|
- She never complains about her serious illness.
- Ağır hastalığı ile ilgili asla şikayette bulunmaz.
- I believe there are no age limits for this type of illness.
- Bu tür bir hastalık için yaş sınırı olmadığına inanıyorum.
- It is essential that the European Union should endeavour to prevent illnesses caused by poverty.
- Avrupa Birliği'nin yoksulluktan kaynaklanan hastalıkları önlemek için çaba göstermesi elzemdir.
- Prisoners are highly exposed to illnesses through the use of common syringes and needles and sexual contact.
- Mahkumlar, ortak şırınga ve iğne kullanımı ve cinsel temas yoluyla hastalıklara büyük ölçüde maruz kalmaktadır.
- Is there any greater inequality than that in the face of an illness?
- Bir hastalık karşısında bundan daha büyük bir eşitsizlik olabilir mi?
- More people have long-term illnesses in Wales than in England or Scotland.
- Galler'de, İngiltere ve İskoçya'ya kıyasla daha fazla sayıda insan uzun süreli hastalıklara yakalanmaktadır.
- Bautista Barandalla, a Navarrian prisoner, suffers from an incurable illness.
- Navarralı bir mahkum olan Bautista Barandalla, tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan muzdarip.
- More people have long-term illnesses in Wales than in England or Scotland.
- Galler'de, İngiltere ve İskoçya'ya kıyasla daha fazla sayıda insan uzun süreli hastalıklara sahiptir.
- More people have long-term illnesses in Wales than in England or Scotland.
- Galler'de İngiltere ve İskoçya'ya kıyasla daha fazla insan uzun süreli hastalıklara sahiptir.
- These are worrying statistics, and we are not even talking about other food-related illnesses.
- Bunlar endişe verici istatistikler ve gıda ile ilgili diğer hastalıklardan bahsetmiyoruz bile.
- It has implications for farming, nutrition, the environment, and, of course, medicine and the treatment of illness.
- Tarım, beslenme, çevre ve elbette tıp ve hastalıkların tedavisi üzerinde etkileri vardır.
- We are of course aware of who is most often affected by the illness known as tinnitus.
- Tinnitus olarak bilinen hastalıktan en çok kimlerin etkilendiğinin elbette farkındayız.
- This means that companies are only interested in illnesses that generate money.
- Bu da şirketlerin sadece para getiren hastalıklarla ilgilendiği anlamına gelmektedir.
- I am also pleased to note the support for developing research into rare illnesses.
- Nadir hastalıklara yönelik araştırmaların geliştirilmesine verilen desteği de memnuniyetle not ediyorum.
- The Committee on Budgets adopted its opinion unanimously while I was absent through illness.
- Bütçe Komisyonu, ben hastalık nedeniyle yokken görüşünü oybirliğiyle kabul etti.
- This means that companies are only interested in illnesses that generate money.
- Bu da şirketlerin yalnızca para getiren hastalıklarla ilgilendiği anlamına gelmektedir.
- Some methods of health prevention and early detection of illness are essential.
- Sağlığın korunması ve hastalıkların erken teşhisi için bazı yöntemler gereklidir.
- It has implications for farming, nutrition, the environment, and, of course, medicine and the treatment of illness.
- Bu durumun tarım, beslenme, çevre ve tabii ki tıp ve hastalıkların tedavisi üzerinde etkileri olacaktır.
- We are not going to mention every illness we have ever suffered in another country.
- Başka bir ülkede yaşadığımız her hastalıktan bahsedecek değiliz.
- They will provide us with healthy citizens who do not fear illness.
- Bize hastalıktan korkmayan sağlıklı vatandaşlar sağlayacaklar.
- Echinacea should be taken at the first sign of a cold or illness.
- Ekinezya soğuk algınlığı veya hastalığın ilk belirtisinde alınmalıdır.
- Statistically, the cold is the most commonly occurring illness in the entire world.
- İstatistiksel olarak nezle, tüm dünyada en sık rastlanan hastalıktır.
- Depression may be part of a physical illness or an effect of medication.
- Depresyon fiziksel bir hastalığın bir parçası veya ilaç tedavisinin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
- This can reduce your chance of getting a cold, flu, or other illness.
- Bu, soğuk algınlığı, grip veya başka hastalıklara yakalanma şansınızı azaltabilir.
- This illness usually turns out to be a cold or flu.
- Bu hastalık genellikle soğuk algınlığı veya grip olarak ortaya çıkar.
