Tureng - drunk - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	drunk	sarhoş	n., adj.
	Anyone who drives when drunk loses his driving licence immediately. Sarhoşken araç kullanan herkes ehliyetini derhal kaybeder. I'm too drunk to drive. Araba kullanamayacak kadar sarhoşum. Tom was really drunk last night. Tom dün gece çok sarhoştu. Sorry, I'm a bit drunk, so I may be saying ridiculous things. Üzgünüm, biraz sarhoşum, bu yüzden saçma şeyler söylüyor olabilirim. I'm totally drunk. Ben bütünüyle sarhoşum. Tom was a drunk. Tom bir sarhoştu. We're really drunk. Gerçekten sarhoşuz. He is out of control when drunk. O sarhoşken kontrolden çıkıyor. For your own safety, never ride in a car with a drunk driver. Kendi güvenliğiniz için asla sarhoş bir sürücünün arabasına binmeyin. You were drunk last night, weren't you? Geçen gece sarhoştun, değil mi? As a teetotaler, Tom dislikes being around drunks. İçki içmeyen biri olarak Tom, sarhoşların etrafında olmaktan hoşlanmaz. He is either drunk or mad. Ya sarhoştur ya da deli. You're very drunk. Siz çok sarhoşsunuz. I'm drunk, but I can still speak German. Sarhoşum ama hala Almanca konuşabiliyorum. I'm really too drunk for this now. Bunun için gerçekten çok sarhoşum. Sami has just been hit by a drunk driver. Sami'ye sarhoş bir şoför çarptı. Tom said that Mary seemed drunk. Tom, Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. I've never seen Tom drunk. Tom'u hiç sarhoş görmedim. Tom certainly acted drunk. Tom kesinlikle sarhoş gibi davrandı. I saw a few drunks in the park singing and dancing. Parkta şarkı söyleyen ve dans eden birkaç sarhoş gördüm. I'm quite drunk now. Artık oldukça sarhoşum. Tom and Mary were both drunk. Tom ve Mary sarhoştu. I wonder if Tom is still drunk. Acaba Tom hala sarhoş mu? I was drunk. Sarhoştum. Pastafarians believe that the universe was created by the Flying Spaghetti Monster while very drunk. Pastafaryanlar evrenin Uçan Spagetti Canavarı tarafından çok sarhoşken yaratıldığına inanırlar. He is out of control when drunk. Sarhoşken kontrolden çıkıyor. They weren't drunk. Onlar sarhoş değildi. I was not drunk. Ben sarhoş değildim. You smell like a drunk. Sarhoş gibi kokuyorsun. He was good and drunk. O bayağı sarhoştu. I think you're drunk. Bence sen sarhoşsun. I'm quite drunk now. Şu an oldukça sarhoşum. Tom said I looked drunk. Tom sarhoş göründüğümü söyledi. He was too drunk to drive home. Eve gidemeyecek kadar sarhoştu. Tom seems a little drunk. Tom biraz sarhoş görünüyor. Tom is a little drunk, isn't he? Tom biraz sarhoş değil mi? Do I look drunk? Sarhoş mu görünüyorum? He looks like he's drunk. Sarhoş gibi görünüyor. Are you both drunk? Her ikiniz de sarhoş musunuz? Tom was running down the street drunk and naked. Tom sokakta sarhoş ve çıplak koşuyordu. Tom was running around the streets drunk and naked. Tom sokaklarda sarhoş ve çıplak dolaşıyordu. He is too drunk to drive home. O, eve gidemeyecek kadar çok sarhoştur. Oh my God, you're drunk. Aman Tanrım, sarhoşsun. She did it while he was drunk. O sarhoşken onu yaptı. She got him drunk. Onu sarhoş etti. You're always drunk. Her zaman sarhoşsun. He was more or less drunk. Hemen hemen sarhoştu. I'm so drunk that I can't feel my face anymore. O kadar çok sarhoşum ki artık yüzümü hissedemiyorum. Drunk people often do stupid things. Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yaparlar. I was drunk at the time. O zaman sarhoştum. My father was, I think, a little drunk then. Babam o zaman biraz sarhoştu galiba. I'm too drunk to do that. Onu yapmak için çok sarhoşum. Tom is really drunk, isn't he? Tom gerçekten sarhoş, değil mi? Tom was really drunk last night. Tom dün gece gerçekten sarhoştu. A drunk TV presenter vomited during a live broadcast. Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti. Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk. Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu. Friends don't let friends drive drunk. Arkadaşlar, arkadaşlarının sarhoş araba kullanmasına izin vermez. Tom seemed a little drunk. Tom biraz sarhoş görünüyordu. He did it while he was drunk. Sarhoşken yaptı. You can't reason with a drunk. Bir sarhoşu ikna edemezsin. I'm so drunk that I can't feel my face anymore. O kadar sarhoşum ki artık yüzümü hissedemiyorum. Tom is extremely drunk. Tom aşırı derecede sarhoş. I think Tom is still drunk. Sanırım Tom hala sarhoş. I had one beer and pretended to be very drunk. Bir bira içtim ve çok sarhoşmuş gibi davrandım. Tom acted drunk. Tom sarhoş davranıyordu. Tom was good and drunk. Tom iyi ve sarhoştu. They were drunk. Onlar sarhoştular. Tom and Mary are both drunk. Tom ve Mary'nin her ikisi de sarhoştular. My father was, I think, a little drunk then. Sanırım babam o zaman biraz sarhoştu. She's obviously drunk. Belli ki sarhoş. Tom likely did that while he was drunk. Tom muhtemelen bunu sarhoşken yaptı. Never argue with a drunk. Bir sarhoşla asla tartışma. She is too drunk. O çok sarhoş. Tom seemed drunk. Tom sarhoş görünüyordu. Tom was quite drunk. Tom oldukça sarhoştu. I did it while I was drunk. Sarhoşken onu yaptım. Sami was so drunk that he didn't even realize that he had paid the prostitute. Sami o kadar sarhoştu ki fahişeye para verdiğini bile fark etmedi. I'm quite drunk. Ben oldukça sarhoşum. Tom looks pretty drunk. Tom oldukça sarhoş görünüyor. Tom noticed a drunk lying in the street. Tom sokakta yatan bir sarhoşu fark etti. Dan came home very drunk. Dan eve çok sarhoş geldi. Tom left the party drunk. Tom partiden sarhoş ayrıldı. Are you drunk or something? Sarhoş falan mısın? Tom and Mary are both drunk. Tom ve Mary ikisi de sarhoş. Some were already a bit drunk. Bazıları şimdiden biraz sarhoştu. I think Tom is still drunk. Bence Tom hâlâ sarhoş. They saw a drunk lying in the street. Onlar sokakta yatan bir sarhoş gördü. Tom said Mary looked drunk. Tom Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. Tom was very drunk. Tom çok sarhoştu. Tom said Mary looked drunk. Tom, Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. She did it while he was drunk. O sarhoşken yaptı. How drunk was Tom? Tom ne kadar sarhoştu? Tom was running around the streets drunk and naked. Tom sarhoş ve çıplak şekilde sokaklarda koşuyordu. Tom is probably drunk. Tom muhtemelen sarhoştur. You were drunk last night, weren't you? Dün gece sarhoştun, değil mi? Tom got me drunk last night. Tom dün gece beni sarhoş etti. Larry Ewing is drunk. Larry Ewing sarhoştur. You were both drunk. Her ikiniz de sarhoştunuz. I've never seen Tom drunk before. Tom'u daha önce hiç sarhoş görmemiştim. Tom said Mary seemed to be drunk. Tom Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. Tom said that Mary seemed to be drunk. Tom, Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. He did it while he was drunk. O, sarhoşken onu yaptı. He is good and drunk. O iyi ve sarhoş. A drunk went swimming and nearly drowned. Bir sarhoş yüzmeye gitti ve neredeyse boğuluyordu. Tom didn't seem to be drunk. Tom sarhoş gibi görünmüyordu. Tom didn't want Mary to drive drunk. Tom, Mary'nin sarhoş araba kullanmasını istemedi. I was pretty drunk. Oldukça sarhoştum. The woman managed the drunk as if he were a child. Kadın sarhoşu bir çocuk gibi idare etti. He was as drunk as a lord. O zil zurna sarhoştu. She looks as if she were drunk. Sarhoşmuş gibi görünüyor. He