|
- It is also hard to survive in a fragmented industry for some reasons.
- Bazı nedenlerden dolayı parçalanmış bir sektörde hayatta kalmak da zor.
- With 4,5 million agricultural holdings, the structure of land ownership in Turkey is fragmented.
- 4,5 milyon tarımsal işletme ile Türkiye'de arazi mülkiyeti yapısı parçalanmış durumda.
- Europe is strong when united, but when fragmented is weak.
- Avrupa birleştiğinde güçlüdür ancak parçalandığında zayıftır.
- This is especially true with regard to the financial markets, which are still largely fragmented.
- Bu durum özellikle hala büyük ölçüde parçalanmış olan mali piyasalar açısından geçerlidir.
- The elections resulted in a fragmented parliament which in turn delayed the inaugural session of the National Assembly.
- Seçimler parlamentonun parçalanmasına yol açmış ve bu da Ulusal Meclis'in açılış oturumunu geciktirmiştir.
- It looks like your hard disk is fragmented.
- Sabit diskin, parçalanmış gibi görünüyor.
- The fruit must be finely fragmented, before it can go into the press.
- Meyve prese girmeden önce güzel parçalanmış olmalıdır.
- The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.
- Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.
- The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.
- Amerika'nın Irak'ı işgali ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.
- It looks like your hard disk is fragmented.
- Görünüşe göre, sabit diskiniz parçalanmış.
Show More (7)
|