|
- The teacher told the students to find Europe on the map.
- Öğretmen öğrencilerine harita üzerinde Avrupa'yı bulmalarını söyledi.
- Secondly, the map of that state shall be redrawn along its 1967 borders.
- İkinci olarak, bu devletin haritası 1967 sınırlarına göre yeniden çizilecektir.
- The Member States can map out noise pollution themselves if they so wish.
- Üye Devletler isterlerse gürültü kirliliğinin haritasını kendileri çıkarabilirler.
- It is important for us to acquire a new map of world trade.
- Dünya ticaretine ilişkin yeni bir harita edinmemiz önemli.
- There is no line on a map beyond which such values no longer hold.
- Harita üzerinde bu değerlerin artık geçerli olmadığı bir çizgi yok.
- Secondly, the map of that state shall be redrawn along its 1967 borders.
- İkinci olarak bu devletin haritası 1967 sınırlarına göre yeniden çizilecektir.
- Moreover, if such a map were to exist already, I would still be opposed to a European policy on environmental noise.
- Ayrıca böyle bir harita zaten mevcut olsaydı, çevresel gürültüye ilişkin bir Avrupa politikasına yine de karşı olurdum.
- In addition, I cannot see the additional benefit a European noise pollution map would afford.
- Buna ek olarak bir Avrupa gürültü kirliliği haritasının sağlayacağı ek faydayı göremiyorum.
- We must use a proper map, a genuine maritime-style map.
- Düzgün bir harita kullanmalıyız, gerçek denizcilik tarzı bir harita.
- Thirdly, a balance in relations between the centres of power on the world map.
- Üçüncü olarak, dünya haritasındaki güç merkezleri arasındaki ilişkilerde bir denge sağlanması.
- What point have we reached in preparing the European map of ports of refuge?
- Avrupa sığınma limanları haritasını hazırlarken hangi noktaya ulaştık?
- Beyond it, the map shows a great deal of nothing.
- Bunun ötesinde, harita pek çok şeyi göstermiyor.
- There's no map, it's just green.
- Harita yok, sadece yeşil alan.
- There's no map, it's just green.
- Harita yok, sadece yeşillik var.
- Beyond it, the map shows a great deal of nothing.
- Oradan sonra harita büyük bir hiçlik gösteriyor.
- Beyond it, the map shows a great deal of nothing.
- Bunun ötesinde, harita büyük ölçüde hiçbir şey göstermiyor.
- There's no map, it's just green.
- Harita yok, sadece yeşillik alan.
- Check out the map to see where we went.
- Nereye gittiğimizi görmek için haritaya göz atın.
- Check out their whole route on the map or itinerary page.
- Tüm rotayı haritada veya seyahat planı sayfasında inceleyin.
- This is a map which will be useful when traveling by car.
- Bu araba ile seyahat ederken işe yarayacak bir harita.
- Here's a big map of Germany.
- İşte Almanya'nın büyük bir haritası.
- Look at the map on the wall carefully.
- Duvardaki haritaya dikkatlice bak.
- Tom left us this map.
- Tom bize bu haritayı bıraktı.
- What's the scale of this map?
- Bu haritanın ölçeği nedir?
- I faxed a map to them.
- Onlara bir harita faksladım.
- Do you have a more detailed map?
- Daha detaylı bir haritanız var mı?
- This is a map.
- Bu bir harita.
- Could I have a subway map, please?
- Bir metro haritası alabilir miyim lütfen?
- Tom always keeps a map in the glove compartment.
- Tom torpido gözünde her zaman bir harita bulundurur.
- A map is available upon request.
- Talep üzerine bir harita temin edilebilir.
- Can you find Eritrea on a map?
- Eritre'yi harita üzerinde bulabilir misin?
- This is a map of Ninohe District.
- Bu, Ninohe İlçesinin bir haritasıdır.
- I wish I'd looked at the map.
- Keşke haritaya baksaydım.
- Take a look at this map.
- Bu haritaya bir göz at.
- This place isn't on the map.
- Burası haritada yok.
- I'll see if I can find a map.
- Bakalım bir harita bulabilecek miyim.
- Do you have a more detailed map?
- Daha detaylı bir haritan var mı?
- Please give me a map of the town.
- Lütfen bana kentin bir haritasını verin.
- I handed a map to him.
