|
- In this proposal, it is assumed that sales promotions, such as discounts, gifts and games, are conducive to welfare.
- Bu teklifte, indirimler, hediyeler ve oyunlar gibi satış promosyonlarının refaha yardımcı olduğu varsayılmaktadır.
- But this discount does not mean turning a blind eye when it comes to the candidate countries.
- Ancak bu indirim, aday ülkeler söz konusu olduğunda görmezden gelmek anlamına gelmiyor.
- In this proposal, it is assumed that sales promotions, such as discounts, gifts and games, are conducive to welfare.
- Bu öneride indirimler, hediyeler ve oyunlar gibi satış promosyonlarının refahı artırdığı varsayılmaktadır.
- It is not in a position to expect political discounts.
- Siyasi indirim bekleyecek durumda değildir.
- Competition authorities do exist but, in all other cases, not only are discounts not negative, they are positive.
- Rekabet otoriteleri mevcuttur, ancak diğer tüm durumlarda indirimler sadece olumsuz değil, olumludur.
- I bought this racket at a 20 percent discount.
- Bu raketi yüzde 20 indirimle aldım.
- Tom sells T-shirts at a 30 percent discount.
- Tom tişörtleri yüzde 30 indirimle satıyor.
- If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment.
- Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.
- I bought the car at a 10% discount.
- Arabayı %10 indirimle aldım.
- Aldi is a German discount supermarket chain.
- Aldi bir Alman indirim süpermarketleri zinciridir.
- They wanted a bigger discount.
- Onlar daha büyük bir indirim istedi.
- Could I get a discount if I pay in cash?
- Nakit ödersem indirim alabilir miyim?
- How much of a discount do you think I can get?
- Ne kadar indirim alabileceğimi düşünüyorsun?
- They wanted a bigger discount.
- Daha büyük bir indirim istediler.
- Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
- Tom'un cep telefonuna sürekli indirim ve satış reklamları geliyor.
- Discounts are available if you buy in bulk.
- Toplu alım yaparsanız indirimler mevcut.
- Could I get a discount if I pay in cash?
- Nakit ödersem, indirimli alabilir miyim?
- Is there a discount for students?
- Öğrenciler için indirim var mı?
- In August almost all the stores offer discounts.
- Ağustos ayında neredeyse tüm mağazalar indirim sunar.
- I got a big discount on this.
- Bunda büyük bir indirim aldım.
- I want a discount.
- İndirim istiyorum.
- He wanted a bigger discount.
- O daha büyük bir indirim istedi.
- Is there a discount for this product?
- Bu üründe indirim var mı?
- I bought the car at a 10% discount.
- Arabayı %10 indirimli aldım.
- The movie theater has discounts every Monday and Wednesday.
- Sinemada her pazartesi ve çarşamba indirim var.
- Tom wants a bigger discount.
- Tom daha büyük bir indirim istiyor.
- Is there a discount for children?
- Çocuklar için indirim var mı?
- Is there a discount if you pay in cash?
- Nakit öderseniz indirim var mı?
- We wanted a bigger discount.
- Daha büyük bir indirim istedik.
- How much of a discount do you think we can get?
- Ne kadar indirim alabileceğimizi düşünüyorsunuz?
- I'm hoping for a really big discount.
- Gerçekten büyük bir indirim bekliyorum.
- Tom wanted a bigger discount.
- Tom daha büyük bir indirim istedi.
- I wish there were a super discount supermarket in the neighbourhood.
- Keşke mahallede süper indirimli bir süpermarket olsa.
- He sells shirts at a 50 percent discount.
- Yüzde elli indirimle gömlek satıyor.
- I'm hoping for a really big discount.
- Gerçekten büyük bir indirim umuyorum.
- I wish there were a super discount supermarket in the neighbourhood.
- Keşke bu civarda süper indirimli bir süpermarket olsaydı.
- We wanted a bigger discount.
- Biz daha büyük bir indirim istedik.
- Tom asked for a discount.
- Tom bir indirim istedi.
- I take advantage of discounts.
- İndirimlerden faydalanırım.
- We give a 10% discount for cash.
- Peşinde %10 indirim veririz.
- Tom is old enough to get a senior citizen's discount.
- Tom yaşlı indirimi alabilecek kadar yaşlı.
- Is there a bulk discount?
- Toplu indirim var mı?
- You get a discount if you buy two pairs of brand name shoes.
- İki çift marka ayakkabı alırsanız indirim alırsınız.
- She wanted a bigger discount.
- O daha büyük bir indirim istedi.
- You get a discount if you buy two pairs of brand name shoes.
- Eğer iki çift marka ayakkabı alırsan indirim alırsın.
- Is there a discount for this product?
- Bu ürün için indirim var mı?
- Aldi is a German discount supermarket chain.
- Aldi bir Alman indirimli süpermarket zinciri.
- I bought this racket at a 20 percent discount.
- Bu raketi yüzde 20 indirimli aldım.
- Tom is an extreme discount hunter.
- Tom aşırı indirimli bir avcı.
- How much of a discount do you think we can get?
- Sence ne kadar indirim alabiliriz?
- How early do I have to make a reservation to qualify for the discount?
- İndirime hak kazanmak için ne kadar erken rezervasyon yapmalıyım?
- How much of a discount do you think I can get?
- Sence ne kadar indirim alabilirim?
- He sells shirts at a 50 percent discount.
- Gömlekleri yüzde 50 indirimle satıyor.
- I got a big discount on this.
- Bununla ilgili büyük bir indirim aldım.
- How big a discount did you get?
- Ne kadar büyük bir indirim aldın?
- How early do I have to make a reservation to qualify for the discount?
- İndirimden yararlanmak için ne kadar erken rezervasyon yaptırmam gerekiyor?
- I want at least a 30% discount.
- En azından %30 indirim istiyorum.
- I take advantage of discounts.
- Ben indirimlerden yararlanırım.
- I wanted a bigger discount.
- Daha büyük bir indirim istedim.
Show More (56)
|