was obviously drunk. O belli ki sarhoş. Tom looks drunk. Tom sarhoş görünüyor. They're all drunk except for Tom. Tom hariç onların hepsi sarhoş. I admit that I was a little drunk. Kabul ediyorum ki ben biraz sarhoştum. Tom was too drunk to help Mary do that. Tom, Mary'ye yardım edemeyecek kadar sarhoştu. You look drunk. Sarhoş görünüyorsun. Tom seems to be drunk. Tom sarhoş gibi görünüyor. Were you drunk at the party? Partide sarhoş muydun? I was so drunk last night. Dün gece çok sarhoştum. I saw a drunk lying on the road. Yolda yatan bir sarhoş gördüm. You look like you're drunk. Sarhoş gibi görünüyorsun. I'm not all that drunk. O kadar da sarhoş değilim. I'm so drunk. Ben çok sarhoşum. Were you drunk when you hit Tom? Tom'a vurduğun zaman sarhoş muydun? Tom was definitely drunk last night. Tom dün gece kesinlikle sarhoştu. Mary was obviously drunk. Açıkçası Mary sarhoştu. Tom's quite drunk. Tom çok sarhoş. You're too drunk to drive. Araba kullanamayacak kadar sarhoşsun. I was really drunk. Gerçekten sarhoştum. My mother has never seen me drunk. Annem beni hiç sarhoş görmedi. You're obviously too drunk to drive. Belli ki araba kullanamayacak kadar sarhoşsun. You're drunk, aren't you? Sarhoşsun, değil mi? We both were really drunk. İkimiz de çok sarhoştuk. Tom was arrested for driving while drunk. Tom sarhoşken araba sürmekten tutuklandı. I was too drunk to do that. Bunu yapmak için çok sarhoştum. Tom was a drunk. Tom sarhoştu. Drunk people are so entertaining. Sarhoş insanlar çok eğlenceli. Drunk people often do stupid things. Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yapar. Tom said Mary seemed drunk. Tom Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. You seem to be drunk. Sen sarhoş görünüyorsun. I'm not as drunk now as the last time you saw me. Beni son gördüğün zamanki kadar sarhoş değilim şu an. You're obviously drunk. Belli ki sarhoşsun. I'm not that drunk. O kadar da sarhoş değilim. I saw him last night in the bar and he was really drunk. Dün gece onu barda gördüm ve çok sarhoştu. Tom's quite drunk. Tom oldukça sarhoş. We were drunk. Sarhoştuk. You're too drunk to do that. Bunu yapamayacak kadar sarhoşsun. We weren't drunk. Biz sarhoş değildik. Tom and I were both drunk. Tom ve ben ikimiz de sarhoştuk. He was very drunk. O, çok sarhoştu. You look drunk. Sen sarhoş görünüyorsun. I was really drunk. Ben gerçekten sarhoştum. A drunk robbed me. Bir sarhoş beni soydu. Tom noticed a drunk lying in the street. Tom sokakta yatan bir sarhoş fark etti. You're way too drunk. Sen çok sarhoşsun. He was too drunk to remember to shut the back door. Arka kapıyı kapatmayı düşünemeyecek kadar sarhoştu. Tom said Mary seemed drunk. Tom, Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. He is good and drunk. O iyi ve sarhoştur. It looks like you're drunk. Sarhoş gibi görünüyorsun. Children and drunks don't lie. Çocuklar ve sarhoşlar yalan söylemez. I'm not drunk. Ben sarhoş değilim. You look pretty drunk. Oldukça sarhoş görünüyorsun. They were both drunk. Her ikisi de sarhoştu. Sami could do amazing things when he was drunk. Sami sarhoşken inanılmaz şeyler yapabiliyordu. Tom said you were driving drunk. Tom sarhoş araba kullandığını söyledi. I did that when I was drunk. Onu sarhoşken yaptım. I admit, at that time I was a little drunk. İtiraf ediyorum, o sırada biraz sarhoştum. Are you drunk? Sarhoş musun? They're probably drunk. Onlar muhtemelen sarhoş. Tom looked drunk. Tom sarhoş görünüyordu. You smell like a drunk. Bir sarhoş gibi kokuyorsun. It's impossible to reason with a drunk. Bir sarhoşla anlaşmak imkansızdır. He got drunk and chatty. O sarhoş ve konuşkan oldu. Man, you're