- Ona bir harita verdim.
- Tom always carries a map and compass in his bag.
- Tom çantasında her zaman bir harita ve pusula taşır.
- Do you have a subway map?
- Metro haritanız var mı?
- Mary spread the big map on the table.
- Mary, büyük haritayı masanın üstüne yaydı.
- Do you have a map of Kyoto city?
- Kyoto şehrinin haritası var mı?
- I'd like a city map.
- Ben bir şehir haritası istiyorum.
- I can't find Boston on the map.
- Haritada Boston'u bulamıyorum.
- Take a look at this map.
- Şu haritaya bir bakın.
- Could I have a subway map, please?
- Bir metro haritası alabilir miyim, lütfen?
- Tom looked at the map on the table.
- Tom masanın üzerindeki haritaya baktı.
- I wish I had brought a map.
- Keşke harita getirseydim.
- This map is worthless.
- Bu harita değersiz.
- I faxed a map to him.
- Ona bir harita faksladım.
- Tom has a map.
- Tom'un haritası var.
- Where can I get a map?
- Nereden harita bulabilirim?
- The tourist information center gave a city map to whoever asked it.
- Turist danışma merkezi isteyen herkese bir şehir haritası verdi.
- Tom is looking closely at the map.
- Tom haritaya yakından bakıyor.
- Can you find Afghanistan on a map?
- Afganistan'ı harita üzerinde bulabilir misin?
- Can you find Kyrgyzstan on a map?
- Harita üzerinde Kırgızistan'ı bulabilir misin?
- I am looking at the map.
- Haritaya bakıyorum.
- He painted the map blue.
- Haritayı maviye boyadı.
- We have a map.
- Bizde bir harita var.
- Here's the map you were looking for.
- İşte aradığın harita.
- Let me show you where Boston is on the map.
- Boston'un haritada nerede olduğunu göstereyim.
- Do you have a subway map?
- Bir metro haritan var mı?
- The blue lines on the map represent rivers.
- Haritada mavi çizgiler nehirleri temsil ediyor.
- I'd like to buy a map.
- Bir harita satın almak istiyorum.
- Where is my position on the map?
- Haritada yerim neresi?
- Tom pointed to the map on the wall.
- Tom duvardaki haritayı gösterdi.
- If it had not been for the map, I would have lost my way.
- Eğer harita olmasaydı, yolumu kaybederdim.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güveniyor olsam da o yanlıştı.
- Where can I buy a map?
- Nereden bir harita satın alabilirim?
- I need a map.
- Bir haritaya ihtiyacım var.
- Here's the map.
- İşte harita.
- Please look at the map on page 25.
- Lütfen 25.sayfadaki haritaya bak.
- Look at your map.
- Haritana bak.
- Dan handed the map to Linda.
- Dan haritayı Linda'ya uzattı.
- Finland is on the map.
- Haritada Finlandiya var.
- There is a map on the table.
- Masanın üzerinde bir harita var.
- Now tell me, how much does a map cost?
- Şimdi söyle bana, bir harita ne kadar?
- I have the map.
- Harita bende.
- Show me where Boston is on the map.
- Bana haritada Boston'un yerini göster.
- They carried a map with them in case they should lose their way.
- Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
- Blue lines on the map designate rivers.
- Harita üzerindeki mavi çizgiler nehirleri gösterir.
- I wanted to buy a map of Boston.
- Bir Boston haritası satın almak istedim.
- Where can I get the map?
- Haritayı nereden bulabilirim?
- Will you take this bag while I consult the map?
- Ben haritaya bakarken bu çantayı tutar mısın?
- This is the route indicated in the map.
- Bu, haritada gösterilen yoldur.
- The Metro map is easy to follow.
- Metro haritasını takip etmek çok kolay.
- Where can I get a map?
- Nereden bir harita alabilirim?
- I remember this map.
- Bu haritayı hatırlıyorum.
- Look at the map on page 25.
- Sayfa yirmi beşteki haritaya bak.
- Here's the map you've been looking for.
- İşte aradığınız harita.
- There is a map on the desk.
- Masanın üzerinde bir harita var.
- Can you show me on the map?
- Bana haritada gösterebilir misin?
- This map is worthless.
- Bu harita işe yaramaz.
- This is a map of the city of Osaka.
- Bu Osaka şehrinin bir haritası.
