The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Anglais	Turc
1	fewer	daha az	adj.
	For foreign and security policy, we could possibly do with fewer. Dış politika ve güvenlik politikasında ise muhtemelen daha azıyla yetinebiliriz. It has been said that we need fewer but better legislative proposals. Daha az ama daha iyi yasa tekliflerine ihtiyacımız olduğu söylenmiştir. It is costing more and more to land fewer and fewer fish. Gittikçe daha az balığı karaya çıkarmak gittikçe daha pahalıya mal oluyor. It is expected that the Union will do increasing numbers of things with fewer resources. Birliğin daha az kaynakla daha çok iş yapması beklenmektedir. It is expected that the Union will do increasing numbers of things with fewer resources. Birliğin daha az kaynakla daha fazla iş yapması beklenmektedir. It is well known that water companies have fewer and fewer opportunities to obtain clean drinking water. Su şirketlerinin temiz içme suyu elde etmek için giderek daha az fırsata sahip olduğu iyi bilinmektedir. It is women with fewer opportunities who still have a problem. Hala sorun yaşayanlar daha az fırsata sahip olan kadınlardır. It is women with fewer opportunities who still have a problem. Hala sorun yaşayanlar, daha az fırsata sahip olan kadınlardır. It means fewer jobs and less research in Europe unless we do things differently. Bu, işleri farklı şekilde yapmadığımız sürece Avrupa'da daha az istihdam ve daha az araştırma anlamına geliyor. Many of us would have liked wider rights and fewer exceptions. Birçoğumuz daha geniş haklar ve daha az istisna isterdik. Most women now have a paid job, while men do not work fewer hours to look after and raise the children. Artık kadınların çoğunun ücretli bir işi var, erkekler ise çocuklara bakmak ve büyütmek için daha az saat çalışmıyor. No connectivity means fewer exchanges and less growth. Bağlantının olmaması daha az değişim ve daha az büyüme anlamına gelir. Passengers have a right to fewer delays and to even greater flight safety. Yolcular daha az gecikme ve daha fazla uçuş güvenliği hakkına sahiptir. Rail is a more sustainable means of transport, entailing fewer external costs than road transport. Demiryolu, karayolu taşımacılığına göre daha az dış maliyet gerektiren daha sürdürülebilir bir ulaşım aracıdır. Rail is a more sustainable means of transport, entailing fewer external costs than road transport. Demiryolu, karayolu taşımacılığına göre daha az dış maliyet gerektiren, daha sürdürülebilir bir ulaşım aracıdır. Significantly fewer people are falling victim to violence. Önemli ölçüde daha az insan şiddete kurban gitmektedir. So, fewer laws and more checks will do more for road safety. Yani, daha az yasa ve daha fazla kontrol yol güvenliği için daha fazlasını yapacaktır. Sweden is therefore to be given fewer votes than comparable Member States. Bu nedenle İsveç'e benzer Üye Devletlere kıyasla daha az oy verilecektir. That might result in fewer propaganda hoardings sporting a European flag, but it would be far more effective. Bu da daha az sayıda Avrupa bayraklı propaganda afişiyle sonuçlanabilir ama çok daha etkili olacaktır. That way we can combat excessive population growth, as an educated woman will have fewer children. Bu şekilde aşırı nüfus artışıyla mücadele edebiliriz, çünkü eğitimli bir kadın daha az çocuk sahibi olacaktır. That way we can combat excessive population growth, as an educated woman will have fewer children. Eğitimli bir kadın daha az çocuk sahibi olacağından, bu şekilde aşırı nüfus artışıyla mücadele edebiliriz. That way, we will have fewer parking fines to pay.' Bu şekilde daha az park cezası ödemek zorunda kalacağız. New vehicles will produce up to 90% fewer emissions than those manufactured before 1970. Yeni araçlar 1970'ten önce üretilenlere kıyasla %90'a varan oranda daha az emisyon üretmektedir. Quite frankly, the present generations have fewer opportunities, fewer options than most of us sitting here had. Açıkçası, şimdiki nesiller burada oturan çoğumuzun sahip olduğundan daha az fırsata, daha az seçeneğe sahip. The