm dikkatini bu egzersiz üzerinde yoğunlaştırmaya kararlıdır.
- Well then, we and you yourself have the chance to achieve this, and we are certainly determined to do so.
- O halde, biz ve siz bunu başarma şansına sahibiz ve kesinlikle bunu yapmaya kararlıyız.
- More focused and determined action is needed to deal with these problems and encourage return to Afghanistan.
- Bu sorunlarla başa çıkmak ve Afganistan'a geri dönüşü teşvik etmek için daha odaklı ve kararlı eylemlere ihtiyaç vardır.
- I am determined to ensure that this new directive will not unwillingly contribute to shortages of life-saving therapies.
- Bu yeni direktifin hayat kurtaran tedavilerin eksikliğine istemeden de olsa katkıda bulunmamasını sağlamaya kararlıyım.
- We are determined to continue this work and there is no weakening whatsoever of that determination.
- Bu çalışmayı sürdürmeye kararlıyız ve bu kararlılıkta herhangi bir zayıflama söz konusu değildir.
- There is an active and determined policy to focus on the issues you have touched on.
- Değindiğiniz konulara odaklanmak için aktif ve kararlı bir politika var.
- Some people are determined to use and manipulate victims of terrorism, and these are not my words.
- Bazı insanlar terör mağdurlarını kullanmaya ve manipüle etmeye kararlıdır ve bunlar benim sözlerim değildir.
- The most determined supporters of the US vision are European, as are its most articulate opponents.
- ABD vizyonunun en kararlı destekçileri de en açık sözlü muhalifleri gibi Avrupalı.
- We are determined to continue to take a leading role in carrying forward this important initiative.
- Bu önemli girişimin ileriye taşınmasında öncü bir rol üstlenmeye devam etmeye kararlıyız.
- They were plainly brutal terrorist acts of a premeditated and determined nature.
- Bunlar açıkça önceden planlanmış ve kararlı nitelikte acımasız terör eylemleriydi.
- People demand vigorous and determined efforts when it comes to solving these problems.
- İnsanlar bu sorunların çözümü konusunda güçlü ve kararlı çabalar talep ediyor.
- This will demand determined work on the part of the Commission and the Member States also.
- Bu, Komisyon ve Üye Devletler açısından da kararlı bir çalışma gerektirecektir.
- Without a very determined effort in recent weeks I doubt we would have advanced to this point.
- Son haftalarda gösterilen kararlı çaba olmasaydı bu noktaya gelebileceğimizden şüpheliyim.
- Bush and the European Union are still determined that they will.
- Bush ve Avrupa Birliği bunu yapacakları konusunda hala kararlılar.
- We are quite determined to do so.
- Bunu yapmaya oldukça kararlıyız.
- He is determined to focus all his attention on that exercise.
- Tüm dikkatini bu çalışmaya yoğunlaştırmaya kararlı.
- As the Commission has repeatedly emphasised, we are determined that Madrid will not just be a talking shop like that.
- Komisyon'un da defalarca vurguladığı üzere, Madrid'in bu şekilde lafta kalmayacağı konusunda kararlıyız.
- On TRIPS, the EU should maintain a strong and determined leadership.
- TRIPS konusunda AB güçlü ve kararlı liderliğini sürdürmelidir.
- On TRIPS, the EU should maintain strong and determined leadership.
- Ticaretle Bağlantılı Fikrî Mülkiyet Hakları Anlaşması hususunda AB güçlü ve kararlı liderliğini sürdürmelidir.
- People demand vigorous and determined efforts when it comes to solving these problems.
- İnsanlar bu sorunların çözümü konusunda güçlü ve kararlı çabalar bekliyor.
- We acknowledge the Spanish Presidency's determined approach to the fight against terrorism.
- İspanya Dönem Başkanlığı'nın terörle mücadele konusundaki kararlı yaklaşımını takdirle karşılıyoruz.
- He is determined to go to England.
- İngiltere'ye gitmek için kararlı.
- Tom seems to be determined to win.
- Tom kazanmaya kararlı görünüyor.
- I am determined to put the plan into practice no matter what others may say.
- Başkaları ne derse desin, planı uygulamaya koymaya kararlıyım.
- Tom is determined to do that.