- Statistically, the cold is the most commonly occurring illness in the entire world.
- İstatistiksel olarak soğuk algınlığı tüm dünyada en sık görülen hastalıktır.
- We are certain that he will get over his illness.
- Hastalığını atlatacağından eminiz.
- Statistically, the cold is the most commonly occurring illness in the entire world.
- İstatistiklere göre, soğuk algınlığı tüm dünyada en sık görülen hastalık.
- This condition also does not cause serious illness for your body.
- Bu durum ayrıca vücudunuz için ciddi bir hastalığa neden olmaz.
- This may be an after effect of previous illnesses or accidents.
- Bu daha önceki hastalıkların veya kazaların bir sonucu olabilir.
- Depression may be part of a physical illness or an effect of medication.
- Depresyon fiziksel bir hastalığın parçası ya da ilaç tedavisinin bir etkisi olabilir.
- This illness usually turns out to be a cold or flu.
- Bu hastalık genellikle soğuk algınlığı ya da grip olarak ortaya çıkıyor.
- This may be an after effect of previous illnesses or accidents.
- Bu, önceki hastalıkların ya da kazaların sonradan ortaya çıkan bir etkisi de olabilir.
- This can reduce your chance of getting a cold, flu, or other illness.
- Bu; nezle, grip veya başka hastalıklara yakalanma şansınızı azaltabilir.
- This illness usually turns out to be a cold or flu.
- Bu hastalık genellikle soğuk algınlığı veya grip şeklinde ortaya çıkar.
- This may be an after effect of previous illnesses or accidents.
- Bu, önceki hastalıkların veya kazaların sonradan ortaya çıkan bir sonucu olabilir.
- It is also cough, cold and flu season in China and patients may confuse these illnesses for coronavirus.
- Çin'de öksürük, soğuk algınlığı ve grip mevsimi de yaşanıyor ve hastalar bu hastalıkları koronavirüs zannedebiliyor.
- It took her ages to get over her illness.
- Hastalığını atlatması yıllar aldı.
- Echinacea should be taken at the first sign of a cold or illness.
- Ekinezya soğuk algınlığı ya da hastalığın ilk belirtisi görüldüğünde alınmalıdır.
- This can reduce your chance of getting a cold, flu, or other illness.
- Bu, soğuk algınlığı, grip ya da başka bir hastalığa yakalanma ihtimalinizi azaltabilir.
- Depression may be part of a physical illness or an effect of medication.
- Depresyon fiziksel bir hastalığın parçası olabileceği gibi ilaçların bir etkisi de olabilir.
- The clever doctor was able to cure the Prime Minister's illness.
- Zeki doktor, Başbakan'ın hastalığını tedavi etmeyi başardı.
- The concert was held over till the following week because of the singer's illness.
- Konser, şarkıcının hastalığı nedeniyle bir sonraki haftaya ertelendi.
- She recovered from her long illness.
- Uzun süren hastalığından sonra iyileşti.
- Illness prevented him from doing his work.
- Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- I've completely recovered from my illness.
- Hastalığımdan tamamen kurtuldum.
- A sudden illness forced her to cancel her appointment.
- Ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.
- He's still in poor health after his illness.
- Hastalığından sonra hala sağlık durumu kötü.
- Have you ever had any serious illness?
- Hiç ciddi bir hastalık geçirdiniz mi?
- I missed a lot of work through illness, so I've a lot of catching up to do.
- Hastalık nedeniyle çok iş kaçırdım, bu yüzden yetişmem gereken çok şey var.
- His absence was due to illness.
- Onun yokluğu hastalıktan dolayı idi.
- Illness prevented me from going to his concert.
- Hastalık onun konserine gitmemi engelledi.
- Illness prevented me from going to his concert.
- Hastalık benim onun konserine gitmemi engelledi.
- Money does not buy exemption from illness.
- Para hastalıktan muafiyeti satın almaz.
- To my regret, my father could not recover from his long illness.
- Ne yazık ki, babam uzun süren hastalığından iyileşemedi.
- Illness prevented me from going out.
- Hastalık dışarı çıkmamı engelledi.
- Tom decided to tell Mary the truth about his illness.
- Tom, Mary'ye hastalığı hakkındaki gerçeği anlatmaya karar verdi.
- Illness kept me from attending the meeting.
- Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.
- The boy battled against a serious illness.
- Çocuk ciddi bir hastalıkla savaştı.
