|
- Perhaps Parliament's services made a mistake.
- Belki de Parlamento servisleri bir hata yaptı.
- I apologise if I have made a mistake, but if not, I would like to receive an official explanation.
- Eğer bir hata yaptıysam özür dilerim ancak yapmadıysam resmi bir açıklama almak isterim.
- I haven't made a mistake yet.
- Henüz bir hata yapmadım.
- I made a mistake.
- Ben bir hata yaptım.
- Do you think I'm making a mistake?
- Size göre bir hata yapıyor muyum?
- If I've made a mistake, please let me know.
- Eğer bir hata yaptıysam, lütfen bana bildirin.
- Shouldn't we tell them we've made a mistake?
- Onlara bir hata yaptığımızı söylememiz gerekmez mi?
- Frankly speaking, you made a mistake.
- Açıkçası, bir hata yaptın.
- We believed that Jim had made a mistake.
- Jim'in bir hata yaptığına inanıyorduk.
- I told Tom I'd made a mistake.
- Tom'a bir hata yaptığımı söyledim.
- Tom discovered that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- He made a mistake and drank poison.
- Bir hata yaptı ve zehir içti.
- You've made a mistake.
- Bir hata yaptın.
- Perhaps I made a mistake.
- Belki de bir hata yaptım.
- You made a mistake.
- Bir hata yaptın.
- I think you've made a mistake.
- Bence bir hata yaptınız.
- Tom didn't realize he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
- I know I made a mistake, but you don't need to rub it in.
- Bir hata yaptığımı biliyorum ama bunu yüzüme vurmana gerek yok.
- You admitted that you made a mistake.
- Bir hata yaptığını kabul ettin.
- Let's hope you haven't made a mistake.
- Bir hata yapmadığınızı umalım.
- The court stenographer made a mistake.
- Mahkeme stenografı bir hata yaptı.
- I think Tom has made a mistake.
- Sanırım Tom bir hata yaptı.
- I hope you're not making a mistake.
- Umarım bir hata yapmıyorsundur.
- Tom admitted he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını itiraf etti.
- Someone made a mistake.
- Birisi bir hata yaptı.
- I see now that we've made a mistake.
- Bir hata yaptığımızı şimdi anlıyorum.
- If I have made a mistake, excuse me.
- Eğer bir hata yaptıysam, beni affedin.
- I admit I made a mistake.
- Bir hata yaptığımı kabul ediyorum.
- I think Tom made a mistake.
- Bence Tom bir hata yaptı.
- They must have made a mistake.
- Bir hata yapmış olmalılar.
- We must've made a mistake.
- Biz bir hata yapmış olmalıyız.
- Sami made a mistake.
- Sami bir hata yaptı.
- He made a mistake on purpose.
- O kasten bir hata yaptı.
- You always make a mistake.
- Sen her zaman bir hata yaparsın.
- They made a mistake.
- Bir hata yapmışlar.
- Why don't you just tell Tom you made a mistake?
- Neden Tom'a bir hata yaptığını söylemiyorsun?
- I don't deny I made a mistake.
- Bir hata yaptığımı inkar etmiyorum.
- Tom has made a mistake.
- Tom bir hata yaptı.
- He made a mistake.
- O bir hata yaptı.
- Tom will probably make a mistake.
- Tom muhtemelen bir hata yapacaktır.
- I told her I made a mistake.
- Ona bir hata yaptığımı söyledim.
- I made a mistake while looking.
- Bakarken bir hata yaptım.
- It is evident that he has made a mistake.
- Onun bir hata yaptığı aşikar.
- He made a mistake on purpose.
- Bilerek bir hata yaptı.
- I was afraid that I might make a mistake.
- Bir hata yapabilmekten korktum.
- I think you have made a mistake.
- Bence bir hata yaptınız.
- Tom discovered that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını keşfetti.
- I know I made a mistake.
- Bir hata yaptığımı biliyorum.
- I said you were making a mistake.
- Bir hata yaptığını söyledim.
- Somebody made a mistake.
- Biri bir hata yaptı.
- You must've made a mistake.
- Bir hata yapmış olmalısın.
- Can you please tell Tom I haven't made a mistake?
- Tom'a bir hata yapmadığımı söyler misin lütfen?
- Why don't you just tell Tom you made a mistake?
