|
- Julio is swinging in the hammock that I hung under the old oak tree.
- Julio yaşlı meşe ağacının altına astığım hamakta sallanıyor.
- Strong as an oak.
- Bir meşe ağacı kadar güçlü.
- The couple carved their initials into the oak tree.
- Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.
- It's an oak tree.
- Bir meşe ağacı.
- It's an oak tree.
- Meşe ağacı.
- You used to climb our oak tree when you were a kid.
- Çocukken meşe ağacımıza tırmanırdın.
- The couples carved their initials in oak trees.
- Çiftler baş harflerini meşe ağacına kazıdılar.
- He cut some branches off the oak tree.
- Meşe ağacından birkaç dal kesti.
- There are oak trees in this forest.
- Bu ormanda meşe ağaçları var.
- The oak tree remained standing after the storm.
- Meşe ağacı fırtınadan sonra ayakta kaldı.
- Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
- He cut some branches off the oak tree.
- O, meşe ağacından bazı dallar kesti.
- Under the shadow of the oak tree, Tom and Mary recited haiku to each other all day long.
- Meşe ağacının gölgesinde, Tom ve Mary bütün gün boyunca birbirlerine haiku okudu.
- Under the shadow of the oak tree, Tom and Mary recited haiku to each other all day long.
- Meşe ağacının gölgesinde Tom ve Mary bütün gün birbirlerine haiku okudular.
- We have a big oak tree in our backyard.
- Arka bahçemizde büyük bir meşe ağacımız var.
- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
- Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünmüştüm.
- The couple carved their initials in an oak tree.
- Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.
- Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına baş harflerini kazıdı.
- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
- Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.
- She felled an oak.
- Bir meşe ağacını devirdi.
- The old oak was almost higher than the house.
- Yaşlı meşe ağacı neredeyse evden daha yüksekti.
- The young men of the neighborhood were collecting branches and brushwood under the oak trees.
- Mahallenin gençleri meşe ağaçlarının altında dal ve çalı çırpı topluyorlardı.
- Are there oak trees on the hill?
- Tepede meşe ağaçları var mı?
- The couples carved their initials in oak trees.
- Çiftler baş harflerini meşe ağaçlarına kazıdılar.
- I think this is the oldest oak tree on this island.
- Sanırım bu adadaki en yaşlı meşe ağacı bu.
- I'm going to lay you down in the green grass underneath that big old oak tree and then carve our initials into its trunk.
- Seni şu büyük meşe ağacının altındaki yeşil çimenlere yatıracağım ve sonra ağacın gövdesine baş harflerimizi kazıyacağım.
- The couple carved their initials into the oak tree.
- Çift meşe ağacının üzerine kendi baş harflerini kazıdı.
Show More (24)
|