- Illness prevented him from doing his work.
- Hastalığı işini yapmasını engelledi.
- Illness kept me from going there.
- Hastalık oraya gitmemi engelledi.
- She has got over her illness.
- Hastalığını yendi.
- He talked about her illness.
- O, kızın hastalığından bahsetti.
- They have devised a cure for this illness.
- Onlar bu hastalık için bir tedavi buldular.
- He could not attend the party because of illness.
- O, hastalığından dolayı partiye katılamadı.
- Mary kept working despite her illness.
- Mary hastalığına rağmen çalışmaya devam etti.
- The concert was held over till the following week because of the singer's illness.
- Şarkıcının hastalığından dolayı konser gelecek haftaya kadar ertelendi.
- His illness resulted from eating too much.
- Onun hastalığı çok yemek yediğinin göstergesi.
- Illness prevented Jim from attending the meeting.
- Hastalık Jim'in toplantıya katılmasını engelledi.
- They were grieved by the illness of their aunt.
- Teyzelerinin hastalığına üzülüyorlardı.
- His overwork brought on an illness.
- Fazla çalışması bir hastalığa yol açtı.
- If I had known about your illness, I would have visited you in the hospital.
- Hastalığını bilseydim seni hastanede ziyaret ederdim.
- He is suffering from a serious illness.
- Ciddi bir hastalıktan ötürü acı çekiyor.
- Due to my illness, I couldn't visit you.
- Hastalığım nedeniyle, seni ziyaret edemedim.
- Fight the illness.
- Hastalıkla savaş.
- He cured my illness.
- O benim hastalğımı tedavi etti.
- She attributed her failure to illness.
- Başarısızlığını hastalığına bağladı.
- Illness kept him from attending the party.
- Hastalığı partiye katılmasını engelledi.
- What illness do I have?
- Ne hastalığım var?
- Illness frustrated his plans for the trip.
- Hastalık onun gezi planlarını engelledi.
- He soon recovered from the illness.
- Hastalıktan kısa sürede kurtuldu.
- It's futile to feign illness.
- Hastalık numarası yapmak nafile.
- Is it true that you've never had a serious illness?
- Hiç ciddi bir hastalık geçirmediğin doğru mu?
- Illness prevented her from attending the party.
- Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
- She could not come on account of illness.
- Hastalık nedeniyle gelemedi.
- The old lady has been rather feeble since her illness.
- Yaşlı kadın hastalığından beri oldukça halsiz.
- He attended the meeting in spite of illness.
- Hastalığına rağmen toplantıya katıldı.
- My mother's illness prevented me from attending the meeting.
- Annemin hastalığı toplantıya katılmamı engelledi.
- Due to my illness, I couldn't visit you.
- Hastalığımdan dolayı seni ziyaret edemedim.
- He was absent because of illness.
- Hastalığı nedeniyle orada değildi.
- Illness prevented Jim from attending the meeting.
- Hastalık, Jim'in toplantıya katılmasına mâni oldu.
- It took John about two weeks to get over his illness.
- Hastalığını atlatması, John'un yaklaşık iki haftasını aldı.
- I am tired because of illness and work.
- Hastalık ve iş nedeniyle yorgunum.
- Illness prevented me from going abroad.
- Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.
- The boy was absent from school yesterday because of illness.
- Çocuk, hastalığı nedeniyle dün okula devamsızlık yaptı.
- It's a very serious illness.
- Çok ciddi bir hastalık.
- His illness dashed all his hopes.
- Onun hastalığı tüm umutlarını yıktı.
- He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
- At what rate did the illness spread?
- Hastalık hangi hızda yayıldı?
- He was weakened by illness and injury.
- Hastalık ve yaralanma yüzünden zayıf düşmüştü.
- He feels weak after his illness.
- Hastalığından sonra kendini zayıf hissediyor.
- I could not go to the party because of illness.
- Hastalık nedeniyle partiye gidemedim.
- Illness often results from poverty.
- Hastalık genellikle yoksulluktan kaynaklanır.
- She attributed her failure to her illness.
- O, başarısızlığını hastalığına bağladı.
- He cured my illness.
- Hastalığımı iyileştirdi.
- A childhood illness left her blind.
- Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.
- She cannot attend school on account of illness.
- O, hastalığı yüzünden okula gidemiyor.
- He attended the meeting in spite of illness.
- O, hastalığına rağmen toplantıya katıldı.
