| 1 |
latest |
son |
adj. |
|
- We all got worried about the latest news.
- Hepimiz son haberler karşısında endişelendik.
- The latest issue of the Harvard Business Review came up with the same conclusion.
- Harvard Business Review dergisinin son sayısında da aynı sonuca varılmıştır.
- I thank Parliament once again for this latest contribution to our efforts to refine the competition instrument.
- Rekabet aracını iyileştirme çabalarımıza yaptığı bu son katkı için Parlamento'ya bir kez daha teşekkür ediyorum.
- The latest amendment to the Turkish constitution does not go far enough.
- Türk anayasasında yapılan son değişiklik yeterince ileri gitmiyor.
- According to the latest information I have, it is 127 countries.
- Elimdeki son bilgilere göre bu sayı 127 ülke.
- Let us oppose this latest example of red tape from the top.
- Bürokrasinin bu son örneğine en tepeden karşı çıkalım.
- The latest example is the van Buitenen report of 31 August 2001.
- Bunun son örneği 31 Ağustos 2001 tarihli van Buitenen raporudur.
- The latest reports are frightening.
- Son raporlar korkutucu.
- The latest review of the regime entered into force on 1 January 2002 and it should expire on 31 December 2004.
- Rejimin son gözden geçirmesi 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir ve 31 Aralık 2004 tarihinde sona erecektir.
- This is the latest painful chapter in the history of this young democracy.
- Bu, bu genç demokrasinin tarihindeki son acılı dönemdir.
- Despite this, the latest FMD outbreak incurred billions´worth of damage to the European economy.
- Buna rağmen, son şap salgını Avrupa ekonomisine milyarlarca dolarlık zarar verdi.
- As I said just now, the latest IGC is about to start.
- Az önce de söylediğim gibi, son IGC başlamak üzere.
- The latest reports of women having been stoned to death according to ancient sharia laws are utterly hair-raising.
- Eski şeriat kanunlarına göre taşlanarak öldürülen kadınlarla ilgili son haberler tüyler ürpertici.
- You do not have to be a genius to understand that these latest crimes are disastrous for the Palestinian Authority.
- Bu son suçların Filistin Yönetimi için bir felaket olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.
- The latest consequence of that is that we now have Barcelona, 11 September, and water.
- Bunun son sonucu olarak artık Barselona, 11 Eylül ve su var.
- It is possible that the President herself was injured in this latest attack.
- Bu son saldırıda Başkan'ın kendisinin de yaralanmış olması mümkündür.
- The latest arrests made in France, Germany and also recently in Belgium confirm this.
- Fransa, Almanya ve son olarak Belçika'da yapılan tutuklamalar da bunu teyit etmektedir.
- The latest reports are frightening.
- Son raporlar korkutucudur.
- The Indian authorities and people have shown commendable restraint in the face of these latest outrages.
- Hint makamları ve halkı bu son saldırılar karşısında takdire şayan bir itidal göstermiştir.
- The latest proposals put forward in Europe point in this direction.
- Avrupa'da ortaya atılan son öneriler de bu yöne işaret etmektedir.
- What is the latest?
- Son durum nedir?
- The major issue facing democratic leaders is how to respond to this latest atrocity.
- Demokratik liderlerin karşı karşıya olduğu en önemli sorun, bu son vahşete nasıl yanıt verileceğidir.
- I can add that a practical guide to green procurement will be published later this year.
- Bu yılın sonlarına doğru yeşil satın alma konusunda pratik bir rehber yayınlanacağını da ekleyebilirim.
- And also, what is the latest on the national plans of action?
- Ayrıca, ulusal eylem planlarında son durum nedir?
- Please send me your latest catalogue.
- Lütfen bana son kataloğunuzu gönderin.
- Kelly's latest book appeared last week.
- Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.
- His latest works are on temporary display.
- Son eserleri geçici olarak sergileniyor.
- Tom remixed a track from John's latest album.
- Tom, John'un son albümünden bir parçayı remiksledi.
- Have you seen Tom's latest music video?
- Tom'un son müzik videosunu gördün mü?
- It's the latest craze sweeping Boston.
- Boston'u saran son çılgınlık bu.
- According to latest survey, 99% of employees want a free iPad.
- Son ankete göre, çalışanların %99'u ücretsiz iPad istiyor.
- I found his latest novel interesting.
- Son romanını ilgi çekici buldum.
- You need a Nintendo DS to play the latest Pokemon game.
- Son Pokemon oyununu oynamak için Nintendo DS'e ihtiyacın var.
- The country's only international airport has become the latest example of debt-trap diplomacy.
- Ülkenin tek uluslararası havalimanı borç tuzağı diplomasisinin son örneği oldu.
- This is Carrie Underwood's latest album.
- Bu Carrie Underwood'un son albümü.
- His latest musical pieces are just variants of his earlier work.
- Son müzikal parçaları önceki çalışmalarının varyantları.
- Have you heard the latest rumours?
- Son söylentileri duydun mu?
- What's the theme of his latest novel?
- Son romanının konusu ne?
- She follows all the latest trends in fashion.
- Modadaki tüm son trendleri takip ediyor.
- Have you seen Taylor Swift's latest music video?
- Taylor Swift'in son klibini izlediniz mi?
- The author's latest novel was very well-received.
- Yazarın son romanı çok iyi karşılandı.
- Have you seen Tom's latest music video?