funding will concentrate on fewer but more focussed projects, thereby making the programme more effective. Finansman daha az sayıda ama daha odaklı projelere yoğunlaşacak ve böylece program daha etkili hale gelecektir. The idea that we should have fewer votes seems absurd. Daha az oy kullanmamız gerektiği fikri saçma görünüyor. The new programme includes fewer separate programmes, so that is good. Yeni program daha az sayıda ayrı program içeriyor, bu da iyi bir şey. The new programme includes fewer separate programmes, so that is good. Yeni program daha az sayıda ayrı program içeriyor, bu iyi bir şey. And I would also say that we need fewer exemptions for specific industries in future. Ayrıca gelecekte belirli sektörler için daha az muafiyete ihtiyacımız olduğunu da söylemek isterim. The policies which this report proposes that Member States introduce will therefore lead to fewer, not more, abortions. Dolayısıyla bu raporun Üye Devletlere önerdiği politikalar daha fazla değil daha az kürtaj yapılmasına yol açacaktır. As a result, fewer companies will remain in business, not only in the European Union, but also outside. Sonuç olarak sadece Avrupa Birliği'nde değil, dışarıda da daha az şirket faaliyet göstermeye devam edecektir. Because this is a country that is poorer than Iraq and with considerably fewer development opportunities. Çünkü burası Irak'tan daha yoksul ve çok daha az kalkınma fırsatına sahip bir ülke. Better prevention and education will lead to fewer abortions. Daha iyi önleme ve eğitim daha az kürtaj yapılmasını sağlayacaktır. But for this to happen, we need fewer words and more action. Ancak bunun gerçekleşmesi için daha az söze ve daha çok eyleme ihtiyacımız var. But it is also true that, according to all the data, it would save fewer lives. Ancak tüm verilere göre daha az hayat kurtaracağı da doğrudur. This also applies to smaller institutions even though they have fewer staff. Bu durum, daha az personele sahip olsalar da daha küçük kurumlar için de geçerlidir. Twenty-five million fewer women than men participate in the European labour market. Avrupa iş gücü piyasasına erkeklerden yirmi beş milyon daha az kadın katılmaktadır. Twenty-five million fewer women than men participate in the European labour market. Avrupa işgücü piyasasında erkeklerden yirmi beş milyon daha az kadın yer alıyor. We have to contend with rising unemployment, fewer enterprises being set up, and declining levels of investment. Artan işsizlik, daha az sayıda işletme kurulması ve azalan yatırım seviyeleri ile mücadele etmek zorundayız. We have too many vessels chasing fewer and fewer fish, with some stocks in a state of total collapse. Giderek daha az balığın peşinde koşan çok sayıda teknemiz var ve bazı rezervler tamamen çökmüş durumda. We need fewer but larger projects with real impact. Gerçek etki yaratacak daha az sayıda ama daha büyük projelere ihtiyacımız var. We spend more on defence than America, but with far fewer results. Savunmaya Amerika'dan daha fazla para harcıyoruz ama çok daha az sonuç elde ediyoruz. We still have far fewer researchers than the United States or Japan. Hâlâ Amerika Birleşik Devletleri ya da Japonya'dan çok daha az sayıda araştırmacımız var. Fewer people want to become seafarers. Daha az insan denizci olmak istiyor. Flexibility must not be interpreted as meaning fewer or no rights as a prerequisite to job creation. Esneklik, iş yaratmanın ön koşulu olarak daha az hak veya hiç hak olmaması şeklinde yorumlanmamalıdır. Furthermore, it will lead to greater efficiency and fewer empty words. Ayrıca, daha fazla verimliliğe ve daha az boş konuşmaya vesile olacaktır. Greater flexibility means fewer guarantees for workers and, hence, less social cohesion. Daha fazla esneklik, işçiler için daha az güvence ve dolayısıyla daha az sosyal uyum anlamına gelmektedir. However, this clause only applies if the lorries have produced 8% fewer emissions a year. Ancak bu madde yalnızca kamyonların yılda %8 daha az emisyon üretmesi durumunda geçerlidir. I would ask the Commission for fewer