- Bir hata yaptığını neden Tom'a söylemiyorsun?
- If you make a mistake, just cross it out neatly.
- Eğer bir hata yaparsanız, sadece düzgün bir şekilde çiziniz.
- Do you think I'm making a mistake?
- Bir hata yaptığımı düşünüyor musun?
- Tom admitted that he had made a mistake on the invoice.
- Tom faturada bir hata yaptığını kabul etti.
- Tom didn't realize that he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
- He discovered that he had made a mistake.
- Bir hata yaptığını fark etti.
- Let's hope you haven't made a mistake.
- Umarım bir hata yapmamışsındır.
- Fadil sensed he had made a mistake by hiring Layla.
- Fadıl, Leyla'yı işe alarak bir hata yaptığını hissediyordu.
- I would never make a mistake like that.
- Asla böyle bir hata yapmam.
- I must have made a mistake.
- Ben bir hata yapmış olmalıyım.
- Let's hope Tom hasn't made a mistake.
- Umalım da Tom bir hata yapmamış olsun.
- Tom knows he made a mistake.
- Tom bir hata yaptığının farkında.
- You think I'm making a mistake, don't you?
- Sence ben bir hata yapıyorum, değil mi?
- If I make a mistake, it only shows you I am not a machine.
- Eğer bir hata yaparsam, bu sadece benim bir makine olmadığımı gösterir.
- I didn't make a mistake.
- Bir hata yapmadım.
- My calculator made a mistake.
- Hesap makinem bir hata yaptı.
- I told them I made a mistake.
- Onlara bir hata yaptığımı söyledim.
- I made a mistake and I'm sorry.
- Bir hata yaptım ve üzgünüm.
- Tom refused to admit that he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını kabul etmeyi reddetti.
- Tom was afraid that he was going to make a mistake.
- Tom bir hata yapacağından korkuyordu.
- We may have made a mistake.
- Biz bir hata yapmış olabiliriz.
- I was stupid to make a mistake like that.
- Böyle bir hata yapmakla aptallık ettim.
- Obviously I made a mistake.
- Belli ki bir hata yapmışım.
- Tom must've made a mistake.
- Tom bir hata yapmış olmalı.
- You're making a mistake.
- Bir hata yapıyorsun.
- I can't believe Tom made a mistake like that.
- Tom'un böyle bir hata yaptığına inanamıyorum.
- As is often the case with him, he made a mistake.
- Sık sık yaptığı gibi bir hata yaptı.
- We've likely made a mistake.
- Muhtemelen bir hata yaptık.
- I nearly made a mistake.
- Neredeyse bir hata yaptım.
- Tom let me know that I'd made a mistake.
- Tom bana bir hata yaptığımı bildirdi.
- Tom should just tell Mary he made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını Mary'ye söylemeli.
- We made a mistake.
- Biz bir hata yaptık.
- Tom realized that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- She acknowledged having made a mistake.
- O, bir hata yaptığını kabul etti.
- I think Tom made a mistake.
- Tom'un bir hata yaptığını düşünüyorum.
- I can't help but think you're making a mistake.
- Bir hata yaptığınızı düşünmeden edemiyorum.
- We may have made a mistake.
- Bir hata yapmış olabiliriz.
- He made a mistake.
- Bir hata yaptı.
- They made a mistake.
- Bir hata yaptılar.
- Tom made a mistake.
- Tom bir hata yaptı.
- I was afraid that I might make a mistake.
- Bir hata yapmaktan korkuyordum.
- You made a mistake on this one.
- Bunda bir hata yaptın.
- I told Tom he made a mistake.
- Tom'a bir hata yaptığını söyledim.
- Tom didn't seem to be willing to admit he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını kabul etmeye istekli görünmüyordu.
- He's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Birlikte çalışılması sinir bozucu bir insan çünkü bir hata yaptığında bunu asla kabul etmiyor.
- Tom realized he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- You'll make a mistake.
- Bir hata yapacaksın.
- Tom would never make a mistake like that.
- Tom asla böyle bir hata yapmazdı.
- If you make a mistake, give yourself some time and try again.
- Eğer bir hata yaparsan, kendine biraz zaman ver ve tekrar dene.
- Well, as I said, I think she's making a mistake.
- Dediğim gibi, bence bir hata yapıyor.
- I made a mistake.