drunk. Dostum, sen sarhoşsun. Sami has just been hit by a drunk driver. Sami'ye sarhoş bir sürücü çarptı. You were drunk, weren't you? Sarhoştun, değil mi? He is too drunk to drive home. Eve gidemeyecek kadar sarhoş. Tom was dead drunk. Tom kör kütük sarhoştu. Tom was too drunk to drive home, so he slept on Mary's couch. Tom eve gidemeyecek kadar sarhoştu, bu nedenle Mary'nin kanepesinde uyudu. He loses self-control when he's drunk. Sarhoş olduğu zaman iradesini kaybeder. She's a bit drunk. O biraz sarhoş. Mary was obviously drunk. Mary belli ki sarhoştu. Tom looks like he's drunk. Tom sarhoş gibi görünüyor. We were both a bit drunk. İkimiz de biraz sarhoştuk. We are too drunk. Biz çok sarhoşuz. Tom wasn't drunk. Tom sarhoş değildi. I'm really too drunk for this now. Bunun için gerçekten çok sarhoşum artık. I did it while I was drunk. Sarhoşken yaptım. Drunk driving is a serious problem. Sarhoş araba kullanmak ciddi bir sorundur. Tom did that when he was drunk. Tom bunu sarhoşken yaptı. He is drunk. O sarhoştur. I'm drunk, but I can still speak German. Sarhoşum ama hâlâ Almanca konuşabiliyorum. You're drunk. Sen sarhoşsun. Tom isn't a drunk. Tom sarhoş değil. Some were already a bit drunk. Bazıları zaten biraz sarhoştu. A drunk driver was responsible for the car accident. Araba kazasından sarhoş bir sürücü sorumluydu. How drunk are you? Ne kadar sarhoşsun? You're really drunk. Gerçekten sarhoşsun. I think I've never seen you so drunk before. Sanırım seni daha önce hiç bu kadar sarhoş görmemiştim. You were both drunk. İkiniz de sarhoştunuz. I think I'm still drunk from last night. Sanırım dün geceden beri hala sarhoşum. Tom and Mary are probably drunk. Tom ve Mary muhtemelen sarhoşlar. He's really drunk. O gerçekten sarhoş. Tom is obviously drunk. Tom belli ki sarhoş. Tom was obviously drunk. Tom açıkça sarhoştu. Tom and Mary are really drunk. Tom ve Mary gerçekten sarhoş. Tom is still drunk. Tom hâlâ sarhoş. Tom and Mary were both really drunk. Tom ve Mary gerçekten sarhoştu. Tom didn't seem drunk to me. Tom bana sarhoş gibi görünmedi. I was not drunk. Sarhoş değildim. Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler. Tom önceden sarhoştu ama şimdi içki içmiyor. Tom said that Mary looked drunk. Tom, Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. Are you and Tom both drunk? Sen ve Tom sarhoş musunuz? He was too drunk to remember to shut the back door. Arka kapıyı kapatmayı hatırlamayacak kadar sarhoştu. I am a bit drunk. Biraz sarhoşum. I'm not as drunk now as the last time you saw me. Şu anda beni en son gördüğün zamanki kadar sarhoş değilim. You're still drunk. Sen hâlâ sarhoşsun. Tom doesn't seem to be drunk. Tom sarhoş gibi görünmüyor. He's too drunk. O çok sarhoş. We were really drunk. Biz gerçekten sarhoştuk. You're drunk, Tom. Sen sarhoşsun, Tom. Sami was totally drunk. Sami tamamen sarhoştu. You're very drunk. Çok sarhoşsun. Sami was acting like he was drunk. Sami sarhoşmuş gibi davranıyordu. Tom is very drunk. Tom çok sarhoş. Is Tom drunk? Tom sarhoş mu? Tom is extremely drunk. Tom son derece sarhoş. He loses self-control when he's drunk. Sarhoşken kontrolünü kaybediyor. Tom was the only one drunk at the party. Tom partideki tek sarhoş kişiydi. Tom is a drunk. Tom bir sarhoş. I admit that I was a little drunk. İtiraf ediyorum, biraz sarhoştum. Tom was so drunk that he didn't even recognize me. Tom o kadar sarhoştu ki beni tanımıyordu bile. Mary was a bit drunk. Mary biraz sarhoştu. Tom was really drunk. Tom gerçekten sarhoştu. He is either drunk or mad. O ya sarhoş ya da deli. Drunk people are so entertaining. Sarhoş insanlar çok eğlencelidir. Do you think that Tom is still