|
- In many Member States, the public is struggling with the notion that the husband can also apply for parental leave.
- Birçok Üye Devlette kamuoyu, kocanın da ebeveyn izni için başvurabileceği fikriyle mücadele ediyor.
- She could have told us of how ETA deprived her of her husband, Senator Casas.
- Bize ETA'nın onu kocası Senatör Casas'tan nasıl mahrum bıraktığını anlatabilirdi.
- In many Member States, the public is struggling with the notion that the husband can also apply for parental leave.
- Birçok Üye Devlette kamuoyu, kocanın da ebeveyn izni için başvurabileceği fikriyle mücadele etmektedir.
- Flora Brovina's husband is the guest of a Serbian woman in Belgrade.
- Flora Brovina'nın kocası Belgrad'da Sırp bir kadının misafiridir.
- All France believes your husband guilty, hates him as a traitor.
- Tüm Fransa kocanızın suçlu olduğuna inanıyor, ondan bir hain olduğu için nefret ediyorlar.
- When did your husband pass away?
- Kocan ne zaman öldü?
- Your 1st husband did pass away, right?
- İlk kocanız vefat etti, değil mi?
- All France believes your husband guilty, hates him as a traitor.
- Bütün Fransa kocanızın suçlu olduğunu düşünüyor ve ondan bir hain olarak nefret ediyor.
- When did your husband pass away?
- Kocanız ne zaman vefat etti?
- Your 1st husband did pass away, right?
- İlk kocan vefat etmişti, değil mi?
- All France believes your husband guilty, hates him as a traitor.
- Tüm Fransa kocanızın suçlu olduğuna inanıyor, ona bir hain gözüyle bakarak nefret ediyor.
- Everyone is curious about Mariangela's death and how that woman's husband drowned.
- Herkes Mariangela'nın ölümünü ve o kadının kocasının nasıl boğulduğunu merak ediyor.
- I think that you and your husband are faced with a very difficult decision.
- Bence siz ve kocanız çok zor bir kararla karşı karşıyasınız.
- Her husband is a member of the Oda family.
- Onun kocası Oda ailesinin bir üyesidir.
- Tom wondered how his ex-wife and her new husband were getting along.
- Tom eski karısıyla yeni kocasının nasıl geçindiğini merak ediyordu.
- She hated her husband.
- O, kocasından nefret etti.
- I understand you wish to contact your husband.
- Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- The loss of her husband was a great blow for Mary.
- Kocasını kaybetmek Mary için büyük bir darbe oldu.
- Tom is my husband's middle name.
- Tom kocamın ikinci adıdır.
- My colleague and her husband are both American.
- Hem iş arkadaşım hem de onun kocası Amerikalı.
- Her husband was supposed to come visit her from Paris for a single night Saturday night.
- Kocasının Cumartesi akşamı tek bir gece için Paris'ten onu ziyarete gelmesi gerekiyordu.
- She disliked her husband.
- O, kocasını sevmiyordu.
- Is this your husband?
- Bu kocan mı?
- She grabbed her cellphone and called her husband.
- Cep telefonunu aldı ve kocasını aradı.
- She is devoted to her husband.
- Kendini kocasına adamıştır.
- What will your husband do for three days in Prague?
- Kocanız Prag'da üç gün ne yapacak?
- I recommend a thorough checkup for your husband.
- Kocanız için kapsamlı bir tetkik öneririm.
- She was always complaining about her husband.
- Daima kocasından şikayet eder.
- Did you talk with your husband?
- Kocanla konuştun mu?
- Dan posed as Linda's husband.
- Dan Linda'nın kocası olarak poz verdi.
- She took over the business after her husband died.
- O, kocasının ölümünden sonra işi devraldı.
- His name is Tom and he's Mary's husband.
- Adı Tom ve Mary'nin kocası.
- Mary told me that she didn't love her husband anymore.
- Mary bana kocasını artık sevmediğini söyledi.
- The husband and his wife drink tea.
- Koca ve karısı çay içiyor.
- She didn't like her husband drunk.
- Kocasının sarhoş olmasından hoşlanmazdı.
- Tom is Mary's new husband.
- Tom, Mary'nin yeni kocası.
- Your husband is cheating on you.
- Kocanız sizi aldatıyor.
- She accused her husband of having been disloyal to her.
- Kocasını kendisine sadakatsizlik etmekle suçladı.
- Mary's husband abused her.
- Mary'nin kocası onu istismar etti.
- Would you like to see your husband grow a beard?
- Kocanızın sakal bıraktığını görmek ister misiniz?
- Fadil is Layla's sixth husband.
- Fadıl, Leyla'nın altıncı kocası.
- She called to tell me that her husband would be out of town for the weekend.
- Kocasının hafta sonu şehir dışında olacağını söylemek için beni aradı.
- She entrusted her baby to her divorced husband.
- Bebeğini boşandığı kocasına emanet etti.
- Layla left her husband out in the cold.
- Leyla, kocasını soğuk havada dışarıda bıraktı.
- Mary's husband took her to the fancy French restaurant for their belated anniversary dinner.
- Mary'nin kocası onu gecikmiş yıldönümü yemeği için şık bir Fransız restoranına götürdü.
- Mary asked her husband to grow a mustache like Tom's.
- Mary kocasından Tom'unki gibi bıyık bırakmasını istedi.
- The death of her husband changed her life completely.
- Kocasının ölümü hayatını tamamen değiştirmişti.
- Is that your husband?
- Kocanız mı o?
- She shared her husband's fate.
- Kocasıyla aynı akıbeti paylaştı.
- He wants to be a husband at every wedding, and the deceased at every funeral.
- O her düğünde bir koca ve her cenazede merhum olmak istiyor.
- She had lost all hope after the death of her husband.
- Kocasının ölümünden sonra tüm umudunu kaybetmişti.
- She wanted for nothing as long as her husband lived.
- Kocası hayatta olduğu sürece eli sıcak sudan soğuk suya değmedi.
- Mary didn't have a husband.
- Mary'nin kocası yoktu.
- Is that your husband?
- Bu kocan mı?
- She despised her husband.
- Kocasını hor gördü.
- Today is my husband's birthday.
- Bugün kocamın doğum günüdür.
- She has legally divorced her husband.
- Kocasını yasal olarak boşadı.
- She depends on her husband for everything.
- Her şey için kocasına bağlı.
- Her husband was supposed to come visit her from Paris for a single night Saturday night.
- Kocasının Cumartesi tek bir gece için Paris'ten onu ziyarete gelmesi gerekiyordu.
- Tom pretended to be Mary's husband.
- Tom, Mary'nin kocası gibi davranıyordu.
- Klava forgives her husband.
- Klava kocasını affetti.
- She waited on her husband all day long.
- O gün boyu kocasına hizmet etti.
