|
- We would be very glad if Parliament and the Council together were to restore the former amounts.
- Parlamento ve Konsey birlikte eski miktarları geri getirirse çok memnun oluruz.
- It is always interesting to hear a former Member of this House speaking as a minister.
- Bu Meclisin eski bir üyesinin bakan olarak konuşmasını duymak her zaman ilginçtir.
- Let me make one comment in my capacity as a former rapporteur for Turkey.
- Türkiye'nin eski raportörü sıfatıyla bir yorum yapmama izin verin.
- These legal proceedings against a former head of government are classical preventive human rights policy.
- Eski bir hükûmet başkanına karşı yürütülen bu yasal işlemler klasik önleyici insan hakları politikasıdır.
- Then a German delegation led by Norbert Blüm, the well-respected former German minister, was thrown out as well.
- Ardından Almanya'nın saygın eski bakanı Norbert Blüm başkanlığındaki Alman heyeti de dışarı atıldı.
- I was not infrequently the victim of cancellations by the former airline Sabena.
- Eski havayolu şirketi Sabena'nın iptallerinin kurbanı olduğum zamanlar hiç de az değildi.
- The inclusion of existing plants is a major improvement on former legislation.
- Mevcut tesislerin dahil edilmesi, eski mevzuata göre önemli bir gelişmedir.
- For a former parliamentarian, all these debates with planned speaking times have been a misery.
- Eski bir parlamenter için, konuşma süreleri planlanmış tüm bu tartışmalar tam bir ızdıraptı.
- We can now see the huge costs for the former GDR.
- Eski Doğu Almanya için ne kadar büyük bir maliyet olduğunu artık görebiliyoruz.
- The EBRD has been, and will be, of great importance to the development of former Communist Europe.
- AİKB, eski Komünist Avrupa'nın kalkınmasında büyük bir öneme sahip olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
- Former allies are now adversaries and former adversaries are now allies.
- Eski müttefikler şimdi düşman, eski düşmanlar da şimdi müttefik.
- As a former supreme court judge, I know what I am talking about.
- Eski bir yüksek mahkeme yargıcı olarak neden bahsettiğimi biliyorum.
- The inclusion of existing plants is a major improvement on former legislation.
- Mevcut tesislerin dahil edilmesi eski mevzuata göre büyük bir gelişmedir.
- In 2001, Serbia was the new concern, whereupon there was slightly less interest in the former priorities.
- 2001 yılında Sırbistan yeni endişe kaynağıydı, bunun üzerine eski önceliklere olan ilgi biraz daha azaldı.
- We met the former opposition leader, who is now the Head of Government.
- Şu anda Hükümet Başkanı olan eski muhalefet lideriyle görüştük.
- They are often based in countries in the developing world or countries in the former Soviet Union.
- Bu kuruluşlar genellikle gelişmekte olan ülkelerde ya da eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yerleşiktir.
- I do not know how my former colleague had thought the Council could remove this threat.
- Eski meslektaşımın Konsey'in bu tehdidi ortadan kaldırabileceğini nasıl düşündüğünü bilmiyorum.
- For that reason, funding for the former eligible areas must not be reduced.
- Bu nedenle, eski uygun bölgelere yönelik finansman azaltılmamalıdır.
- I must declare an interest as a lawyer but also as a former competition minister in the United Kingdom.
- Bir avukat ve aynı zamanda Birleşik Krallık'ta eski bir rekabet bakanı olarak menfaatimi beyan etmeliyim.
- We have seen this in former Afghanistan and in Somalia, where this is still a live issue.
- Bunu eski Afganistan'da ve hala canlı bir sorun olan Somali'de gördük.
- As regards the former king of Afghanistan, I must also share some information with you.
- Afganistan'ın eski kralı ile ilgili olarak da sizinle bazı bilgileri paylaşmalıyım.
- They are often based in countries in the developing world or countries in the former Soviet Union.
- Genellikle gelişmekte olan ülkelerde ya da eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yerleşiktirler.
