|
- We will talk about the company's annual plan in the meeting.
- Toplantıda şirketin yıllık planını konuşacağız.
- The firemen examined the building's plans before starting evacuation.
- İtfaiyeciler tahliyeye başlamadan önce binanın planlarını inceledi.
- John was supposed to organize a seating plan for the wedding.
- John'un düğün için bir oturma planı düzenlemesi gerekiyordu.
- The current plan has more in common with an empty box than a Christmas tree.
- Mevcut planın bir Noel ağacından çok boş bir kutuyla ortak yönleri var.
- There is no phased plan to peace.
- Barış için aşamalı bir plan yok.
- Secondly, the proposed plan is too late.
- İkincisi, önerilen plan için çok geç kalınmıştır.
- This plan has borne fruit, ladies and gentlemen.
- Bu plan meyvelerini verdi, bayanlar ve baylar.
- This plan is dangerous because it is unworkable.
- Bu plan tehlikelidir çünkü uygulanabilir değildir.
- This plan is designed to increase its energy potential by 2%.
- Bu plan enerji potansiyelini %2 oranında arttırmak üzere tasarlanmıştır.
- The National Hydrological Plan is not, as the amendment says, an example of unsustainable development.
- Ulusal Hidrolojik Plan, değişikliğin söylediği gibi sürdürülemez kalkınmanın bir örneği değildir.
- As Kofi Annan said, this plan does not take the place of the UN proposals.
- Kofi Annan'ın da dediği gibi, bu plan BM önerilerinin yerini tutmuyor.
- The individual rules are each limited to a specific sector, but there is no overall plan.
- Tek tek kuralların her biri belirli bir sektörle sınırlı, ancak genel bir plan yok.
- The individual rules are each limited to a specific sector, but there is no overall plan.
- Bireysel kuralların her biri belirli bir sektörle sınırlıdır, ancak genel bir plan yoktur.
- In short, a different plan is needed, one based on negotiation.
- Kısacası, müzakereye dayalı farklı bir plana ihtiyaç vardır.
- The support given to this Plan by Parliament was decisive and now the Plan must be implemented.
- Parlamento'nun bu Plana verdiği destek belirleyici olmuştur ve şimdi Planın uygulanması gerekmektedir.
- The support given to this Plan by Parliament was decisive and now the Plan must be implemented.
- Parlamentonun bu Plana verdiği destek belirleyici olmuştur ve şimdi Planın uygulanması gerekmektedir.
- That is the way that corresponds to the three-stage plan you mentioned.
- Bahsettiğiniz üç aşamalı plana karşılık gelen yol budur.
- Thirdly, the plan must also include major administrative simplification for setting up new businesses.
- Üçüncü olarak, plan yeni işletmelerin kurulmasına yönelik önemli idari basitleştirmeleri de içermelidir.
- Allow me to briefly explain the main actions and measures included in this Plan.
- Bu Planda yer alan ana eylem ve tedbirleri kısaca açıklamama izin verin.
- Something basic is missing from the step-by-step plan.
- Adım adım ilerleyen planda temel bir şey eksik.
- That has not been provided for in the plan.
- Bu durum planda öngörülmemiştir.
- The road map is a plan in three phases.
- Yol haritası üç aşamalı bir plandır.
- Now, how is this different from last year's plan?
- Peki, bunun geçen yılki plandan farkı nedir?
- Now, how is this different from last year's plan?
- Şimdi, bunun geçen yılki plandan farkı nedir?
- I imagine that the Convention will support this plan and this will be a step forward.
- Konvansiyon'un bu planı destekleyeceğini ve bunun ileriye dönük bir adım olacağını düşünüyorum.
- If the Annan plan is adopted, it will be partitioned through the back door.
- Annan planı kabul edilirse, o gizli kapaklı yollarla bölünmüş olacaktır.
- The UN Secretary-General's peace plan is still on the table.
- BM Genel Sekreteri'nin barış planı hala masada.
- It is as much an American plan as a European one.
- Bu bir Avrupa planı olduğu kadar bir Amerikan planıdır.
- Please submit to us a specific plan of action and a schedule.
- Lütfen bize belirli bir eylem planı ve bir takvim sunun.
- Let me say a few words about the ECHO global plan for these refugees, which was adopted by the Commission this year.
- Bu yıl Komisyon tarafından kabul edilen mültecilere yönelik ECHO küresel planı hakkında birkaç söz söylememe izin verin.
- The Commission has made considerable efforts in line with the 1996 commitments and its Plan of Action.
- Komisyon, 1996 taahhütleri ve Eylem Planı doğrultusunda önemli çabalar sarf etmiştir.
- Under which Community funds will the new Restructuring Plan be financed?
- Yeni Yeniden Yapılandırma Planı hangi Topluluk fonları kapsamında finanse edilecek?
- Unfortunately, neither of the parties has put a sound peace plan on the table.
- Ne yazık ki taraflardan hiçbiri masaya sağlam bir barış planı koymadı.
- The plan of action agreed at this special session contains strong elements aimed at combating child labour.
- Bu özel oturumda kabul edilen eylem planı, çocuk işçiliğiyle mücadeleye yönelik güçlü unsurlar içermektedir.
- We have not in fact had such a plan before.
- Aslında daha önce böyle bir planımız olmamıştı.
- We have not in fact had such a plan before.
- Aslında daha önce böyle bir planımız yoktu.
- A specification of the duration of the plan is not acceptable.
- Planın süresinin belirtilmesi kabul edilemez.
- The Likud talks that are currently underway do not appear to support the application of either plan.
- Halihazırda devam etmekte olan Likud görüşmeleri her iki planın da uygulanmasını desteklemiyor gibi görünmektedir.
- The disarmament plan proposed by President Trajkovski is the other pillar of the security situation.
- Başkan Trajkovski tarafından önerilen silahsızlanma planı güvenlik durumunun diğer ayağını oluşturmaktadır.
- The Greek Ministry of Labour has tabled a business plan for reforming the employment agencies.
- Yunanistan Çalışma Bakanlığı, istihdam bürolarının reforme edilmesine yönelik bir iş planı sunmuştur.
- The Saudi peace plan represents a considerable opportunity from this point of view.
- Suudi barış planı bu açıdan önemli bir fırsatı temsil etmektedir.
- Spain's national hydrological plan absorbs a fundamental part of the Cohesion Fund for that Member State.
- İspanya'nın ulusal hidrolojik planı, bu Üye Devlet için Uyum Fonunun temel bir bölümünü kapsamaktadır.
- The Commission's initial plan, supported by Parliament, was to lay down a European sanction.
- Komisyon'un Parlamento tarafından desteklenen ilk planı, bir Avrupa yaptırımı ortaya koymaktı.
- The Council’s plan is that the system should be up and running in 2006.
- Konseyin planı, sistemin 2006 yılında işler hale gelmesidir.
- The Council’s plan is that the system should be up and running in 2006.
- Konsey'in planı, sistemin 2006 yılında işler hale gelmesidir.
- The evaluation plan ensures, on a two-yearly basis, that all major operations are now being evaluated.
- Değerlendirme planı, iki yılda bir tüm önemli operasyonların değerlendirilmesini sağlamaktadır.
- The proposal to set up an international peace force is therefore a much-needed addition to the step-by-step plan.
- Bu nedenle uluslararası bir barış gücü kurulması önerisi, adım adım planına çok ihtiyaç duyulan bir ektir.
- The House is also considering amendments which seek to make changes to the establishment plan.
- Meclis ayrıca kuruluş planında değişiklik yapmayı amaçlayan değişiklikleri de değerlendiriyor.
- The Presidency has moved forward with the measures in the European Union's plan of action against terrorism.
- Başkanlık, Avrupa Birliği'nin terörizme karşı eylem planında yer alan tedbirler konusunda ilerleme kaydetmiştir.
- The Presidency has moved forward with the measures in the European Union's plan of action against terrorism.
- Dönem Başkanlığı, Avrupa Birliği'nin terörizme karşı eylem planında yer alan tedbirler konusunda ilerleme kaydetmiştir.
- Leaked drafts resemble nothing so much as a plan for unopposed invasion.
- Sızdırılan taslaklar, karşı konulamayan bir işgal planından başka bir şeye benzemiyor.
- This mandate also includes the development of a phased economic recovery plan.
- Bu görev aynı zamanda aşamalı bir ekonomik toparlanma planının geliştirilmesini de içermektedir.
- This is called for in the FOA plan of action on illegal, unregulated and unreported fishing.
- FOA'nın yasadışı, düzenlenmemiş ve bildirilmemiş balıkçılıkla ilgili eylem planında bu yönde çağrı yapılmaktadır.
- In 1999 the Commission submitted its support plan to combat doping.
- 1999 yılında Komisyon dopingle mücadele için destek planını sunmuştur.
- But if the financial services plan is to work, this directive has to be in place.
- Ancak mali hizmetler planının işlemesi için bu direktifin yürürlükte olması gerekmektedir.
- It is very important for the United Nations plan to remain on the table.
- Birleşmiş Milletler planının masada kalması çok önemli.
- Over 80% of the ECHO 2002 global plan consists of food products.
- ECHO 2002 küresel planının %80'inden fazlası gıda ürünlerinden oluşmaktadır.
- Revisiting the Mansholt Plan would be a good place to start.
- Mansholt Planının yeniden gözden geçirilmesi iyi bir başlangıç olacaktır.