- This is the first time I've seen her calling her husband.
- İlk defa onun kocasını aradığını gördüm.
- Did your husband have many enemies?
- Kocanın birçok düşmanı var mıydı?
- She was very worried about her husband's health.
- Kocasının sağlığı için çok endişeliydi.
- Tom didn't know who Mary's husband was.
- Tom, Mary'nin kocasının kim olduğunu bilmiyordu.
- Tom sat between Mary and her husband.
- Tom, Mary ve kocasının arasına oturdu.
- Her new husband turned out to be a bad person.
- Yeni kocasının kötü bir kişi olduğu ortaya çıktı.
- Mary left her husband.
- Mary kocasını terk etti.
- She called to tell me that her husband would be out of town for the weekend.
- O, kocasının hafta sonunda şehir dışında olacağını bana söylemek için aradı.
- Dan is Linda's husband.
- Dan, Linda'nın kocası.
- The neighbors say that Mary beats her husband.
- Komşular Mary'nin kocasını dövdüğünü söylüyor.
- Mary's husband picked her up at the station.
- Mary'nin kocası onu karakoldan aldı.
- Mary's husband always helps with the grocery shopping because she finds walking difficult.
- Mary'nin kocası her zaman market alışverişine yardım eder çünkü Mary yürümekte zorlanır.
- Layla has set up a shrine for her missing husband.
- Layla kayıp kocası için bir tapınak kurdu.
- Mary threw her husband's clothes in the fire.
- Mary kocasının kıyafetlerini ateşe attı.
- Tom was a terrible husband.
- Tom korkunç bir kocaydı.
- Her husband is usually drunk.
- Onun kocası genellikle sarhoştur.
- Tom is Mary's former husband.
- Tom Mary'nin eski kocası.
- She is always finding fault with her husband.
- Her zaman kocasında kusur buluyor.
- Is your husband at home?
- Kocan evde mi?
- She noticed her husband's wandering eye.
- Kocasının gözünün kaydığını fark etti.
- You already have a wonderful husband that loves you.
- Seni seven harika bir kocan var zaten.
- He is my husband's best friend.
- Kocamın en iyi arkadaşı.
- Virginia, a wife should have no secrets from her husband.
- Virginia, bir kadının kocasından sır saklamaması gerekir.
- Tom is Mary's husband, isn't he?
- Tom, Mary'nin kocası, değil mi?
- Do you have a husband?
- Kocan var mı?
- Tom pretended to be Mary's husband.
- Tom, Mary'nin kocasıymış gibi davrandı.
- She entrusted her husband with a letter.
- Kocasına bir mektup emanet etti.
- Her husband is American.
- Kocası Amerikalı.
- Tom and his husband like chemistry.
- Tom ve kocası kimyayı severler.
- She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
- She didn't like her husband.
- Kocasından hoşlanmıyordu.
- Her husband is about to die.
- Kocası ölmek üzere.
- Mary's husband died three hours after she did.
- Mary'nin kocası ondan üç saat sonra öldü.
- Mary divorced her husband and married Tom.
- Mary kocasından boşandı ve Tom'la evlendi.
- I know both Mary and her husband.
- Hem Mary'yi hem de kocasını tanıyorum.
- Mary's husband doesn't blame her for his problems.
- Mary'nin kocası kendi sorunları için onu suçlamıyor.
- He is a good husband to me.
- O benim için iyi bir koca.
- I don't think Mary would leave her husband.
- Mary'nin kocasını terk edeceğini sanmıyorum.
- She yearned for her husband to come home.
- Kocasının eve gelmesini özlemle bekledi.
- She baked her husband an apple pie.
- Kocasına elmalı turta pişirdi.
- A bad wife turns her husband into a shipwreck.
- Kötü bir eş, kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.
- She knows her husband's psychology.
- O, kocasının psikolojisini biliyor.
- Mary's husband is named Tom.
- Mary'nin kocasının adı Tom.
- His sister and her husband live in Canada.
- Onun kız kardeşi ve onun kocası Kanada'da yaşıyor.
- Is your husband at home?
- Kocanız evde mi?
- She was scared to death of her husband.
- Kocasından ölümüne korkuyordu.
- She hid this from her husband.
- Bunu kocasından sakladı.
- A woman whose husband has died is a widow.
- Kocası vefat etmiş bir kadın duldur.
- Her husband is now living in Tokyo.
- Kocası şu anda Tokyo'da yaşıyor.
- Sami portrayed himself as a loving husband.
- Sami kendini sevgi dolu bir koca olarak gösterdi.
- My sister's husband is my brother-in-law.
- Kız kardeşimin kocası benim kayınbiraderim.
- Tom wanted to be a better husband.
- Tom daha iyi bir koca olmak istiyordu.
- Mary said she didn't need a husband.
- Mary, bir kocaya ihtiyacı olmadığını söyledi.
- What's your husband's name?
- Kocanın adı ne?
- Did your husband have many enemies?
- Kocanızın çok düşmanı var mıydı?
- She didn't like her husband drunk.
- Kocasının sarhoş olmasını sevmiyordu.
- Mary never kisses her husband.
- Mary kocasını asla öpmez.
- I heard that Mary has been arrested for killing her husband.
- Kocasını öldürdüğü için Mary'nin tutuklandığını duydum.
- She hated her husband.
- Kocasından nefret ediyordu.
- I asked Mary why she never got remarried after her husband died.
- Mary'ye kocası öldükten sonra neden yeniden evlenmediğini sordum.
- Did her husband study or work in Germany?
- Kocası Almanya'da mı okuyor ya da çalışıyordu?
- Her husband eats everything she puts in front of him.
- Kocası, kadının önüne koyduğu her şeyi yiyor.
- Tom sat down between Mary and her husband.
- Tom, Mary ve kocasının arasına oturdu.
- She talked her husband into having a holiday in France.
- O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
- She murdered her husband.
- Kocasını katletmiş.
- She has always been faithful to her husband.
- Kocasına her zaman sadık olmuştur.
- Mary said she didn't need a husband.
- Mary bir kocaya ihtiyacı olmadığını söyledi.
- Mary has been arrested for killing her husband.
- Mary kocasını öldürdüğü için tutuklandı.
- Tom is Mary's husband's best friend.
- Tom, Mary'nin kocasının en iyi arkadaşı.
- Her late husband was a pianist.
- Rahmetli kocası piyanistti.
- Is that your husband?
- Kocan mı bu?
- Tom wanted to be a better husband.
- Tom, daha iyi bir koca olmak istedi.
- She didn't have the courage to talk about her husband's death.
- Kocasının ölümü hakkında konuşacak cesareti yoktu.
- Matt Brown is Rita Lewis's husband.
- Matt Brown, Rita Lewis'in kocası.
- The police think that Mary poisoned her husband.
