engage - Anglais Turc Phrases
The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

Anglais Turc
engage nişanlanmak v.
  • I can't believe you're engaged.
  • Nişanlandığına inanamıyorum.
  • I still can't believe you're engaged.
  • Hâlâ nişanlandığınıza inanamıyorum.
  • I already knew that she had become engaged.
  • Nişanlanmış olduğunu zaten biliyordum.
Show More (10)
engage girmek v.
  • We will engage with you in a debate on these matters.
  • Sizinle bu konular üzerinde tartışmaya gireceğiz.
  • When we talk policies nowadays, we engage in a process of convergence.
  • Bugünlerde politikalardan bahsettiğimizde, bir yakınsama sürecine giriyoruz.
  • I do not wish to engage in ideological debate.
  • İdeolojik tartışmalara girmek istemiyorum.
Show More (9)
engage dahil etmek v.
  • Sport is an excellent way to engage people in their communities.
  • Spor, insanları kendi toplumlarına dahil etmenin mükemmel bir yoludur.
  • Without such an increase, we will not be able to engage Member States in developing the priority PRINCE campaigns.
  • Böyle bir artış olmadan, Üye Devletleri öncelikli PRINCE kampanyalarını geliştirmeye dahil edemeyiz.
  • Without such an increase, we will not be able to engage Member States in developing the priority PRINCE campaigns.
  • Böyle bir artış olmadan, Üye Devletleri öncelikli PRINCE kampanyalarının geliştirilmesine dahil edemeyiz.
Show More (1)
engage tutmak v.
  • We engaged a handyman to help us with the garden.
  • Bahçe işlerinde bize yardımcı olması için bir tamirci tuttuk.
  • Layla engaged a private detective.
  • Layla özel bir dedektif tuttu.
  • Layla engaged a private detective.
  • Leyla bir özel dedektif tuttu.
Show More (0)
engage çekmek v.
  • My initiatives and overtures over the years to engage the Chinese leadership in a dialogue remain unreciprocated.
  • Yıllar boyunca Çin liderliğini diyaloğa çekmek için yaptığım girişimler ve teklifler karşılıksız kalmıştır.
  • Do not forget to engage the handbrake.
  • El frenini çekmeyi unutmayın.
Show More (-1)
engage çatışmak v.
  • The soldiers were ordered not to engage without warning.
  • Askerlere uyarı yapmadan çatışmaya girmemeleri emredildi.
Show More (-2)
engage katılmak v.
  • My plan after graduation is to engage in political activities.
  • Mezun olduktan sonraki planım siyasi faaliyetlere katılmak.
Show More (-2)
engage (ilgisini) çekmek v.
  • Screens seem to engage children's interest for long hours.
  • Görünüşe bakılırsa ekranlar çocukların ilgisini saatler boyu çekiyor.
Show More (-2)
engage bağlamak v.
  • The switch engages with the cables that turn on the lamp.
  • Anahtar, lambayı çalıştıran kablolara bağlanır.
Show More (-2)
engage meşgul etmek v.
  • The trick to getting people engaged is to involve them in the process from start to finish.
  • İnsanları meşgul etmenin püf noktası, onları baştan sona sürece dahil etmektir.
Show More (-2)
engage (bir işle) meşgul olmak v.
  • For one, you know that you will be able to engage in a really unique kind of pleasure.
  • Birincisi, gerçekten eşsiz bir zevkle meşgul olabileceğinizi biliyorsunuz.
Show More (-2)
engage çalıştırmak v.
  • Learn how to engage your upper and middle back muscles.
  • Üst ve orta sırt kaslarınızı nasıl çalıştıracağınızı öğrenin.
Show More (-2)
engage ayırmak v.
  • I have no time to engage in gossip.
  • Dedikoduya ayıracak vaktim yok.
Show More (-2)