- Bir hata yaptım.
- I nearly made a mistake.
- Neredeyse bir hata yapıyordum.
- Tom thought Mary had made a mistake.
- Tom, Mary'nin bir hata yaptığını düşündü.
- Tom just admitted he made a mistake.
- Tom az önce bir hata yaptığını kabul etti.
- If you make a mistake, give yourself some time and try again.
- Eğer bir hata yaparsanız, kendinize biraz zaman tanıyın ve tekrar deneyin.
- I must've made a mistake.
- Bir hata yapmış olmalıyım.
- Tom knows he made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını biliyor.
- You must have made a mistake.
- Bir hata yapmış olmalısın.
- Tom thought Mary had made a mistake.
- Tom Mary'nin bir hata yaptığını düşünüyordu.
- I told you I made a mistake.
- Sana bir hata yaptığımı söyledim.
- I've made a mistake.
- Ben bir hata yaptım.
- Is it possible we've made a mistake?
- Bir hata yapmış olabilir miyiz?
- He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- Do you think I'm making a mistake?
- Sizce bir hata yapıyor muyum?
- I think you've made a mistake.
- Sanırım bir hata yaptın.
- I think you're making a mistake.
- Bence bir hata yapıyorsun.
- If I've made a mistake, please let me know.
- Bir hata yaptıysam lütfen bana bildirin.
- I am afraid he will make a mistake.
- Korkarım ki bir hata yapacak.
- I think you're making a mistake, Tom.
- Bence bir hata yapıyorsun, Tom.
- Tom knew he had just made a mistake.
- Tom az önce bir hata yaptığını biliyordu.
- He seems to be afraid of being laughed at if he makes a mistake.
- Bir hata yaparsa kendisine gülünmesinden korkuyor gibi görünüyor.
- Sorry, I made a mistake.
- Özür dilerim, bir hata yaptım.
- I made a mistake while looking.
- Bakarken bir hata yapmışım.
- If you make a mistake, just cross it out neatly.
- Eğer bir hata yaparsan, sadece düzgünce üstünü çiz.
- How can you be so certain you haven't made a mistake?
- Bir hata yapmadığından nasıl bu kadar emin olabilirsin?
- He discovered that he had made a mistake.
- O, bir hata yaptığını anladı.
- I might make a mistake.
- Bir hata yapabilirim.
- Tom realizes he's made a mistake.
- Tom bir hata yaptığının farkında.
- Tom knew he had just made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını biliyordu.
- This is the first time I've ever made a mistake like this.
- İlk defa böyle bir hata yapıyorum.
- You think I'm making a mistake, don't you?
- Bir hata yaptığımı düşünüyorsun, değil mi?
- I think you're making a mistake, Tom.
- Sanırım bir hata yapıyorsun, Tom.
- Tom didn't have the courage to admit that he had made a mistake.
- Tom'un bir hata yaptığını kabul edecek cesareti yoktu.
- Tom is likely to make a mistake.
- Tom muhtemelen bir hata yapacak.
- We believed that Jim had made a mistake.
- Jim'in bir hata yaptığını düşünüyorduk.
- Please correct me when I make a mistake.
- Bir hata yaptığımda lütfen beni düzeltin.
- Frankly speaking, you made a mistake.
- Açık konuşmak gerekirse, bir hata yaptınız.
- I admit that I made a mistake.
- Bir hata yaptığımı kabul ediyorum.
- We've made a mistake.
- Bir hata yaptık.
- I've made a mistake in my calculations.
- Hesaplamalarımda bir hata yaptım.
- Tom realizes he's made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- How can you be certain you haven't made a mistake?
- Bir hata yapmadığınızdan nasıl emin olabilirsiniz?
- I see now that we've made a mistake.
- Şimdi bir hata yaptığımızı görüyorum.
- Tom couldn't convince Mary that she had made a mistake.
- Tom, Mary'yi bir hata yaptığına ikna edemedi.
- I didn't realize I'd made a mistake.
- Bir hata yaptığımı fark etmedim.
- Sorry, I made a mistake.
- Üzgünüm, ben bir hata yaptım.
- I've probably made a mistake.
- Muhtemelen bir hata yaptım.
- Tom acknowledged having made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını kabul etti.
- I made a mistake in judgment.
- Karar verirken bir hata yaptım.
