market - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
market pazar n.
  • They launched several new products in the European market.
  • Avrupa pazarında birkaç yeni ürün piyasaya sürdüler.
  • In this respect, we can claim that the internal market already exists.
  • Bu bağlamda, iç pazarın zaten var olduğunu iddia edebiliriz.
  • Second, reform, and completing the internal market.
  • İkincisi, reform yapmak ve iç pazarı tamamlamak.
Show More (575)
market piyasa n.
  • We believe that a more liberal market is the best way forward.
  • Daha liberal bir piyasanın ileriye dönük en iyi yol olduğuna inanıyoruz.
  • There has never been a price war, as market liquidity is controlled by a single active player.
  • Piyasa likiditesi tek bir faal aktör tarafından kontrol edildiği için hiçbir zaman bir fiyat savaşı yaşanmamıştır.
  • This argument relating to the market is certainly a valid one.
  • Piyasaya ilişkin bu argüman kesinlikle geçerli bir argümandır.
Show More (342)
market pazarlamak v.
  • We are marketing this new product in several countries.
  • Bu yeni ürünü çeşitli ülkelerde pazarlıyoruz.
  • Here, a region has, by its own efforts, created a means of marketing its own products.
  • Burada bir bölge kendi çabalarıyla kendi ürünlerini pazarlamak için bir araç yaratmıştır.
  • There are those who would like marketing to embrace not only production but also knowledge and life itself.
  • Pazarlamanın sadece üretimi değil, aynı zamanda bilgiyi ve yaşamın kendisini de kapsamasını isteyenler var.
Show More (45)
market çarşı n.
  • She went to the market to get milk and bread.
  • Süt ve ekmek almak için çarşıya gitti.
  • Haggling is common in markets.
  • Çarşıda pazarlık etmek yaygındır.
Show More (-1)
market pazar yeri n.
  • Fifthly, the grids are the central market place for the markets.
  • Beşinci olarak, şebekeler piyasalar için merkezi bir pazar yeridir.
  • Certain market places have considerably more experience with these types of securities.
  • Bazı pazar yerleri bu tür menkul kıymetler konusunda çok daha fazla deneyime sahiptir.
Show More (-1)
market alışveriş n.
  • Is Tom going to the market right now?
  • Tom şu anda alışverişe mi gidiyor?
  • Who goes to the market?
  • Alışverişe kim gider?
Show More (-1)
market tüketici pazarı n.
  • There is a good market for smart home appliances.
  • Akıllı ev aletleri konusunda esaslı bir tüketici pazarı var.
Show More (-2)
market satışa sunmak v.
  • The pizza is marketed frozen.
  • Pizza dondurulmuş olarak satışa sunulmaktadır.
Show More (-2)
market bakkal n.
  • There is a market just around the corner.
  • Hemen köşede bir bakkal var.
Show More (-2)
Anglais Turc
grocery market n.
  • Grocery bills are big.
  • Market faturaları kabarık.
  • Sami found a grocery bag.
  • Sami bir market poşeti buldu.
  • Our grocery bill soared last month because of higher vegetable prices.
  • Geçen ay sebze fiyatları arttığı için market faturamız yükseldi.
Show More (18)
supermarket market n.
  • Yanni lives half an hour from the supermarket.
  • Yanni markete yarım saat uzaklıkta oturuyor.
  • It took me three trips to the supermarket to buy everything we needed for tonight's party.
  • Bu geceki parti için ihtiyacımız olan her şeyi satın almak için üç kez markete gittim.
  • I went to the supermarket and bought a bag a rice.
  • Markete gidip bir paket pirinç aldım.
Show More (5)