- It is critical that this plan should be considered and not rushed.
- Bu planın üzerinde düşünülmesi ve aceleye getirilmemesi kritik önem taşımaktadır.
- We cannot use a one-size-fits-all approach across the areas covered by the plan.
- Planın kapsadığı alanlarda herkese uyan tek bir yaklaşım kullanamayız.
- We need a general review plan, of which the Council must be directly in charge.
- Konseyin doğrudan sorumlu olması gereken genel bir inceleme planına ihtiyacımız var.
- For these reasons, on 28 February of this year, the Council approved its plan to combat illegal immigration.
- Bu nedenlerle, bu yılın 28 Şubat'ında Konsey yasadışı göçle mücadele planını onayladı.
- Furthermore, I welcome the three-year enlargement plan that the Bureau has approved.
- Ayrıca Büronun onayladığı üç yıllık genişleme planını memnuniyetle karşılıyorum.
- Furthermore, I welcome the three-year enlargement plan that the Bureau has approved.
- Ayrıca, Büro'nun onayladığı üç yıllık genişleme planını memnuniyetle karşılıyorum.
- I welcome the plan to hold a referendum in Chechnya in March.
- Mart ayında Çeçenistan'da bir referandum yapılması planını memnuniyetle karşılıyorum.
- I welcome the plan to hold a referendum in Chechnya in March.
- Mart ayında Çeçenistan'da bir referandum düzenlenmesi planını memnuniyetle karşılıyorum.
- The worst consequence of this plan and of this short-term thinking would be that it would mean the end of solidarity.
- Bu planın ve bu kısa vadeli düşüncenin en kötü sonucu, dayanışmanın sonu anlamına gelecektir.
- And that is totally along the lines, and in the spirit, of Steiner's seven-point plan.
- Bu tamamen Steiner'in yedi maddelik planının çizgisinde ve ruhuna uygundur.
- Any intervention by a third party could still destroy the fragile balance of the UN plan.
- Üçüncü bir tarafın herhangi bir müdahalesi BM planının kırılgan dengesini bozmaya devam edebilir.
- What is most important is that the Commission's reform plan should proceed in the right way.
- Önemli olan Komisyon'un reform planının doğru şekilde ilerlemesidir.
- The fight against poverty was given high priority throughout the chapters of the Plan of Implementation.
- Uygulama Planı'nın tüm bölümlerinde yoksullukla mücadeleye yüksek öncelik verilmiştir.
- I thoroughly support your plan, as you have laid it before us.
- Önümüze koyduğunuz planınızı sonuna kadar destekliyorum.
- Unfortunately, the Commission is sticking to its plan to raise the minimum rates of excise duties.
- Ne yazık ki Komisyon, asgari tüketim vergisi oranlarını yükseltme planına sadık kalıyor.
- We cannot decide on Turkey's accession plan now.
- Türkiye'nin katılım planına şimdi karar veremeyiz.
- Because the Icelanders introduced a multiannual cod management plan years ago.
- Çünkü İzlandalılar yıllar önce çok yıllı bir morina balığı yönetim planı uygulamaya koydular.
- There are seven areas for action defined in this plan, which include measures relating to border control.
- Bu planda, sınır kontrolüne ilişkin tedbirleri de içeren yedi eylem alanı tanımlanmıştır.
- An inspection plan from the competent authorities, which has been preceded by a risk analysis, should be sufficient.
- Yetkili makamların, öncesinde bir risk analizi yapılmış olan bir denetim planı yeterli olacaktır.
- The Bureau has drawn up a three-year plan which serves as an indicative framework for expenses related to enlargement.
- Büro, genişlemeye ilişkin harcamalar için gösterge niteliğinde bir çerçeve oluşturan üç yıllık bir plan hazırlamıştır.
- The Financial Plan does not permit it.
- Mali Plan buna izin vermemektedir.
- If the Annan plan is adopted, it will be partitioned through the back door.
- Annan planı kabul edilirse, el altından bölünmüş olacaktır.
- In the matter of the Commission's research personnel, they suggest a different establishment plan.
- Komisyonun araştırma personeli konusunda ise farklı bir kuruluş planı önermektedirler.
- This summary includes a plan of action which aims to remedy the problems that have been identified.
- Bu özet, tespit edilen sorunların giderilmesini amaçlayan bir eylem planı içermektedir.
- In one section of the bank sector, the plan is now being put forward to set up a new system for cross-border payments.
- Banka sektörünün bir bölümünde sınır ötesi ödemeler için yeni bir sistem kurma planı ortaya atılıyor.
- On that occasion I will be signing the EC-Angola cooperation strategy for 2002-2007, including the plan of action.
- Bu vesileyle eylem planı da dahil olmak üzere 2002-2007 dönemi için AT-Angola iş birliği stratejisini imzalayacağım.
- Secondly, the Heads of State and Government will be discussing a global plan to combat illegal immigration.
- İkinci olarak Devlet ve Hükümet Başkanları yasadışı göçle mücadele için küresel bir planı görüşecekler.
- The agency's establishment plan is submitted to the budgetary authority as part of the budgetary procedure.
- Ajansın kuruluş planı bütçe prosedürünün bir parçası olarak bütçe makamına sunulur.
- The plan for sustainable development based on solidarity must be affirmed as the Union's objective.
- Dayanışmaya dayalı sürdürülebilir kalkınma planı Birliğin hedefi olarak teyit edilmelidir.
- The publication by the CESR of its draft guidelines in July revealed that it has another plan.
- CESR'nin Temmuz ayında taslak kılavuzunu yayınlaması, başka bir planı olduğunu ortaya koydu.
- The reform plan that was presented to us was moving in the right direction, but it fell short in its proposals.
- Bize sunulan reform planı doğru yönde ilerliyordu ancak önerilerinde yetersiz kaldı.
- This is why we are discussing transport, energy and the financial plan.
- Bu nedenle ulaşım, enerji ve mali planı tartışıyoruz.
- This is why we are discussing transport, energy and the financial plan.
- İşte bu nedenle ulaştırma, enerji ve mali planı tartışıyoruz.
- We cannot decide on Turkey's accession plan now.
- Türkiye'nin katılım planı konusunda şimdi karar veremeyiz.
- We then tabled this improved plan to the Council.
- Daha sonra bu geliştirilmiş planı Konsey'e sunduk.
- We would be foolish too to assume that the Iraqi war is a one-off war plan.
- Irak savaşının tek seferlik bir savaş planı olduğunu varsaymak da aptallık olur.
- Firstly, we should not overlook the fact that this plan can only count on a proportion of the bank sector.
- Öncelikle bu planın sadece banka sektörünün bir kısmına güvenebileceği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.
- I believe that the approval of the plan covers the objectives we had set.
- Planın onaylanmasının belirlediğimiz hedefleri kapsadığına inanıyorum.
- Nevertheless, the plan also has the inevitable drawbacks.
- Bununla birlikte, planın kaçınılmaz sakıncaları da var.
- Nevertheless, the plan also has the inevitable drawbacks.
- Bununla birlikte, planın kaçınılmaz dezavantajları da bulunmaktadır.
- That is why political reforms must be an essential part of the plan.
- Bu nedenle siyasi reformlar planın önemli bir parçası olmalıdır.
- The second question is what the plan for the Middle East is after that.
- İkinci soru ise bundan sonra Orta Doğu için planın ne olduğudur.
- We must demand that Morocco accept this plan before anything else.
- Her şeyden önce Fas'ın bu planı kabul etmesini talep etmeliyiz.
- We should not be agreeing to Plan Colombia on that basis.
- Kolombiya Planını bu temelde kabul etmemeliyiz.
- The Commission notes and endorses the UN Secretary-General's statement that the peace plan will stay on the table.
- Komisyon, BM Genel Sekreteri'nin barış planının masada kalacağı yönündeki açıklamasını not eder ve onaylar.
- Now to the cod plan and the oral question.
- Şimdi morina planına ve sözlü soruya gelelim.
- Opt-outs were offered as essential ingredients at Cancún and must be part of any future plan.
- Opt-out'lar Cancún'da temel bileşenler olarak sunuldu ve gelecekteki herhangi bir planın parçası olmalıdırlar.
- Secondly, we must speak about the funding of this plan, although this is not strictly an issue for our committee.
- İkinci olarak bu planın finansmanı hakkında konuşmalıyız, ancak bu kesinlikle komitemizin bir konusu değildir.
- We shall shortly be receiving the three-year plan on administrative preparation.
- İdari hazırlıklara ilişkin üç yıllık planı kısa bir süre sonra alacağız.
- The fight against poverty was given high priority throughout the chapters of the Plan of Implementation.
- Uygulama Planının tüm bölümlerinde yoksullukla mücadeleye yüksek öncelik verilmiştir.
- Unfortunately, we are getting no further when it comes to the Spanish water plan.
- Ne yazık ki İspanya'nın su planı söz konusu olduğunda daha fazla ilerleme kaydedemiyoruz.
- This naturally requires a restructuring of our industry, including a social plan.
- Bu da doğal olarak sanayimizin sosyal bir plan da dahil olmak üzere yeniden yapılandırılmasını gerektirmektedir.
- One of the few points I wish to comment on is the plan to allow below cost selling.
- Yorum yapmak istediğim birkaç noktadan biri de maliyetin altında satışa izin verme planıdır.
