| 1 |
guest |
misafir |
n. |
|
- I prepared the beds for our guests.
- Misafirlerimiz için yatakları hazırladım.
- A Foreign Minister with, as it were, guest status within the Commission cannot play the required role here.
- Komisyon'da misafir statüsünde bulunan bir Dışişleri Bakanı burada gerekli rolü oynayamaz.
- Flora Brovina's husband is the guest of a Serbian woman in Belgrade.
- Flora Brovina'nın kocası Belgrad'da Sırp bir kadının misafiridir.
- I work here, I'm not a guest.
- Ben misafir değilim, burada çalışıyorum.
- The ceremony was held in honor of the guest from China.
- Çin'den gelen misafirin onuruna, bir tören düzenlendi.
- You're our guest for the week.
- Bu haftalık misafirimizsin.
- Do you have a guest?
- Bir misafirin var mı?
- Fadil was an uninvited guest.
- Fadıl davetsiz bir misafirdi.
- The last guest did that.
- Bunu son misafir yaptı.
- He brought food to his guest and provided him shelter.
- O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.
- I work here, I'm not a guest.
- Ben burada çalışıyorum, misafir değilim.
- I have a guest.
- Bir misafirim var.
- I am sure our dear guest would like to have a bath before he goes to bed.
- Eminim sevgili misafirimiz yatmadan önce banyo yapmak ister.
- Could I ask you to get a cup of tea for our guest?
- Misafirimiz için bir fincan çay getirmeni isteyebilir miyim?
- The hairdresser cut the guest's hair.
- Kuaför misafirin saçını kesti.
- A guest has sharp eyes.
- Bir misafirin keskin gözleri vardır.
- You're the guest.
- Misafir sensin.
- The maid announced each guest.
- Hizmetçi, her bir misafiri anons etti.
- I am sure our dear guest would like to have a bath before he goes to bed.
- Sevgili misafirimizin yatmadan önce banyo yapmak istediğinden eminim.
- Tom is a guest.
- Tom bir misafir.
- Do you have a guest?
- Misafirin var mı?
- We have a guest.
- Misafirimiz var.
- An uninvited guest is a pleasant surprise.
- Davetsiz bir misafir hoş bir sürprizdir.
- She was the last guest.
- O son misafirdi.
- We have a guest.
- Bir misafirimiz var.
- And who is this guest standing next to the piano?
- Piyanonun yanında duran bu misafir kim?
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
- Yan komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafir.
- Our guest is waiting for us downstairs.
- Misafirimiz aşağıda bizi bekliyor.
- Could I ask you to get a cup of tea for our guest?
- Misafirimiz için bir fincan çay getirmenizi rica edebilir miyim?
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
- Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir.
- You mustn't keep your guest waiting outside.
- Misafirinizi dışarıda bekletmemelisiniz.
- You have a guest.
- Bir misafirin var.
- Tom signed the guest book.
- Tom misafir defterini imzaladı.
- Is it OK if I bring a guest?
- Bir misafir getirsem sorun olur mu?
- You must be courteous to any guest.
- Tüm misafirlere karşı nazik olmalısın.
- You're our guest for the week.
- Bu hafta bizim misafirimizsin.
- He brought food to his guest and provided him shelter.
- Misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.
- You mustn't keep your guest waiting outside.
- Misafirini dışarıda bekletmemelisin.
- The other guest did this.
- Bunu diğer misafir yaptı.
- You're a guest here.
- Burada misafirsin.
- Tom is our guest.
- Tom bizim misafirimiz.
- Our guest is waiting for us downstairs.
- Misafirimiz alt katta bizi bekliyor.
- You're the guest.
- Sen misafirsin.
- The maid announced each guest.
- Hizmetçi, her misafiri anons etti.
- Sign the guest book.
- Misafir defterini imzala.
- I'm Tom's guest.
- Ben Tom'un misafiriyim.
- Tom has a guest.
- Tom'un misafiri var.
Show More (44)
|
| 2 |
guest |
konuk |
n. |
|
- We attended the dinner as their guests.
- Yemeğe onların konuğu olarak katıldık.
- We have a surprise guest for today's episode.
- Bugünkü bölümde sürpriz bir konuğumuz var.
- In two days time, next Saturday, I shall be the guest of the Slovenian State Secretary for Foreign Affairs in Ljubljana.
- İki gün sonra, önümüzdeki Cumartesi günü, Ljubljana'da Slovenya Dışişleri Bakanı'nın konuğu olacağım.
- Please bring in our next guest now.
- Lütfen sıradaki konuğumuzu şimdi getirin.
- Is it OK if I bring a guest?
- Bir konuk getirmemin bir sakıncası var mı?
- Tom has a guest.
- Tom'un bir konuğu var.
- I will come be your guest tomorrow.
- Yarın konuğun olarak geleceğim.
- You've been a great guest.
- Harika bir konuk oldun.
- You're a guest here.
- Burada bir konuksun.
- The other guest did this.
- Bunu diğer konuk yaptı.
- This is the guest room.
- Bu konuk odası.
- The hairdresser cut the guest's hair.
- Kuaför konuğun saçını kesti.
- Sami will be our guest tonight.
- Sami bu gece konuğumuz olacak.
- The ceremony was held in honor of the guest from China.
- Tören, Çin'den gelen konuğun onuruna gerçekleştirildi.
- You must be courteous to any guest.
- Her konuğa karşı saygılı olmalısın.
- I have a guest.
- Benim bir konuğum var.
- Tom is a frequent guest on the show.
- Tom programa sık sık konuk oluyor.
- Tom is our guest.
- Tom konuğumuzdur.
- You've been a great guest.
- Harika bir konuktun.
- A guest has sharp eyes.
- Bir konuğun keskin gözleri var.
- Fadil was an uninvited guest.
- Fadıl davetsiz bir konuktu.
- We have a very famous jew as a guest.
- Çok ünlü bir Yahudi konuğumuz var.
- And who is this guest standing next to the piano?
- Ve piyanonun yanında duran bu konuk kim?
- She was the last guest.
- O son konuktu.
- The last guest did that.
- Onu son konuk yaptı.
- Tom is a frequent guest on the show.
- Tom sık sık gösteriye konuk oluyor.
Show More (23)
|
| 3 |
guest |
davetli |
n. |
|
- Libya participated in the ministerial conference in Valencia as the Presidency's guest.
- Libya, Başkanlığın davetlisi olarak Valensiya'daki bakanlar konferansına katıldı.
- Libya participated in the ministerial conference in Valencia as the Presidency's guest.
- Libya, Valensiya'daki bakanlar konferansına Başkanlığın davetlisi olarak katıldı.
Show More (-1)
|
| 4 |
guest |
misafir |
adj. |
|
- The house has two guest bedrooms.
- Evde iki misafir odası bulunuyor.
Show More (-2)
|
| 5 |
guest |
konuk sanatçı |
adj. |
|
- The ensemble will welcome a surprise guest star next week.
- Topluluk önümüzdeki hafta sürpriz bir yıldızı konuk sanatçı olarak ağırlayacak.
Show More (-2)
|
| 6 |
guest |
otel müşterisi |
n. |
|
- All facilities in the hotel are free for the guests.
- Otelde bulunan tüm olanaklar otel müşterilerine ücretsizdir.
Show More (-2)
|
| 7 |
guest |
konuk sanatçı olarak rol almak |
v. |
|
- The actor will guest on a late-night show tomorrow.
- Oyuncu yarın gece yarısı gösterisinde konuk sanatçı olarak rol alacak.
Show More (-2)
|