drunk? Sence Tom hala sarhoş mudur? Tom said that Mary seemed to be drunk. Tom, Mary'nin sarhoş gibi göründüğünü söyledi. We all do stupid stuff when we're drunk. Sarhoşken hepimiz aptalca şeyler yaparız. I'm drunk right now. Şu anda sarhoşum. Tom made a fool of himself when he was drunk last night. Tom dün gece sarhoşken kendini aptal durumuna düşürdü. Her husband is usually drunk. Onun kocası genellikle sarhoştur. Tom was so drunk that he spent the night in a ditch because he could not find his way home anymore. Tom o kadar sarhoştu ki geceyi bir çukurda geçirdi, çünkü artık evinin yolunu bulamıyordu. I don't think I've ever seen you this drunk before. Seni daha önce hiç bu kadar sarhoş gördüğümü sanmıyorum. He was too drunk to drive home. O arabayı eve süremeyecek kadar çok sarhoştu. She's obviously drunk. O belli ki sarhoş. Tom was obviously drunk. Tom belli ki sarhoştu. It's impossible to reason with a drunk. Bir sarhoşu ikna etmek imkansızdır. You're a drunk. Sen sarhoşun tekisin. You are drunk! Sen sarhoşsun! Tom was a little drunk. Tom biraz sarhoştu. Were you drunk when you hit Tom? Tom'a vurduğunda sarhoş muydun? I was too drunk. Çok sarhoştum. I don't think I've ever seen you this drunk before. Seni şimdiye kadar bu kadar sarhoş gördüğümü sanmıyorum. You looked drunk last night. Dün gece sarhoş görünüyordun. Tom likely did that while he was drunk. Tom onu muhtemelen sarhoşken yaptı. Tom was too drunk to drive home, so he slept on Mary's couch. Tom eve gidemeyecek kadar sarhoştu, o yüzden Mary'nin kanepesinde uyudu. Tom was so drunk that he didn't even recognize me. Tom o kadar sarhoştu ki beni tanımadı bile. I'm too drunk to drive. Araba sürmek için çok sarhoşum. Tom was too drunk to drive home. Tom eve arabayla gidemeyecek kadar sarhoştu. He was good and drunk. Epey sarhoştu. I'm feeling drunk. Sarhoş hissediyorum. The words of a drunk man are the thoughts of a sober man. Sarhoş bir adamın sözleri ayık bir adamın düşünceleridir. Are you both drunk? İkiniz de sarhoş musunuz? They're probably drunk. Muhtemelen sarhoşlar. My husband was probably drunk when he signed this. Kocam bunu imzalarken muhtemelen sarhoştu. My friends say I speak better French when I'm drunk. Arkadaşlarım sarhoşken daha iyi Fransızca konuştuğumu söylüyorlar. I was a little drunk. Ben biraz sarhoştum. I saw a few drunks in the park singing and dancing. Parkta şarkı söyleyip dans eden birkaç sarhoş gördüm. He did it when he was drunk. Sarhoşken yaptı. We've all done stupid stuff when we're drunk. Sarhoşken hepimiz aptalca şeyler yaptık. Are you already drunk? Şimdiden sarhoş musun? My mother has never seen me drunk. Annem beni asla sarhoş görmedi. I wasn't drunk. Sarhoş değildim. Were you drunk last night? Dün gece sarhoş muydun? You were refused entry because you were too drunk. Girişin reddedildi çünkü fazla sarhoştun. I simply don't want to be married to a drunk. Bir sarhoşla evli olmak istemiyorum işte. Tom seemed drunk. Tom sarhoş gibiydi. You saw a drunk lying in the street. Sokakta yatan bir sarhoş gördün. He's a bit drunk. O biraz sarhoş. Tom's drunk. Tom sarhoş. He was more or less drunk. Sarhoş sayılırdı. Are you drunk enough to speak German once again? Bir kez daha Almanca konuşmak için yeterince sarhoş musun? Tom is obviously drunk. Belli ki Tom sarhoş. We were drunk. Biz sarhoştuk. I did that when I was drunk. Ben bunu sarhoşken yaptım. He was obviously drunk. Belli ki sarhoştu. I was so drunk last night. Ben dün gece çok sarhoştum. Tom got Mary drunk. Tom Mary'yi sarhoş etti. He was so drunk that his explanation did not make sense. O kadar sarhoştu ki yaptığı açıklama bir anlam ifade etmiyordu. I'm too drunk