- I've made a mistake.
- Bir hata yaptım.
- I think you have made a mistake.
- Sanırım bir hata yaptın.
- I think I made a mistake.
- Sanırım bir hata yaptım.
- He made a mistake and drank poison.
- O bir hata yaptı ve zehir içti.
- Tom admitted that he had made a mistake on the invoice.
- Tom faturada bir hata yaptığını itiraf etti.
- Admit that you made a mistake.
- Bir hata yaptığını kabul et.
- It is evident that he has made a mistake.
- Belli ki bir hata yapmış.
- I told him I made a mistake.
- Ona bir hata yaptığımı söyledim.
- They must have made a mistake.
- Onlar bir hata yapmış olmalılar.
- If I make a mistake, it only shows you I am not a machine.
- Eğer bir hata yaparsam, bu sadece sana bir makine olmadığımı gösterir.
- I hope I'm not making a mistake.
- Ben bir hata yapmadığımı umuyorum.
- We've probably made a mistake.
- Muhtemelen bir hata yaptık.
- Since you made a mistake in your project, you have to start over from scratch.
- Projenizde bir hata yaptığınız için sıfırdan başlamanız gerekiyor.
- Tom didn't realize that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
- Please correct me if I make a mistake.
- Bir hata yaparsam lütfen beni düzeltin.
- I think Tom has made a mistake.
- Bence Tom bir hata yaptı.
- As is often the case with him, he made a mistake.
- O sık sık yaptığı gibi bir hata yaptı.
- We made a mistake.
- Bir hata yaptık.
- Let's hope Tom hasn't made a mistake.
- Tom'un bir hata yapmadığını umalım.
- I made a mistake and I'm sorry.
- Bir hata yaptım ve özür dilerim.
- I must have made a mistake.
- Bir hata yapmış olmalıyım.
- I think maybe you've made a mistake.
- Bence bir hata yapmış olabilirsin.
- Shouldn't we tell them we've made a mistake?
- Onlara bir hata yaptığımızı söylememeli miyiz?
- Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Tom birlikte çalışıldığında sinir bozucu olan bir insan çünkü bir hata yaptığında bunu asla kabul etmiyor.
- I think I've made a mistake.
- Sanırım bir hata yaptım.
- Tom should just tell Mary he made a mistake.
- Tom, Mary'ye bir hata yaptığını söylemeliydi.
- I've made a mistake, haven't I?
- Bir hata yaptım, değil mi?
- I do not want to make a mistake.
- Bir hata yapmak istemiyorum.
- You must've made a mistake.
- Bir hata yapmış olmalısınız.
- Tom let me know that I'd made a mistake.
- Tom bana bir hata yaptığımı söyledi.
Show More (178)
|
|
- At this late hour, anyone can make a mistake.
- Bu geç saatte herkes hata yapabilir.
- This House will certainly not be making a mistake if it supports this position.
- Bu Meclis, bu tutumu desteklerse kesinlikle hata yapmayacaktır.
- Don't waste time with amateurs and risk them making a mistake with your data.
- Amatörlerle zaman kaybetmeyin ve verilerinizle ilgili hata yapma riskini göze almayın.
- Tom refused to admit that he'd made a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etmeyi reddetti.
- A teacher should never make fun of a pupil who makes a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrenci ile asla alay etmemelidir.
- I can't help but think you're making a mistake.
- Hata yaptığını düşünmeden edemiyorum.
- A teacher should never laugh at a student who makes a mistake.
- Öğretmen hata yapan bir öğrenciye asla gülmemeli.
- Tom made a mistake in choosing Mary for the job.
- Tom iş için Mary'yi seçerek hata yaptı.
- Even an expert driver can make a mistake.
- Usta bir şoför bile hata yapabilir.
- You think I'm making a mistake, don't you?
- Hata yaptığımı düşünüyorsun, değil mi?
- You're making a mistake.
- Hata yapıyorsun.
- Fadil sensed he had made a mistake by hiring Layla.
- Fadıl Leyla'yı işe almakla hata yaptığını hissetti.
- I rarely make a mistake.
- Ben nadiren hata yaparım.
- Anybody can make a mistake.
- Herkes hata yapabilir.
- A teacher must not laugh about a pupil who has made a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye gülmemeli.
- A teacher should never make fun of a student who makes a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrencisiyle asla dalga geçmemeli.