- This is a map of Boston.
- Bu bir Boston haritası.
- Tom always keeps a map in the glove compartment.
- Tom her zaman torpido gözünde bir harita tutar.
- My schoolmate is holding a map of Beijing in his hand.
- Okul arkadaşımın elinde bir Pekin haritası var.
- Let's look at the map of the city!
- Şehrin haritasına bakalım!
- This road isn't on the map.
- Bu yol haritada yok.
- Is that the map that Tom gave you?
- Tom'un sana verdiği harita bu mu?
- Tom unfolded the map.
- Tom haritayı açtı.
- If only I had a map, I could show you the way.
- Keşke bir haritam olsaydı, size yolu gösterebilirdim.
- This region was wiped off the map after a hurricane.
- Bu bölge bir kasırgadan sonra haritadan silindi.
- This is a map of the city of Osaka.
- Bu, Osaka kentinin bir haritasıdır.
- Please show me where Boston is on the map.
- Lütfen bana Boston'un haritada nerede olduğunu göster.
- I looked at the map.
- Haritaya baktım.
- I located the town on the map.
- Haritada kasabanın yerini buldum.
- Here is the map.
- İşte harita.
- This isn't a map.
- Bu bir harita değil.
- Where can I buy a map of the city?
- Şehrin bir haritasını nereden satın alabilirim?
- Let's unfold the map on the table and discuss it.
- Haritayı masanın üzerinde açalım ve onu tartışalım.
- I located the town on a map.
- Ben kasabayı harita üzerinde belirledim.
- A map helps us to know where we are.
- Bir harita nerede olduğumuzu bilmemize yardımcı olur.
- But for the map, we could not have found the way.
- Harita olmasaydı yolu bulamazdık.
- Tom looked at the map.
- Tom haritaya baktı.
- If it had not been for the map, I would have lost my way.
- Harita olmasaydı, yolumu kaybederdim.
- Without the map, he would have gotten lost.
- Harita olmadan kaybolabilirdi.
- Here's the map you are looking for.
- İşte aradığın harita.
- Tom showed the map to Mary.
- Tom haritayı Mary'e gösterdi.
- Here's a big map of Germany.
- Burada büyük bir Almanya haritası var.
- Dan handed the map to Linda.
- Dan haritayı Linda'ya verdi.
- Red circles on the map mark schools.
- Harita üzerindeki kırmızı daireler okulları gösterir.
- I have a map in the glove compartment.
- Torpido gözünde bir haritam var.
- Please give me a map of the town.
- Lütfen bana kasabanın bir haritasını verin.
- The blue lines on the map correspond to rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirlere karşılık gelir.
- The red lines on the map represent railway lines.
- Harita üzerindeki kırmızı çizgiler demiryolu hatlarını temsil eder.
- Churches are designated on the map with crosses.
- Kiliseler harita üzerinde haç işaretleriyle belirtilmiştir.
- I handed the map to Tom.
- Haritayı Tom'a verdim.
- The red lines on the map represent railway lines.
- Haritadaki kırmızı çizgiler demiryolu hatlarını temsil ediyor.
- Hand over the map!
- Haritayı ver!
- I have a map of the world.
- Elimde bir dünya haritası var.
- Without the map, he would have gotten lost.
- Harita olmasaydı kaybolurdu.
- You'll find this map very useful.
- Bu harita çok işinize yarayacak.
- Let's spread the map on the table and talk it over.
- Haritayı masaya yayalım ve onun üzerinde konuşalım.
- They studied the map, trying to find a shortcut.
- Haritayı incelediler, kestirme bir yol bulmaya çalışıyorlardı.
- Tom looked at the map on the table.
- Tom masadaki haritaya baktı.
- This map will seem very useful to you.
- Bu harita çok işinize yarayacak.
- Israel should be wiped off the map.
- İsrail haritadan silinmeli.
- I could kick myself for not bringing a map.
- Bir harita getirmediğim için kendimi tekmeleyebilirim.
- Tom put the map on the table.
- Tom haritayı masaya koydu.
- The blue lines on the map correspond to rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirlere karşılık geliyor.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güvenmeme rağmen,o hatalıydı.
- Tom always gets lost if he doesn't carry a map.
- Tom eğer yanında bir harita yoksa her zaman kaybolur.