- Polis Mary'nin kocasını zehirlediğini düşünüyor.
- If only her husband helped her, most of her problems at home would disappear.
- Kocası ona yardım etse, evdeki sorunlarının çoğu ortadan kalkar.
- Her husband plans to publish a new monthly magazine.
- Kocası yeni bir aylık dergi çıkarmayı planlıyor.
- Mary claimed that the handbag had been a present from her husband.
- Mary, çantanın kocasının hediyesi olduğunu iddia etti.
- Your husband has been shot.
- Kocanız vuruldu.
- My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
- The death of her husband completely overwhelmed her.
- Kocasının ölümü onu tamamen şaşkına çevirmiş.
- Do you and your husband usually eat meals together?
- Siz ve kocanız genellikle birlikte yemek yer misiniz?
- My sister's husband is my brother-in-law.
- Kız kardeşimin kocası kayınbiraderimdir.
- Her husband is now living in Tokyo.
- Kocası şimdi Tokyo'da yaşıyor.
- Is Tom your husband?
- Tom senin kocan mı?
- My last husband was a real idiot.
- Son kocam tam bir aptaldı.
- Klava forgives her husband.
- Klava kocasını affeder.
- I'm not your husband anymore.
- Artık kocan değilim.
- She had a daughter by her first husband.
- Onun ilk kocasından bir kızı vardı.
- Dan is Linda's husband.
- Dan, Linda'nın kocasıdır.
- Tom is a good husband.
- Tom iyi bir koca.
- Since her husband died, Cristina has suffered a lot.
- Kocası öldüğünden beri Christina çok acı çekiyor.
- An old husband has a wife far younger than him.
- Yaşlı bir kocanın kendisinden çok daha genç bir karısı var.
- Her husband doesn't even know why she died.
- Kocası neden öldüğünü bile bilmiyor.
- Someone told me you left your husband.
- Biri bana kocanı terk ettiğini söyledi.
- Tom asked Mary why she'd left her husband.
- Tom, Mary'ye kocasını neden terk ettiğini sordu.
- Tom said he knew who Mary's husband was.
- Tom, Mary'nin kocasının kim olduğunu bildiğini söyledi.
- I have a husband.
- Bir kocam var.
- Mary threw her husband's clothes in the fire.
- Mary kocasının giysilerini ateşe attı.
- Her husband never found out.
- Onun kocası asla öğrenmedi.
- Her husband drinks really like a fish.
- Kocası gerçekten bir balık gibi içiyor.
- She made fun of her husband.
- O, kocasıyla alay etti.
- Tom is a hen-pecked husband.
- Tom kılıbık bir koca.
- Her husband was snoring loudly.
- Kocası yüksek sesle horluyordu.
- Sami's visit only enflamed the conflict between Layla and her husband.
- Sami'nin ziyareti sadece Layla ve kocası arasındaki çatışmayı alevlendirdi.
- The loss of her husband was a great blow for Mary.
- Kocasının kaybı Mary için büyük bir darbeydi.
- She looks very young as against her husband.
- Kocasına göre çok genç duruyor.
- Mary doesn't ever kiss her husband in public.
- Mary kocasını asla herkesin önünde öpmez.
- Her husband asked her to throw that old hat away.
- Kocası ondan o eski şapkayı atmasını istedi.
- After her husband's death, she brought up the four children by herself.
- O, kocasının ölümünden sonra dört çocuğu tek başına yetiştirdi.
- I heard that Mary has been arrested for killing her husband.
- Mary'nin kocasını öldürdüğü için tutuklandığını duydum.
- Disgusted with her good-for-nothing husband, she divorced him.
- Hiçbir işe yaramayan kocasından iğrenip ondan boşandı.
- Mary's oldest son looks just like her husband.
- Mary'nin en büyük oğlu tıpkı kocasına benziyor.
- What's Mary's husband's name?
- Mary'nin kocasının adı ne?
- Mary added her husband's name to hers.
- Mary kocasının adını kendi adına ekledi.
- Tom is a good husband to me.
- Tom benim için iyi bir koca.
- Mary hardly ever kisses her husband anymore.
- Mary artık neredeyse kocasını hiç öpmüyor.
- Tom is Mary's husband's best friend.
- Tom Mary'nin kocasının en iyi arkadaşı.
- There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
- The death of her husband was her rebirth.
- Kocasının ölümü onun yeniden doğuşu oldu.
- She murdered her husband.
- O, kocasını öldürdü.
- Tom is Mary's new husband.
- Tom, Mary'nin yeni kocasıdır.
- Is your husband also from Boston?
- Kocan da Bostonlu mu?
- She talked her husband into having a holiday in France.
- Kocasını Fransa'da tatil yapmaya ikna etti.
- She stabbed her husband repeatedly.
- O, kocasını defalara bıçakladı.
- She finally decided to separate from her husband.
- Sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.
- There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Bir zamanlar kocası uzun yıllar önce ölmüş yaşlı bir kraliçe varmış ve güzel bir kızı varmış.
- Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
- Is your husband a picky eater?
- Kocanız seçici bir yiyici mi?
- To be honest with you, Tom is an unfaithful husband.
- Dürüst olmak gerekirse, Tom sadakatsiz bir koca.
- Mary divorced her husband several years ago.
- Mary birkaç yıl önce kocasından boşandı.
- My father's sister's husband is my uncle.
- Babamın kız kardeşinin kocası benim amcam.
- Mary doesn't ever kiss her husband in public.
- Mary kocasını toplum içinde asla öpmez.
- She waited eagerly for her husband's return.
- Kocasının dönüşünü hevesle bekledi.
- She was always complaining about her husband.
- Kocası hakkında sürekli şikâyet ediyor.
- She threw her drinking husband out of the house.
- O, içki içen kocasını evden attı.
- Mary would never leave her husband.
- Mary kocasını asla terk etmez.
- Do not come between a husband and his wife.
- Bir koca ile karısının arasına girme.
- Her husband is one of my friends.
- Kocası benim arkadaşlarımdan biri.
- Aren't you Mary's husband?
- Sen Mary'nin kocası değil misin?
- Since the death of her husband, Cristina has suffered a lot.
- Kocası öldüğünden beri Cristina çok acı çekti.
- That woman always cheated on her husband.
- O kadın, kocasını hep aldattı.
- She attended on her sick husband.
- Hasta kocasıyla ilgilendi.
- She made her husband an apple pie.
- Kocasına elmalı tart yaptı.
- He is my husband's best friend.
- O benim kocamın en iyi arkadaşıdır.
- Is this your husband?
- Bu senin kocan mı?
- Mary claimed that the handbag had been a present from her husband.
- Mary, el çantasının kocasından bir hediye olduğunu iddia etti.
- Mary misses her husband.
- Mary kocasını özlüyor.