- John is likely to make a mistake.
- John'un hata yapması olasıdır.
- We've probably made a mistake.
- Biz muhtemelen hata yaptık.
- I admit I made a mistake.
- Hata yaptığımı kabul ediyorum.
- I told Tom I made a mistake.
- Tom'a hata yaptığımı söyledim.
- I have never made a mistake.
- Ben hiç hata yapmadım.
- I made a mistake in sending it or something.
- Onu göndermede falan hata yapmışımdır.
- I have never made a mistake.
- Hiç hata yapmadım.
- Tom isn't the only one who's made a mistake.
- Hata yapan tek kişi Tom değil.
- I know I made a mistake, but you needn't rub it in!
- Hata yaptığımı biliyorum ama kafama kakmana gerek yok!
- Tom didn't realize that he'd made a mistake.
- Tom hata yaptığını fark etmedi.
- I almost never make a mistake.
- Neredeyse hiç hata yapmam.
- A teacher should never laugh about a pupil who has made a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrencisine asla gülmemelidir.
- I didn't make a mistake.
- Ben hata yapmadım.
- I told Tom he made a mistake.
- Tom'a hata yaptığını söyledim.
- You always make a mistake.
- Hep hata yapıyorsun.
- Tom rarely makes a mistake.
- Tom nadiren hata yapar.
- A teacher should never laugh about a pupil who has made a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye asla gülmemeli.
- Tom acknowledged making a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etti.
- I hope you're not making a mistake.
- Hata yapmadığını umuyorum.
- Don't laugh at him for making a mistake.
- Hata yaptığı için ona gülme.
- Can you please tell Tom I haven't made a mistake?
- Lütfen Tom'a hata yapmadığımı söyleyebilir misiniz?
- Anyone can make a mistake.
- Herkes hata yapabilir.
- Everyone laughs at someone who makes a mistake.
- Herkes hata yapan birine güler.
- When you're in a hurry, it's easy to make a mistake.
- Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.
- We've likely made a mistake.
- Biz muhtemelen hata yaptık.
- She accused me of making a mistake.
- Beni hata yapmakla suçladı.
- Somebody must've made a mistake.
- Biri hata yapmış olmalı.
- I said you were making a mistake.
- Hata yaptığını söyledim.
- Don't make a mistake.
- Hata yapmayın.
- Tom seldom makes a mistake.
- Tom nadiren hata yapar.
- How can you be certain you haven't made a mistake?
- Hata yapmadığından nasıl emin olabiliyorsun?
- A teacher must not laugh about a pupil who has made a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrencisine gülmemelidir.
- If you're not careful, you'll make a mistake again.
- Dikkatli olmazsan, yine hata yaparsın.
- A teacher must not laugh at a pupil who made a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye gülmemelidir.
- I hope I'm not making a mistake.
- Umarım hata yapmıyorumdur.
- I think you're making a mistake.
- Sanırım hata yapıyorsun.
- Even an expert driver can make a mistake.
- Uzman bir sürücü bile hata yapabilir.
- How can you be so certain you haven't made a mistake?
- Hata yapmadığınızdan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
- I don't deny I made a mistake.
- Hata yaptığımı inkar etmiyorum.
- I didn't realize I'd made a mistake.
- Hata yaptığımın farkına varmadım.
- I know I made a mistake.
- Hata yaptığımı biliyorum.
- Don't be afraid to make a mistake.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Tom will probably make a mistake.
- Tom muhtemelen hata yapacak.
- Don't be afraid to make a mistake.
- Hata yapmaktan korkma.
- No matter how many people tell him he made a mistake, Tom still insists he's right.
- Kaç kişi ona hata yaptığını söylerse söylesin, Tom hala haklı olduğunda ısrar eder.
- No matter how many people tell Tom he made a mistake, he still insists he's right.
- Kaç kişi Tom'a hata yaptığını söylerse söylesin, o hala haklı olduğunda ısrar ediyor.
- I rarely make a mistake.
- Nadiren hata yaparım.
- Somebody's made a mistake.
- Birisi hata yaptı.
- I don't like to make a mistake.
- Hata yapmaktan hoşlanmam.
- I know I made a mistake, but you needn't rub it in!
- Hata yaptığımı biliyorum ama yüzüme vurmana gerek yok!