- Now the plan is to allow Mugabe and his entourage to travel to Paris.
- Şimdi plan, Mugabe ve beraberindekilerin Paris'e seyahat etmesine izin vermek.
- The great problems that we face may very well overturn the Danish Government's ambitious plan.
- Karşılaştığımız büyük sorunlar, Danimarka Hükümeti'nin iddialı planını altüst edebilir.
- The great problems that we face may very well overturn the Danish Government's ambitious plan.
- Karşılaştığımız büyük sorunlar Danimarka Hükümetinin iddialı planını altüst edebilir.
- The overall plan failed to do justice to any of this.
- Genel plan bunların hiçbirinin hakkını verememiştir.
- It is promising a restructuring plan and early retirement.
- Bir yeniden yapılandırma planı ve erken emeklilik vaat ediyor.
- The premiums remove all incentive from the farmer to adapt his agricultural plan.
- Primler, çiftçinin tarımsal planını uyarlaması için tüm teşvikleri ortadan kaldırmaktadır.
- Opt-outs were offered as essential ingredients at Cancún and must be part of any future plan.
- İptaller Cancún'da temel bileşenler olarak sunuldu ve gelecekteki herhangi bir planın parçası olmalıdır.
- You were very quick in drawing up the work plan.
- Çalışma planını hazırlama konusunda çok hızlıydınız.
- Secondly, this plan includes those countries that do not have any prospect of membership.
- İkinci olarak bu plan herhangi bir üyelik perspektifi olmayan ülkeleri de kapsamaktadır.
- It is up to the Member States to decide on their plan of action during this time.
- Bu süre zarfında kendi eylem planlarına karar vermek Üye Devletlere bağlıdır.
- It is up to the Member States to decide on their plan of action during this time.
- Bu süre zarfında kendi eylem planlarına karar vermek Üye Devletlere kalmıştır.
- I was delighted that Parliament welcomed this plan so warmly.
- Parlamentonun bu planı bu kadar sıcak karşılamasından büyük memnuniyet duydum.
- However, the previous plan was unsuccessful because both rich and poor countries failed to honour the pledges.
- Ancak bir önceki plan hem zengin hem de yoksul ülkelerin taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle başarısız olmuştur.
- Indeed when the plan was initially drawn up they said it would be restricted to cases of fraud against the EU budget.
- Nitekim plan ilk hazırlandığında bunun AB bütçesine karşı dolandırıcılık vakalarıyla sınırlı kalacağı söylenmişti.
- Is there to be a multi-annual plan?
- Çok yıllı bir plan olacak mı?
- Secondly, this plan includes those countries that do not have any prospect of membership.
- İkinci olarak, bu plan herhangi bir üyelik perspektifi olmayan ülkeleri de kapsamaktadır.
- That is why I propose a step-by-step plan.
- Bu yüzden adım adım bir plan öneriyorum.
- The financial plan should therefore be adjusted accordingly.
- Bu nedenle mali plan buna göre ayarlanmalıdır.
- In 1999, a report was adopted on a plan for the Community's role in combating doping.
- 1999 yılında, Topluluğun dopingle mücadeledeki rolüne ilişkin bir plan hakkında bir rapor kabul edilmiştir.
- In addition, a general dispatch programme and a specific plan for the return to Afghanistan have been adopted.
- Ayrıca, Afganistan'a geri dönüş için genel bir sevkiyat programı ve özel bir plan kabul edilmiştir.
- The plan will involve diplomatic and other types of risks, but the goal will make them worth taking.
- Plan diplomatik ve diğer türden riskler içerecektir ancak hedef bu riskleri almaya değer kılacaktır.
- Thirdly, the plan must also include major administrative simplification for setting up new businesses.
- Üçüncü olarak plan yeni işletmelerin kurulmasına yönelik önemli idari basitleştirmeleri de içermelidir.
- This plan, involving an amount of EUR 14.34 million, should reduce the full impact of the crisis.
- 14.34 milyon Avro tutarındaki bu plan, krizin tüm etkisini azaltacaktır.
- Under this plan, a further 5 000+ tonnes of basic foodstuffs are due to arrive in the coming weeks.
- Bu plan kapsamında önümüzdeki haftalarda 5 000+ ton temel gıda maddesinin daha gelmesi beklenmektedir.
- These efforts have to do both with the assessment of the 2001-2005 framework strategy and also with the financial plan.
- Bu çabalar hem 2001-2005 çerçeve stratejisinin değerlendirilmesi hem de mali plan ile ilgilidir.
- The plan goes under the name 'EBA' - 'Everything but Arms' .
- Plan, 'EBA' - 'Silahlar Hariç Her Şey' adıyla bilinmektedir.
- On the contrary, we call on citizens to rise up against such a plan.
- Aksine vatandaşları böyle bir plana karşı ayaklanmaya çağırıyoruz.
- It helps you create a plan to see where your money is going and how much you can save each month.
- Paranızın nereye gittiğini ve her ay ne kadar tasarruf edebileceğinizi görmek için bir plan oluşturmanıza yardımcı olur.
- Take a few minutes to create an action plan.
- Bir eylem planı oluşturmak için birkaç dakikanızı ayırın.
- The dual plan technique is a quite new and popular technique.
- Dual plan tekniği oldukça yeni ve popüler bir tekniktir.
- What Type of Business Plan Do You Need?
- Ne Tür Bir İş Planına İhtiyacınız Var?
- Choose a tariff plan that meets your needs.
- İhtiyaçlarınızı karşılayan bir tarife planı seçin.
- Choose from lots of possible approaches to prepare the best plan.
- En iyi planı hazırlamak için birçok olası yaklaşım arasından seçim yapın.
- The downside to this plan is the sight lines in the store.
- Bu planın dezavantajı mağazadaki görüş hatlarıdır.
- Before investing in anything you must create a strong, researched and thorough plan of action.
- Herhangi bir şeye yatırım yapmadan önce güçlü, araştırılmış ve kapsamlı bir eylem planı oluşturmalısınız.
- Choose a plan, enter your email and select your payment method.
- Bir plan seçin, e-postanızı girin ve ödeme yönteminizi seçin.
- This depends on which plan you choose and whether you’re using a PC or Mac.
- Bu, hangi planı seçtiğinize ve PC mi yoksa Mac mi kullandığınıza bağlıdır.
- What sort of business plan would you need?
- Ne tür bir iş planına ihtiyacınız var?
- You won’t know which company has the best plan until you compare the options.
- Seçenekleri karşılaştırana kadar hangi şirketin en iyi plana sahip olduğunu bilemezsiniz.
- The divine plan is unfolding as it should.
- İlahi plan olması gerektiği gibi gelişiyor.
- This design looks like it was part of the original house plan.
- Bu tasarım orijinal ev planının bir parçası gibi görünüyor.
- I did review my plan every night.
- Her gece planımı gözden geçirdim.
- Remember to prepare a sensible and realistic plan of action.
- Mantıklı ve gerçekçi bir eylem planı hazırlamayı unutmayın.
- What type of business plan do you need?
- Ne tür bir iş planına ihtiyacınız var?
- If you would like a personalized plan for improving your health, please contact us.
- Sağlığınızı iyileştirmek için kişiselleştirilmiş bir plan istiyorsanız, lütfen bizimle iletişime geçin.
- Rehabilitation can be a very important part of the treatment plan.
- Rehabilitasyon, tedavi planının çok önemli bir parçası olabilir.
- We want them to pass the plan.
- Planın geçmesini istiyoruz.
- Otherwise, the action plan will need to be planned and implemented again.
- Aksi takdirde, eylem planının yeniden planlanması ve uygulanması gerekecektir.
- Successful people tend to understand the value of a good plan.
- Başarılı insanlar iyi bir planın değerini anlama eğilimindedir.
- Generic Cialis Professional grants more flexibility to your treatment plan.
- Generic Cialis Professional, tedavi planınıza daha fazla esneklik kazandırır.
- I did have a plan for my life.
- Hayatımla ilgili bir planım vardı.
- Tailwind and I worked out a deal to give Pinning Perfect students a $30 credit on their Plus plan.
- Tailwind ve ben Pinning Perfect öğrencilerine Plus planlarında 30$ kredi vermek için bir anlaşma yaptık.
- Participation in the Kuvera Bonus Plan is completely optional.
- Kuvera Bonus Planına katılım tamamen isteğe bağlıdır.
- The quantity of InMail credits depends on your Premium account plan.
- InMail kredilerinin miktarı Premium hesap planınıza bağlıdır.
- The reason for this could be the company’s plan to sell more Realme Buds Air.
- Bunun nedeni ise şirketin daha fazla Realme Buds Air satma planı olabilir.
- Read through your plan carefully to see what benefits you have.
- Hangi avantajlara sahip olduğunuzu görmek için planınızı dikkatlice okuyun.
- Regina learns about her father's true plan.
- Regina, babasının gerçek planını öğrenir.
- What Should Be Included in My Birth Plan?
- Doğum Planıma Neler Dahil Olmalı?
- Check out some of the options below to get a free or incredibly cheap cell phone plan.
- Ücretsiz veya inanılmaz derecede ucuz bir cep telefonu planı almak için aşağıdaki seçeneklerden bazılarına göz atın.
- EU officials have said that the strategy is not a Union plan.
- AB yetkilileri stratejinin bir Birlik planı olmadığını söylediler.