- As our esteemed former colleague the President-in-Office has said, decisions involving money rarely are.
- Saygıdeğer eski meslektaşımız Dönem Başkanının da söylediği gibi, para ile ilgili kararlar nadiren öyle olur.
- However, measures against individual members of the former Taliban regime were maintained.
- Ancak, eski Taliban rejiminin bireysel üyelerine yönelik tedbirler sürdürülmüştür.
- Former allies are now adversaries, and former adversaries are now allies.
- Eski müttefikler şimdi düşman, eski düşmanlar da şimdi müttefik.
- The starving, terrorised victims of the former resistance hero must be able to count on our support.
- Eski direniş kahramanının açlık çeken, terörize edilmiş kurbanları bizim desteğimize güvenebilmelidir.
- With hindsight, this debate marked the beginning of the end of the former Commission.
- Geriye dönüp baktığımda bu tartışmanın eski Komisyonun sonunun başlangıcı olduğunu görüyorum.
- We can now see the huge costs for the former GDR.
- Artık eski Doğu Almanya için büyük maliyetleri görebiliyoruz.
- I hope and believe, therefore, that my former fellow MEP is wrong about this matter.
- Bu nedenle, eski AP üyesi arkadaşımın bu konuda yanıldığını umuyor ve buna inanıyorum.
- It is, then, part of the legacy of the former Soviet Union, burdening a poor country like Lithuania.
- O halde bu, Litvanya gibi fakir bir ülkeye yük olan eski Sovyetler Birliği'nin mirasının bir parçasıdır.
- Some are former British colonies and others, just over a decade ago, were under the Soviet regime.
- Bazıları eski İngiliz sömürgeleri, diğerleri ise on yıl kadar önce Sovyet rejimi altındaydı.
- A former chairman of the Committee on Budgets and a former general rapporteur went on a skiing holiday.
- Bütçe Komisyonu'nun eski bir başkanı ve eski bir genel raportörü kayak tatiline çıktı.
- As a former Member of Parliament in the West Country, he will know that industry extremely well.
- West Country'de eski bir Parlamento Üyesi olarak, bu sektörü son derece iyi tanıyacaktır.
- The EBRD has been, and will be, of great importance to the development of former Communist Europe.
- AİKB, eski Komünist Avrupa'nın kalkınmasında büyük önem taşımıştır ve taşımaya devam edecektir.
- To describe storing animal feed in a former chemical works as carelessness is to put it mildly.
- Hayvan yemlerinin eski bir kimya fabrikasında depolanmasını dikkatsizlik olarak nitelendirmek en hafif tabiridir.
- Certainly, special attention will have to be paid to girls, early school-leavers, and also former child soldiers.
- Kuşkusuz kız çocuklarına, okulu erken bırakanlara ve ayrıca eski çocuk askerlere özel dikkat gösterilmesi gerekecektir.
- The State of Israel now possesses three quarters of Palestine's former territory under the British mandate.
- İsrail Devleti şu anda Filistin'in İngiliz mandası altındaki eski topraklarının dörtte üçüne sahiptir.
- Nor in my view does the presence of the former Swedish Prime Minister on its board of directors affect the problem.
- Bana göre eski İsveç Başbakanı'nın yönetim kurulunda yer alması da sorunu etkilemez.
- I would address my former colleague, the Minister of the Belgian Presidency.
- Ben eski meslektaşım, Belçika Dönem Başkanlığı Bakanı'na hitap ediyorum.
- With hindsight, this debate marked the beginning of the end of the former Commission.
- Geriye dönüp baktığımda, bu tartışmanın eski Komisyon'un sonunun başlangıcı olduğunu görüyorum.
- Moreover, these are mainly former countries of the Soviet Union and surrounding areas.
- Üstelik bunlar çoğunlukla eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve çevre bölgelerdir.
- The Loya Jirga was opened by the former king, whom I had the pleasure of meeting last September in Rome.
- Loya Jirga, geçtiğimiz Eylül ayında Roma'da tanışmaktan memnuniyet duyduğum eski kral tarafından açıldı.
