|
- The specs aren't on the gray market, the black market, or any other market.
- Spesifikasyonlar gri piyasada, karaborsada ya da başka bir piyasada bulunmaz.
- My father has a blue and gray tie.
- Babamın mavi gri bir kravatı var.
- Tom handed Mary a thick gray envelope.
- Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.
- His sweater is gray.
- Onun kazağı gri.
- Tom was wearing a gray suit and a red tie.
- Tom gri bir takım elbise giymiş ve kırmızı bir kravat takmıştı.
- Tom is wearing a gray suit.
- Tom gri bir takım elbise giyiyor.
- Tom was wearing a gray suit with a red tie.
- Tom'un üzerinde gri bir takım elbise ve kırmızı bir kravat vardı.
- An old man has a long gray beard.
- Yaşlı bir adamın uzun gri sakalı vardır.
- The small table is gray.
- Küçük masa gri.
- It's a gray stone building.
- Gri taş bir bina.
- An old man has a long gray beard.
- Yaşlı adamın uzun gri sakalı var.
- His sweater is gray.
- Kazağı gri.
- They lived in a very small house at the end of a long, gray street.
- Uzun, gri bir sokağın sonundaki çok küçük bir evde yaşıyorlardı.
- This cat is gray.
- Bu kedi gridir.
- Her gray hair makes her look older than her age.
- Onun gri saçı onun görünüşünü daha büyük gösteriyor.
- He had gray hair.
- Gri saçları vardı.
- Tom was wearing a gray suit.
- Tom gri bir takım elbise giyiyordu.
- I would say it's a gray area.
- Onun gri bir alan olduğunu söylerdim.
- I would say it's a gray area.
- Bunun gri bir alan olduğunu söylerdim.
- Tom has gray hair.
- Tom'un gri saçı var.
- Her socks are gray.
- Çorapları gri.
- The donkeys are gray.
- Eşekler gri.
- I noticed that a small gray animal was looking toward us.
- Küçük gri bir hayvanın bize doğru baktığını farkettim.
- I found my first gray hair this morning.
- Bu sabah ilk gri saçımı buldum.
- The short woman wears a gray suit.
- Kısa kadın gri bir takım elbise giyiyor.
- The day is gray and there is much snow in the mountains.
- Gün gri ve dağlarda çok kar var.
- The tall woman wears a gray suit.
- Uzun boylu kadın gri bir takım elbise giyiyor.
- I like the gray sweater more than the purple one.
- Gri kazağı mor olandan daha çok sevdim.
- My office is on the fourth floor of that gray six-story building.
- Ofisim şu altı katlı gri binanın dördüncü katında.
- They lived in a very small house at the end of a long, gray street.
- Onlar uzun gri bir sokağın sonunda çok küçük bir evde yaşıyordu.
- It's a moral gray area.
- Ahlaki açıdan gri bir bölge.
- The small table is gray.
- Küçük masa gridir.
- Could I borrow your gray suit?
- Gri takımını ödünç alabilir miyim?
- I have a few gray hairs already.
- Şimdiden birkaç gri saç telim var.
- Gray goes well with red.
- Gri, kırmızı ile iyi gider.
- Tom was wearing a gray hoodie.
- Tom gri bir kapüşon giyiyordu.
- Tom was wearing a gray hoodie.
- Tom gri bir kapüşonlu tişört giyiyordu.
- Her socks are gray.
- Onun çorapları gridir.
- The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.
- Gökyüzü kasvetli ve gri; yağmur mevsimi için tipik bir gökyüzü.
- I picked out the gray hat.
- Gri şapkayı seçtim.
- A donkey is gray.
- Bir eşek gridir.
- Her head was gray.
- Kafası gri renkteydi.
- Tom handed Mary a thick gray envelope.
- Tom Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.
- Does he have gray hair?
- Gri saçları var mı?
- Tom has more and more gray hair.
- Tom'un giderek artan sayıda gri saçları var.
- I live in the gray house down the street.
- Caddenin aşağısındaki gri evde yaşıyorum.
- I like the gray sweater more than the purple one.
- Ben gri kazağı mor olanından daha çok seviyorum.
- A donkey is gray.
- Eşek gridir.
- The gray sweater I like more than the purple.
- Gri kazağı mordan daha çok severim.
- His socks are gray.
- Onun çorapları gridir.
- This cat is gray.
- Bu kedi gri.
- This house mouse is gray.
- Bu ev faresi gridir.
- The gray sweater I like more than the purple.
- Gri kazağı mordan daha çok seviyorum.
- Sami was wearing a gray hoodie.
- Sami gri bir kapüşon giyiyordu.
- Tom has a lot of gray hair.
- Tom'un bir sürü gri saçı var.
- I picked out the gray hat.
- Gri şapkayı ben seçtim.
- My suit is gray.
- Takım elbisem gri.
- Tom was wearing a gray suit and a red tie.
- Tom gri bir takım elbise giyiyor ve kırmızı bir kravat takıyordu.
- The tall woman wears a gray suit.
- Uzun boylu kadın gri bir takım giyiyor.
- Sami was dressed in black pants and a gray hoodie.
- Sami siyah bir pantolon ve gri bir kapüşon giymişti.
- There are many shades of gray.
- Grinin birçok tonu var.
- Tom is wearing a gray suit.
- Tom gri bir takım giyiyor.
- I noticed that a small gray animal was looking toward us.
- Küçük gri bir hayvanın bize baktığını fark ettim.
- His socks are gray.
- Çorapları gri.
- Tom was wearing a gray suit.
- Tom gri bir takım giyiyordu.
- The short woman wears a gray suit.
- Kısa boylu kadın gri bir takım giyiyor.
- Tom has gray hair.
- Tom'un gri saçları var.
- Tom was wearing a gray suit with a red tie.
- Tom kırmızı kravatla gri bir takım elbise giyiyordu.
- Tom has a lot of gray hair.
- Tom'un birçok gri saçı var.
- Her gray hair makes her look older than her age.
- Gri saçları onu yaşından daha yaşlı gösteriyor.
- Does he have gray hair?
- O gri saçlı mı?
- Does he have gray hair?
- Onun gri saçı var mı?
- The donkeys are gray.
- Eşekler gridir.
- I live in the gray house down the street.
- Sokağın aşağısındaki gri evde yaşıyorum.
- I had gray hair.
- Benim gri saçım vardı.
- My office is on the fourth floor of that gray six-story building.
- Ofisim, o gri altı katlı binanın dördüncü katında.
- This house mouse is gray.
- Bu ev faresi gri.
- Gray squirrels bury nuts, but red squirrels don't.
- Gri sincaplar fındıkları gömer, ama kızıl sincaplar gömmez.
- Gray goes well with red.
- Gri, kırmızıyla iyi gider.
Show More (76)
|