- She divorced her husband.
- Kocasını boşamış.
- When your husband finds out, he won't be happy.
- Kocan öğrendiğinde, mutlu olmayacak.
- She has a husband and two daughters.
- Bir kocası ve iki kızı var.
- Do you and your husband usually eat meals together?
- Siz ve kocanız genellikle birlikte mi yemek yersiniz?
- Tom sat between Mary and her husband.
- Tom, Mary ile kocası arasında oturdu.
- Did she really kill her husband?
- Kocasını gerçekten öldürdü mü?
- Is it true that Mary killed her husband?
- Mary'nin kocasını öldürdüğü doğru mu?
- She would not give in to her husband.
- Kocasına teslim olmaz.
- Mary and her husband received the Nobel Prize in Physics in 1903.
- Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.
- Since Janet died, her husband has really gone off the deep end.
- Janet öldüğünden beri kocası öfkeden deliye döndü.
- Tom was carrying a pair of cross-country skis that he'd borrowed from Mary's husband.
- Tom, Mary'nin kocasından ödünç aldığı bir çift kros kayağı taşıyordu.
- What will your husband do for three days in Prague?
- Kocanız Prag'da üç gün boyunca ne yapacak?
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Eleanor bir kralın kızı olmasına ve büyük bir lüks içinde yetişmiş olmasına rağmen talihsizliği kocasıyla paylaşmaya kararlıydı.
- She booted her boozing husband out of the house.
- Kafayı çeken kocasını evden kovdu.
- How can I be a better dad and a better husband?
- Nasıl daha iyi bir baba ve daha iyi bir koca olabilirim?
- She usually talks about her late husband.
- Genelde rahmetli kocasından bahsediyor.
- After her husband's death, she brought up the two children all by herself.
- Kocasının ölümünden sonra iki çocuğunu tek başına büyüttü.
- Her husband is in prison.
- Kocası hapiste.
- I don't think Mary would ever leave her husband.
- Mary'nin kocasını terk edeceğini hiç sanmıyorum.
- Her husband is an adulterer.
- Onun kocası bir zinacıdır.
- I want to introduce you to my new husband.
- Seni yeni kocamla tanıştırmak istiyorum.
- She visited her husband in prison.
- Hapishanede kocasını ziyaret etti.
- She was very worried about her husband's health.
- Kocasının sağlığı için çok endişeleniyordu.
- Tom was Mary's third husband.
- Tom, Mary'nin üçüncü kocasıydı.
- This is the first time I've seen her calling her husband.
- Kocasını aradığını ilk kez görüyorum.
- She stood close to her husband.
- Kocasına yakın durdu.
- My colleague and her husband are both American.
- Meslektaşım da kocası da Amerikalı.
- Mary's husband is rich.
- Mary'nin kocası zengin.
- Mary visited her husband in prison.
- Mary cezaevindeki kocasını ziyaret etti.
- I'm not your husband anymore.
- Artık senin kocan değilim.
- She would not give in to her husband.
- O, kocasına boyun eğmedi.
- She employed a private detective to keep a watch on her husband.
- Kocasını izlemesi için özel bir dedektif tuttu.
- Mary asked Tom to pretend to be her husband.
- Mary Tom'dan kocası gibi davranmasını istedi.
- She cooked her husband an apple pie.
- Kocasına elmalı tart pişirdi.
- Tom wondered what Mary's husband was like.
- Tom, Mary'nin kocasının nasıl biri olduğunu merak ediyordu.
- Matt Brown is Rita Lewis's husband.
- Matt Brown, Rita Lewis'in kocasıdır.
- I have a husband.
- Benim bir kocam var.
- She attended on her sick husband.
- O, hasta kocasına hizmet etti.
- If you want money, I've got a rich husband.
- Para isterseniz, zengin bir kocam var.
- She knows her husband's psychology.
- Kocasının psikolojisini biliyor.
- Tom is Mary's husband's best friend.
- Tom, Mary'nin kocasının en iyi arkadaşıdır.
- What did your husband give you for your birthday?
- Kocan doğum günün için sana ne verdi?
- Dan is Linda's new husband.
- Dan, Linda'nın yeni kocasıdır.
- I don't have a husband.
- Benim bir kocam yok.
- She depends on her husband for everything.
- O, her şey için kocasına bağlıdır.
- She hid this from her husband.
- O bunu kocasından sakladı.
- Mary hardly ever kisses her husband anymore.
- Mary artık kocasını neredeyse hiç öpmüyor.
- How is your husband?
- Kocan nasıl?
- Don't you have a husband?
- Kocanız yok mu?
- Maria's late husband was a violinist.
- Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
- Tom is an exemplary husband.
- Tom örnek bir kocadır.
- Her husband is American.
- Onun kocası Amerikalıdır.
- Mary's husband must be missing her.
- Mary'nin kocası onu özlüyor olmalı.
- She hated her husband.
- Kocasından nefret ederdi.
- She cannot stand what her husband does.
- Kocasının yaptıklarına dayanamıyor.
- Are you Mary's husband?
- Mary'nin kocası mısın?
- Tom wondered how his ex-wife and her new husband were getting along.
- Tom eski eşinin ve onun yeni kocasının nasıl geçindiğini merak ediyordu.
- Layla's second husband commited suicide.
- Leyla'nın ikinci kocası intihar etti.
- Her husband drinks really like a fish.
- Onun kocası gerçekten çok içer.
- My colleague and her husband are both American.
- İş arkadaşım ve kocası Amerikalı.
- Mary visited her husband in prison.
- Mary kocasını hapishanede ziyaret etti.
- Mary and her husband live in Boston.
- Mary ve kocası Boston'da yaşıyor.
- Mary is depressed because her husband left her.
- Mary kocası onu terk ettiği için depresyondadır.
- She yearned for her husband to come home.
- Kocasının eve gelmesine can atıyordu.
- She employed a private detective to keep a watch on her husband.
- Kocasını izlemek için bir özel dedektif kiraladı.
- Mary's husband is named Tom.
- Mary'nin kocasının adı Tom'dur.
- Don't you think I know my own husband?
- Kendi kocamı tanımadığımı mı sanıyorsun?
- She feared cancer would kill her husband before their great-grandson was born.
- Büyük torunları doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu.
- She disliked her husband.
- Kocasından hoşlanmıyordu.
- I'm Sarah's husband.
- Ben Sarah'nın kocasıyım.
- She turfed her drinking husband out of the house.
- İçki içen kocasını evden kovdu.
- That woman always cheated on her husband.
- O kadın kocasını hep aldatırdı.
- Is Tom really Mary's husband?
- Tom gerçekten Mary'nin kocası mı?
- She stood by her husband whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı sıkışsa kocasının yanında dururdu.
- She helped her husband with his work.
- Kocasına işlerinde yardımcı oldu.