initiatives. Komisyon'dan daha az girişimde bulunmasını rica ediyorum. We still have far fewer researchers than the United States or Japan. Hala Amerika Birleşik Devletleri ya da Japonya'dan çok daha az sayıda araştırmacıya sahibiz. I would ask the Commission for fewer initiatives. Komisyon'dan daha az inisiyatif talep ediyorum. We would have fewer orphans, fewer widows, less suffering and less fear. Daha az yetimimiz, daha az dulumuz, daha az acımız ve daha az korkumuz olurdu. In short, this report means more liberalisation for fewer jobs. Kısacası bu rapor daha az iş için daha fazla serbestleşme anlamına gelmektedir. You said that fewer proposals would be emanating from the Commission. Komisyon'dan daha az öneri geleceğini söylediniz. In that way, the political group has one MEP fewer, with the same workload having to be distributed among fewer MEPs. Bu şekilde siyasi grubun bir AP üyesi daha az olur ve aynı iş yükü daha az AP üyesi arasında dağıtılmak zorunda kalır. You said that fewer proposals would be emanating from the Commission. Komisyon'dan daha az teklif geleceğini söylemiştiniz. The number of executions that take place every year is fewer than in many other countries. Her yıl gerçekleşen infaz sayısı diğer birçok ülkeye göre daha azdır. The number of live births in the EU reached 3.99 million in 2002, which is 0.3% fewer than in 2001. AB'de canlı doğum sayısı 2002 yılında 3.99 milyona ulaşmıştır; bu sayı 2001 yılına göre %0.3 daha azdır. It costs more and more to land fewer and fewer fish. Giderek daha az balığı karaya çıkarmak giderek daha pahalıya mal oluyor. It has 3.2%, compared with 4.6% in Holland, 2.5% in France and far fewer in Germany. Hollanda'da %4.6, Fransa'da %2.5 ve Almanya'da çok daha az olan bu orana kıyasla İngiltere'de bu oran %3.2'dir. Each year the EU gets around 100 000 fewer new students than the United States. AB her yıl Amerika Birleşik Devletleri'nden yaklaşık 100.000 daha az yeni öğrenci almaktadır. Europe needs more forms of employment, not fewer. Avrupa'nın daha az değil, daha fazla istihdam biçimine ihtiyacı var. Every haulier is better off using environmentally-friendly vehicles because he needs to use fewer ecopoints. Her nakliyeci çevre dostu araçlar kullansa daha iyi olur çünkü daha az eko-nokta kullanması gerekir. Instead of helping artists, this will hinder them, and there will be fewer small firms left in business. Bu durum sanatçılara yardımcı olmak yerine onları engelleyecek ve iş dünyasında daha az sayıda küçük firma kalacaktır. Indeed, lower speeds lead to fewer road accidents and fewer victims. Gerçekten de, daha düşük hızlar daha az trafik kazasına ve daha az kurbana yol açmaktadır. Did you notice Google is offering fewer options for your search results to shine? Google'ın arama sonuçlarınızın parlaması için daha az seçenek sunduğunu fark ettiniz mi? Later on, there will be fewer pure protein days to maintain your new weight. Daha sonra, yeni kilonuzu korumak için daha az saf protein günü olacaktır. Lonely diners tend to eat fewer vegetables and less healthy meals. Yalnız yemek yiyenler daha az sebze ve daha az sağlıklı yemek yeme eğilimindedir. Making something from recycled materials means using fewer natural resources. Geri dönüştürülmüş malzemelerden bir şeyler yapmak, daha az doğal kaynak kullanmak anlamına gelir. The simple cafeteria plan is available to businesses that employ 100 or fewer workers. Basit kafeterya planı, 100 veya daha az işçi çalıştıran işletmeler için geçerlidir. The weaker eye receives fewer visual signals. Zayıf göz daha az görsel sinyal alır. There are fewer common elements than you would imagine. Tahmin edebileceğinizden daha az ortak unsur var. There are fewer medications to treat gas. Gazı tedavi etmek için daha az ilaç vardır. In most cases, having fewer options facilitates the decision-making process. Çoğu durumda, daha az seçeneğe sahip olmak karar verme sürecini kolaylaştırır. In other words, fewer interactions can mean fewer opportunities. Başka bir deyişle, daha az etkileşim daha az fırsat anlamına gelebilir. In