to do that. Bunu yapamayacak kadar sarhoşum. He did it when he was drunk. Onu sarhoşken yaptı. Tom is quite drunk now. Tom şu an oldukça sarhoş. Tom and Mary were both drunk. Tom ve Mary her ikisi de sarhoştu. He loses self-control when he's drunk. Sarhoşken hâkimiyetini kaybeder. Tom got Mary drunk. Tom, Mary'i sarhoş etti. I was too drunk to do that. Bunu yapamayacak kadar sarhoştum. Tom did that while he was drunk. Tom bunu sarhoşken yaptı. He always cries when he is drunk. Sarhoşken hep ağlar. You're drunk. Sarhoşsun. Tom was hit by a drunk driver. Tom sarhoş bir sürücü tarafından çiğnendi. Tom is already drunk, isn't he? Tom çoktan sarhoş, değil mi? I saw a drunk lying on the road. Ben yolda yatan bir sarhoş gördüm. Tom is quite drunk. Tom oldukça sarhoş. I'd never seen Tom drunk before. Tom'u daha önce hiç sarhoş görmemiştim. These things happen when you're drunk. Sarhoşken böyle şeyler olur. Do you think Tom is still drunk? Sence Tom hala sarhoş mudur? Tom is quite drunk, isn't he? Tom oldukça sarhoş, değil mi? They were both drunk. İkisi de sarhoştu. I saw a drunk lying in the street. Ben sokakta yatan bir sarhoş gördüm. Are you and Tom both drunk? Sen ve Tom ikiniz de sarhoş musunuz? I think you're drunk. Sanırım sarhoşsun. Tom is quite drunk, isn't he? Tom çok sarhoş, değil mi? Tom is too drunk to do that. Tom bunu yapmak için çok sarhoş. Man, you're drunk. Adamım, sen sarhoşsun. Tom is too drunk to drive. Tom araba süremeyecek kadar sarhoş. That man is completely drunk. O adam tamamen sarhoş. I think you're drunk. Bence sarhoşsun. He did it while he was drunk. Onu sarhoşken yaptı. How drunk were you? Ne kadar sarhoştun? The drunk bear broke into our cabins. Sarhoş ayı kulübelerimize girdi. He's shit-faced drunk. Bok suratlı sarhoş. He was very drunk. Çok sarhoştu. I'm drunk again. Ben tekrar sarhoşum. He was so drunk, his explanations were nonsensical. O kadar sarhoştu ki, açıklamaları anlamsızdı. Tom was too drunk to help Mary do that. Tom Mary'nin bunu yapmasına yardım etmek için çok sarhoştu. Tom wasn't very drunk. Tom çok sarhoş değildi. Are you drunk enough to speak German once again? Bir kez daha Almanca konuşacak kadar sarhoş musun? That man is completely drunk. Bu adam tamamen sarhoş. You were drunk, weren't you? Sarhoştunuz, değil mi? He was good and drunk. Bayağı sarhoştu. Tom was pretty much drunk. Tom oldukça sarhoştu. You're a little drunk, aren't you? Biraz sarhoşsun, değil mi? You're a drunk. Sen bir sarhoşsun. He is an angry drunk. O öfkeli bir sarhoş. Tom acted drunk. Tom sarhoş gibi davrandı. I'm not a drunk. Ben sarhoş değilim. Tom did that while he was drunk. Tom onu sarhoşken yaptı. Tom is drunk, but Mary isn't. Tom sarhoştur ama Mary değildir. I'm not about to argue with you - you're drunk. Seninle tartışacak değilim. Sarhoşsun. Do I look drunk? Sarhoş gibi mi görünüyorum? I was drunk at the time. Ben o zaman sarhoştum. Tom was pretty drunk. Tom oldukça sarhoştu. Tom is probably drunk. Tom muhtemelen sarhoş. I'm a bit drunk. Biraz sarhoşum. Don’t post drunk pictures on Facebook or Twitter. Facebook ya da Twitter'a sarhoş fotoğraflarını koyma. A drunk man fell down the stairs. Sarhoş bir adam merdivenlerden düştü. I'm drunk right now. Şu an sarhoşum. We were both a bit drunk. İkimiz de az biraz sarhoştuk. I was really drunk last night. Dün gece gerçekten sarhoştum. They're both drunk. İkisi de sarhoş. They're drunk. Sarhoşlar. He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him. Sarhoşken bambaşka biri oluyor, bu yüzden onunla içmeyi sevmiyorum. They're all drunk except for Tom. Tom hariç hepsi sarhoş. I'm too drunk. Ben çok sarhoşum. Tom was arrested for drunk