- I'm Sarah's husband.
- Ben Sarah'ın kocasıyım.
- She visited her husband in prison.
- Kocasını hapishanede ziyaret etti.
- Mary lied to her husband.
- Mary kocasına yalan söyledi.
- She had been in the hospital for a week before her husband came back.
- Kocası geri gelmeden önce bir haftadır hastanedeydi.
- When was your husband born?
- Kocanız ne zaman doğdu?
- She brushed her husband's hat.
- O, kocasının şapkasını fırçaladı.
- Since her husband died, Cristina has suffered a lot.
- Kocası öldüğünden beri Cristina çok acı çekti.
- Virginia, a wife should have no secrets from her husband.
- Virginia, bir kadının kocasından gizlisi saklısı olmamalıdır.
- She'll love her husband forever.
- O, kocasını ebediyen sevecek.
- Tom is a good husband and a good father.
- Tom iyi bir koca ve iyi bir baba.
- What did your husband give you for your birthday?
- Kocanız doğum gününüzde size ne hediye etti?
- She's leading a happy life with her husband near the sea in Kamakura.
- Kocasıyla birlikte Kamakura'da deniz kenarında mutlu bir hayat sürüyor.
- Her husband is in prison.
- Onun kocası hapiste.
- Tom is Mary's former husband.
- Tom, Mary'nin eski kocası.
- My third husband bought me this.
- Üçüncü kocam bana bunu aldı.
- The death of her husband changed her life completely.
- Kocasının ölümü onun hayatını tamamen değiştirdi.
- What is her husband like?
- Kocası nasıl biri?
- Mary never kisses her husband.
- Mary asla kocasını öpmez.
- Are you Mary's husband?
- Sen Mary'nin kocası mısın?
- When was your husband born?
- Kocan ne zaman doğdu?
- It was my husband's idea.
- O, benim kocamın fikriydi.
- Mary didn't have a husband.
- Mary'nin bir kocası yoktu.
- A friend of mine has recently divorced her husband.
- Benim bir arkadaşım, geçenlerde kocasından boşandı.
- She usually talks about her late husband.
- Genellikle rahmetli kocası hakkında konuşur.
- Mary asked Tom to pretend to be her husband.
- Mary Tom'dan kocasıymış gibi davranmasını istedi.
- Linda's husband was two-timing her.
- Linda'nın kocası, ona karşı ikili oynuyordu.
- She stood close to her husband.
- O, kocasına yakın durdu.
- You are always complaining about your husband.
- Her zaman kocandan şikâyet ediyorsun.
- A woman should follow whatever her husband orders.
- Bir kadın kocası ne emrederse onu yapmalıdır.
- He wrote to his daughter's husband.
- Kızının kocasına mektup yazdı.
- John will make a good husband and father.
- John iyi bir koca ve baba olacak.
- She had her husband drive the children to their homes.
- Kocasına çocukları arabayla evlerine bıraktırdı.
- Tom is Mary's current husband.
- Tom, Mary'nin şimdiki kocası.
- When her husband died, she felt like committing suicide.
- Kocası öldüğünde, intihar edecek gibi hissetti.
- Her husband is a member of the Oda family.
- Kocası Oda ailesinin bir üyesi.
- Fadil is Layla's sixth husband.
- Fadıl, Leyla'nın altıncı kocasıydı.
- Disgusted with her good-for-nothing husband, she divorced him.
- Hayırsız kocasından bıkıp onu boşadı.
- Layla hired a hitman to kill her former husband.
- Layla eski kocasını öldürmesi için bir kiralık katil tuttu.
- Is your husband also from Boston?
- Kocanız da Boston'dan mı?
- Sami was there when Layla's husband died.
- Layla'nın kocası öldüğünde Sami oradaydı.
- Tom was Mary's third husband.
- Tom Mary'nin üçüncü kocasıydı.
- Tom is Maria's husband's best friend.
- Tom, Maria'nın kocasının en iyi arkadaşı.
- Tom is Mary's second husband.
- Tom, Mary'nin ikinci kocasıdır.
- Mary's husband didn't even stick around until the baby was born.
- Hatta Mary'nin kocası bebek doğuncaya kadar bir yere ayrılmadı.
- She has lived alone ever since her husband died.
- O, kocası öldüğünden beri yalnız yaşıyor.
- I asked Mary why she never got remarried after her husband died.
- Mary'ye kocası öldükten sonra neden tekrar evlenmediğini sordum.
- A woman whose husband has died is a widow.
- Kocası ölen bir kadın dul kalır.
- Tom is Mary's husband.
- Tom Mary'nin kocası.
- Your husband's cheating on you.
- Kocan seni aldatıyor.
- She used her husband's credit card.
- Kocasının kredi kartını kullandı.
- Mary's husband doesn't blame her for his problems.
- Mary'nin kocası sorunları için onu suçlamıyor.
- Her husband is one of my friends.
- Onun kocası arkadaşlarımdan biridir.
- She surprised her husband.
- Kocasını şaşırttı.
- She broke into her husband's safe and stole all the money.
- Kocasının kasasına girdi ve tüm parayı çaldı.
- A friend of mine has recently divorced her husband.
- Bir arkadaşım yakın zamanda kocasından boşandı.
- Layla married her husband number four, Sami Majid, in 2002.
- Leyla, 2002'de dördüncü kocası Sami Mecit ile evlendi.
- Her husband also wanted custody of the children.
- Onun kocası da çocukların velayetini istedi.
- Sami killed Layla's husband.
- Sami, Layla'nın kocasını öldürdü.
- Mary's husband died three hours after she did.
- Mary'nin kocası o öldükten üç saat sonra öldü.
- Mary cheated on her husband.
- Mary kocasını aldattı.
- She looks very young as against her husband.
- Kocasına kıyasla çok genç gösterir.
- To make matters worse, her husband died.
- Daha da kötüsü, kocası öldü.
- Tom is a hen-pecked husband.
- Tom kılıbık bir kocadır.
- Mary's oldest son looks just like her husband.
- Mary'nin en büyük oğlu tıpkı onun kocasına benziyor.
- She said she'd never leave her husband.
- Kocasını asla terk etmeyeceğini söyledi.
- She could not get over her husband's death.
- Kocasının ölümünün üstesinden gelemedi.
- He is an ideal husband for me.
- O benim için ideal bir koca.
- I'm not sure how to be a good husband and father.
- Nasıl iyi bir koca ve baba olacağımdan emin değilim.
- Mary doesn't have a husband.
- Mary'nin bir kocası yok.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonunda annem bir şişe rom almak istemiş ve Ontario'daki içki dükkanındaki tezgahtar elinde kocasından bir not olup olmadığını sormuş.
- Mary is waiting for her husband to come home.
- Mary kocasının eve gelmesini bekliyor.
