herald - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
herald müjdelemek v.
  • The new drug was heralded as a new way of curing cancer.
  • Yeni ilacın kanseri tedavi etmenin yeni bir yolu olduğu müjdelendi.
  • The Seville Summit was heralded as a new stage in the development of a European immigration and asylum policy.
  • Sevilla Zirvesi, Avrupa göç ve sığınma politikasının geliştirilmesinde yeni bir aşama olarak müjdelendi.
  • They expect the European Union to herald a European way of life.
  • Avrupa Birliği'nin Avrupalı bir yaşam tarzını müjdelemesini bekliyorlar.
Show More (6)
herald haberci n.
  • The outbreak of mad cow disease heralded a crisis in cattle farming.
  • Deli dana hastalığı salgını sığır yetiştiriciliğinde bir krizin habercisiydi.
  • The foot and mouth crisis of 2001 heralded the political landslide of 2002.
  • 2001'deki şap krizi 2002'deki siyasi heyelanın habercisiydi.
  • We would prefer harmonisation to be less of a herald of liberalisation.
  • Uyumlaştırmanın serbestleşmenin daha az habercisi olmasını tercih ederiz.
Show More (1)
herald (bir şeyin) göstergesi olmak v.
  • The dark clouds heralded the storm.
  • Kara bulutlar fırtınanın göstergesiydi.
Show More (-2)
herald elçi n.
  • The king's herald was killed by the angry villagers.
  • Kralın elçisi öfkeli köylülerce öldürüldü.
Show More (-2)