- As a former chairman of the Lithuanian JPC, I must raise the issue of Kaliningrad.
- Litvanya KPK'sının eski bir başkanı olarak Kaliningrad konusunu gündeme getirmeliyim.
- I will also be very concerned about the future of the Christian minority in the former Asia Minor.
- Ayrıca eski Küçük Asya'daki Hıristiyan azınlığın geleceği konusunda da çok endişeli olacağım.
- They know that they will not have the same redundancy payments as their former employer, Jean-Marie Messier.
- Eski işverenleri Jean-Marie Messier ile aynı işten çıkarma ödemelerine sahip olmayacaklarını biliyorlar.
- Mr Eric Rouleau, the former French Ambassador, speaks of slow-motion genocide.
- Eski Fransız Büyükelçisi Bay Eric Rouleau, ağır çekim soykırımdan bahsetmektedir.
- I also had very good talks with members of the former government.
- Eski hükümet üyeleriyle de çok iyi görüşmeler yaptım.
- The importance of these studies wanes, however, when one considers the background of this unit's former director.
- Ancak bu birimin eski direktörünün geçmişi düşünüldüğünde bu çalışmaların önemi azalmaktadır.
- As a former national member of parliament, I know that a national member of parliament can do very little.
- Eski bir ulusal parlamento üyesi olarak ulusal parlamento üyesinin çok az şey yapabileceğini biliyorum.
- Today, its recent former foreign minister is Secretary-General of the Gulf Cooperation Council.
- Bugün, son eski dışişleri bakanı Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri'dir.
- I made an appointment and, on behalf of the European Parliament, I went to meet the former king of Afghanistan.
- Bir randevu aldım ve Avrupa Parlamentosu adına Afganistan'ın eski kralıyla görüşmeye gittim.
- However, measures against individual members of the former Taliban regime were maintained.
- Bununla birlikte, eski Taliban rejiminin bireysel üyelerine yönelik tedbirler sürdürülmüştür.
- He's former army and a bank robber.
- Kendisi eski bir ordu mensubu ve bir banka soyguncusu.
- All of my former teammates are here tonight.
- Bütün eski dostlar bir araya geldik bu gecede.
- He's former army and a bank robber.
- O eski bir ordu mensubu ve banka soyguncusu.
- Choir of former prisoners will perform a mellow song Evening Bells.
- Eski tutuklular korosu "Akşam Çanları" adlı hoş bir şarkıyı icra edecek.
- He's former army and a bank robber.
- Eski bir asker ve banka soyguncusu.
- This former child actor later became a drug addict.
- Bu eski çocuk oyuncu daha sonra uyuşturucu bağımlısı oldu.
- Morocco's Marrakech is a former imperial capital city with a long and exciting history.
- Fas'ın Marakeş kenti uzun ve heyecan verici bir tarihe sahip eski bir imparatorluk başkentidir.
- All of my former teammates are here tonight.
- Eski takım arkadaşlarımın hepsi bu gece burada.
- All of my former teammates are here tonight.
- Bütün eski takım arkadaşlarım bu gece buradalar.
- Former drug addict, just like the others.
- Eski bir uyuşturucu bağımlısı, tıpkı diğerleri gibi.
- Choir of former prisoners will perform a mellow song Evening Bells.
- Eski mahkumlardan oluşan koro, huzur veren bir şarkı olan Evening Bells'i seslendirecek.
- He was a very unpopular former president until his death.
- Ölümüne kadar çok sevilmeyen eski bir başkandı.
- The former president split his day into two parts to get more done.
- Eski cumhurbaşkanı daha fazla iş yapmak için gününü ikiye bölmüş.
- Antigua and Barbuda is a former British colony.
- Antigua ve Barbuda eski bir İngiliz kolonisidir.
- Tom is a former bodybuilder.
- Tom eski bir vücut geliştiricidir.
- Tom is former NYPD.
- Tom eski NYPD.
- Kiribati is a former British colony.
- Kiribati eski bir İngiliz kolonisidir.