- Discuss an exercise plan with your doctor.
- Bir egzersiz planını doktorunuzla tartışın.
- What kind of plan do you need?
- Ne tür bir plana ihtiyacınız var?
- You are going to need a good plan.
- İyi bir plana ihtiyacınız olacak.
- This add-in only works with Visio Online Plan 2.
- Bu eklenti yalnızca Visio Online Plan 2 ile çalışır.
- Our individual happiness does not figure in the plan.
- Bireysel mutluluğumuz planda yer almıyor.
- Such a plan will commonly include the SERM’s Nolvadex and Clomid, and often additional HCG.
- Böyle bir plan genellikle SERM'in Nolvadex ve Clomid'ini ve sıklıkla ek HCG'yi içerecektir.
- This could make the plan feel less restrictive.
- Bu, planın daha az kısıtlayıcı olmasını sağlayabilir.
- This depends on which plan you choose and whether you are using a PC or Mac.
- Bu, hangi planı seçtiğinize ve PC mi yoksa Mac mi kullandığınıza bağlıdır.
- We recommend using an unlimited data plan or Wi-Fi connection.
- Sınırsız bir veri planı veya Wi-Fi bağlantısı kullanmanızı öneririz.
- God had a plan from the start.
- Tanrı'nın başından beri bir planı vardı.
- God had a plan, and now my husband and I are so much happier.
- Tanrı'nın bir planı vardı ve şimdi kocam ve ben çok daha mutluyuz.
- How does your debt repayment plan work?
- Borç geri ödeme planınız nasıl çalışıyor?
- Can I upgrade or downgrade my membership plan?
- Üyelik planımı yükseltebilir veya düşürebilir miyim?
- Can you present a clear and credible plan that shows how you’ll leverage these funds?
- Bu fonlardan nasıl yararlanacağınızı gösteren açık ve güvenilir bir plan sunabilir misiniz?
- Eligible Persons may apply the value of the Netflix Offer to a different Netflix streaming plan.
- Uygun Şartlara Sahip Kişiler, Netflix Teklifinin değerini farklı bir Netflix yayın planına uygulayabilir.
- The pricing of your photo gallery plugin will depend on which plan you want to use for any of these plugins.
- Fotoğraf galerisi eklentinizin fiyatı, bu eklentilerden herhangi biri için hangi planı kullanmak istediğinize bağlı olacaktır.
- Think big, but remember that you will have to create a strategic plan to back these goals up.
- Büyük düşünün, ancak bu hedefleri desteklemek için stratejik bir plan oluşturmanız gerekeceğini unutmayın.
- Then, create an action plan that includes specific goals and track your progress.
- Ardından, belirli hedefleri içeren bir eylem planı oluşturun ve ilerlemenizi takip edin.
- What kind of business plan do you need?
- Ne tür bir iş planına ihtiyacınız var?
- Can I share this plan with others?
- Bu planı başkalarıyla paylaşabilir miyim?
- Develop a business plan and get started.
- Bir iş planı geliştirin ve başlayın.
- What Kind of Business Plan Do You Need?
- Ne Tür Bir İş Planına İhtiyacınız Var?
- Include as much detail in your business plan as possible.
- İş planınıza mümkün olduğunca fazla ayrıntı ekleyin.
- Individual accounts in a 403(b) plan can be any of the following types.
- 403(b) planındaki bireysel hesaplar aşağıdaki türlerden herhangi biri olabilir.
- Develop a business plan for your Korean barbecue restaurant.
- Kore barbekü restoranınız için bir iş planı geliştirin.
- Develop a plan for approaching religion and cultural heritage.
- Din ve kültürel mirasa yaklaşmak için bir plan geliştirin.
- Develop a plan to improve your results.
- Sonuçlarınızı iyileştirmek için bir plan geliştirin.
- Develop a treatment plan that can help get rid of the redness on your face.
- Yüzünüzdeki kızarıklıktan kurtulmanıza yardımcı olabilecek bir tedavi planı geliştirin.
- Incorporate these methods into a broader care plan, and speak with a doctor beforehand.
- Bu yöntemleri daha geniş bir bakım planına dahil edin ve önceden bir doktorla konuşun.
- There are different versions of this weight loss plan, and all of them require that you eat primarily egg-based meals.
- Bu kilo verme planının farklı versiyonları var ve hepsi öncelikle yumurta bazlı yemekler yemenizi gerektiriyor.
- Internet marketing is effective and affordable and should be part of any business plan and marketing strategy.
- İnternet pazarlaması etkili ve uygun maliyetlidir ve herhangi bir iş planının ve pazarlama stratejisinin bir parçası olmalıdır.
- Tomorrow I'm going to start with my plan.
- Yarın planıma başlayacağım.
- Yes, we offer a Single App plan for most of our products.
- Evet, ürünlerimizin çoğu için Tek Uygulama planı sunuyoruz.
- I am afraid your plan will not work.
- Korkarım planın işe yaramayacak.
- Ramona and Donovan enact their plan for revenge.
- Ramona ve Donovan intikam planlarını hayata geçirir.
- Provide a copy of the plan to family members, teachers and others who care for your child.
- Planın bir kopyasını aile üyelerine, öğretmenlere ve çocuğunuzla ilgilenen diğer kişilere verin.
- You always plan the future and you have many plans.
- Her zaman geleceği planlıyorsun ve birçok planın var.
- Then Ivanka Trump's training plan changed somewhat.
- Sonra Ivanka Trump'ın eğitim planı biraz değişti.
- Then you can link the plan to your project file in Microsoft Office Project 2007.
- Daha sonra planı Microsoft Office Project 2007'deki proje dosyanıza bağlayabilirsiniz.
- Think of your business plan as a road map to opening day.
- İş planınızı açılış gününe giden bir yol haritası olarak düşünün.
- One of the most popular ways to protect yourself is to purchase a Medigap insurance plan.
- Kendinizi korumanın en popüler yollarından biri Medigap sigorta planı satın almaktır.
- Put in place an effective stress management plan for the year ahead.
- Önümüzdeki yıl için etkili bir stres yönetimi planı uygulayın.
- Writing a media plan for public relations can be tougher than creating an advertising or marketing campaign.
- Halkla ilişkiler için bir medya planı yazmak, bir reklam veya pazarlama kampanyası oluşturmaktan daha zor olabilir.
- Reaction was immediate and a mission plan was conceived.
- Tepki anında geldi ve bir görev planı tasarlandı.
- Did you choose the wrong weight loss plan?
- Yanlış kilo verme planını mı seçtiniz?
- Rather, they are part of a definite plan.
- Aksine, bunlar belirli bir planın parçasıdır.
- You and your doctor will work together to find a plan.
- Siz ve doktorunuz bir plan bulmak için birlikte çalışacaksınız.
- You will also need to subscribe to the most expensive Netflix plan.
- Ayrıca en pahalı Netflix planına abone olmanız gerekecektir.
- A trained professional can help an individual develop a treatment plan.
- Eğitimli bir profesyonel, bireyin bir tedavi planı geliştirmesine yardımcı olabilir.
- Check that you're using an Office 365 plan that supports Delve.
- Delve'i destekleyen bir Office 365 planı kullandığınızdan emin olun.
- A treatment plan is then created on the computer.
- Daha sonra bilgisayarda bir tedavi planı oluşturulur.
- Because every company is different, it’s important you do some bargain hunting before you buy a plan.
- Her şirket farklı olduğundan, bir plan satın almadan önce pazarlık yapmanız önemlidir.
- Because it includes so few carbs, this diet could wreak havoc with any diabetes treatment plan.
- Çok az karbonhidrat içerdiğinden, bu diyet herhangi bir diyabet tedavi planına zarar verebilir.
- Establishing an action plan is just the first step.
- Bir eylem planı oluşturmak sadece ilk adımdır.
- Such a plan will commonly include the SERM's Nolvadex and Clomid, and often additional HCG.
- Böyle bir plan genellikle SERM'in Nolvadex ve Clomid'ini ve sıklıkla ek HCG'yi içerecektir.
- There are many ways to create a business PLAN.
- Bir iş planı oluşturmanın birçok yolu vardır.
- Be sure to discuss your recovery and treatment plan with your physician.
- İyileşme ve tedavi planınızı doktorunuzla konuştuğunuzdan emin olun.
- The pro lists at $11 per month, and the multi-pack plan is $33.
- Profesyoneller ayda 11 dolar, çoklu paket planı ise 33 dolar.
- Third-party integration, HIPAA compliance, and phone support start at the Business plan.
- Üçüncü taraf entegrasyonu, HIPAA uyumluluğu ve telefon desteği İş planında başlar.
- A solid, clear corporate plan can be used to attract investors, customers and employees.
- Yatırımcıları, müşterileri ve çalışanları çekmek için sağlam ve net bir kurumsal plan kullanılabilir.
- A storage plan for one Google account can't be transferred to a different account.
- Bir Google hesabına ait depolama alanı planı farklı bir hesaba aktarılamaz.
- A solid floor plan is of paramount importance for a coffee shop.
- Bir kahve dükkanı için sağlam bir kat planı çok önemlidir.
- Emotional support is a critical component of a well-rounded RA management plan.
- Duygusal destek, çok yönlü bir RA yönetim planının kritik bir bileşenidir.
- Ensure you have an asthma action plan and consult your doctor for regular assessment and ongoing management.