- Her illness kept her from attending the party.
- Onun hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.
- She was unable to come due to illness.
- Hastalığından dolayı gelemedi.
- Illness prevented her from taking a trip.
- Hastalık onun seyahate çıkmasını engelledi.
- A sudden illness prevented him from going there.
- Ani bir hastalık oraya gitmesini engelledi.
- Have you ever had a serious illness?
- Hiç ciddi bir hastalık geçirdiniz mi?
- She has completely recovered from her illness.
- Hastalığından tamamen kurtuldu.
- He died after a long illness.
- Uzun bir hastalıktan sonra öldü.
- Due to illness, he couldn't come with us.
- Hastalık nedeniyle, o bizimle gelemedi.
- One mustn't smoke because it causes illness.
- Sigara içilmemelidir çünkü hastalığa neden olur.
- He had no appetite because of his illness.
- Hastalığı yüzünden iştahsızdı.
- His illness resulted from eating too much.
- Hastalığı çok yemek yemesinden kaynaklandı.
- Illness prevented him from attending the meeting.
- Hastalık onun toplantıya katılmasını engelledi.
- She was unable to come due to illness.
- Hastalıktan ötürü gelemedi.
- My uncle has completely recovered from his illness.
- Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- He was absent from school on account of illness.
- Hastalık nedeniyle okula gelmedi.
- It's a very serious illness.
- Bu çok ciddi bir hastalıktır.
- Due to illness, he couldn't come with us.
- Hastalığından dolayı bizimle gelemedi.
- My uncle has completely recovered from his illness.
- Amcam hastalığından tamamen kurtuldu.
- Illness prevented me from going to school.
- Hastalık okula gitmemi engelledi.
- The effects of the illness were not serious.
- Hastalığın etkileri ciddi değildi.
- On account of illness, I couldn't call on you today.
- Hastalık nedeniyle bugün sizi arayamadım.
- Due to illness, he had to give up smoking.
- Hastalık nedeniyle, sigarayı bırakmak zorunda kaldı.
- Her illness kept her in hospital for six weeks.
- Hastalığı onu altı hafta hastanede tuttu.
- Tom had no appetite because of his illness.
- Tom hastalığı yüzünden iştahsızdı.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.
- Hastalığı onu altı hafta boyunca hastanede tuttu.
- If your illness becomes worse, call in a specialist.
- Hastalığınız kötüleşirse, bir uzman çağırın.
- He could not come on account of his illness.
- Hastalığı nedeniyle gelemedi.
- She cannot attend school on account of illness.
- Hastalığı nedeniyle okula devam edemiyor.
- I will battle with illness.
- Ben hastalıkla mücadele edeceğim.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Kendi tecrübelerime göre, hastalık genellikle uykusuzluktan kaynaklanır.
- She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Hastalığı nedeniyle altı haftadır hastanedeydi.
- Have you had any serious illnesses?
- Hiç ciddi bir hastalık geçirdin mi?
- Illness prevented me from taking a trip.
- Hastalık yolculuğa çıkmamı engelledi.
- She has got over her illness.
- O, hastalığını atlattı.
- You've never had a serious illness?
- Hiç ciddi bir hastalık geçirmedin mi?
- He has the strength to survive the illness.
- Hastalıktan kurtulacak gücü var.
- He attributed his failure in the exam to illness.
- Sınavdaki başarısızlığını hastalığına bağladı.
- He feels weak after his illness.
- O, hastalığından sonra zayıf hissediyor.
- My mother was very weak from a long illness.
- Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıftı.
- Tom died after a long illness.
- Tom uzun bir hastalıktan sonra öldü.
- Due to illness, he had to give up smoking.
- Hastalık nedeniyle sigarayı bırakmak zorunda kaldı.
- I've completely recovered from my illness.
- Hastalığımı tamamen atlattım.
- My mother hasn't slept in 3 days due to her illness.
- Annem hastalığı nedeniyle 3 gün uyumadı.
- I was absent last Tuesday on account of illness.
- Ben hastalıktan dolayı geçen Salı yoktum.
- Due to illness, she cannot come.
- Hastalığı nedeniyle gelemiyor.
- He resigned because of an illness.
- Bir hastalık yüzünden istifa etti.
- The girl went to school in spite of her illness.
- Hastalığına rağmen kız okula gitti.
- The bar-mitzvah party was cancelled due to illness.
- Bar-mitzvah partisi hastalık nedeniyle iptal edildi.