- Tom pointed to a spot on the map.
- Tom haritada bir noktayı işaret etti.
- I'd like a map of the city.
- Şehrin bir haritasını istiyorum.
- Do you know how to read a map?
- Harita okumayı biliyor musun?
- Where is my position on the map?
- Harita üzerindeki konumumuz neresidir?
- The tourist unfolded his map.
- Turist haritasını açtı.
- I handed Tom the map.
- Haritayı Tom'a verdim.
- Tom couldn't find his hometown on the map.
- Tom haritada memleketini bulamadı.
- Tom showed the map to Mary.
- Tom haritayı Mary'ye gösterdi.
- They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritayı incelediler.
- No, we don't have a map.
- Hayır, bizim bir haritamız yok.
- This is a map of Ninohe District.
- Bu Ninohe Bölgesi'nin bir haritası.
- This is a map of the city of Sendai.
- Bu, Sendai şehrinin bir haritası.
- Tom is looking at the map.
- Tom haritaya bakıyor.
- Can you tell me where I am on this map?
- Bu haritada nerede olduğumu söyleyebilir misiniz?
- Please look at the map on page 25.
- Lütfen 25. sayfadaki haritaya bakın.
- I actually do have a map of this area.
- Aslında bu alanın bir haritasına sahibim.
- There is a map on the wall.
- Duvarda bir harita var.
- Do you have a map?
- Bir haritan var mı?
- Blue lines on the map designate rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
- Let's find Highway 483 on this map.
- Bu haritada 483. otoyolu bulalım.
- Will you show me on this map, please?
- Bana bu haritada gösterir misiniz lütfen?
- This road isn't on the map.
- Bu yol haritada değil.
- Please show me on the map.
- Lütfen bana haritada göster.
- Where can I buy a map of the city?
- Nereden şehir haritası alabilirim?
- I forgot to bring the map.
- Haritayı getirmeyi unuttum.
- We need a map.
- Bir haritaya ihtiyacımız var.
- Here's the map you've been looking for.
- İşte aradığın harita.
- Do you have a subway map?
- Sizde metro haritası var mı?
- I have a map of the world.
- Benim bir dünya haritam var.
- Can you show me where you live on this map?
- Bana bu haritada nerede yaşadığını gösterebilir misin?
- Tom was looking at a map of the area.
- Tom bölgenin haritasına bakıyordu.
- Look at this large map of America.
- Şu büyük Amerika haritasına bakın.
- Tomorrow I am going to return the map that you lent me.
- Yarın bana ödünç verdiğiniz haritayı iade edeceğim.
- I'll look up the location of the town on my map.
- Haritamda kasabanın konumuna bakacağım.
- Tom put the map on the table.
- Tom haritayı masanın üzerine koydu.
- Tom handed the map to Mary.
- Tom haritayı Mary'ye verdi.
- We carried a map with us in case we got lost.
- Kaybolma ihtimalimize karşı yanımızda bir harita taşıdık.
- This is a map of the Toyono district.
- Bu, Toyono ilçesinin bir haritası.
- Can you show me where I am on this map?
- Bana bu haritada nerede olduğumu gösterebilir misin?
- I handed him a map.
- Ona bir harita uzattım.
- I wish I had brought a map.
- Keşke bir harita getirseydim.
- Tom has a map.
- Tom'un bir haritası var.
- Let's see that map.
- O haritayı görelim.
- Red circles on the map mark schools.
- Haritadaki kırmızı daireler okulları gösteriyor.
- Locate Puerto Rico on a map.
- Bir haritada Porto Riko'nun yerini bulun.
- I have a map in the glove compartment.
- Torpido gözünde bir harita var.
- I can't find Boston on the map.
- Boston'u haritada bulamıyorum.
- Look at the map.
- Haritaya bak.
- Do you know how to read a map?
- Bir haritayı nasıl okuyacağını biliyor musun?
- Show it to me on the map.
- Bana haritada göster.
- Can you find Doha on the map?
- Doha'yı haritada bulabilir misin?
- Show me where Puerto Rico is on the map.
- Porto Riko'nun harita üzerinde nerede olduğunu bana göster.
- Can you locate this place on the map for me?
- Burayı benim için haritada bulabilir misin?
- This is a map of the Toyono district.
- Bu Toyono bölgesinin bir haritası.