qualitative research papers, you may have fewer references. Nitel araştırma makalelerinde daha az referansınız olabilir. There are fewer people and fewer cars. Daha az insan ve daha az araba var. Slower economic growth meant that fewer taxes were collected. Daha yavaş ekonomik büyüme, daha az vergi toplanması anlamına geliyordu. Some hair dyes contain fewer harsh chemicals than others. Bazı saç boyaları diğerlerinden daha az sert kimyasal içerir. If they are, they could mean that fewer people need to use medication. Eğer öyleyse, daha az insanın ilaç kullanması gerektiği anlamına gelebilir. If you lose a lot of muscle, your body will start burning fewer calories than before. Çok fazla kas kaybederseniz, vücudunuz eskisinden daha az kalori yakmaya başlayacaktır. If you want to lose some weight, your menu should contain fewer calories. Biraz kilo vermek istiyorsanız, menünüz daha az kalori içermelidir. If you want to lose weight, take in fewer calories or burn more calories. Kilo vermek istiyorsanız, daha az kalori alın veya daha fazla kalori yakın. A given robot type can have more or fewer axes depending on the manufacturer. Belirli bir robot tipi, üreticiye bağlı olarak daha fazla veya daha az eksene sahip olabilir. A path with fewer points is easier to edit, display, and print. Daha az noktaya sahip bir yolun düzenlenmesi, görüntülenmesi ve yazdırılması daha kolaydır. This usually means consuming fewer calories and being more active. Bu genellikle daha az kalori tüketmek ve daha aktif olmak anlamına gelir. Want your printer to run longer with fewer interventions? Yazıcınızın daha az müdahaleyle daha uzun süre çalışmasını mı istiyorsunuz? When the kidneys do not function properly, they produce fewer EPOs. Böbrekler düzgün çalışmadığında, daha az EPO üretirler. It is recommended to use a combination of both hardwired and wireless sensor technologies for fewer false alarms. Daha az yanlış alarm için hem kablolu hem de kablosuz sensör teknolojilerinin bir kombinasyonunun kullanılması önerilir. Some older programs are designed to use fewer colors. Bazı eski programlar daha az renk kullanacak şekilde tasarlanmıştır. Some people may choose to eat more or fewer animal products than shown in the above meal plan. Bazı insanlar yukarıdaki yemek planında gösterilenden daha fazla veya daha az hayvansal ürün yemeyi tercih edebilir. That means displaying fewer iPhones and iPads and showing more original content. Bu, daha az iPhone ve iPad görüntülemek ve daha fazla orijinal içerik göstermek anlamına gelir. The difference between consuming a fried and a boiled egg is that the boiled egg provides 66 fewer calories. Kızarmış ve haşlanmış yumurta tüketmek arasındaki fark, haşlanmış yumurtanın 66 daha az kalori sağlamasıdır. The ovaries begin to produce fewer hormones. Yumurtalıklar daha az hormon üretmeye başlar. It is estimated that most people get 15 grams or fewer. Çoğu insanın 15 gram veya daha az aldığı tahmin edilmektedir. Having fewer walls creates a smoother flow from room to room. Daha az duvar olması, odadan odaya daha yumuşak bir akış sağlar. Humans live longer and have fewer children. İnsanlar daha uzun yaşıyor ve daha az çocuk sahibi oluyor. Hunger is increased, and you burn fewer calories to prevent starvation. Açlık artar ve açlığı önlemek için daha az kalori yakarsınız. People live longer and have fewer children. İnsanlar daha uzun yaşıyor ve daha az çocuk sahibi oluyor. Perhaps consuming more protein and fewer carbs at night may seem a little difficult to do. Belki geceleri daha fazla protein ve daha az karbonhidrat tüketmek biraz zor görünebilir. Run fewer applications at the same time. Aynı anda daha az uygulama çalıştırın. Blood contains far fewer WBCs than red blood cells, although the body can increase WBC production to fight infection. Kan, kırmızı kan hücrelerinden çok daha az WBC içerir, ancak vücut enfeksiyonla savaşmak için WBC üretimini artırabilir. But it does mean that, at a population level, fewer people will be affected. Ancak bu, nüfus düzeyinde daha az insanın etkileneceği anlamına