- Tom onu yapmaya kararlı.
- Tom is determined not to make the same mistakes Mary did.
- Tom Mary'nin yaptığı hataları yapmamaya kararlı.
- I'm determined to give up smoking.
- Sigara içmeyi bırakmaya kararlıyım.
- Tom seemed to be determined.
- Tom kararlı görünüyordu.
- I am determined to learn.
- Öğrenmeye kararlıyım.
- Layla is determined to find out what happened.
- Layla ne olduğunu bulmaya kararlı.
- Tom is determined to do that.
- Tom bunu yapmaya kararlı.
- Tom is still determined to do that by himself.
- Tom hâlâ bunu kendi başına yapmaya kararlıdır.
- Tom is determined.
- Tom kararlı.
- Layla has found a new man and she's determined not to let him go.
- Leyla yeni bir adam buldu ve onu bırakmamaya kararlı.
- You're determined to do that, aren't you?
- Bunu yapmaya kararlısın, değil mi?
- The government is determined to put an end to terrorism.
- Hükümet terörizme son vermeye kararlıdır.
- I'm still determined to do that by myself.
- Hala onu kendi başıma yapmaya kararlıyım.
- He was determined to finish the work at any cost.
- O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
- Tom is determined not to die in prison.
- Tom hapishanede ölmemeye kararlı.
- Tom and Mary are both determined to make the best of this situation.
- Tom ve Mary bu durumu en iyi şekilde değerlendirmeye kararlı.
- He was determined to finish the work at any cost.
- Ne pahasına olursa olsun, işi bitirmeye kararlıydı.
- She's determined to become a secretary.
- Sekreter olmaya kararlı.
- Tom was determined to make the football team.
- Tom futbol takımına girmeye kararlıydı.
- We're determined to get answers.
- Cevaplar almaya kararlıyız.
- Tom is determined to find the truth.
- Tom gerçeği bulmaya kararlı.
- Tom isn't as determined as I am.
- Tom benim kadar kararlı değil.
- Tom is determined to do that for Mary.
- Tom, bunu Mary için yapmaya kararlıdır.
- Tom is determined to stop Mary.
- Tom, Mary'yi durdurmaya kararlı.
- Sami was very determined to do that.
- Sami bunu yapmaya çok kararlıydı.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Eleanor bir kralın kızı olmasına ve büyük bir lüks içinde yetişmiş olmasına rağmen talihsizliği kocasıyla paylaşmaya kararlıydı.
- Tom is determined not to die in prison.
- Tom cezaevinde ölmemeye kararlı.
- Tom is determined, isn't he?
- Tom kararlı, değil mi?
- I am determined to carry out this plan.
- Ben bu planı gerçekleştirmek için kararlıyım.
- Tom was determined to say something.
- Tom bir şey söylemeye kararlıydı.
- Tom is as determined as ever.
- Tom her zamanki gibi kararlı.
- I am determined to put the plan into practice no matter what others may say.
- Başkalarının söyleyeceği ne olursa olsun, planı uygulamaya koymaya kararlıyım.
- Tom was determined to leave the company.
- Tom şirketten ayrılmaya kararlıydı.
- He is determined to go to England.
- İngiltere'ye gitmeye kararlı.
- She was determined to make everything work.
- Her şeyi yoluna koymaya kararlıydı.
- Tom is determined and hard-working.
- Tom kararlı ve çalışkan biri.
- Fadil was determined to make Dania pay.
- Fadil, Dania'ya bedel ödetmeye kararlıydı.
- Tom is determined not to do that.
- Tom'un bunu yapmamaya kararlı.
- Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
- On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
- She is determined to leave the company.
- O, şirketten ayrılmaya kararlıdır.
- Tom is more determined than ever.
- Tom her zamankinden daha kararlı.
- Tom is determined to resist.
- Tom karşı çıkmaya kararlıdır.
- Sami was determined to try.
- Sami denemeye kararlıydı.
- Tom is determined to resist.
- Tom karşı gelmeye kararlıdır.
- Tom was very determined to do that.
- Tom bunu yapmaya çok kararlıydı.
- Tom is still determined to do that.
- Tom hâlâ bunu yapmaya kararlı.
