| 1 |
hare |
tavşan |
n. |
|
- He runs with the hare and hunts with the hounds.
- Tavşana koş, tazıya tut der.
- The hunter shoots deer and hares.
- Avcı geyik ve tavşan vurur.
- He runs with the hare and hunts with the hounds.
- Tavşana kaç der, tazıya tut.
- The hare is running in the garden.
- Tavşan bahçede koşuyor.
- The hunter shoots deer and hares.
- Avcı tavşanları ve geyikleri vuruyor.
- Where are you running, little hare?
- Nereye koşuyorsun, küçük tavşan?
- He runs with the hare and hunts with the hounds.
- Tavşana kaç, tazıya tut diyen biridir o.
- I saw a hare in the forest.
- Ormanda bir tavşan gördüm.
- Hares have long ears.
- Yaban tavşanlarının uzun kulakları vardır.
- I feed my hares with grass.
- Tavşanlarımı otla besliyorum.
- I saw a hare in the forest.
- Ben ormanda bir tavşan gördüm.
- The hare is running in the garden.
- Bahçede tavşan koşuyor.
- He runs with the hare and hunts with the hounds.
- O, tavşana kaç, tazıya tut diyor.
- He who has the hare in his hand is the hunter.
- Elinde tavşan olan kişi avcıdır.
- A hare raced with a tortoise.
- Bir tavşan bir kaplumbağa ile yarıştı.
- He who has the hare in his hand is the hunter.
- Tavşanı elinde tutan avcıdır.
- A hunter hunted hares with his dog.
- Bir avcı, köpeği ile tavşanları avladı.
Show More (14)
|
| 2 |
hare |
yabani tavşan |
n. |
|
- A hunter hunted hares with his dog.
- Bir avcı, köpeğiyle yabani tavşan avladı.
- Hares have long ears.
- Yabani tavşanların uzun kulakları vardır.
- Wolverine catches a lot of hares and black grouses, hazel grouses, small rodents.
- Kutup porsuğu bir sürü yabani tavşan, kara orman tavuğu, ela orman tavuğu ve küçük kemirgenler yakalar.
Show More (0)
|
| 3 |
hare |
tüymek |
v. |
|
- They immediately hared off when the gunman took his gun out.
- Silahlı adam silahını çıkardığında hemen tüydüler.
Show More (-2)
|
| 4 |
hare |
yaban tavşanı |
n. |
|
- The fox pursued the hare till the edge of the forest.
- Tilki, yaban tavşanını ormanın kenarına kadar kovaladı.
Show More (-2)
|
