|
- Foot and mouth disease is a highly infectious disease for our livestock, but completely harmless to humans.
- Şap hastalığı çiftlik hayvanlarımız için son derece bulaşıcı bir hastalıktır, ancak insanlar için tamamen zararsızdır.
- The addition of a reducing agent, usually ferrous sulphate, reduces chromium VI to a harmless chemical form.
- İndirgeyici bir maddenin, genellikle demir sülfatın eklenmesi, krom VI'yı zararsız bir kimyasal forma indirger.
- I am prepared to accept that some of these are harmless.
- Bunlardan bazılarının zararsız olduğunu kabul etmeye hazırım.
- Ten tonnes of lead in one place are absolutely harmless.
- Bir yerde on ton kurşun kesinlikle zararsızdır.
- Ten tonnes of lead in one place are absolutely harmless.
- Bir yerde bulunan on ton kurşun kesinlikle zararsızdır.
- It was wrongly stated in the discussions that so-called soft drugs are harmless.
- Tartışmalarda, yumuşak ilaçlar olarak adlandırılan maddelerin zararsız olduğu hatalı bir şekilde ifade edilmiştir.
- The reform proposed by the ECB, under its technical exterior, is therefore far from harmless.
- ECB tarafından önerilen reform, teknik görünümünün altında, bu nedenle zararsız olmaktan uzaktır.
- The reform proposed by the ECB, under its technical exterior, is therefore far from harmless.
- Bu nedenle Avrupa Merkez Bankası tarafından önerilen reform, teknik görünümü altında, zararsız olmaktan uzaktır.
- The ultimate goal is to stabilise concentrations in the atmosphere at harmless levels.
- Nihai hedef, atmosferdeki konsantrasyonları zararsız seviyelerde stabilize etmektir.
- The ultimate goal is to stabilise concentrations in the atmosphere at harmless levels.
- Nihai hedef atmosferdeki konsantrasyonları zararsız seviyelerde stabilize etmektir.
- There's no need to be frightened of the dog; he is quite harmless.
- Köpekten korkmaya gerek yok; o, oldukça zararsızdır.
- Tom is harmless.
- Tom zararsızdır.
- Sami is a harmless man.
- Sami zararsız bir adam.
- I'm quite harmless.
- Oldukça zararsızım.
- It may be quite harmless.
- Oldukça zararsız olabilir.
- The sound was annoying but harmless to the human body.
- Ses, rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.
- Sami is completely harmless.
- Sami tamamen zararsızdır.
- Bacteria are just tiny cells, harmless.
- Bakteriler sadece küçük hücrelerdir, zararsızdırlar.
- There's no need to be frightened of the dog; he is quite harmless.
- Köpekten korkmanıza gerek yok; oldukça zararsız.
- Warts are ugly but harmless.
- Siğiller çirkin ama zararsızdır.
- It's perfectly harmless.
- O tamamen zararsız.
- Tom seemed harmless.
- Tom zararsız görünüyordu.
- He's a completely harmless person.
- O tamamen zararsız bir insandır.
- Bacteria are just tiny cells, harmless.
- Bakteriler sadece küçük, zararsız hücrelerdir.
- Coil whine may sometimes be annoying, but it's usually harmless.
- Bobin sesi bazen can sıkıcı olabilir, ama genellikle zararsızdır.
- Tom's harmless.
- Tom zararsız.
- They're harmless.
- Zararsızlar.
- Coil whine may sometimes be annoying, but it's usually harmless.
- Bobin sesi bazen rahatsız edici olabilir, ama genelde zararsızdır.
- Tom is quite harmless.
- Tom oldukça zararsız.
- It's perfectly harmless.
- Tamamen zararsız.
- Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible.
- Özgürlük, her şeyi mümkün olduğunca zararsız hale getirebilmekten ibarettir.
- They're really harmless.
- Gerçekten zararsızlar.
- Most snakes on this island are harmless.
- Bu adadaki yılanların çoğu zararsızdır.
- This is completely harmless.
- Bu tamamen zararsız.
- Tom is harmless.
- Tom zararsız.
- Most snakes on this island are harmless.
- Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
- Tom is completely harmless.
- Tom tamamen zararsız.
- It looks harmless enough.
- Yeterince zararsız görünüyor.
- This fly is completely harmless.
- Bu sinek tamamen zararsız.
- Sami was a harmless teddy bear.
- Sami zararsız bir oyuncak ayıydı.
- He's a completely harmless person.
- O tamamen zararsız bir insan.
- This is completely harmless.
- Bu tamamen zararsızdır.
- It was a harmless school prank.
- Zararsız bir okul şakasıydı.
- There may be a killer who looks harmless in any social network.
- Herhangi bir sosyal ağda zararsız görünen bir katil olabilir.
- Tom seems harmless.
- Tom zararsız görünüyor.
- They're really harmless.
- Onlar gerçekten zararsız.
- The sound was annoying but harmless to the human body.
- Ses rahatsız ediciydi ama insan vücudu için zararsızdı.
- It was only meant as a harmless prank.
- Sadece zararsız bir şakaydı.
- Sami is a harmless man.
- Sami zararsız bir adamdır.
Show More (46)
|