- Tom is my husband's middle name.
- Tom kocamın göbek adı.
- Layla hired a hitman to kill her former husband.
- Layla eski kocasını öldürmesi için bir tetikçi tuttu.
- Her husband never found out.
- Kocası hiç öğrenmedi.
- She stabbed her husband repeatedly.
- Kocasını defalarca bıçakladı.
- She helped her husband with his work.
- Kocasına işinde yardım etti.
- I thought Tom was your husband.
- Tom'u senin kocan sandım.
- Tom is your husband's middle name, isn't it?
- Tom kocanın ikinci adı, değil mi?
- How did your first husband die?
- İlk kocan nasıl öldü?
- Her husband has been in prison for three years.
- Kocası üç yıldır hapiste.
- Would you like to see your husband grow a beard?
- Kocanın sakal bıraktığını görmek ister misin?
- The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
- Kocasının bir kazada öldüğü haberi onun için büyük bir şok oldu.
- Layla has just murdered her husband.
- Leyla az önce kocasını öldürdü.
- She has lived alone ever since her husband died.
- Kocası öldüğünden beri yalnız yaşıyor.
- She has been very lonesome since her husband died.
- Kocası öldüğünden beri çok yalnız.
- Mary makes more money than her husband.
- Mary kocasından daha çok para kazanıyor.
- Tom didn't like Mary's husband.
- Tom Mary'nin kocasından hoşlanmıyordu.
- A bad wife turns her husband into a shipwreck.
- Kötü bir eş kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.
- You were encouraging this woman to love her husband.
- Bu kadını kocasını sevmesi için cesaretlendiriyordun.
- Please give my best regards to your husband.
- Lütfen kocanıza en iyi dileklerimi iletin.
- Mary doesn't love her husband.
- Mary kocasını sevmiyor.
- Is Tom your husband?
- Tom sizin kocanız mı?
- I'm not sure how to be a good husband and father.
- Nasıl iyi bir koca ve baba olunur emin değilim.
- You should stay in bed with your husband.
- Kocanla yatakta kalmalısın.
- When her husband died, she felt like committing suicide.
- Onun kocası öldüğünde, içinden intihar etmek geldi.
- He lured her away from her husband.
- Onu kocasından uzaklaştırdı.
- The death of her husband was her rebirth.
- Kocasının ölümü onun yeniden doğuşuydu.
- Her husband is about to die.
- Onun kocası ölmek üzere.
- The accident bereaved her of her husband.
- Kaza onu kocasından etti.
- She was on edge till she heard from her husband.
- O, kocasından haber alana kadar gergindi.
- She accused her husband of having been disloyal to her.
- O, kocasını ona karşı sadakatsızlık yapmakla suçladı.
- She made her husband an apple pie.
- Kocasına elmalı turta yaptı.
- Her husband is usually drunk.
- Kocası genellikle içkilidir.
- I want to be your husband.
- Kocan olmak istiyorum.
- You already have a wonderful husband that loves you.
- Zaten sizi seven harika bir kocanız var.
- After her husband's death, she brought up the two children all by herself.
- Kocasının ölümünden sonra o, iki çocuğu tamamen kendi başına yetiştirdi.
- She shared her husband's fate.
- Kocasının kaderini paylaştı.
- She baked her husband an apple pie.
- Kocasına elmalı tart pişirdi.
- Mary had no husband.
- Mary'nin kocası yoktu.
- Tom isn't Mary's husband.
- Tom, Mary'nin kocası değil.
- Tom wondered what Mary's husband was like.
- Tom Mary'nin kocasının nasıl olduğunu merak ediyordu.
- The husband is helping his wife in the kitchen.
- Kocası mutfakta karısına yardım ediyor.
- How did you meet your husband?
- Kocanızla nasıl tanıştınız?
- Tom didn't like Mary's husband.
- Tom, Mary'nin kocasından hoşlanmadı.
- Happy birthday to your husband!
- Kocanızın doğum günü kutlu olsun!
- Do you have a husband?
- Bir kocan var mı?
- Did Mary really kill her husband?
- Mary gerçekten kocasını öldürdü mü?
- She forgave her husband.
- Kocasını affetti.
- You're a good husband.
- Sen iyi bir kocasın.
- Seeing that her husband was feeling bad, Ana called for the doctor.
- Kocasının kötü hissettiğini gören Ana, doktor çağırdı.
- Mary rarely kisses her husband anymore.
- Mary artık nadiren kocasını öpüyor.
- Tom thinks Mary will divorce her husband.
- Tom, Mary'nin kocasından boşanacağını düşünüyor.
- Fadil was Layla's husband number four.
- Fadıl, Leyla'nın dördüncü kocasıydı.
- Mary is depressed because her husband left her.
- Mary, kocası onu terk ettiği için depresyondaydı.
- She made fun of her husband.
- Kocasıyla dalga geçti.
- Tom was killed by the husband of the woman he had been hanging out with.
- Tom, birlikte takıldığı kadının kocası tarafından öldürüldü.
- She surprised her husband.
- Kocasına sürpriz yaptı.
- Mary doesn't ever kiss her husband anymore.
- Mary artık kocasını hiç öpmüyor.
- Today is my husband's birthday.
- Bugün kocamın doğum günü.
- She stood by her husband whenever he was in trouble.
- O, kocasının başı ne zaman derde girse onu destekledi.
- She has legally divorced her husband.
- Kocasından yasal olarak boşandı.
- Don't you have a husband?
- Kocan yok mu?
- She got divorced from her husband.
- Kocasından boşandı.
- Fadil was Layla's husband number four.
- Fadıl, Leyla'nın dört numaralı kocasıydı.
- He wrote to his daughter's husband.
- Kızının kocasına yazdı.
- Her husband eats everything she puts in front of him.
- Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.
- She divorced her husband.
- O, kocasından boşandı.
- My last husband was a real idiot.
- Son kocam gerçek bir aptaldı.
- A husband can complete a woman's life.
- Bir koca bir kadının hayatını tamamlayabilir.
- She is always complaining of her husband's small salary.
- O her zaman kocasının düşük maaşından şikayet ediyor.
- She could not get over her husband's death.
- Kocasının ölümünü atlatamadı.
- She is always complaining of her husband's small salary.
- Daima kocasının az maaş almasından şikayet eder.
- Mary divorced her husband and married Tom.
- Mary kocasından boşanıp Tom'la evlendi.
- She poisoned her husband.
- Kocasını zehirledi.
- You are always complaining about your husband.
- Her daim kocandan yakınıyorsun.
- I'm Mary's husband.
- Ben Mary'nin kocasıyım.
- She waited on her husband all day long.
- Bütün gün kocasını bekledi.
- Mary has been arrested for killing her husband.
- Mary kocasını öldürmekten tutuklanmış.