driving. Tom sarhoş araba sürmekten tutuklandı. I was really drunk last night. Dün gece çok sarhoştum. Tom was arrested for driving while drunk. Tom sarhoşken araba kullandığı için tutuklandı. I'm not drunk. Sarhoş değilim. A drunk man fell down the stairs. Bir sarhoş merdivenlerden düştü. Sami is obviously drunk. Sami belli ki sarhoş. I'm so drunk that I can't feel my face anymore. Artık yüzümü hissedemeyecek kadar çok sarhoşum. I'm not all that drunk. O kadar sarhoş değilim. Tom was obviously very drunk. Tom belli ki çok sarhoştu. The words of a drunk man are the thoughts of a sober man. Sarhoş bir adamın sözleri, ayık bir adamın düşünceleridir. I'm really drunk. Gerçekten sarhoşum. Tom was killed by a drunk driver. Tom sarhoş bir sürücü tarafından öldürüldü. Tom is too drunk to drive. Tom araç kullanamayacak derecede sarhoş. My neighbor's son was killed by a drunk driver. Komşumun oğlu sarhoş bir sürücü tarafından öldürüldü. I was a little drunk. Biraz sarhoştum. I've never seen Tom drunk before. Daha önce Tom'u hiç sarhoş görmedim. You're too drunk. Çok sarhoşsun. A drunk TV presenter vomited during a live broadcast. Sarhoş bir TV sunucusu canlı yayın sırasında kustu. I think I've never seen you so drunk before. Sanırım, seni daha önce hiç bu kadar sarhoş görmedim. Tom did it when he was drunk. Tom bunu sarhoşken yaptı. I don't like seeing Dad drunk. Babamı sarhoş görmekten hoşlanmıyorum. You look like you're drunk. Sen sarhoş gibi görünüyorsun. Tom didn't seem drunk. Tom sarhoş görünmüyordu. The scent of flowers almost makes me drunk. Çiçeklerin kokusu beni neredeyse sarhoş yapar. Tom is too drunk to help Mary do that. Tom, Mary'ye yardım edemeyecek kadar sarhoş. They saw a drunk lying in the street. Sokakta yatan bir sarhoş görmüşler. I saw a drunk lying in the street. Sokakta yatan bir sarhoş gördüm. Tom said Mary seemed to be drunk. Tom, Mary'nin sarhoş göründüğünü söyledi. Tom is a bit drunk, isn't he? Tom biraz sarhoş, değil mi? Watch out for rowdy or drunk customers. Kabadayı ya da sarhoş müşterilere dikkat et. I think you're too drunk to drive. Bence araba kullanamayacak kadar sarhoşsun. Tom is too drunk to do that, isn't he? Tom bunu yapamayacak kadar sarhoş, değil mi? Stay drunk! Sarhoş kal! Tom is already drunk. Tom zaten sarhoş. We were really drunk. Gerçekten sarhoştuk. You don't seem to be drunk. Sarhoş gibi görünmüyorsun. Tom is a little drunk, isn't he? Tom biraz sarhoş, değil mi? I'm not that drunk. O kadar sarhoş değilim. Tom didn't want Mary to drive home drunk. Tom, Mary'nin eve sarhoş dönmesini istemedi. The scent of flowers almost makes me drunk. Çiçeklerin kokusu beni neredeyse sarhoş ediyor. You saw a drunk lying in the street. Sen sokakta yatan bir sarhoş gördün. Tom and Mary are probably drunk. Tom ve Mary muhtemelen sarhoş. Oh my God, you're drunk. Tanrım, sarhoşsun sen. He loses self-control when he's drunk. Sarhoş olduğu zaman kendini kaybeder. You're still drunk. Hâlâ sarhoşsun. How drunk were you last night? Dün gece ne kadar sarhoştunuz? I'm totally drunk. Tamamen sarhoşum. They were drunk. Sarhoştular. We're quite drunk. Oldukça sarhoşuz. Tom seemed to be drunk. Tom sarhoş görünüyordu. Sami was very drunk. Sami çok sarhoştu. We were both drunk. İkimiz de sarhoştuk. We've all done stupid stuff when we're drunk. Sarhoşken hepimiz aptalca şeyler yapmışızdır. They're drunk. Onlar sarhoş. He is an angry drunk. O kızgın bir sarhoş. We're quite drunk. Biz oldukça sarhoşuz. He did it while she was drunk. O sarhoşken onu yaptı. They were probably drunk anyway. Muhtemelen sarhoştular zaten. How drunk were you last night? Dün gece ne kadar da sarhoştun? Tom's behaviour