hindrance - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
hindrance engel n.
  • Heavy rainfalls were a hindrance to our trip.
  • Şiddetli yağışlar yolculuğumuza engel oldu.
  • There are a number of hindrances to it in the European Union.
  • Avrupa Birliği'nde bunun önünde bir takım engeller var.
  • Over the last few decades these hindrances seem to have been broken through.
  • Son birkaç on yılda bu engeller aşılmış gibi görünüyor.
Show More (4)
hindrance ayak bağı n.
  • They are allowed to do their job without hindrance.
  • Hiçbir ayak bağı olmadan işlerini yapmalarına izin veriliyor.
Show More (-2)
hindrance engelleme n.
  • They are holding the flags of national veto, hindrance and delay high.
  • Ulusal veto, engelleme ve geciktirme bayraklarını yüksekte tutuyorlar.
Show More (-2)