- His illness defeated all his hopes.
- Hastalığı tüm umutlarını yıktı.
- He resigned his post on account of illness.
- Hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- She was unable to come due to illness.
- Hastalığı nedeniyle gelemedi.
- He's still in poor health after his illness.
- Hastalığından sonra onun sağlığı hâlâ kötü.
- His son-in-law completely recovered from his illness.
- Onun damadı hastalığından tamamen iyileşti.
- Medicine is a treatment for illness.
- İlaç hastalık için bir tedavidir.
- Mary kept on working in spite of her illness.
- Mary hastalığına rağmen çalışmaya devam etti.
- Tom attributed his failure in the exam to illness.
- Tom, sınavdaki başarısızlığını hastalığa bağladı.
- He is absent because of illness.
- Hastalık yüzünden okula gelmedi.
- I feel indebted to you for your help during my illness.
- Hastalığım sırasında yaptığınız yardım için size borçlu hissediyorum.
- Illness prevented me from taking a trip.
- Hastalık seyahate çıkmamı engelledi.
- The patient is recovering from his illness.
- Hasta, hastalığını atlatıyor.
- He went to work in spite of his illness.
- Hastalığına rağmen işe gitti.
- There was no doctor who could cure her illness.
- Onun hastalığını tedavi edebilecek herhangi bir doktor yoktu.
- She could not come because of her illness.
- O hastalığından dolayı gelemedi.
- Illness prevented me from coming to school.
- Hastalık okula gelmemi engelledi.
- Nearly all men die of their remedies, and not of their illness.
- Neredeyse tüm insanlar hastalıklarından değil, tedaviden ölür.
- It's a serious illness.
- Bu ciddi bir hastalık.
- Illness prevented him from attending the meeting.
- Hastalık, onun toplantıya katılmasına mâni oldu.
- His illness may be cancer.
- Hastalığı kanser olabilir.
- His illness resulted from drinking too much.
- Hastalığı çok fazla içki içmesinden kaynaklandı.
- My mother was very weak from a long illness.
- Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıf düşmüştü.
- He has been confined to his bed with illness.
- Hastalığından dolayı yatağına hapsedildi.
- There is no illness like hope.
- Umut gibi bir hastalık yoktur.
- He is slowly recovering from his illness.
- Hastalığını yavaşça atlatıyor.
- She was still weak after her illness.
- Hastalığından sonra hala zayıftı.
- Tom's illness resulted from eating too much.
- Tom'un hastalığı çok yemek yemesinden kaynaklanıyordu.
- Her deathly paleness is due to long illness.
- Ölümcül solgunluğu uzun hastalıktan kaynaklanıyor.
- I couldn't attend the party on account of illness.
- Hastalık yüzünden partiye katılamadım.
- His illness is without a cure.
- Onun hastalığının bir çaresi yoktur.
- He has been confined to his bed with illness.
- Hastalığı yüzünden yatağa mahkum oldu.
- You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığını göz önünde bulundurmalısın.
- John's grandmother passed away after a long illness.
- John'un büyükannesi uzun bir hastalıktan sonra vefat etti.
- The boy was absent from school yesterday because of illness.
- Oğlan dün hastalık nedeniyle okula gelmedi.
- It won't be long before she gets over her illness.
- Hastalığını atlatması uzun sürmeyecek.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.
- Onun hastalığı altı hafta boyunca onu hastanede tuttu.
- John's grandmother died after a long illness.
- John'un büyükannesi uzun bir hastalıktan sonra öldü.
- Her illness kept her from attending the party.
- Hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.
- He resigned his post on account of illness.
- O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- He went to work in spite of his illness.
- O, hastalığına rağmen çalışmaya gitti.
- She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Hastalığı yüzünden altı hafta hastanede kaldı.
- I sincerely hope that you will soon recover from your illness.
- Hastalığınızdan yazık zamanda kurtulmanızı içtenlikle diliyorum.
- She recovered from her long illness.
- Uzun süren hastalığını atlattı.
- Her mother is not aware of her illness.
- Annesi hastalığının farkında değil.
- He was absent from school because of illness.
- O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
- Tom is suffering from a serious illness.
- Tom ciddi bir hastalıktan çekiyor.
- Illness prevented her from taking a trip.
- Hastalık onun geziye çıkmasını engelledi.
- He was absent from school on account of illness.
- O, hastalığından dolayı okulda yoktu.