- Bir astım eylem planınız olduğundan emin olun ve düzenli değerlendirme ve sürekli yönetim için doktorunuza danışın.
- Necessary experience and education to implement the business plan.
- İş planını uygulamak için gerekli deneyim ve eğitim.
- There are many reasons why having a solid business plan is a good idea.
- Sağlam bir iş planına sahip olmanın iyi bir fikir olmasının birçok nedeni vardır.
- Need to know how to write the industry overview section of a business plan?
- Bir iş planının sektöre genel bakış bölümünü nasıl yazacağınızı bilmeniz mi gerekiyor?
- Start by following your diabetes treatment plan.
- Diyabet tedavi planınızı takip ederek başlayın.
- A strategy is a plan of action.
- Strateji bir eylem planıdır.
- Strength is a very important factor for a training plan.
- Güç, bir antrenman planı için çok önemli bir faktördür.
- Establish an accounting plan and consider opening up a business bank account.
- Bir muhasebe planı oluşturun ve bir ticari banka hesabı açmayı düşünün.
- If you want to use credit card payments, you need to have a professional plan or higher.
- Kredi kartı ödemelerini kullanmak istiyorsanız, profesyonel veya daha yüksek bir plana sahip olmanız gerekir.
- Learn how a 90-day plan can keep you on target and help in your overall master planning.
- 90 günlük bir planın sizi hedefte nasıl tutabileceğini ve genel master planlamanıza nasıl yardımcı olabileceğini öğrenin.
- Twelve years have passed since the Annan Plan.
- Annan Planı'nın üzerinden 12 yıl geçti.
- Twelve years passed since the Annan Plan.
- Annan Planı'nın üzerinden 12 yıl geçti.
- A business plan estimates costs so you know your financing needs.
- Bir iş planı maliyetleri tahmin eder, böylece finansman ihtiyaçlarınızı bilirsiniz.
- A business plan is an integral part of running a food truck.
- Bir iş planı, bir gıda kamyonunu çalıştırmanın ayrılmaz bir parçasıdır.
- A business plan will be your roadmap that helps bring your ideas and thoughts together.
- Bir iş planı, fikirlerinizi ve düşüncelerinizi bir araya getirmeye yardımcı olan yol haritanız olacaktır.
- A business plan is an integral part of starting a food truck.
- Bir iş planı, bir gıda kamyonunu çalıştırmanın ayrılmaz bir parçasıdır.
- A business plan is an integral part of starting a new business.
- Bir iş planı, yeni bir işe başlamanın ayrılmaz bir parçasıdır.
- A company’s marketing strategy should combine all its objectives into one integrated and comprehensive plan.
- Bir şirketin pazarlama stratejisi, tüm hedeflerini tek bir entegre ve kapsamlı planda birleştirmelidir.
- Add a leader to each section of your social media advocacy plan.
- Sosyal medya savunuculuk planınızın her bölümüne bir lider ekleyin.
- After that, they can get you started on the right treatment plan.
- Bundan sonra, doğru tedavi planına başlamanızı sağlayabilirler.
- After you build your project plan, review the planned costs.
- Proje planınızı oluşturduktan sonra, planlanan maliyetleri gözden geçirin.
- After your doctor has determined the cause of chronic nasal congestion, they can recommend a treatment plan.
- Doktorunuz kronik burun tıkanıklığının nedenini belirledikten sonra bir tedavi planı önerebilir.
- Ahtisaari, meanwhile, said Tuesday that he expects Russia to block a Council resolution based on his plan.
- Bu arada Ahtisaari Salı günü yaptığı açıklamada, Rusya'nın kendi planına dayalı bir Konsey kararını engellemesini beklediğini söyledi.
- All businesses need a written business plan!
- Tüm işletmelerin yazılı bir iş planına ihtiyacı vardır!
- All ideas will be included in the approximate plan of the territory.
- Tüm fikirler bölgenin yaklaşık planına dahil edilecektir.
- All of us are part of the Creator’s divine plan!
- Hepimiz Yaratıcının ilahi planının bir parçasıyız!
- All of us are part of the Creator's divine plan!
- Hepimiz Yaratıcının ilahi planının bir parçasıyız!
- All these questions should have answers within your business plan.
- Tüm bu soruların cevapları iş planınızda bulunmalıdır.
- All work is performed in accordance with the detailed plan developed.
- Tüm çalışmalar geliştirilen detaylı plana uygun olarak gerçekleştirilir.
- All these stages are parts of a comprehensive plan.
- Tüm bu aşamalar kapsamlı bir planın parçalarıdır.
- Along with communication, they also plan and organize things and daily tasks.
- İletişimin yanı sıra, işleri ve günlük görevleri de planlar ve organize ederler.
- An asthma action plan is a care plan that you'll develop with the doctor.
- Astım eylem planı, doktorla birlikte geliştireceğiniz bir bakım planıdır.
- Before you start creating an action plan, think about why you’re setting a new goal.
- Bir eylem planı oluşturmaya başlamadan önce, neden yeni bir hedef belirlediğinizi düşünün.
- BTK argues the plan does not amount to censorship.
- BTK, planın sansür anlamına gelmediğini savunuyor.
- Building a disaster recovery plan is complex.
- Felaket kurtarma planı oluşturmak karmaşıktır.
- Business plan and business model are 2 completely different notions.
- İş planı ve iş modeli tamamen farklı iki kavramdır.
- But do you really understand the purpose of a business plan?
- Peki bir iş planının amacını gerçekten anlıyor musunuz?
- But do you truly understand the purpose of a business plan?
- Peki bir iş planının amacını gerçekten anlıyor musunuz?
- But I had a plan and it was going to be okay.
- Ama bir planım vardı ve her şey yoluna girecekti.
- But if you are an inexperienced user, you need to know the general plan of action.
- Ancak deneyimsiz bir kullanıcıysanız, genel eylem planını bilmeniz gerekir.
- But Syria and its allies made an unexpected move and prevented that plan.
- Ancak Suriye ve müttefikleri beklenmedik bir hamle yaparak bu planı engellediler.
- Choose your plan according to your necessity.
- İhtiyaçlarınıza göre planınızı seçin.
- Choose your web hosting plan to get started!
- Başlamak için web barındırma planınızı seçin!
- Create a plan for holidays and vacations.
- Tatiller ve tatiller için bir plan oluşturun.
- Creating a business plan helps you work through how you’ll make your money.
- Bir iş planı oluşturmak, paranızı nasıl kazanacağınız konusunda çalışmanıza yardımcı olur.
- Consequently, the right home plan is crucial.
- Sonuç olarak, doğru ev planı çok önemlidir.
- Consider a group plan through an employer.
- Bir işveren aracılığıyla bir grup planı düşünün.
- Contact us today and let us create a plan to help you pay off your debt.
- Bugün bizimle iletişime geçin ve borcunuzu ödemenize yardımcı olacak bir plan oluşturalım.
- Continue to create a plan with the materials needed for the project.
- Proje için gerekli malzemelerle bir plan oluşturmaya devam edin.
- Continue to implement the Management Plan is revised.
- Yönetim Planı revize edilerek uygulamaya devam edilmektedir.
- Create a communication plan for organisations and sports events.
- Organizasyonlar ve spor etkinlikleri için bir iletişim planı oluşturun.
- Do you need a better business plan?
- Daha iyi bir iş planına mı ihtiyacınız var?
- Do your research, build your assumptions, and then write your plan.
- Araştırmanızı yapın, varsayımlarınızı oluşturun ve ardından planınızı yazın.
- Every woman's treatment plan and breast surgery are different.
- Her kadının tedavi planı ve meme ameliyatı farklıdır.
- Every WordPress site needs a comprehensive security plan.
- Her WordPress sitesinin kapsamlı bir güvenlik planına ihtiyacı vardır.
- Everything is part of a bigger plan.
- Her şey daha büyük bir planın parçasıdır.
- Exercise is an important part of any diabetes treatment plan.
- Egzersiz, herhangi bir diyabet tedavi planının önemli bir parçasıdır.
- Finally, look for a web hosting plan with built-in security features.
- Son olarak, yerleşik güvenlik özelliklerine sahip bir web barındırma planı arayın.
- Finance our plan and improve our balance sheet.
- Planımızı finanse edin ve bilançomuzu iyileştirin.
- God has had a plan from the beginning.
- Tanrı'nın başından beri bir planı vardı.
- Google’s battle plan for the smart home is well-documented.
- Google'ın akıllı ev için savaş planı iyi belgelenmiştir.
- Having a solid plan is the first step in a successful social media strategy.
- Sağlam bir plana sahip olmak, başarılı bir sosyal medya stratejisinin ilk adımıdır.
- Google's battle plan for the smart home is well-documented.
- Google'ın akıllı ev için savaş planı iyi belgelenmiştir.
- He can change the pricing plan and pay for various services.
- Fiyatlandırma planını değiştirebilir ve çeşitli hizmetler için ödeme yapabilir.
- He gave me a brief outline of the plan.
- Bana planın kısa bir özetini verdi.
- He had a special plan for her.
- Onun için özel bir planı vardı.
- He should also be interested in the cultural plan and love to travel.
- Ayrıca kültürel plana ilgi duymalı ve seyahat etmeyi sevmelidir.
- How can I cancel my Bluehost plan?
- Bluehost planımı nasıl iptal edebilirim?