- Tom is Mary's second husband.
- Tom, Mary'nin ikinci kocası.
- Her husband smokes like a chimney.
- Kocası baca gibi sigara içiyor.
- Mary was a reasonable woman and that made it easy for her husband to fulfill her wishes.
- Mary mantıklı bir kadındı ve bu da kocasının onun isteklerini yerine getirmesini kolaylaştırdı.
- Her husband also wanted custody of the children.
- Kocası çocukların velayetini de istedi.
- She didn't share her husband's excitement.
- Kocasının heyecanını paylaşmadı.
- She had lost all hope after the death of her husband.
- O, kocasının ölümünden sonra bütün umudunu kaybetmişti.
- Mary's husband must miss her.
- Mary'nin kocası onu özlüyor olmalı.
- She cooked her husband an apple pie.
- Kocasına elmalı turta pişirdi.
- Layla's husband passed away.
- Layla'nın kocası vefat etti.
- Jane is in her husband's good books.
- Jane kocasının gözüne girmiş durumda.
- Tom was a good husband and a wonderful father.
- Tom iyi bir koca ve harika bir babaydı.
- I'm Tom, Mary's husband.
- Ben Tom, Mary'nin kocasıyım.
- Her late husband was a violinist.
- Rahmetli kocası bir kemancıydı.
- She longs for her husband to arrive.
- Kocasının gelmesini özlemle bekliyor.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.
- How did you meet your husband?
- Kocanla nasıl tanıştın?
- Mary's husband didn't even stick around until the baby was born.
- Mary'nin kocası bebek doğana kadar ortalıkta görünmedi bile.
- She hatched a plan to kill her husband.
- Kocasını öldürmek için bir plan yaptı.
- You're a worthless husband.
- Sen değersiz bir kocasın.
- Layla married her husband number four, Sami Majid, in 2002.
- Layla dört numaralı kocası Sami Majid ile 2002'de evlendi.
- Her husband is heavily dependent on drugs.
- Kocası ilaçlara aşırı bağımlıdır.
- When a woman is murdered, the husband or boyfriend is always the number one suspect.
- Bir kadın öldürüldüğünde, kocası veya sevgilisi bir numaralı şüphelidir.
- She doesn't love her husband.
- Kocasını sevmiyor.
- The husband and his wife drink tea.
- Koca ve karısı çay içer.
- She turfed her drinking husband out of the house.
- İçen kocasını evden attı.
- They buried her dead husband.
- Ölen kocasını gömdüler.
- She longs for her husband to arrive.
- Kocasının gelmesini dört gözle bekliyor.
- Tom knew Mary's husband before she got married.
- Tom, Mary'nin kocasını evlenmeden önce tanıyordu.
- Her husband is heavily dependent on drugs.
- Kocası aşırı derecede uyuşturucu bağımlısıdır.
- You never should've left your husband.
- Kocanı asla terk etmemeliydin.
- Mary doesn't have a husband.
- Mary'nin kocası yok.
- She brushed her husband's hat.
- Kocasının şapkasını fırçaladı.
- My mother's sister's husband is my uncle.
- Annemin kız kardeşinin kocası benim amcam.
- Someone told me you left your husband.
- Birisi bana kocanı terk ettiğini söyledi.
- Where was Mary's husband?
- Mary'nin kocası neredeydi?
- I'm Jamal, Sarah's husband.
- Ben Jamal, Sarah'nın kocası.
- Her husband is an adulterer.
- Kocası bir zinakâr.
- She went on trial charged with murdering her husband.
- O, kocasını öldürmekle suçlandığı için mahkemelik oldu.
- Someone told me Mary left her husband.
- Birisi bana Mary'nin kocasını terk ettiğini söyledi.
- Tom worked for Mary's husband.
- Tom Mary'nin kocası için çalıştı.
- Tom insulted Mary and her husband.
- Tom, Mary ve kocasına hakaret etti.
- You are a wife to your husband.
- Sen kocanın karısısın.
- Her late husband was a pianist.
- Onun son kocası bir piyanistti.
- Layla has set up a shrine for her missing husband.
- Leyla kayıp kocası için bir türbe kurdu.
- Her husband is an excellent cook.
- Kocası mükemmel bir aşçıdır.
- Mary told me that she didn't love her husband anymore.
- Mary bana artık kocasını sevmediğini söyledi.
- She despised her husband.
- Kocasını küçümsedi.
- Mary's husband told me she wasn't at home.
- Mary'nin kocası evde olmadığını söyledi.
- Mary's husband is just as stubborn as she is.
- Mary'nin kocası da en az onun kadar inatçı.
- Her husband is an excellent cook.
- Kocası mükemmel bir aşçı.
- Dan was a good husband and a good father.
- Dan iyi bir koca ve iyi bir babaydı.
- His name is Tom and he's Mary's husband.
- Onun adı Tom ve o, Mary'nin kocasıdır.
- Layla has just murdered her husband.
- Layla az önce kocasını öldürdü.
- Did she really kill her husband?
- O gerçekten kocasını öldürdü mü?
- She poisoned her husband.
- O, kocasını zehirledi.
- The husband is helping his wife in the kitchen.
- Koca, mutfakta karısına yardım ediyor.
- Your husband has been shot.
- Kocan vuruldu.
- I'm Tom, Mary's husband.
- Ben Tom, Mary'nin kocası.
- Nancy has a hold on her husband.
- Nancy'nin kocası üzerinde büyük bir etkisi var.
- Mary stabbed her husband to death.
- Mary kocasını bıçaklayarak öldürdü.
- Since Janet died, her husband has really gone off the deep end.
- Janet öldüğünden beri kocası iyice zıvanadan çıktı.
- I will introduce her husband to you.
- Onun kocasını sana tanıtacağım.
- It was my husband's idea.
- Bu kocamın fikriydi.
- Mary's husband told me she wasn't at home.
- Mary'nin kocası bana onun evde olmadığını söyledi.
- Mary seldom kisses her husband anymore.
- Mary artık nadiren kocasını öpüyor.
- She took over the business after the death of her husband.
- Kocasının ölümünden sonra işi o devraldı.
- She finally decided to separate from her husband.
- O sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.
- She didn't like her husband.
- O, kocasından hoşlanmadı.
- Mary seldom kisses her husband anymore.
- Mary artık kocasını nadiren öpüyor.
- She had a daughter by her first husband.
- İlk kocasından bir kızı vardı.
- When a woman is murdered, the husband or boyfriend is always the number one suspect.
- Bir kadın öldürüldüğünde, kocası ya da erkek arkadaşı her zaman bir numaralı şüpheli olur.
- Since the death of her husband, Cristina has suffered a lot.
- Kocasının ölümünden beri Cristina çok acı çekti.
- He was killed by the husband of the woman he had been hanging out with.