- My mother hasn't slept in 3 days due to her illness.
- Annem hastalığı nedeniyle üç gündür uyumuyor.
- Illness frustrated his plans for the trip.
- Hastalık onun gezi planlarını bozdu.
- He had no appetite because of his illness.
- Hastalığından dolayı iştahı yoktu.
- He could not come because of his illness.
- O, hastalığından dolayı gelemedi.
- The boy battled against a serious illness.
- Oğlan, ciddi bir hastalıkla mücadele etti.
- He is concerned about his father's illness.
- Babasının hastalığı için endişeleniyor.
- If I'd known about his illness, I would've visited him in the hospital.
- Hastalığından haberim olsaydı, onu hastanede ziyaret ederdim.
- You've never had a serious illness?
- Senin hiç ciddi bir hastalığın olmadı değil mi?
- His overwork brought on an illness.
- Aşırı çalışması ona hastalık getirdi.
- It took John about two weeks to get over his illness.
- John'un hastalığını atlatması, yaklaşık iki hafta sürdü.
- She couldn't come because of an illness.
- Bir hastalık yüzünden gelemedi.
- Illness prevented me from coming to school.
- Hastalık beni okula gelmekten alıkoydu.
- Her illness prevented her from attending the party.
- Hastalığı partiye katılmasını engelledi.
- The patient finally conquered his illness.
- Hasta sonunda hastalığını yendi.
- She was still weak after her illness.
- O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
- Tom didn't want to talk about his illness.
- Tom hastalığı hakkında konuşmak istemedi.
- She cannot attend school on account of illness.
- Hastalık sebebiyle okula gidemiyor.
- I could not visit today because of my illness.
- Hastalığım nedeniyle bugün ziyaret edemedim.
- The doctor cured him of his illness.
- Doktor, onun hastalığını tedavi etti.
- Have you ever had a serious illness?
- Hiç ciddi bir hastalığa yakalandın mı?
- Tom kept his illness a secret.
- Tom hastalığını bir sır olarak sakladı.
- There was no doctor who could cure her illness.
- Hastalığını tedavi edebilecek bir doktor yoktu.
- He was absent because of illness.
- Hastalığı nedeniyle gelemedi.
- I will battle with illness.
- Hastalıkla savaşacağım.
- One mustn't smoke because it causes illness.
- İnsan sigara içmemeli çünkü hastalığa sebep oluyor.
- He is confined to his house by illness.
- O, hastalığından dolayı evine hapsedildi.
- He could not attend the party because of illness.
- Hastalık nedeniyle partiye katılamadı.
- Illness prevented him from attending the party.
- Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
- He was absent owing to illness.
- Hastalık nedeniyle devamsızlık yaptı.
- He showed great courage during his illness.
- Hastalığı sırasında büyük cesaret gösterdi.
- His illness is without a cure.
- Hastalığının tedavisi yok.
- His absence was due to illness.
- Yokluğu hastalıktan kaynaklanıyordu.
- I was absent last Tuesday on account of illness.
- Geçen Salı hastalık nedeniyle burada değildim.
- My mother's illness prevented me from attending the meeting.
- Annemin hastalığı, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.
- Chicken pox is a common childhood illness.
- Su çiçeği yaygın görülen bir çocukluk hastalığıdır.
- His illness dashed all his hopes.
- Hastalığı tüm umutlarını yıktı.
- She cannot attend school on account of illness.
- Hastalığı nedeniyle okula gidemiyor.
- She was anxious to recover from illness.
- O, hastalığı atlatma konusunda endişeliydi.
- He could not take examination on account of his illness.
- Hastalığı nedeniyle sınava giremedi.
- His son-in-law completely recovered from his illness.
- Damadı hastalığından tamamen kurtuldu.
- Her husband's illness caused her great anxiety.
- Kocasının hastalığı onda büyük bir endişeye yol açmıştı.
- He was absent from school because of illness.
- Hastalık yüzünden okula gidemedi.
- How do you know that the patient is not feigning illness?
- Hastanın hastalık numarası yapmadığını nereden biliyorsun?
- The patient will soon recover from his illness.
- Hasta yakında hastalığını atlatacak.
- I sincerely hope that you will soon recover from your illness.
- Hastalığınızdan en kısa zamanda kurtulmanızı içtenlikle diliyorum.
- Illness kept him from attending the party.
- Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
- His illness resulted from drinking too much.