- He communicated his plan to his wife.
- Planını eşine anlattı.
- He dared not say no to my plan.
- Planıma hayır demeye cesaret edemedi.
- He has a plan for everything and everyone.
- Her şey ve herkes için bir planı vardır.
- With high performance and a plan, you can build your salary and worth.
- Yüksek performans ve bir planla maaşınızı ve değerinizi artırabilirsiniz.
- How is the long-term investment plan made?
- Uzun vadeli yatırım planı nasıl yapılır?
- How should I design the floor plan of a single-family home?
- Tek aileli bir evin kat planını nasıl tasarlamalıyım?
- How much disk space and bandwidth will my plan include?
- Planım ne kadar disk alanı ve bant genişliği içerecek?
- How much of that plan has been implemented?
- Bu planın ne kadarı uygulandı?
- How to Write a Basic Advertising Plan?
- Temel Reklam Planı Nasıl Yazılır?
- How will you measure the success of your social media plan?
- Sosyal medya planınızın başarısını nasıl ölçeceksiniz?
- I have a special plan for him.
- Onun için özel bir planım var.
- I insisted that we change our original plan.
- Orijinal planımızı değiştirmemiz konusunda ısrar ettim.
- I made this plan in order to be able to eat you all.
- Bu planı hepinizi yiyebilmek için yaptım.
- I guess there is a plan for all of us.
- Sanırım hepimiz için bir plan var.
- I guess there’s a plan for all of us.
- Sanırım hepimiz için bir plan var.
- I had four phases to this plan.
- Bu planın dört aşaması vardı.
- I have a better plan than that.
- Bundan daha iyi bir planım var.
- I had a plan for my life.
- Hayatımla ilgili bir planım vardı.
- If you aren’t where you’d hoped to be, you may need to alter your action plan.
- Olmayı umduğunuz yerde değilseniz, eylem planınızı değiştirmeniz gerekebilir.
- I think that was the best plan.
- Sanırım en iyi plan buydu.
- I think that will be my plan.
- Sanırım planım bu olacak.
- I think there is a plan for all of us.
- Sanırım hepimiz için bir plan var.
- I worked on the plan for a year.
- Bir yıl boyunca plan üzerinde çalıştım.
- I would like to change my plan.
- Planımı değiştirmek istiyorum.
- I would like to upgrade my plan.
- Planımı yükseltmek istiyorum.
- I’ll have a better plan for us.
- Bizim için daha iyi bir planım olacak.
- Ideas aren’t as personal as a plan.
- Fikirler bir plan kadar kişisel değildir.
- If your progress is slower or faster than expected, they may alter your treatment plan.
- İlerlemeniz beklenenden daha yavaş veya daha hızlıysa, tedavi planınızı değiştirebilirler.
- I'll have a better plan for us.
- Bizim için daha iyi bir planım olacak.
- Implement the marketing and management portions of your business plan.
- İş planınızın pazarlama ve yönetim bölümlerini uygulayın.
- Implementing your creative strategy plan is the ultimate test.
- Yaratıcı strateji planınızı uygulamak nihai testtir.
- It is not enough to possess a plan.
- Bir plana sahip olmak yeterli değildir.
- It is part of the Plan of the Creator to share the achievements of one race with others.
- Bir ırkın başarılarını diğerleriyle paylaşmak Yaratıcının Planının bir parçasıdır.
- It is usually managed easily and should be included in your child’s asthma action plan.
- Genellikle kolayca yönetilir ve çocuğunuzun astım eylem planına dahil edilmelidir.
- It is very important to write a business plan.
- Bir iş planı yazmak çok önemlidir.
- It is very important that you correct your diet mistakes so that your treatment plan will work.
- Tedavi planınızın işe yaraması için diyet hatalarınızı düzeltmeniz çok önemlidir.
- It provides us with a simple, predictable and clear plan.
- Bize basit, öngörülebilir ve net bir plan sunar.
- It seems like a pretty simple plan.
- Oldukça basit bir plan gibi görünüyor.
- Learn more about the Creative Cloud Photography plan.
- Creative Cloud Fotoğrafçılık planı hakkında daha fazla bilgi edinin.
- Learn to accept your experiences as part of the plan.
- Deneyimlerinizi planın bir parçası olarak kabul etmeyi öğrenin.
- Let us start by defining what a healthy eating plan is.
- Sağlıklı bir beslenme planının ne olduğunu tanımlayarak başlayalım.
- Let’s begin by defining what a healthy eating plan is.
- Sağlıklı bir beslenme planının ne olduğunu tanımlayarak başlayalım.
- Let's give up on our plan to eat at that restaurant.
- O restoranda yemek yeme planımızdan vazgeçelim.
- Let's look at the typical business plan.
- Tipik iş planına bakalım.
- Listen to your doctor and follow your treatment plan.
- Doktorunuzu dinleyin ve tedavi planınızı takip edin.
- Look at the services offered by each plan.
- Her planın sunduğu hizmetlere bakın.
- Make sure a written behavior plan is near the student.
- Yazılı bir davranış planının öğrencinin yanında olduğundan emin olun.
- Make sure your inventory control plan includes a way of maintaining the security of your products.
- Envanter kontrol planınızın ürünlerinizin güvenliğini korumanın bir yolunu içerdiğinden emin olun.
- Making a significant amount of money with AdSense requires a plan.
- AdSense ile önemli miktarda para kazanmak bir plan gerektirir.
- No world leader has had a coherent plan of action to resolve the conflict.
- Hiçbir dünya liderinin çatışmayı çözmek için tutarlı bir eylem planı yoktu.
- Not every travel insurance plan is the same.
- Her seyahat sigortası planı aynı değildir.
- Not having a plan can be costly.
- Bir plana sahip olmamak maliyetli olabilir.
- No facet of this Divine Plan is any more important than another.
- Bu İlahi Planın hiçbir yönü diğerinden daha önemli değildir.
- Nutrition is a big part of a fitness plan.
- Beslenme, fitness planının büyük bir parçasıdır.
- On March 29th, McRaven brought the plan to Obama.
- 29 Mart'ta McRaven planı Obama'ya sundu.
- Not to worry, I have a plan.
- Merak etme, bir planım var.
- Not sure which plan is the best for you?
- Hangi planın sizin için en iyisi olduğundan emin değil misiniz?
- Nothing can speed up the creation of your site more than a well-thought-out site plan.
- Hiçbir şey sitenizin oluşturulmasını iyi düşünülmüş bir site planından daha fazla hızlandıramaz.
- Now you can share an iCloud storage plan with your entire family.
- Artık bir iCloud saklama alanı planını tüm ailenizle paylaşabilirsiniz.
- Of course you have your own plan.
- Elbette kendi planınız var.
- Offering customers a more cost-effective plan can drive them away.
- Müşterilere daha uygun maliyetli bir plan sunmak onları uzaklaştırabilir.
- Password management should be an integral part of your cloud administration plan.
- Parola yönetimi, bulut yönetim planınızın ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
- Repeat the fast metabolism plan for a full 28 days every six months or for one week every month.
- Hızlı metabolizma planını her altı ayda bir tam 28 gün veya her ay bir hafta boyunca tekrarlayın.
- Right or wrong, that was the plan.
- Doğru ya da yanlış, plan buydu.
- Russia is strongly opposed to the plan.
- Rusya plana şiddetle karşı çıkıyor.
- Select a Classification level for your plan.
- Planınız için bir Sınıflandırma düzeyi seçin.
- Setting a deadline for your goal is a must; it prevents you from delaying the start of your action plan.
- Hedefiniz için bir son tarih belirlemek şarttır; eylem planınızın başlamasını geciktirmenizi önler.
- She did this as part of a plan.
- Bunu bir planın parçası olarak yaptı.
- She discovered after writing this down that she had the perfect plan for a successful company.
- Bunu yazdıktan sonra başarılı bir şirket için mükemmel bir plana sahip olduğunu keşfetti.
- She had a plan and a program.
- Bir planı ve programı vardı.
- Signing up for a VPS plan will give your future site a significant amount of computer resources.
- Bir VPS planına kaydolmak, gelecekteki sitenize önemli miktarda bilgisayar kaynağı sağlayacaktır.
- Take a look at your diet plan.
- Diyet planınıza bir göz atın.
- Take charge by creating a personal development plan.
- Kişisel gelişim planı oluşturarak sorumluluğu üstlenin.
- Take your business plan and a copy of your credit report and shop around for a good loan.
- İş planınızı ve kredi raporunuzun bir kopyasını alın ve iyi bir kredi için alışveriş yapın.
- Talk to your doctor about the best exercise and diet plan for you.
- Sizin için en iyi egzersiz ve diyet planı hakkında doktorunuzla konuşun.
- Test the plan at least every two years.
- Planı en az iki yılda bir test edin.
- Talk with the Council of Elders to discover your life plan and purpose.
- Yaşam planınızı ve amacınızı keşfetmek için Yaşlılar Konseyi ile konuşun.
- That is, what types of incidents will activate your plan?
- Yani, ne tür olaylar planınızı harekete geçirecek?
- That plan was rejected by the Arabs.
- Bu plan Araplar tarafından reddedildi.
- That was part of the Kissinger plan.
- Bu Kissinger planının bir parçasıydı.
- That’s definitely not part of the plan.
- Bu kesinlikle planın bir parçası değil.
