| 1 |
inhibit |
engellemek |
v. |
|
- Micromanaging can inhibit the development of creative thinking.
- Her şeye müdahale edilmesi yaratıcı düşüncenin gelişimini engelleyebilir.
- Does coordination inhibit the functioning of the market or support it?
- Koordinasyon piyasanın işleyişini engelliyor mu yoksa destekliyor mu?
- It inhibits the ability of some opposition movements to operate legally in the country.
- Bu durum bazı muhalif hareketlerin ülkede yasal olarak faaliyet gösterebilmelerini engellemektedir.
Show More (0)
|
| 2 |
inhibit |
cesaretini kırmak |
v. |
|
- This might inhibit participants from asking questions.
- Bu durum katılımcıların soru sorma konusunda cesaretlerini kırabilir.
Show More (-2)
|
| 3 |
inhibit |
inhibe etmek |
v. |
|
- These peptides inhibit all the enzymes that break down collagen in your skin.
- Bu peptitler cildinizdeki kolajeni parçalayan tüm enzimleri inhibe eder.
Show More (-2)
|