- Vera had to disassociate herself from her former best friends, who got into drugs.
- Vera, uyuşturucu alan onun eski en iyi arkadaşlarından bağını kesmek zorunda kaldı.
- Sami is Layla's former boyfriend.
- Sami, Layla'nın eski erkek arkadaşı.
- Andre Agassi is a former tennis player.
- Andre Agassi eski bir tenis oyuncusudur.
- I went to the university only to see my former French teacher again.
- Ben sadece eski Fransızca öğretmenimi görmek için üniversiteye gittim.
- I had problems with my former tenants.
- Eski kiracılarımla sorunlar yaşadım.
- Kyoto is Japan's former capital.
- Kyoto Japonya'nın eski başkenti.
- Layla hired a hitman to kill her former husband.
- Layla eski kocasını öldürmesi için bir kiralık katil tuttu.
- Vera had to disassociate herself from her former best friends, who got into drugs.
- Vera, uyuşturucuya bulaşan eski en iyi arkadaşlarıyla ilişkisini kesmek zorunda kaldı.
- Tom met his former schoolmate in the street and acted as if he hadn't known him.
- Tom yolda eski bir okul arkadaşına rastladı ama tanımamazlıktan geldi.
- Sami is Farid's former brother-in-law.
- Sami, Ferit'in eski kayınbiraderidir.
- Tom is a former champion.
- Tom eski şampiyon.
- She's only a shell of her former self.
- Eski halinden eser yok.
- I went to the university only to see my former French teacher again.
- Üniversiteye sadece eski Fransızca öğretmenimi tekrar görmek için gittim.
- Tom is a former student of Mary's.
- Tom, Mary'nin eski bir öğrencisi.
- He was only a shadow of his former self.
- Eski halinin sadece bir gölgesiydi.
- I saw his former employer at a conference.
- Eski işverenini bir konferansta gördüm.
- Former Olympic fencing champion Pál Schmitt has been elected President of Hungary.
- Eski olimpiyat eskrim şampiyonu Pál Schmitt Macaristan Cumhurbaşkanı seçildi.
- Algeria is a former colony of France.
- Cezayir, Fransa'nın eski bir kolonisidir.
- She's a former child actor.
- O eski bir çocuk oyuncu.
- He's a former child actor.
- O eski bir çocuk oyuncu.
- Tom is a former CIA agent.
- Tom eski bir CIA ajanı.
- The most terrible enemy is a former friend.
- En korkunç düşman eski bir dosttur.
- Algeria is a former colony of France.
- Cezayir, Fransa'nın eski bir sömürgesidir.
- Tom is Mary's former husband.
- Tom Mary'nin eski kocası.
- This former child actor later became a drug addict.
- Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.
- She was a former first lady.
- O eski bir first lady idi.
- Tom is Mary's former French teacher.
- Tom, Mary'nin eski Fransızca öğretmeni.
- Yesterday, I met one of my former teachers.
- Dün eski öğretmenlerimden biriyle tanıştım.
- Sami is a former muslim.
- Sami eski bir Müslüman.
- Sami is a former state trooper.
- Sami eski bir eyalet polisidir.
- Layla was a former girlfriend of Sami's.
- Layla, Sami'nin eski bir kız arkadaşıydı.
- She was a former first lady.
- O, eski bir başkan karısıydı.
- Sami is a former state trooper.
- Sami eski bir eyalet polisi.
- With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
- Derin ve saygılı bir huşu içinde şamdanı eski yerine yerleştirdim.
- He's a former student of mine.
- Eski bir öğrencim.
- Sami was Layla's former Arabic teacher.
- Sami, Leyla'nın eski Arapça öğretmeniydi.
- Tom is former FBI.
- Tom eski FBI.
- Is it a good idea to hire former hackers to work as security professionals?
- Eski hackerları güvenlik uzmanı olarak işe almak iyi bir fikir mi?
- Sami is Farid's former brother-in-law.
- Sami, Farid'in eski eniştesi.
- Tom is a former world triathlon champion.
- Tom eski bir dünya triatlon şampiyonu.
