|
- The reunification of Eastern and Western Europe is for us an historical challenge.
- Doğu ve Batı Avrupa'nın yeniden birleşmesi bizim için tarihi bir meydan okumadır.
- Racism, xenophobia and antisemitism are realities in Eastern and Western Europe alike.
- Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve antisemitizm hem Doğu hem de Batı Avrupa'nın gerçekleridir.
- EU operations in Bosnia, Macedonia and eastern Africa have shown that Europe has a geopolitical responsibility.
- Bosna, Makedonya ve Doğu Afrika'daki AB operasyonları Avrupa'nın jeopolitik bir sorumluluğu olduğunu göstermiştir.
- Unfortunately, the central and eastern European countries are still not involved enough.
- Ne yazık ki, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri hala yeterince müdahil değil.
- Unfortunately, the central and eastern European countries are still not involved enough.
- Ne yazık ki Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri hala yeterince müdahil değil.
- In practice the Wider Europe policy covers relations with our eastern neighbours which are in Europe.
- Uygulamada Geniş Avrupa politikası, Avrupa'da bulunan doğu komşularımızla olan ilişkileri de kapsamaktadır.
- And it targets Mediterranean countries and the Central and Eastern European countries in particular.
- Ve özellikle Akdeniz ülkeleri ile Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini hedef almaktadır.
- As a result of the forthcoming round of enlargement we shall have a very special eastern dimension.
- Önümüzdeki genişleme turunun bir sonucu olarak çok özel bir doğu boyutuna sahip olacağız.
- Mr Deva himself refers to eastern Asia, which has experienced a tremendous economic upturn.
- Bay Deva'nın kendisi de muazzam bir ekonomik yükseliş yaşayan Doğu Asya'ya atıfta bulunmaktadır.
- Although we speak of the north, it also refers to the EU's eastern external dimension.
- Her ne kadar kuzeyden söz etsek de, bu aynı zamanda AB'nin doğudaki dış boyutunu da ifade etmektedir.
- It will help to consolidate democratic and civil structures in eastern and central Europe.
- Doğu ve Orta Avrupa'da demokratik ve sivil yapıların güçlendirilmesine yardımcı olacaktır.
- The historical division into masculine and feminine worlds persists, however, both in Eastern and in Western Europe.
- Ancak hem Doğu hem de Batı Avrupa'da eril ve dişil dünyalar arasındaki tarihsel bölünme devam etmektedir.
- It happened to me twice that I stepped onto a plane in an Eastern European country without any security or bomb control.
- İki kez başıma geldi, bir Doğu Avrupa ülkesinde herhangi bir güvenlik ya da bomba kontrolü olmadan uçağa bindim.
- The wider Europe strategy is a mixture of the Barcelona Process and our plans for our eastern neighbours.
- Geniş Avrupa stratejisi Barselona Süreci ile doğu komşularımıza yönelik planlarımızın bir karışımıdır.
- Finally, I would like to draw attention to the position of the Central and Eastern European countries.
- Son olarak Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin konumuna dikkat çekmek istiyorum.
- The countries of eastern and central Europe are joining the Union to escape that sort of policy.
- Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri bu tür bir politikadan kaçmak için Birliğe katılmaktadır.
- The northern and eastern dimensions meet in the Baltic Sea area.
- Kuzey ve doğu boyutları Baltık Denizi bölgesinde buluşmaktadır.
- Another area of interest for the enlarged Europe is its eastern borders.
- Genişleyen Avrupa için bir diğer ilgi alanı da doğu sınırlarıdır.
- The countries of eastern and central Europe are joining the Union to escape that sort of policy.
- Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri bu tür bir politikadan kaçmak için Birliğe katılıyor.
- The problem in eastern England, the region I represent, is that we have neither decent roads nor decent railways.
- Temsil ettiğim bölge olan Doğu İngiltere'deki sorun, ne düzgün yollara ne de düzgün demiryollarına sahip olmamızdır.
- The fishing communities in eastern Canada did not survive that.
- Kanada'nın doğusundaki balıkçı toplulukları bundan kurtulamadı.
- During the Great Eastern Japan Earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
- Büyük Doğu Japonya Depremi sırasında tsunami dalgalarının yüksekliği 37,9 metreye kadar ulaşmıştır.
- Lida lived for many years in a small Native American village in eastern Nicaragua.
- Lida uzun yıllar Nikaragua'nın doğusundaki küçük bir Kızılderili köyünde yaşadı.
- Nepotism is widespread in Eastern countries.
- Doğu ülkelerinde kayırmacılık yaygındır.
- In my opinion, eastern music is too noisy.
- Benim düşünceme göre, doğu müziği fazla gürültülüdür.
- I hear some tribes in eastern Africa live on milk products.
- Afrika'nın doğusundaki bazı kabilelerin süt ürünleriyle yaşadığını duydum.
- Ethiopia is the largest country in Eastern Africa.
- Etiyopya, Doğu Afrika'nın en büyük ülkesidir.
- Japan is in eastern Asia.
- Japonya Doğu Asya'dadır.
- Swahili is widely spoken in eastern Africa.
- Swahili dili Afrika'nın doğusunda yaygın olarak konuşulur.
- During the Great Eastern Japan Earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
- Büyük Doğu Japon Depremi sırasında, tusunami dalgalarının yüksekliği 37.9 metreye ulaştı.
- He has studied the cultures of Eastern Countries.
- Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.
- He has studied the cultures of Eastern Countries.
- Doğu ülkelerinin kültürlerini inceledi.
- Japan is in eastern Asia.
- Japonya Asya'nın doğusundadır.
- Swahili is widely spoken in eastern Africa.
- Swahili, Doğu Afrika'da yaygın olarak konuşulur.
- In my opinion, eastern music is too noisy.
- Bence doğu müziği çok gürültülü.
- Nepotism is widespread in Eastern countries.
- Akraba kayırma doğu ülkelerinde yaygındır.
- The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand.
- Kaliforniya'nın doğusunda bir haftayı aşkın süredir devam eden yangın genişlemeye devam ediyor.
- Donetsk is a large city in eastern Ukraine on the Kalmius river.
- Donetsk, Ukrayna'nın doğusunda Kalmius nehri üzerinde büyük bir şehirdir.
- The museum's eastern gallery was closed for cleaning.
- Müzenin doğu galerisi temizlik için kapatıldı.
- Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dini, olguların çeşitliliğinin ardında bir birlik olduğunu öğretir.
- Swahili is widely spoken in eastern Africa.
- Swahili, Doğu Afrika'da yaygın olarak konuşulmaktadır.
- I hear some tribes in eastern Africa live on milk products.
- Doğu Afrika'da bazı kabilelerin süt ürünleri ile yaşadığını duydum.
Show More (39)
|