involvement - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
involvement katılım n.
  • In fact, this matter takes on particular importance given the involvement of the military sphere.
  • Aslında bu konu, askeri alanın katılımı göz önüne alındığında özel bir önem kazanmaktadır.
  • How will the Council ensure full involvement of the European Parliament in the Cardiff Process?
  • Konsey, Avrupa Parlamentosunun Cardiff Süreci'ne tam katılımını nasıl sağlayacaktır?
  • The second point that is missing is that of parliamentary and representative involvement at all levels.
  • Eksik olan ikinci nokta ise her düzeyde parlamento ve temsilci katılımıdır.
Show More (71)
involvement karışma n.
  • The study analyzes the criminal involvement of adolescents.
  • Çalışma, ergen bireylerde suça karışma durumunu analiz etmektedir.
  • They were accused of involvement in an attack using explosives and of sabotaging national unity.
  • Patlayıcıların kullanıldığı bir saldırıya karışmakla ve ulusal birliği sabote etmekle suçlandılar.
  • You referred to the involvement of a diplomat in conspiratorial and other types of activity.
  • Bir diplomatın komplocu ve diğer türden faaliyetlere karışmasına atıfta bulundunuz.
Show More (3)
involvement dahil olma n.
  • This is a political question and it concerns the involvement of the European Union in this process.
  • Bu siyasi bir sorundur ve Avrupa Birliği'nin bu sürece dahil olmasıyla ilgilidir.
  • We now have the very dangerous involvement of the European Convention in defence matters.
  • Şimdi Avrupa Konvansiyonunun savunma konularına çok tehlikeli bir şekilde dahil olması söz konusu.
  • It is different because of the far greater involvement of third states in fishing it.
  • Üçüncü devletlerin balıkçılığa çok daha fazla dahil olması nedeniyle farklıdır.
Show More (2)
involvement müdahale n.
  • One of its key aims is to remove American involvement in European security.
  • Temel amaçlarından biri Avrupa güvenliğinde Amerikan müdahalesini ortadan kaldırmaktır.
  • Japan and Canada are now getting cold feet without US involvement.
  • Japonya ve Kanada şimdi ABD'nin müdahalesi olmadan çekingen davranıyor.
  • I am interested to hear the arguments of the European Commission justifying its indirect involvement in abortion.
  • Avrupa Komisyonu'nun kürtaja dolaylı müdahalesini haklı çıkaran argümanlarını duymak istiyorum.
Show More (1)
involvement ilgi n.
  • She has a strong involvement in children's books.
  • Çocuk kitaplarına yönelik derin bir ilgisi var.
  • Tom denied any involvement.
  • Tom olayla herhangi bir ilgisi olduğunu inkar etti.
Show More (-1)
involvement uğraş n.
  • He was known for his successful academic involvements.
  • Başarılı akademik uğraşları ile tanınıyordu.
Show More (-2)
involvement yasak aşk n.
  • He denied his involvement with the famous actress.
  • Ünlü aktrisle yasak aşk yaşadığını yalanladı.
Show More (-2)