is unpredictable when he's drunk. Tom'un sarhoşken davranışları öngörülemez. You're way too drunk. Çok sarhoşsun. I'm a little drunk. Biraz sarhoşum. Tom was a bit drunk. Tom biraz sarhoştu. Tom, you're already drunk and it's only five! Tom zaten sarhoşsun ve saat sadece beş! Tom was pretty much drunk. Tom çok sarhoştu. Tom walked home drunk in the fresh snow. Tom taze karda sarhoş bir şekilde eve yürüdü. Tom is too drunk to drive home. Tom eve arabayla gidemeyecek kadar sarhoş. I guess I'm a little drunk. Sanırım biraz sarhoşum. Tom is a mean drunk. Tom kötü bir sarhoş. Tom would come home late at night, completely drunk. Tom gece geç saatlerde eve sarhoş gelirdi. Tom is too drunk to do that. Tom bunu yapamayacak kadar sarhoş. Sami and Layla were incredibly drunk. Sami ve Layla inanılmaz derecede sarhoştu. Drunk people often do stupid things. Sarhoş insanlar genellikle aptalca şeyler yaparlar. You're drunk, Tom. Sarhoşsun, Tom. I'm pretty drunk. Oldukça sarhoşum. Tom does that when he's drunk. Tom bunu sarhoşken yapar. She did it while she was drunk. Sarhoşken yaptı. They're both drunk. Onların her ikisi de sarhoş. Tom's only pretending to be drunk. Tom sadece sarhoşmuş gibi yapıyor. Tom is really drunk. Tom gerçekten sarhoş. You're quite drunk. Oldukça sarhoşsun. We weren't drunk. Biz de sarhoş değildik. Tom made a fool of himself when he was drunk last night. Tom dün gece sarhoşken kendini rezil rüsva etti. Tom came home very drunk last night. Tom dün gece eve çok sarhoş geldi. My husband was probably drunk when he signed this. Kocam bunu imzaladığında muhtemelen sarhoştu. Tom is a bit drunk. Tom biraz sarhoş. I was too drunk to drive. Araba kullanamayacak kadar sarhoştum. I was very drunk. Çok sarhoştum. My friends say I speak better French when I'm drunk. Arkadaşlarım sarhoşken daha iyi Fransızca konuştuğumu söyler. You're always drunk. Sen her zaman sarhoşsun. Are you trying to get me drunk? Beni sarhoş etmeye mi çalışıyorsun? You're too drunk to drive. Araba süremeyecek kadar çok sarhoşsun. Tom is still drunk. Tom hala sarhoş. I guess I'm a little drunk. Sanırım ben biraz sarhoşum. We both were really drunk. Biz ikimiz de gerçekten sarhoştuk. Tom is a little drunk. Tom biraz sarhoş. I'm quite drunk. Oldukça sarhoşum. Show More (449)
2	drunk	içkili	adj.
	Tom doesn't think Mary should drive home since she's been drinking. Tom, Mary'nin içkili olduğu için eve arabayla gitmemesi gerektiğini düşünüyor. You're not drinking and driving, are you? İçkili araba kullanmıyorsun, değil mi? The driver had been drinking. Sürücü içkiliymiş. I didn't know Tom was drunk. Tom'un içkili olduğundan haberim yoktu. No intelligent person drinks and then drives. Hiçbir akıllı kişi içkiliyken araba sürmez. Sami and Layla were incredibly drunk. Sami ve Leyla inanılmaz derecede içkiliydi. The man driving the car had been drinking. Arabayı kullanan adam içkiliymiş. Her husband is usually drunk. Kocası genellikle içkilidir. Don't drink and drive. İçkiliyken araba sürme. I don't drink and drive. İçkiliyken araba kullanmam. Show More (7)
3	drunk	alkollü	adj.
	Five out of ten drivers a traffic cop has to deal with on New Year's Eve night are drunk. Bir trafik polisinin yılbaşı gecesi uğraşmak zorunda kaldığı her on sürücüden beşi alkollüdür. I didn't know Tom was drunk. Tom'un alkollü olduğunu bilmiyordum. No intelligent person drinks and then drives. Aklı olan insan alkollüyken araba kullanmaz. Tom was arrested for drunk driving. Tom alkollü araba kullanmaktan tutuklandı. Show More (1)
4	drunk	ayyaş	adj.
	Tom's a drunk. Tom bir ayyaş. Sami knew Layla was a drunk. Sami, Layla'nın bir ayyaş olduğunu biliyordu. Show More (-1)