- Birlikte olduğu kadının kocası tarafından öldürüldü.
- She is devoted to her husband.
- Kendini kocasına adadı.
- He is a good husband to me.
- O bana karşı iyi bir koca.
- She considered him as her future husband.
- Onu gelecekteki kocası olarak görüyordu.
- She took over the business after her husband died.
- Kocası öldükten sonra işi o devraldı.
- I will introduce her husband to you.
- Kocasını sizinle tanıştıracağım.
- She has always been faithful to her husband.
- O her zaman kocasına sadıktı.
- I consider myself a good husband.
- Kendimi iyi bir koca olarak görüyorum.
- Mary's oldest son looks a lot like her husband.
- Mary'nin en büyük oğlu kocasına çok benziyor.
- After her husband's death, she brought up the four children by herself.
- Kocasının ölümünden sonra dört çocuğunu tek başına büyüttü.
- She cherished the memory of her dead husband.
- Ölen kocasının hatırasına değer veriyordu.
- He wants to be a husband at every wedding, and the deceased at every funeral.
- Her düğünde koca, her cenazede merhum olmak istiyor.
- Is that your husband?
- Şu sizin kocanız mı?
- She got divorced from her husband.
- O, kocasından boşandı.
- Tom didn't know who Mary's husband was.
- Tom Mary'nin kocasının kim olduğunu bilmiyordu.
- His sister and her husband live in Canada.
- Kız kardeşi ve kocası Kanada'da yaşıyor.
- She divorced her husband.
- Kocasını boşadı.
- Mary's husband picked her up at the station.
- Mary'nin kocası onu istasyondan aldı.
- Tom was Mary's first husband.
- Tom, Mary'nin ilk kocasıydı.
- Is that your husband?
- Kocanız mı?
- She had been in the hospital for a week before her husband came back.
- Kocası dönene kadar bir hafta hastanede kalmıştı.
- She went on trial charged with murdering her husband.
- Kocasını öldürmekle suçlanarak mahkemeye çıkarıldı.
- He is an ideal husband for me.
- O, benim için ideal bir kocadır.
- Linda's husband was two-timing her.
- Linda'nın kocası, onu aldatıyordu.
- I'm Jamal, Sarah's husband.
- Ben Jamal, Sarah'ın kocasıyım.
- If you want money, I've got a rich husband.
- Eğer para istiyorsan, zengin bir kocam var.
- I understand you wish to contact your husband.
- Kocanızla iletişime geçmek istediğinizi anlıyorum.
- Tom is your husband's middle name, isn't it?
- Tom kocanızın göbek adı, değil mi?
- Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary yine kocasından şikayet etti - aynı eski hikaye.
- Her husband has a terrible cough.
- Kocasının korkunç bir öksürüğü var.
- Her new husband turned out to be a bad person.
- Yeni kocasının kötü biri olduğu ortaya çıktı.
- She has a husband and two daughters.
- Bir kocası ve iki kızı vardır.
- She looks very young as against her husband.
- Kocasının aksine çok genç görünüyor.
- The death of her husband completely overwhelmed her.
- Kocasının ölümü onu tamamen yıktı.
- Mary doesn't love her husband anymore.
- Mary artık kocasını sevmiyor.
- He was killed by the husband of the woman he had been hanging out with.
- Birlikte takıldığı kadının kocası tarafından öldürüldü.
- She grabbed her cellphone and called her husband.
- O, cep telefonunu kaptı ve kocasını aradı.
- My husband's situation is different.
- Kocamın durumu farklı.
- Mary's husband always wears the same hat.
- Mary'nin kocası hep aynı şapkayı takar.
- I recommend a thorough checkup for your husband.
- Kocanız için kapsamlı bir inceleme öneririm.
- She waited eagerly for her husband's return.
- Kocasının dönüşünü sabırsızlıkla bekledi.
- Sami is Layla's husband of twenty-six years.
- Sami, Leyla'nın yirmi altı yıllık kocasıdır.
- The loud drill gave her husband a headache.
- Yüksek sesli matkap kocasının başını ağrıttı.
- Layla left her husband out in the cold.
- Leyla kocasını soğukta bıraktı.
- Tom certainly is a good husband.
- Tom kesinlikle iyi bir koca.
- She cannot stand what her husband does.
- O, kocasının yaptıklarına katlanamıyor.
- The colleague whose husband is French has left for Paris.
- Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
- She'll love her husband forever.
- Kocasını sonsuza dek sevecek.
- John will make a good husband and father.
- John, iyi bir koca ve baba olur.
- Mary rarely kisses her husband anymore.
- Mary artık kocasını nadiren öpüyor.
- Mary stabbed her husband to death.
- Mary kocasını bıçaklayıp öldürdü.
- Tom worked for Mary's husband.
- Tom, Mary'nin kocası için çalışıyordu.
- Tom married Mary after her husband died.
- Tom, kocası öldükten sonra Mary ile evlendi.
- Tom is Mary's third husband.
- Tom, Mary'nin üçüncü kocası.
- Since her husband's death, she has been living alone.
- Kocası öldüğünden beri yalnız yaşıyor.
- She took over the business after the death of her husband.
- O, kocasının ölümünden sonra işi devraldı.
- She earns half as much money as her husband.
- Kocasının yarısı kadar para kazanıyor.
- I have a jealous husband.
- Kıskanç bir kocam var.
- She didn't have the courage to talk about her husband's death.
- Kocasının ölümü hakkında konuşmak için cesareti yoktu.
- Mary is younger than her husband.
- Mary kocasından daha genç.
- She was on edge till she heard from her husband.
- Kocasından haber alıncaya kadar diken üstündeydi.
- Is that your husband?
- Kocan bu mu?
- She doesn't love her husband.
- O, kocasını sevmez.
- A 43-year-old woman suspected of having shot dead her husband.
- 43 yaşında bir kadının kocasını vurarak öldürdüğünden şüpheleniliyor.
- Dan is Linda's new husband.
- Dan, Linda'nın yeni kocası.
- To Layla, Fadil is a devoted husband.
- Leyla'ya göre Fadıl sadık bir koca.
- You should stay in bed with your husband.
- Kocanla birlikte yatakta kalmalısın.
- Mary is waiting for her husband to come home.
- Mary kocasının eve dönmesini bekliyor.
- Tom is Mary's third husband.
- Tom, Mary'nin üçüncü kocasıdır.
- Her late husband was a violinist.
- Rahmetli kocası kemancıydı.
- I recommend a thorough checkup for your husband.
- Kocanız için kapsamlı bir sağlık kontrolü öneririm.
- I don't think Mary would ever leave her husband.
- Mary'nin kocasını terk edeceğini sanmıyorum.
- She was scared to death of her husband.
- Kocasından ölesiye korkuyordu.
Show More (575)
|