- Kyoto is Japan's former capital.
- Kyoto, Japonya'nın eski başkentidir.
- The other day I met my former neighbour in the city.
- Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.
- The former kings are not forgotten.
- Eski krallar unutulmazlar.
- He was a former university professor and researcher.
- O eski bir üniversite profesörü ve araştırmacısıydı.
- Mitt Romney is the former governor of Massachusetts.
- Mitt Romney Massachusetts'in eski valisi.
- I prefer the former plan to the latter.
- Eski planı ikincisine tercih ederim.
- Tom is a former casino dealer.
- Tom eski bir krupiyedir.
- Kyoto is the former capital of Japan.
- Kyoto Japonya'nın eski başkentidir.
- He saw his former employer at a conference.
- Bir konferansta eski işverenini gördü.
- The former President's death was announced.
- Eski devlet başkanının ölümü duyuruldu.
- She saw her former employer at a conference.
- O bir konferansta eski işverenini gördü.
- He's a former president of the country.
- O, ülkenin eski bir devlet başkanı.
- Sami is a former muslim.
- Sami eski bir Müslümandır.
- A former wife is an ex-wife.
- Eski bir eş, eski bir eştir.
- Mary is a former model.
- Mary eski bir model.
- I had problems with my former tenants.
- Eski kiracılarımla sorunlarım vardı.
- He was a former United States Marine.
- Eski bir Birleşik Devletler denizcisiydi.
- The former president of South Africa has passed away.
- Güney Afrika'nın eski devlet başkanı vefat etti.
- Andre Agassi is a former tennis player.
- Andre Agassi eski bir tenisçi.
- Layla was a former girlfriend of Sami's.
- Leyla, Sami'nin eski bir kız arkadaşıydı.
- Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
- Eski bir başbakan olan Bay Suzuki, komitenin başkanı olacak.
- Tom is a former truck driver.
- Tom eski bir kamyon şoförüdür.
- He was only a shadow of his former self.
- Eski halinin bir gölgesinden ibaretti.
- Tom is a former student of mine.
- Tom benim eski bir öğrencim.
- Tom is a former casino dealer.
- Tom eski bir kumarhane satıcısı.
- Sami is a former Marine.
- Sami eski bir denizcidir.
- They were communists in the former political system.
- Eski rejimde komünisttiler.
- Lincoln greeted his former political rival.
- Lincoln eski siyasi rakibini selamladı.
- Both far-left and far-right German political parties are at their strongest in the former East German states.
- Almanya'daki hem aşırı sol hem de aşırı sağ siyasi partilerin en güçlü olduğu yerler eski Doğu Almanya eyaletleri.
- Tom saw his former employer at a conference.
- Tom eski patronunu bir konferansta gördü.
- He was a former United States Marine.
- Eski bir Birleşik Devletler bahriyesiydi.
- Tom is a former firefighter.
- Tom eski bir itfaiyecidir.
- None of the former heads of State improved the standard of living of the French.
- Eski devlet başkanlarının hiçbiri Fransızların yaşam standardını iyileştirmedi.
- The most terrible enemy is a former friend.
- En korkutucu düşman, eski bir arkadaştır.
- They saw their former employer at a conference.
- Onlar bir konferansta eski işverenlerini gördüler.
- After her sickness, she's only a shadow of her former self.
- Hastalığından sonra, eski halinin sadece bir gölgesi artık.
- Tom is a former world triathlon champion.
- Tom eski dünya triatlon şampiyonudur.
- Mitt Romney is the former governor of Massachusetts.
- Mitt Romney Massachusetts'in eski valisiydi.
- Tom is Mary's former boyfriend.
- Tom Mary'nin eski erkek arkadaşı.
- Tom is a former boyfriend of Mary's.
- Tom, Mary'nin eski bir erkek arkadaşı.
- Both far-left and far-right German political parties are at their strongest in the former East German states.
- Hem aşırı sol hem de aşırı sağ Alman siyasi partileri eski Doğu Alman eyaletlerinde en güçlü durumdalar.
