| 1 |
mischievous |
yaramaz |
adj. |
|
- The mischievous girl was shouting at the boy.
- Yaramaz kız oğlana bağırıyordu.
- Tom is very mischievous.
- Tom çok yaramazdır.
- Tom was mischievous.
- Tom yaramazdı.
- Tom is quite a mischievous child.
- Tom oldukça yaramaz bir çocuktur.
- She is mischievous.
- O yaramaz.
- The mischievous son loved his dad.
- Yaramaz oğul, babasını sevdi.
- That boy isn't as mischievous as we thought he would be.
- Bu çocuk olacağını düşündüğümüz kadar yaramaz değil.
- That boy isn't as mischievous as we thought he would be.
- Bu çocuk düşündüğümüz kadar yaramaz değilmiş.
- One of my favourite fairytales when I was a child was the story of a mischievous fox spirit.
- Çocukken en sevdiğim masallardan biri yaramaz bir tilki ruhunun hikayesiydi.
- The mischievous son loved his dad.
- Yaramaz oğul babasını severdi.
- The boy had a mischievous smirk on his face.
- Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.
- He was as mischievous as any boy in the class.
- Sınıftaki herhangi bir çocuk kadar yaramazdı.
- Tom is mischievous.
- Tom yaramazdır.
- He was as mischievous as any boy in the class.
- O sınıfındaki herhangi bir erkek çocuğu kadar yaramazdı.
- She is mischievous.
- O çok yaramaz.
- Tom is a mischievous boy.
- Tom yaramaz bir çocuk.
- Tom is quite a mischievous child.
- Tom oldukça yaramaz bir çocuk.
- Tom was mischievous, but Mary wasn't.
- Tom yaramazdı ama Mary değildi.
- The mischievous little boy loved his dad very much.
- Yaramaz küçük çocuk babasını çok severdi.
- Tom is very mischievous.
- Tom çok yaramaz.
Show More (17)
|
| 2 |
mischievous |
muzip |
adj. |
|
- She has a mischievous look on her face.
- Yüzünde muzip bir ifade var.
Show More (-2)
|
| 3 |
mischievous |
haylaz |
adj. |
|
- Tom is a mischievous boy.
- Tom haylaz bir oğlan.
Show More (-2)
|
| 4 |
mischievous |
afacan |
adj. |
|
- He likes to be mischievous.
- O afacan olmayı seviyor.
Show More (-2)
|