- Onun hastalığı çok içmekten kaynaklanmaktadır.
- I am tired because of illness and work.
- Hastalık ve iş yüzünden yorgunum.
- Illness prevented him from attending the party.
- Hastalığı partiye katılmasını engelledi.
- Is it true that you've never had a serious illness?
- Hiç ciddi bir hastalık geçirmediğiniz doğru mu?
- If I had known about your illness, I could have visited you in the hospital.
- Hastalığını bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- She attributed her failure to illness.
- Başarısızlığını hastalığa dayandırdı.
- He talked about her illness.
- Hastalığı hakkında konuştu.
- Tom's illness resulted from eating too much.
- Tom'un hastalığı çok fazla yemek yemekten ileri geldi.
- He is absent because of illness.
- O hastalık nedeniyle yoktur.
- She attributed her failure to her illness.
- Başarısızlığını hastalığına bağlıyordu.
- If I'd known about his illness, I would've visited him in the hospital.
- Hastalığını bilseydim onu hastanede ziyaret ederdim.
- His overwork brought on an illness.
- Fazla çalışması hastalığa neden oldu.
- It won't be long before she gets over her illness.
- O çok geçmeden hastalığını atlatır.
- Due to illness, she cannot come.
- O hastalıktan dolayı gelemiyor.
- Tom had no appetite because of his illness.
- Tom'un hastalığından dolayı hiç iştahı yoktu.
- Illness prevented me from calling on you.
- Hastalık seni aramamı engelledi.
- Illness prevented Jane from going to school.
- Hastalık Jane'in okula gitmesini engelledi.
- He is slowly recovering from his illness.
- Hastalığı yavaş yavaş iyileşiyor.
- Illness forced him to give up school.
- Hastalık onu okulu bırakmaya zorladı.
- Chicken pox is a common childhood illness.
- Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
- The girl went to school in spite of her illness.
- Kız hastalığına rağmen okula gitti.
- He is suffering from a serious illness.
- Ciddi bir hastalıktan muzdarip.
- Medicine is a treatment for illness.
- İlaç, hastalık için bir tedavidir.
- She could not come on account of illness.
- O, hastalık yüzünden gelemedi.
- He is confined to his house by illness.
- Hastalığı yüzünden eve hapsoldu.
- She could not come because of her illness.
- Hastalığı yüzünden gelemedi.
- Illness kept me from attending the meeting.
- Hastalık beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.
- Illness prevented me from going abroad.
- Hastalık yurtdışına çıkmamı engelledi.
- He was allowed to walk around the hospital while he was convalescing from his illness.
- Hastalığından iyileşirken hastanede dolaşmasına izin verildi.
- He could not come because of his illness.
- Hastalığı yüzünden gelemedi.
- I could not visit today because of my illness.
- Hastalığım yüzünden bugün ziyaret edemedim.
- Tom decided to tell Mary the truth about his illness.
- Tom, Mary'ye hastalığı hakkındaki gerçeği söylemeye karar verdi.
- Illness prevented me from going to the party.
- Hastalık partiye gitmemi engelledi.
- Is Tom's illness serious?
- Tom'un hastalığı ciddi mi?
- Tom attributed his failure in the exam to illness.
- Tom, sınavdaki başarısızlığını hastalığına bağladı.
- Money does not buy exemption from illness.
- Para hastalıktan muafiyet satın almaz.
- He had no appetite because of his illness.
- Hastalığı yüzünden iştahı yoktu.
- She suffers from a chronic illness.
- O kronik bir hastalıktan muzdarip.
- Illness prevented me from attending the party.
- Hastalık partiye katılmamı engelledi.
- Tom is suffering from a serious illness.
- Tom ciddi bir hastalıktan muzdarip.
- His illness was mainly psychological.
- Hastalığı çoğunlukla psikolojikti.
- He had a serious illness in the autumn of 1823.
- 1823'ün sonbaharında ciddi bir hastalık geçirdi.
- My illness lasted for a month, from start to finish.
- Hastalığım başından sonuna kadar bir ay sürdü.
- He could not come on account of his illness.
- O, hastalığı nedeniyle gelemedi.
- They have devised a cure for this illness.
- Bu hastalık için bir tedavi bulmuşlar.
- John's grandmother passed away after a long illness.
- John'un büyükannesi uzun bir hastalığın ardından vefat etti.
- His illness may be cancer.
- Onun hastalığı kanser olabilir.
Show More (295)
|
