havoc - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
havoc tahribat n.
  • Fires wreak havoc in the city.
  • Yangınlar şehirde büyük tahribata yol açtı.
  • I understand the havoc it wreaked for so many individuals and communities in North Yorkshire and elsewhere.
  • Kuzey Yorkshire'da ve başka yerlerde pek çok birey ve topluluk için yarattığı tahribatı anlıyorum.
  • So exactly what havoc do these ships and flags of convenience wreak?
  • Peki, bu gemiler ve kolaylık bayrakları tam olarak nasıl bir tahribata yol açıyor?
Show More (2)
havoc zarar n.
  • It could wreak havoc on South Korea with which it technically remains at war.
  • Teknik olarak savaş halinde olduğu Güney Kore'ye zarar verebilirdi.
  • It could wreak havoc on South Korea with which it technically remains at war.
  • Teknik olarak savaş halinde olduğu Güney Kore'ye zarar verebilir.
  • In the future, enlargement will wreak havoc on the EU budget.
  • Genişleme gelecekte AB bütçesine büyük zarar verecektir.
Show More (0)
havoc yıkım n.
  • This is a recipe for disaster, which has already caused havoc that we cannot allow to be repeated.
  • Bu bir felaket reçetesidir ve halihazırda tekrarlanmasına izin veremeyeceğimiz bir yıkıma neden olmuştur.
Show More (-2)
havoc kargaşa n.
  • No Democrat will object to the fact that trouble-makers who come to cause havoc are arrested.
  • Hiçbir Demokrat, kargaşa çıkarmaya gelen sorun çıkaranların tutuklanmasına itiraz etmeyecektir.
Show More (-2)
havoc hasar n.
  • The hurricane has already caused havoc in the Caribbean.
  • Kasırga şimdiden Karayipler'de hasara yol açtı.
Show More (-2)