geliyor. Countries with fewer internet users do not show up in the cartogram. Daha az internet kullanıcısı olan ülkeler kartogramda görünmüyor. Depending on the intensity with which you use the machine, you will burn fewer calories than by running. Makineyi kullandığınız yoğunluğa bağlı olarak, koşmaktan daha az kalori yakarsınız. In sum, there are fewer cardiovascular diseases, fewer cancers and other deficiency symptoms less pronounced. Özetle, daha az kardiyovasküler hastalık, daha az kanser ve diğer eksiklik belirtileri daha az belirgindir. In the case of a negative ion, there are fewer protons than electrons. Negatif iyon durumunda, elektronlardan daha az proton vardır. Minimalist marketing employs more systems and fewer people. Minimalist pazarlama daha fazla sistem ve daha az insan kullanır. Over time, these good habits translate to fewer illnesses. Zamanla bu iyi alışkanlıklar daha az hastalığa dönüşür. People are living longer and having fewer children. İnsanlar daha uzun yaşıyor ve daha az çocuk sahibi oluyor. You can talk to your doctor about switching to a different medication with fewer sexual side effects. Daha az cinsel yan etkisi olan farklı bir ilaca geçme konusunda doktorunuzla konuşabilirsiniz. Her newest is Faster, Fewer, Better Emails. En yenisi Daha Hızlı, Daha Az, Daha İyi E-postalar. And that means fewer worries for you. Bu da sizin için daha az endişe anlamına gelir. As a result, they may experience fewer seasonal allergy symptoms. Sonuç olarak, daha az mevsimsel alerji semptomları yaşayabilirler. As you know, you need to take in fewer calories than you burn to lose weight. Bildiğiniz gibi, kilo vermek için yaktığınızdan daha az kalori almanız gerekir. At the time, of course, there were far fewer trees. O zamanlar elbette çok daha az ağaç vardı. There are now fewer explosions inside each red zone. Artık her kırmızı bölgede daha az patlama var. There will be 90% fewer lawyers in the future. Gelecekte %90 daha az avukat olacak. These may drive fewer users to your posts, but the ones who do find you will be more targeted. Bunlar gönderilerinize daha az kullanıcı çekebilir, ancak sizi bulanlar daha hedefli olacaktır. They also need far fewer calories than other people. Ayrıca diğer insanlardan çok daha az kaloriye ihtiyaç duyarlar. This means burning fewer fossil fuels and setting air-quality standards. Bu, daha az fosil yakıt yakmak ve hava kalitesi standartlarını belirlemek anlamına gelir. While these free themes are great, they offer fewer features and limited support. Bu ücretsiz temalar harika olsa da, daha az özellik ve sınırlı destek sunuyorlar. Withdrawal method options are sometimes fewer than deposit options. Para çekme yöntemi seçenekleri bazen para yatırma seçeneklerinden daha azdır. Work fewer hours and make more money. Daha az saat çalışın ve daha fazla para kazanın. Working fewer hours was once seen as an essential indicator of economic and social progress. Daha az saat çalışmak bir zamanlar ekonomik ve sosyal ilerlemenin temel bir göstergesi olarak görülüyordu. You can change the value to see more or fewer results. Daha fazla veya daha az sonuç görmek için değeri değiştirebilirsiniz. Every season is a race to grow higher yields with fewer resources. Her sezon, daha az kaynakla daha yüksek verim elde etme yarışıdır. Fewer people would not necessarily mean a smaller technosphere. Daha az insan mutlaka daha küçük bir teknosfer anlamına gelmez. Fewer Windows 7 programs and tasks require your consent. Daha az sayıda Windows 7 programı ve görevi sizin onayınızı gerektirir. Focus on doing fewer but better things. Daha az ama daha iyi şeyler yapmaya odaklanın. Fuel consumption drops and the vehicle produces fewer emissions. Yakıt tüketimi düşer ve araç daha az emisyon üretir. Having fewer priorities leads to better work. Daha az önceliğe sahip olmak daha iyi çalışmaya yol açar. There are fewer people on the streets. Sokaklarda daha az insan var. PUBG Mobile Lite is a lighter version of the game with fewer players per match and lower graphical settings. PUBG Mobile