- Tom'un son klibini izlediniz mi?
- Tom remixed a track from John's latest album.
- Tom, John'un son albümündeki bir parçaya remiks yaptı.
- Have you seen Tom's latest invention?
- Tom'un son icadını gördün mü?
- Tom's latest movie just came out.
- Tom'un son filmi yeni yayınlandı.
- Have you seen Taylor Swift's latest music video?
- Taylor Swift'in son müzik videosunu gördün mü?
- The writer's latest novel is well worth reading.
- Yazarın son romanı okumaya değer.
- What is the theme of his latest novel?
- Son romanının konusu nedir?
- Here is the latest interview!
- İşte son röportaj!
- This is my latest review.
- Bu benim son incelemem.
- I'm listening to Björk's latest song.
- Björk'ün son şarkısını dinliyorum.
- Please send me your latest catalog.
- Lütfen bana son kataloğunuzu gönderin.
- Tom talked about his latest conquest.
- Tom son fethi hakkında konuştu.
- The latest issue of the magazine will come out next Monday.
- Derginin son basımı, gelecek Pazartesi yayınlanacak.
- The latest issue of the magazine will come out next Monday.
- Derginin son sayısı, önümüzdeki Pazartesi günü çıkacak.
- I just bought the latest version of this MP3 player.
- Bu MP3 çaların son versiyonunu yeni aldım.
- His latest novel is well worth reading.
- Son romanı okumaya değer.
- The author presented a copy of his latest book to me.
- Yazar bana son kitabının bir kopyasını hediye etti.
- Tom's latest movie just came out.
- Tom'un son filmi yeni çıktı.
- It's the latest craze sweeping Boston.
- Boston'u kasıp kavuran son çılgınlık bu.
- Have you heard the latest rumors?
- Son söylentileri duydun mu?
- Tom talked about his latest conquest.
- Tom son fethinden bahsetti.
- The country's only international airport has become the latest example of debt-trap diplomacy.
- Ülkenin tek uluslararası havaalanı borç tuzağı diplomasisinin son örneği haline geldi.
Show More (60)
|
| 2 |
latest |
en son |
adj. |
|
- Please take a moment to check out some of our latest work.
- Lütfen en son çalışmalarımızdan bazılarına göz atmak için bir dakikanızı ayırın.
- This is my latest review.
- Bu benim en son incelemem.
- Clint Eastwood's latest movie is on at the theater.
- Clint Eastwood'un en son filmi sinemada.
- Have you seen Tom's latest invention?
- Tom'un en son buluşunu gördün mü?
- Please send me your latest catalogue.
- Lütfen bana en son kataloğunuzu gönderin.
- Please send me your latest catalog.
- Lütfen bana en son kataloğunu gönder.
- His latest novel is well worth reading.
- Onun en son romanı okumaya değer.
- I found his latest novel interesting.
- Onun en son romanını ilginç buldum.
- What is the theme of his latest novel?
- Onun en son romanının teması nedir?
- According to latest survey, 99% of employees want a free iPad.
- En son ankete göre çalışanların %99'u bedava iPad istiyor.
- This is Carrie Underwood's latest album.
- Bu, Carrie Underwood'un en son albümüdür.
- I'm listening to Björk's latest song.
- Björk'ün en son şarkısını dinliyorum.
- I would like to purchase your latest mail order catalogue.
- En son posta siparişi kataloğunuzu satın almak istiyorum.
Show More (10)
|
| 3 |
latest |
en geç |
adj. |
|
- We can then present the definitive proposal by no later than the beginning of November.
- Bu durumda nihai teklifi en geç Kasım ayı başında sunabiliriz.
- The nuclear power station in Medzamor must, as agreed, be shut down by no later than 2004.
- Medzamor'daki nükleer santral, üzerinde mutabık kalındığı üzere, en geç 2004 yılına kadar kapatılmalıdır.
- Decisions must, of course, be made by no later than tomorrow.
- Kararlar elbette en geç yarına kadar alınmalıdır.
- The economic criteria must be fulfilled no later than upon accession to the EU.
- Ekonomik kriterler en geç AB'ye katılımla birlikte yerine getirilmelidir.
- The Commission stated in this communiqué that it understands that closure will take place by no later than 2006.
- Komisyon bu tebliğde kapatma işleminin en geç 2006 yılında gerçekleşeceğini anladığını belirtmiştir.
- She must come home by 9 at latest.
- O en geç 9'a kadar eve gelmeli.
- She must come home by 9 at latest.
- En geç 9'da eve gelmeli.
Show More (4)
|
| 4 |
latest |
yeni |
adj. |
|
- It's office and retail space, plus housing all built with the latest green technology.
- Ofis ve perakende alanlarının yanı sıra yeni çıkan çevreci teknolojiyle inşa edilmiş konutlar.
- It's office and retail space, plus housing all built with the latest green technology.
- Burası ofis ve perakende alanının yanı sıra tamamı yeni çevreci teknolojiyle inşa edilmiş konutlardan oluşuyor.
- It's the latest craze sweeping Boston.
- Boston'u kasıp kavuran yeni akım bu.
Show More (0)
|
| 5 |
latest |
son çıkan |
adj. |
|
- It's office and retail space, plus housing all built with the latest green technology.
- Ofis ve geri dönüşüm alanları, ayrıca son çıkan çevreci teknoloji ile tasarlanmış konutlar.
Show More (-2)
|