- Tom was determined not to make the same mistakes with his children that his parents had made with him.
- Tom, ailesinin kendisiyle yaptığı hataları çocuklarıyla yapmamaya kararlıydı.
- Tom was very determined to finish the project.
- Tom projeyi bitirmek için çok kararlıydı.
- Tom is determined to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için yapmaya kararlı.
- Tom is determined to win.
- Tom kazanmaya kararlıdır.
- Tom was determined to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeye kararlıydı.
- Tom is determined to resist.
- Tom karşı koymaya kararlıdır.
- Tom is determined not to make the same mistakes Mary did.
- Tom, Mary'nin yaptığı hataları yapmamaya kararlı.
- Tom is determined to win, isn't he?
- Tom kazanmakta kararlı, değil mi?
- Tom is determined to win.
- Tom kazanmaya kararlı.
- Tom is very determined, isn't he?
- Tom çok kararlı, değil mi?
- I'm still determined to do that.
- Bunu yapmakta hala kararlıyım.
- He was determined to go abroad.
- O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.
- I'm a determined, organized, and responsible person.
- Ben kararlı, düzenli ve sorumluluk sahibi biriyim.
- Tom is determined to lose weight.
- Tom kilo vermeye kararlı.
- Layla has found a new man and she's determined not to let him go.
- Leyla yeni bir adam buldu ve onun gitmesine izin vermemekte kararlı.
- Tom is more determined than ever.
- Tom her zamankinden daha kararlıdır.
- Tom was determined to finish the job before he went home.
- Tom eve gitmeden önce işi bitirmeye kararlıydı.
- Tom is still determined.
- Tom hâlâ kararlı.
- US Marshal Tom Jackson is determined to recover the fugitive.
- Şerif Tom Jackson kaçağı yakalamaya kararlı.
- Sami was very determined to do that.
- Sami onu yapmaya çok kararlıydı.
- Tom seemed quite determined.
- Tom oldukça kararlı görünüyordu.
- Sami was determined to keep his children.
- Sami çocuklarını elinde tutmaya kararlıydı.
- Tom is determined to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmeye kararlı.
- We're determined to find out what happened.
- Ne olduğunu bulmaya kararlıyız.
- Tom looks more determined than ever.
- Tom her zamankinden daha kararlı görünüyor.
- Why is Tom determined to do that?
- Tom neden bunu yapmaya kararlı?
- Sami was determined to kill.
- Sami öldürmeye kararlıydı.
- I am determined to carry out this plan.
- Bu planı uygulamaya kararlıyım.
- I'm still determined to do that.
- Hala onu yapmaya kararlıyım.
- This is the result of serious and determined work.
- Bu ciddi ve kararlı bir çalışmanın sonucu.
- I'm not determined enough to confess my feelings to her.
- Ona duygularımı itiraf edecek kadar kararlı değilim.
- Police Lieutenant Tom Jackson is determined to catch the fugitive.
- Polis Teğmeni Tom Jackson kaçağı yakalamaya kararlı.
- Tom was determined to go there.
- Tom oraya gitmek için kararlıydı.
- Do you think Tom is determined to do that?
- Sence Tom bunu yapmaya kararlı mı?
- Tom is determined not to do that.
- Tom bunu yapmamaya kararlı.
- Tom is determined to win, isn't he?
- Tom kazanmaya kararlı, değil mi?
- You looked like you were determined to do that.
- Bunu yapmaya kararlı gibi görünüyordun.
- I'm determined to do the right thing.
- Doğru şeyi yapmaya kararlıyım.
- Tom was determined.
- Tom kararlıydı.
- Tom may be determined to do that.
- Tom bunu yapmaya kararlı olabilir.
- Tom is still determined to do that.
- Tom hala bunu yapmaya kararlı.
- No one is more determined than I am.
- Hiç kimse benden daha kararlı değil.
- He was determined never to meet her again.
- Onunla bir daha asla karşılaşmamaya kararlıydı.
- Tom was determined to do that.
- Tom bunu yapmaya kararlıydı.
- He is determined to succeed at any price.
- Ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya kararlı.
- She is determined to leave the company.
- Şirketten ayrılmaya kararlı.
- Tom was determined to win.
- Tom kazanmaya kararlıydı.