Lite, maç başına daha az oyuncu ve daha düşük grafik ayarları ile oyunun daha hafif bir sürümüdür. This treatment provides a more focused type of light therapy often leading to fewer side effects. Bu tedavi, genellikle daha az yan etkiye yol açan daha odaklanmış bir ışık tedavisi türü sağlar. When you want to lose weight, the key to success is consuming fewer calories. Kilo vermek istediğinizde başarının anahtarı daha az kalori tüketmektir. Men get fewer hours of sleep than women. Erkekler kadınlardan daha az saat uyur. People are living longer and are having fewer children. İnsanlar daha uzun yaşıyor ve daha az çocuk sahibi oluyor. Making something from recycled materials means using fewer natural resources. Geri dönüştürülmüş malzemelerden bir şeyler yapmak, daha az doğal kaynak kullanmak anlamına gelir. Opera is a powerful web browser designed to work with fewer resources devices. Opera, daha az kaynak kullanan cihazlarla çalışmak üzere tasarlanmış güçlü bir web tarayıcısıdır. The doctor told me to eat fewer high-calorie snacks. Doktor bana daha az kalorili atıştırmalıklar yememi söyledi. The trend is always to produce more products using fewer employees. Trend her zaman daha az çalışan kullanarak daha fazla ürün üretmektir. Fewer people come here every year. Buraya her yıl daha az insan geliyor. Fewer people come here every year. Buraya her yıl daha az kişi gelir. Fewer people have come to wear hats after the war. Savaştan sonra daha az insan şapka takmaya başladı. There were fewer accidents this year than last. Bu yıl geçen yıla göre daha az kaza oldu. We would have fewer problems if we did this the way Tom told us to. Eğer biz bunu Tom'un bize söylediği şekilde yapsak, daha az sorunlarımız olur. Fewer teenagers are working nowadays. Bugünlerde daha az genç çalışıyor. We're getting fewer and fewer students. Giderek daha az öğrenci alıyoruz. Fewer workers meant fewer people with money to buy goods. Daha az işçi, mal satın alacak parası olan daha az insan demekti. Fort Moultrie had fewer than seventy soldiers. Fort Moultrie'nin yetmişten daha az sayıda askeri vardı. The population of Japanese people is at least 300,000 fewer than last year. Japon halkının nüfusu geçen yıla oranla en az 300.000 daha azdır. He has fewer friends than I. Benden daha az arkadaşı var. You made fewer mistakes than me. Benden daha az hata yaptın. You made fewer mistakes than me. Benden daha az hata yaptınız. You made fewer mistakes than me. Sen benden daha az hata yaptın. This newspaper is selling fewer and fewer copies. Bu gazete giderek daha az satıyor. Tom has fewer friends than I do. Tom'un benden daha az arkadaşı var. Tom has fewer friends than Mary. Tom'un Mary'den daha az arkadaşı var. We would have fewer problems if we did this the way Tom told us to. Bunu Tom'un bize söylediği şekilde yaparsak daha az sorunumuz olur. I have fewer books than you. Senden daha az kitabım var. I have fewer students in my class this year than last year. Bu sene sınıfımda geçen senekine göre daha az öğrenci var. I have fewer students in my class this year than last year. Bu yıl sınıfımda geçen yıla göre daha az öğrenci var. I have fewer students than Pedro does. Pedro'dan daha az öğrencim var. More tractors meant fewer horses and mules. Daha fazla traktör, daha az at ve katır demekti. If there weren't so many taxis, there would be fewer traffic accidents. Bu kadar çok taksi olmasaydı daha az sayıda trafik kazası olurdu. If there weren't so many taxis, there would be fewer traffic accidents. Bu kadar çok taksi olmasaydı, daha az trafik kazası olurdu. If you ate fewer burgers, you'd probably be healthier. Daha az hamburger yerseniz, muhtemelen daha sağlıklı olursunuz. Instead of fewer accidents there are more. Daha az kaza yerine daha çok kaza oluyor. Mary has fewer friends than Kate. Mary'nin Kate'den daha az arkadaşı var. Do you want this octopus to have fewer legs? Bu ahtapotun daha az bacağı olmasını mı istiyorsun? Educated people tend to have fewer children. Eğitimli insanlar daha az çocuk sahibi olma eğilimindedir. Families