- Can you show me where I am on this map?
- Bu haritada bana nerede olduğumu gösterebilir misiniz?
- We have a map.
- Bir haritamız var.
- If he had carried the map with him, he wouldn't have got lost.
- Haritayı yanında taşısaydı, kaybolmazdı.
- Can you tell me where I am on this map?
- Bana bu haritada nerede olduğumu söyler misiniz?
- I'll look up the location of the town on my map.
- Haritamdan kasabanın yerine bakacağım.
- Xueyou is holding a map of China.
- Xueyou bir Çin haritası tutuyor.
- This place isn't on the map.
- Bu yer harita üzerinde değil.
- I faxed a map to Tom.
- Tom'a bir harita faksladım.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güvensem de o yanlış idi.
- Do you have a map of Boston?
- Boston haritanız var mı?
- No, we don't have a map.
- Hayır, haritamız yok.
- Where can I buy a map?
- Nereden harita alabilirim?
- Tom always carries a map and compass in his bag.
- Tom her zaman çantasında bir harita ve pusula taşır.
- Let's see that map.
- Şu haritayı görelim.
- I need a more detailed map.
- Daha detaylı bir haritaya ihtiyacım var.
- Let me show you where Boston is on the map.
- Sana Boston'un haritada nerede olduğunu göstereyim.
- We have a map.
- Haritamız var.
- Do you have a map of the downtown area?
- Şehir merkezinin bir haritası var mı?
- This is the route indicated in the map.
- Haritada gösterilen rota bu.
- Sami screenshot a Google map.
- Sami bir Google haritasının ekran görüntüsünü aldı.
- Finland is on the map.
- Finlandiya haritada.
- Can you find the United States on a map?
- Bir harita üzerinde Amerika Birleşik Devletleri'ni bulabilir misin?
- Let's spread the map on the table and talk it over.
- Haritayı masanın üzerine yayıp üzerinde konuşalım.
- Tomorrow I am going to return the map that you lent me.
- Yarın bana ödünç verdiğin haritayı iade edeceğim.
- I handed him a map.
- Ona bir harita verdim.
- Where's the map?
- Harita nerede?
- I handed Tom the map.
- Haritayı Tom'a uzattım.
- Please show me where Boston is on the map.
- Lütfen bana haritada Boston'un nerede olduğunu göster.
- This is a map of Boston.
- Bu Boston'un bir haritası.
- Tom looked at the map on the wall.
- Tom duvardaki haritaya baktı.
- There's a map on the wall.
- Duvarda bir harita var.
- Give me the map.
- Haritayı bana ver.
- Tap on the earth icon on the iPad screen to launch the map app.
- Harita uygulamasını başlatmak için iPad ekranındaki dünya simgesine dokunun.
- Can you find Eritrea on a map?
- Eritre'yi haritada bulabilir misiniz?
- Xueyou is holding a map of China.
- Xueyou'nun elinde bir Çin haritası var.
- Fold up the map.
- Haritayı katlayın.
- Show me where Puerto Rico is on the map.
- Bana haritada Porto Riko'nun yerini göster.
- Can you find Afghanistan on a map?
- Afganistan'ı haritada bulabilir misiniz?
- Do you have a map of Kyoto city?
- Kyoto şehrinin haritası var mı sende?
- They carried a map with them in case they should lose their way.
- Yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıyorlardı.
- There is a map on the desk.
- Masanın üstünde bir harita var.
- Tom couldn't locate the Danube on the map.
- Tom haritada Tuna Nehri'nin yerini bulamadı.
- I could kick myself for not bringing a map.
- Bir harita getirmediğim için kendimi tekmeleyebilirdim.
- I can draw a map of Brazil perfectly.
- Brezilya'nın haritasını mükemmel çizebilirim.
- Give me the map.
- Haritayı ver.
- I handed a map to him.
- Ona bir harita uzattım.
- I handed the map to Tom.
- Haritayı Tom'a uzattım.
- Can you find the United States on a map?
- Amerika Birleşik Devletleri'ni haritada bulabilir misiniz?
- Show me the location of your camp on this map.
- Bana bu haritada kampınızın yerini gösterin.
- Can you find Iraq on a map?
- Irak'ı haritada bulabilir misiniz?
- They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritaya baktılar.
- Let's look at the map.