- That's definitely not part of the plan.
- Bu kesinlikle planın bir parçası değil.
- The amount of bandwidth available can make a big difference in choosing a quality hosting plan.
- Mevcut bant genişliği miktarı, kaliteli bir barındırma planı seçiminde büyük bir fark yaratabilir.
- The 2018 Trump tax plan cut income tax rates.
- 2018 Trump vergi planı gelir vergisi oranlarını düşürdü.
- The Annan Plan could have been a solution.
- Annan Planı bir çözüm olabilirdi.
- The first business plan is just the first step.
- İlk iş planı sadece ilk adımdır.
- The first plan of the monument is not known.
- Anıtın ilk planı bilinmemektedir.
- The floor plan may demonstrate a whole building, one floor of a building, or a single room.
- Kat planı bir binanın tamamını, bir binanın bir katını veya tek bir odayı gösterebilir.
- The free plan is not bad for beginners.
- Ücretsiz plan yeni başlayanlar için fena değil.
- The ideal treatment plan for chronic illness can sometimes seem just as mysterious as its causes.
- Kronik hastalıklar için ideal tedavi planı bazen nedenleri kadar gizemli görünebilir.
- The liberals do have an alternative plan, but it is not a convincing one.
- Liberallerin alternatif bir planı var ama ikna edici değil.
- The Mitigation Plan is what you need to do to try to avoid the risk occurring.
- Azaltma Planı, riskin oluşmasını önlemek için yapmanız gereken şeydir.
- The objective is to plan what you will do and stick to the plan.
- Amaç, ne yapacağınızı planlamak ve plana sadık kalmaktır.
- The insurance is not a comprehensive plan.
- Sigorta kapsamlı bir plan değildir.
- The kitchen offers a modern and convenient open plan.
- Mutfak modern ve kullanışlı bir açık plan sunmaktadır.
- The main components are assembled according to the plan.
- Ana bileşenler plana göre monte edilir.
- The main reason for writing a business plan is to test the feasibility of your business idea.
- Bir iş planı yazmanın temel nedeni, iş fikrinizin uygulanabilirliğini test etmektir.
- The Mediterranean diet is a healthy eating plan.
- Akdeniz diyeti sağlıklı bir beslenme planıdır.
- The right house plan is the key to success.
- Doğru ev planı başarının anahtarıdır.
- The same thing can happen with a 401(k) plan.
- Aynı şey 401(k) planında da olabilir.
- The Silver Guard plan can provide those funds.
- Silver Guard planı bu fonları sağlayabilir.
- The simple cafeteria plan is available to businesses that employ 100 or fewer workers.
- Basit kafeterya planı, 100 veya daha az işçi çalıştıran işletmeler için geçerlidir.
- The solution is to assign the mitigation plan to an event or event chain.
- Çözüm, azaltma planını bir olaya veya olay zincirine atamaktır.
- The studies are organized according to each candidate's individual work plan.
- Çalışmalar her adayın bireysel çalışma planına göre düzenlenir.
- The summary is the most important part of the business plan.
- Özet, iş planının en önemli parçasıdır.
- The third key plan for new businesses is a marketing plan.
- Yeni işletmeler için üçüncü temel plan bir pazarlama planıdır.
- There are numerous ways to construct a business plan.
- Bir iş planı oluşturmanın birçok yolu vardır.
- There is a plan for each of us.
- Her birimiz için bir plan var.
- There is a plan for every mood, from culture to nightlife.
- Kültürden gece hayatına kadar her ruh haline uygun bir plan var.
- There is a plan for every one of us.
- Her birimiz için bir plan var.
- There is literally a Shapeworks dietary plan for everyone who chooses to use this weight loss program.
- Bu kilo verme programını kullanmayı seçen herkes için tam anlamıyla bir Shapeworks diyet planı var.
- There is no plan that I see.
- Benim gördüğüm bir plan yok.
- There is nothing wrong with this plan.
- Bu planda yanlış bir şey yok.
- There was no plan at that time.
- O zamanlar herhangi bir plan yoktu.
- There is no such plan anytime soon.
- Yakın zamanda böyle bir plan yok.
- These are some of the keys to successful behavior management for your child's ADHD treatment plan.
- Bunlar, çocuğunuzun DEHB tedavi planı için başarılı davranış yönetiminin anahtarlarından bazılarıdır.
- These numbers should be defined in your trading plan and should never be left to chance.
- Bu rakamlar ticaret planınızda tanımlanmalı ve asla şansa bırakılmamalıdır.
- They also offer enterprise services as part of the Shopify Plus plan.
- Ayrıca Shopify Plus planının bir parçası olarak kurumsal hizmetler de sunuyorlar.
- They are thinking of acting according to this plan.
- Bu plana göre hareket etmeyi düşünüyorlar.
- This is a small step in a big plan.
- Bu büyük bir planın küçük bir adımıdır.
- This had to be the perfect plan.
- Bu mükemmel bir plan olmalıydı.
- This unique plan goes for both casino and live games.
- Bu benzersiz plan hem casino hem de canlı oyunlar için geçerlidir.
- This is called palliative care and should be a part of any treatment plan.
- Buna palyatif bakım denir ve herhangi bir tedavi planının bir parçası olmalıdır.
- This is one category that every Medigap plan is going to pay.
- Bu, her Medigap planının ödeyeceği bir kategoridir.
- This is part of a bigger plan.
- Bu daha büyük bir planın parçası.
- This is part of a larger plan.
- Bu daha büyük bir planın parçası.
- This is part of the regional eLAC2010 plan.
- Bu, bölgesel eLAC2010 planının bir parçasıdır.
- This lets you know how your treatment plan is working.
- Bu, tedavi planınızın nasıl çalıştığını bilmenizi sağlar.
- This new plan may bring a lasting peace.
- Bu yeni plan kalıcı bir barış getirebilir.
- This plan is the plan to siege Turkey.
- Bu plan Türkiye'yi kuşatma planıdır.
- This plan will be different from all previous ones.
- Bu plan öncekilerden farklı olacak.
- Understand that this is part of the plan.
- Bunun planın bir parçası olduğunu anlayın.
- Understanding the system will help you narrow your choices and develop your education plan.
- Sistemi anlamak, seçeneklerinizi daraltmanıza ve eğitim planınızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.
- Understanding why they are successful will help you develop a plan to beat them.
- Neden başarılı olduklarını anlamak, onları yenmek için bir plan geliştirmenize yardımcı olacaktır.
- US troops are redeploying in our region in line with this new plan.
- ABD birlikleri bu yeni plan doğrultusunda bölgemizde yeniden konuşlandırılıyor.
- Was franchising always part of the plan?
- Franchising her zaman planın bir parçası mıydı?
- We already have a plan like that.
- Zaten böyle bir planımız var.
- We’re not talking about a business plan here.
- Burada bir iş planından bahsetmiyoruz.
- We’re not talking about a temporary diet and exercise plan; this is a permanent lifestyle change.
- Geçici bir diyet ve egzersiz planından bahsetmiyoruz; bu kalıcı bir yaşam tarzı değişikliğidir.
- Well, at least you have a plan.
- En azından bir planın var.
- We're going to follow our original plan.
- Orijinal planımızı takip edeceğiz.
- What Are the 4 Important Parts of a Business Plan?
- Bir İş Planının 4 Önemli Parçası Nelerdir?
- What are the characteristics of a good plan?
- İyi bir planın özellikleri nelerdir?
- What Diet Plan Will Help You to Lose Your Weight?
- Hangi Diyet Planı Kilo Vermenize Yardımcı Olacak?
- What Does the Financial Analysis of a Business Plan Include?
- Bir İş Planının Finansal Analizi Neleri İçerir?
- What is the balance of power between you and how will that impact your plan?
- Aranızdaki güç dengesi nedir ve bu planınızı nasıl etkileyecek?
- Whatever plan you choose, it’s important to get started.
- Hangi planı seçerseniz seçin, başlamak önemlidir.
- When a participant goes outside of their network, a POS plan acts more like a PPO.
- Bir katılımcı kendi ağının dışına çıktığında, bir POS planı daha çok bir PPO gibi davranır.
- Which is the best plan to get?
- Alınacak en iyi plan hangisi?
- Why do you want to produce content and create a content marketing plan?
- Neden içerik üretmek ve içerik pazarlama planı oluşturmak istiyorsunuz?
- Where can I find house plan ideas?
- Ev planı fikirlerini nerede bulabilirim?
- Which InMotion Hosting plan is best for you?
- Hangi InMotion Hosting planı sizin için en iyisidir?
- You can change power plan settings or create your own power plan.
- Güç planı ayarlarını değiştirebilir veya kendi güç planınızı oluşturabilirsiniz.
- You can change your plan or subscription or cancel your subscription.
- Planınızı veya aboneliğinizi değiştirebilir veya aboneliğinizi iptal edebilirsiniz.
- You can choose which recording plan is best for you.
- Hangi kayıt planının sizin için en uygun olduğunu seçebilirsiniz.
- You can get one of their paid plan to track more keywords.
- Daha fazla anahtar kelimeyi izlemek için ücretli planlarından birini alabilirsiniz.
- You can guess from the name of the plan what they cover.
- Planın adından neleri kapsadığını tahmin edebilirsiniz.
- You can now publish your membership plan.
- Artık üyelik planınızı yayınlayabilirsiniz.