- We're determined to get answers.
- Cevapları bulmaya kararlıyız.
- Why are you determined to do that?
- Neden bunu yapmaya kararlısın?
- I'm still determined to do that by myself.
- Bunu tek başıma yapmaya hala kararlıyım.
- Tom was determined to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmeye kararlıydı.
- Tom is a determined man.
- Tom kararlı bir adamdır.
- Tom is determined to do something.
- Tom bir şeyler yapmaya kararlı.
- I'm determined to give up smoking.
- Sigarayı bırakmaya kararlıyım.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye kararlıyım.
- Tom was determined to go there.
- Tom oraya gitmeye kararlıydı.
- I am determined to be a scientist.
- Bilim adamı olmaya kararlıyım.
- Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
- On yılımı alsa bile, bu işi başarmaya kararlıyım.
- Tom is determined to find the truth.
- Tom gerçeği bulmaya kararlıdır.
- She is determined to succeed this time.
- Bu sefer başarılı olmaya kararlı.
- She's a determined woman.
- O kararlı bir kadın.
- Layla was determined not to let Sami become a drug addict.
- Layla, Sami'nin uyuşturucu bağımlısı olmasına izin vermemeye kararlıydı.
- Sami was determined to keep his children.
- Sami çocuklarını tutmaya kararlıydı.
- Are you determined to get a tattoo?
- Dövme yaptırmaya kararlı mısın?
- Fadil was determined to restore his sister's honor.
- Fadıl kız kardeşinin onurunu kurtarmaya kararlıydı.
- Tom is still determined to do that by himself.
- Tom hala bunu tek başına yapmaya kararlı.
- Tom was determined to kill Mary.
- Tom Mary'yi öldürmeye kararlıydı.
- Tom is still determined.
- Tom hala kararlı.
- She is determined to succeed this time.
- Bu defa başarmak için kararlı.
- Tom doesn't seem to be as determined as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar kararlı görünmüyor.
- Tom is determined to get it done.
- Tom bu işi halletmeye kararlı.
- Tom was very determined to finish the project.
- Tom projeyi bitirmeye çok kararlıydı.
- Tom is determined to get answers.
- Tom cevapları almaya kararlı.
- She's a determined woman.
- O, kararlı bir kadın.
- She was determined never to talk to him again.
- Onunla bir daha asla konuşmamaya kararlıydı.
- I am determined to be a scientist.
- Bilim insanı olmaya kararlıyım.
- I'm very determined to get this done today.
- Bunu bugün halletmeye çok kararlıyım.
- Tom is a very determined man.
- Tom çok kararlı bir adam.
- You seem very determined.
- Çok kararlı görünüyorsun.
- Tom is determined to do that again.
- Tom bunu tekrar yapmaya kararlı.
- I'm determined to solve this puzzle before I go home today.
- Bugün eve gitmeden önce bu bulmacayı çözmeye kararlıyım.
- I was determined to be able to speak many different languages.
- Birçok farklı dil konuşabilmeye kararlıydım.
- I'm determined to do that.
- Bunu yapmaya kararlıyım.
- Tom was determined to kill Mary.
- Tom, Mary'yi öldürmeye kararlıydı.
- Tom didn't seem to be as determined to do that as Mary seemed to be.
- Tom bunu yapmaya Mary kadar kararlı görünmüyordu.
- Tom is very determined.
- Tom çok kararlı.
- This is the result of serious and determined work.
- Bu, ciddi ve kararlı çalışmanın sonucudur.
- Tom was determined to continue his support for as long as it took.
- Tom desteğini ne kadar sürerse sürsün devam ettirmeye kararlıydı.
- Fadil was determined to restore his sister's honor.
- Fadıl, kız kardeşinin onurunu yeniden inşa etmeye kararlıydı.
- The government is determined to put an end to terrorism.
- Hükümet terörizme son vermeye kararlı.
- He was determined to go abroad.
- Yurtdışına gitmeye kararlıydı.
- Tom was very determined to do that.
- Tom onu yapmaya çok kararlıydı.
- We're determined to find out what happened.
- Ne olduğunu ortaya çıkarmaya kararlıyız.
- Tom is determined to resist.
- Tom direnmeye kararlı.
Show More (162)
|