- Haritaya bakalım.
- The blue lines on the map designate rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
- Can you find Doha on the map?
- Haritada Doha'yı bulabiliyor musun?
- Please could I have a subway map.
- Lütfen bir metro haritası alabilir miyim?
- What is the scale of this map?
- Bu haritanın ölçeği nedir?
- Here's the map that you were looking for.
- İşte aradığın harita.
- Tap on the earth icon on the iPad screen to launch the map app.
- Harita uygulamasını açmak için iPad ekranındaki dünya simgesine dokunun.
- Tom pointed to a spot on the map.
- Tom harita üzerinde bir noktaya işaret etti.
- I forgot the map.
- Haritayı unuttum.
- Can you find Iraq on a map?
- Bir harita üzerinde Irak'ı bulabilir misin?
- I actually do have a map of this area.
- Aslında bu bölgenin bir haritası bende var.
- Tom needs a map.
- Tom'un bir haritaya ihtiyacı var.
- The blue lines on the map represent rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri göstermektedir.
- I wanted to buy a map of Boston.
- Boston'un bir haritasını almak istemiştim.
- Can you find Kyrgyzstan on a map?
- Kırgızistan'ı haritada bulabilir misiniz?
- If only I had a map, I could show you the way.
- Keşke bir haritam olsa, sana yolu gösterebilirim.
- This is a map which will be useful when traveling by car.
- Bu, araba ile yolculuk yaparken yararlı olacak bir harita.
- Tom pointed to the map on the wall.
- Tom duvardaki haritayı işaret etti.
- I have a map.
- Bir haritam var.
- It's not on the map.
- Haritada yok.
- Attached is a map to our office.
- Ofisimizin haritası ektedir.
- Israel should be wiped off the map.
- İsrail'in haritadan silinmesi gerekir.
- I located the town on the map.
- Haritada kasabayı buldum.
- A map helps us study geography.
- Bir harita bizim coğrafya çalışmamıza yardım eder.
- According to this map, there used to be a church here.
- Bu haritaya göre, burada bir kilise varmış.
- Locate Puerto Rico on a map.
- Porto Riko'yu bir haritada bulun.
- I'd like a city map.
- Bir şehir haritası istiyorum.
- I forgot the map.
- Ben haritayı unuttum.
- Tap on the earth icon on the iPad screen to launch the map app.
- Harita uygulamasını açmak için iPad ekranındaki dünya simgesine dokun.
- Does anyone have a map?
- Haritası olan var mı?
- A map helps us study geography.
- Coğrafya çalışmamıza bir harita yardımcı olur.
- Here's the map you are looking for.
- İşte aradığınız harita.
- Here's the map that you've been looking for.
- İşte aradığınız harita.
- Search the town that's on the map.
- Haritadaki kasabayı arayın.
- I need a more detailed map.
- Daha ayrıntılı bir haritaya ihtiyacım var.
- Let's unfold the map on the table and discuss it.
- Masadaki haritayı açıp tartışalım.
- Look at the map on page 25.
- Sayfa 25'teki haritaya bakın.
- Do you have a map?
- Bir haritanız var mı?
- Tom referred to the map.
- Tom haritaya baktı.
- Here's the map that you've been looking for.
- İşte aradığın harita.
- Look at this large map of America.
- Amerikanın şu büyük haritasına bak.
- Here I have the map.
- Harita bende.
- Tom handed the map to Mary.
- Tom haritayı Mary'ye uzattı.
- Attached is a map to our office.
- Ekte ofisimizin bir haritası bulunmaktadır.
- The map is on the wall.
- Harita duvarda.
- Israel should be wiped off the map.
- İsrail haritadan silinmelidir.
- Mary spread the big map on the table.
- Mary, büyük haritayı masanın üzerine yaydı.
- Sami gave Layla a map of Egypt.
- Sami, Layla'ya bir Mısır haritası verdi.
- Here is the address and a map to get to my office.
- İşte ofisime gitmek için adres ve harita.
- I located the town on a map.
- Kasabanın yerini haritada tespit ettim.
- You'll find this map very useful.
- Bu haritayı çok faydalı bulacaksın.
- The Metro map is easy to follow.
- Metro haritasını izlemek kolaydır.
- I faxed a map to her.
- Ona bir harita faksladım.
Show More (299)
|