- I got Tom to admit he'd made a mistake.
- Tom'a hata yaptığını kabul ettirdim.
- I can't help but think you're making a mistake.
- İster istemez hata yaptığını düşünüyorum.
- A teacher should never laugh at a student who makes a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan öğrencisine asla gülmemelidir.
- She acknowledged having made a mistake.
- Hata yaptığını kabul etti.
- I admit that I made a mistake.
- Hata yaptığımı kabul ediyorum.
- I don't like to make a mistake.
- Ben hata yapmayı sevmiyorum.
- A teacher should never make fun of a student who makes a mistake.
- Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciyle asla dalga geçmemelidir.
- How long will it take before Tom realizes he's made a mistake?
- Tom'un hata yaptığını anlaması ne kadar sürer?
- Even an expert driver can make a mistake.
- Uzman bir şoför bile hata yapabilir.
- Somebody made a mistake.
- Birisi hata yaptı.
- I don't like to make a mistake.
- Hata yapmaktan hoşlanmıyorum.
- You made a mistake when you invited him.
- Onu davet ederek hata yaptın.
- Admit that you made a mistake.
- Hata yaptığını kabul et.
- I must have made a mistake somewhere.
- Bir yerde hata yapmış olmalıyım.
- I seldom make a mistake.
- Nadiren hata yaparım.
- I told Tom that I'd made a mistake.
- Tom'a hata yaptığımı söyledim.
- He's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Hata yapınca asla kabullenmediği için birlikte çalışması rahatsızlık verici biri.
- I must have made a mistake somewhere.
- Ben bir yerde hata yapmış olmalıyım.
- Tom is likely to make a mistake.
- Tom'un hata yapması muhtemel.
- Don't laugh at him for making a mistake.
- Hata yaptığı için ona gülmeyin.
- Tom hardly ever makes a mistake.
- Tom neredeyse hiç hata yapmaz.
- You admitted that you made a mistake.
- Hata yaptığınızı kabul ettiniz.
- I made a mistake in judgment.
- Yargıda hata yaptım.
- Tom couldn't convince Mary that she had made a mistake.
- Tom Mary'yi hata yaptığına ikna edemedi.
- I admitted I'd made a mistake.
- Hata yaptığımı kabul ettim.
- Tom acknowledged that he had made a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etti.
- Tom admitted he'd made a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etti.
- I told Tom I'd made a mistake.
- Tom'a hata yaptığımı söyledim.
- John is likely to make a mistake.
- John'un hata yapma ihtimali var.
- You'll make a mistake.
- Siz hata yapacaksınız.
- When writing English, she rarely makes a mistake.
- İngilizce yazarken nadiren hata yapar.
- Everyone makes a mistake at times.
- Herkes zaman zaman hata yapar.
- Fadil can't make a mistake.
- Fadıl hata yapamaz.
- I can't help but think you're making a mistake.
- Hata yaptığını düşünmemek elimde değil.
- Tom didn't seem to be willing to admit he'd made a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etmeye istekli görünmüyordu.
- Somebody's made a mistake.
- Biri hata yaptı.
- I seldom make a mistake.
- Ben nadiren hata yaparım.
- She accused me of making a mistake.
- O beni hata yapmakla suçladı.
- Tom almost never makes a mistake.
- Tom neredeyse hiç hata yapmaz.
- If I had a nickel for every time I made a mistake, I'd have made cheaper mistakes.
- Her hata yaptığımda beş sentim olsaydı, daha ucuz hatalar yapardım.
- Tom acknowledged having made a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etti.
- I am afraid he will make a mistake.
- Hata yapacağından korkuyorum.
- You made a mistake on this one.
- Bunda hata yapmışsın.
- A teacher must not laugh at a pupil who made a mistake.
- Bir öğretmen, hata yapan bir öğrenciye gülmemelidir.
- He was guilty of making a mistake.
- Hata yaptığı için suçluydu.
- Everyone laughs at someone who makes a mistake.
- Hata yapan birine herkes güler.
- I might make a mistake.
- Hata yapabilirim.
- Sometimes you should sometimes make a mistake to be properly understood.
- Bazen doğru anlaşılmak için hata yapmak gerekir.
- That doesn’t count as making a mistake.
- Bu hata yapmak sayılmaz.
Show More (112)
|