- Dan was sued by one of his former tenants.
- Dan eski kiracılarından biri tarafından dava edildi.
- He was a former university professor and researcher.
- Eski bir üniversite profesörü ve araştırmacıydı.
- Algeria is a former colony of France.
- Cezayir Fransa'nın eski bir kolonisi.
- We saw our former employer at a conference.
- Eski işverenimizi bir konferansta gördük.
- Tom is a former paratrooper.
- Tom eski bir paraşütçü.
- Tom is a former student of Mary's.
- Tom Mary'nin eski bir öğrencisi.
- I saw his former employer at a conference.
- Bir konferansta onun eski işverenini gördüm.
- Our former home was in Sweden.
- Eski evimiz İsveç'teydi.
- He saw his former employer at a conference.
- Eski işverenini bir konferansta gördü.
- The table and the bed stood in their former places.
- Masa ve yatak eski yerlerinde duruyordu.
- Tom is Mary's former boyfriend.
- Tom, Mary'nin eski erkek arkadaşı.
- Yesterday, Tom met one of his former teachers.
- Dün, Tom eski öğretmenlerinden biriyle tanıştı.
- Tom saw his former employer at a conference.
- Tom eski işverenini bir konferansta gördü.
- Tom is a former paratrooper.
- Tom eski bir paraşütçüdür.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
- I recognized my former music professor at the party.
- Ben partide eski müzik öğretmenimi tanıdım.
- Tom is one of our former clients.
- Tom eski müşterilerimizden biri.
- None of the former heads of State improved the standard of living of the French.
- Eski devlet başkanlarından hiçbiri Fransızların yaşam standartlarını iyileştirmedi.
- They saw their former employer at a conference.
- Eski işverenlerini bir konferansta görmüşler.
- We saw our former employer at a conference.
- Biz bir konferansta eski patronumuzu gördük.
- Tom is a former champion.
- Tom eski bir şampiyon.
- Tom is former CIA.
- Tom eski bir CIA ajanı.
- The other day I met my former neighbour in the city.
- Geçen gün şehirdeki eski komşumla karşılaştım.
- Tom is John's former roommate.
- Tom, John'un eski oda arkadaşı.
- Mary saw her former employer at a conference.
- Mary bir konferansta eski işverenini gördü.
- He's a former student of mine.
- O benim eski bir öğrencim.
- They were communists in the former political system.
- Eski politik sistemde komünisttiler.
- Tom is Mary's former husband.
- Tom, Mary'nin eski kocası.
- The Coliseum was the former arena in ancient Rome.
- Kolezyum, antik Roma'daki eski bir arenaydı.
- Mary saw her former employer at a conference.
- Mary eski işverenini bir konferansta gördü.
- The former kings are not forgotten.
- Eski krallar unutulmadı.
- Your former boyfriend Tom came to visit this afternoon.
- Eski erkek arkadaşın Tom bu öğleden sonra ziyarete geldi.
- Kyoto is the former capital of Japan.
- Kyoto, Japonya'nın eski başkentidir.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önce mezun olduğumdan beri eski sınıf arkadaşlarıma hiç rastlamadım.
- Kyoto was the former capital of Japan.
- Kyoto, Japonya'nın eski başkentiydi.
- You saw your former employer at a conference, didn't you?
- Eski işverenini bir konferansta gördün, değil mi?
- Tom is a former resident of Boston.
- Tom eski bir Boston sakini.
- Layla hired a hitman to kill her former husband.
- Layla eski kocasını öldürmesi için bir tetikçi tuttu.
- Sami is a former Marine.
- Sami eski bir denizci.
- Tom met his former schoolmate in the street and acted as if he hadn't known him.
- Tom eski okul arkadaşıyla sokakta karşılaştı ve sanki onu hiç tanımıyormuş gibi davrandı.
- She saw her former employer at a conference.
- Eski işverenini bir konferansta görmüş.
- I recognized my former music professor at the party.
- Partide eski müzik profesörümü tanıdım.
Show More (189)
|