began to have fewer and fewer children. Aileler giderek daha az çocuk sahibi olmaya başladı. Families began to have fewer and fewer children. Aileler gittikçe daha az çocuk sahibi olmaya başladı. Fewer graphics and more captions would make the description clearer. Daha az grafik ve daha fazla başlık açıklamayı daha net hale getirecektir. Fewer people came than we were expecting. Beklediğimizden daha az insan geldi. Fewer people came than we were expecting. Umduğumuzdan daha az insan geldi. Mary has fewer friends than Kate. Mary'nin Kate'ten daha az arkadaşı var. I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive. Giderek daha az sayıda gencin el yazısı yazabildiğini öğrenince şaşırdım. My hens laid fewer eggs last year. Tavuklarım geçtiğimiz sene daha az yumurtladı. My hens laid fewer eggs last year. Tavuklarım geçen yıl daha az yumurta bıraktı. Show More (178)
2	fewer	az	adj.
	Does the Netherlands, thanks to our policy, now have fewer drug addicts than other countries? Politikamız sayesinde Hollanda'da diğer ülkelere kıyasla daha mı az uyuşturucu bağımlısı var? If we carry on like this, even fewer people will vote in the next round of elections. Bu şekilde devam edersek, bir sonraki seçimlerde daha da az insan oy kullanacaktır. If we carry on like this, even fewer people will vote in the next round of elections. Eğer böyle devam edersek, bir sonraki seçimlerde daha da az insan oy kullanacaktır. The fewer speed differences there are, the smoother the traffic flows, in actual fact. Gerçekte hız farkları ne kadar az olursa trafik o kadar akıcı olur. The more we speak on each question, the fewer questions can be put and the fewer answers given. Her soru üzerine ne kadar çok konuşursak, o kadar az soru sorulabilir ve o kadar az cevap verilebilir. More than 90% of these companies have fewer than ten employees. Bu şirketlerin %90'ından fazlasının çalışan sayısı ondan azdır. In 1968, there were fewer than 100 ball boys at Wimbledon. 1968'de Wimbledon'da 100'den az top toplayıcı çocuk vardı. It found that fewer than half of those questioned used a separate, hard-to-guess password for their main email account. Ankete katılanların yarısından azının ana e-posta hesapları için ayrı, tahmin edilmesi zor bir şifre kullandığı ortaya çıktı. It is the shortest month and the only month with fewer than 30 days. En kısa aydır ve 30 günden az olan tek aydır. Appropriate for groups of fewer than 40 people. 40 kişiden az gruplar için uygundur. Before the Revolution, there were fewer than 50 restaurants in Paris. Devrimden önce Paris'te 50'den az restoran vardı. Google recommends that you use fewer than five redirects for each request. Google, her istek için beşten az yönlendirme kullanmanızı önerir. Fewer people spent more money in that agency than ever before or since in the United States government. Birleşik Devletler hükümetinde daha önce veya daha sonra hiç olmadığı kadar az insan bu kurumda daha fazla para harcadı. Fewer people spent more money in that agency than ever before or since in the United States government. Birleşik Devletler hükümetinde o kurumda daha önce veya o zamandan beri hiç olmadığı kadar az insan para harcadı. Venice now has fewer than 60,000 residents. Venedik'te artık 60.000'den az kişi yaşıyor. You made fewer mistakes than me. Benden az hata yaptın. The fewer who know about it, the better. Ne kadar az kişi bilirse, o kadar iyi. The fewer people who know, the better. Bilen ne kadar az kişi olursa, o kadar iyi. The fewer people who know, the better. Ne kadar az kişi bilirse o kadar iyi. The fewer, the better. Ne kadar az olursa, o kadar iyi olur. The more careful you are, the fewer mistakes you make. Ne kadar çok dikkatli olursan o kadar az hata yaparsın. The more careful you are, the fewer mistakes you make. Ne kadar dikkatli olursanız, o kadar az hata yaparsınız. The fewer, the better. Ne kadar az, o kadar iyi. Fort Moultrie had fewer than seventy soldiers. Moultrie Kalesi'nde yetmişten az asker vardı. The fewer who know, the better. Ne kadar az kişi bilirse, o kadar iyi. Show More (22)