- You can pay monthly or choose a yearly plan.
- Aylık ödeme yapabilir veya yıllık bir plan seçebilirsiniz.
- You can use this later when you’re scaling your website and possibly are required to upgrade your hosting plan.
- Bunu daha sonra web sitenizi ölçeklendirirken ve muhtemelen barındırma planınızı yükseltmeniz gerektiğinde kullanabilirsiniz.
- You can use this plan on three devices for one year.
- Bu planı bir yıl boyunca üç cihazda kullanabilirsiniz.
- You do not always need a plan.
- Her zaman bir plana ihtiyacınız yoktur.
- You have a great team, a great product, and a plan.
- Harika bir ekibiniz, harika bir ürününüz ve bir planınız var.
- You’ll be asked to pick a plan on the next screen.
- Bir sonraki ekranda bir plan seçmeniz istenecek.
- Your agent will give you the expected treatment plan.
- Temsilciniz size beklenen tedavi planını verecektir.
- Your business plan doesn’t have to be long or complicated.
- İş planınızın uzun veya karmaşık olması gerekmez.
- Your business plan doesn't have to be long or complicated.
- İş planınızın uzun veya karmaşık olması gerekmez.
- Your business plan should show your finance plan, location and marketing strategy.
- İş planınız finans planınızı, konumunuzu ve pazarlama stratejinizi göstermelidir.
- Your business website can’t be successful without a plan.
- İşletme web siteniz bir plan olmadan başarılı olamaz.
- Your business website can't be successful without a plan.
- İşletme web siteniz bir plan olmadan başarılı olamaz.
- Your doctor will be able to diagnose your condition and provide a proper treatment plan.
- Doktorunuz durumunuzu teşhis edebilecek ve uygun bir tedavi planı sunabilecektir.
- Your doctor will create a treatment plan that combines lifestyle changes and other therapies.
- Doktorunuz yaşam tarzı değişikliklerini ve diğer tedavileri birleştiren bir tedavi planı oluşturacaktır.
- Your doctor will discuss the best treatment plan with you.
- Doktorunuz sizinle en iyi tedavi planını tartışacaktır.
- Your investing strategy will be the plan you use to reach the goals you have set for yourself.
- Yatırım stratejiniz, kendiniz için belirlediğiniz hedeflere ulaşmak için kullandığınız plan olacaktır.
- Your next step is to evaluate which services each dental plan will cover.
- Bir sonraki adımınız, her diş planının hangi hizmetleri kapsayacağını değerlendirmektir.
- Your plan is always open to revision.
- Planınız her zaman revizyona açıktır.
- Your plan may be good, but it’s going to change.
- Planınız iyi olabilir ama değişecek.
- Your specialist prescribes medication specific to your body and treatment plan.
- Uzmanınız vücudunuza ve tedavi planınıza özel ilaç reçete eder.
- Your specific treatment plan will be based on these factors.
- Özel tedavi planınız bu faktörlere dayanacaktır.
- Your specific treatment plan will depend on your overall health and the cause of your condition.
- Özel tedavi planınız genel sağlığınıza ve durumunuzun nedenine bağlı olacaktır.
- Your treatment plan generally depends on how early the disease was diagnosed and whether it has spread.
- Tedavi planınız genellikle hastalığın ne kadar erken teşhis edildiğine ve yayılıp yayılmadığına bağlıdır.
- A plan was slowly forming in his mind.
- Kafasında yavaş yavaş bir plan şekilleniyordu.
- A corporate plan does more than simply keep your employees on a timeline for success.
- Kurumsal bir plan, çalışanlarınızı başarı için bir zaman çizelgesinde tutmaktan daha fazlasını yapar.
- A customized education plan will then be suggested.
- Daha sonra özelleştirilmiş bir eğitim planı önerilecektir.
- A dentist can come up with the best whitening options for you and supervise a treatment plan to avoid complications.
- Bir diş hekimi sizin için en iyi beyazlatma seçeneklerini bulabilir ve komplikasyonları önlemek için bir tedavi planını denetleyebilir.
- A doctor can recommend a suitable plan.
- Bir doktor uygun bir plan önerebilir.
- A doctor will work with the individual to develop a suitable treatment plan.
- Bir doktor uygun bir tedavi planı geliştirmek için bireyle birlikte çalışacaktır.
- A goal is something that should include a plan to achieve the result.
- Hedef, sonuca ulaşmak için bir plan içermesi gereken bir şeydir.
- A great business plan will always include a strategic and aggressive marketing plan.
- Harika bir iş planı her zaman stratejik ve agresif bir pazarlama planı içerecektir.
- A great SEO plan can give you a powerful competitive edge.
- Harika bir SEO planı size güçlü bir rekabet avantajı sağlayabilir.
- A great plan will always include a strategic and aggressive marketing plan.
- Harika bir plan her zaman stratejik ve agresif bir pazarlama planı içerecektir.
- A healthy diet plan is also very important.
- Sağlıklı bir beslenme planı da çok önemlidir.
- A person with diabetes should follow their diabetes management plan carefully.
- Diyabetli bir kişi diyabet yönetim planını dikkatle takip etmelidir.
- A plan had slowly been formulating in her mind.
- Kafasında yavaş yavaş bir plan şekilleniyordu.
- A plan was slowly forming in her mind.
- Kafasında yavaş yavaş bir plan şekilleniyordu.
- An effective business plan will match its intended use.
- Etkili bir iş planı, kullanım amacına uygun olacaktır.
- An effective detoxification diet requires a good plan of action.
- Etkili bir detoksifikasyon diyeti iyi bir eylem planı gerektirir.
- An effective life plan polishes them all.
- Etkili bir yaşam planı hepsini parlatır.
- An important part of every project plan is the design.
- Her proje planının önemli bir kısmı tasarımdır.
- An older guy just thinks of you as part of his plan.
- Yaşlı bir adam seni planının bir parçası olarak düşünüyor.
- An unwritten plan is just a wish.
- Yazılı olmayan bir plan sadece bir dilektir.
- And I also had a very specific plan for it.
- Ayrıca bunun için çok özel bir planım vardı.
- And in reality, you need to have a good plan of action.
- Ve gerçekte, iyi bir eylem planına sahip olmanız gerekir.
- And, what are the chances of the success of this plan?
- Peki, bu planın başarı şansı nedir?
- Any business, no matter the size, needs a good business plan.
- Büyüklüğü ne olursa olsun her işletmenin iyi bir iş planına ihtiyacı vardır.
- Are you looking for a diet plan to lose weight fast?
- Hızlı kilo vermek için bir diyet planı mı arıyorsunuz?
- As for commissions, the best way is to simplify the plan.
- Komisyonlara gelince, en iyi yol planı basitleştirmektir.
- As with other online software programs, if you pay for an annual plan, you’ll save about 20 percent.
- Diğer çevrimiçi yazılım programlarında olduğu gibi, yıllık bir plan için ödeme yaparsanız, yaklaşık yüzde 20 tasarruf edersiniz.
- As you create your food truck business plan, consider your menu, your target customers, and your marketing approach.
- Yemek kamyonu iş planınızı oluştururken menünüzü, hedef müşterilerinizi ve pazarlama yaklaşımınızı göz önünde bulundurun.
- At the end of this part of the program you will have created your own project execution plan.
- Programın bu bölümünün sonunda kendi proje yürütme planınızı oluşturmuş olacaksınız.
- At the end of this part of the program, you will have created your own project execution plan.
- Programın bu bölümünün sonunda kendi proje yürütme planınızı oluşturmuş olacaksınız.
- At the strategic level, the regime has a more insidious plan.
- Stratejik düzeyde ise rejimin daha sinsi bir planı var.
- At this point the plan was ready.
- Bu noktada plan hazırdı.
- Backup is the foundation of your disaster recovery plan.
- Yedekleme, felaket kurtarma planınızın temelidir.
- Bankers, however, were not included in this plan.
- Ancak bankacılar bu plana dahil edilmedi.
- Based on the information collected, a treatment plan can then be developed.
- Toplanan bilgilere dayanarak bir tedavi planı geliştirilebilir.
- Based on this information, they can create an effective treatment plan.
- Bu bilgilere dayanarak etkili bir tedavi planı oluşturabilirler.
- Be a part of a bigger plan.
- Daha büyük bir planın parçası olun.
- Be patient and trust the divine plan.
- Sabırlı olun ve ilahi plana güvenin.
- But there was one thing that wasn’t in the plan.
- Ancak planda olmayan bir şey vardı.
- But this question wasn’t part of the plan.
- Ancak bu soru planın bir parçası değildi.
- But this question wasn't part of the plan.
- Ancak bu soru planın bir parçası değildi.
- But we have a plan, and you’ll see a pattern.
- Ama bir planımız var ve bir model göreceksiniz.
- But, no, you may not need a 10-page, structured, traditional business plan.
- Ancak, hayır, 10 sayfalık, yapılandırılmış, geleneksel bir iş planına ihtiyacınız olmayabilir.
- Can I access the cPanel for my hosting plan?
- Hosting planım için cPanel'e erişebilir miyim?
- Can I change my plan at a later time?
- Planımı daha sonra değiştirebilir miyim?
- Can I choose any plan I want?
- İstediğim planı seçebilir miyim?
- Can I purchase Adobe Portfolio without the Photography Plan?
- Adobe Portfolio'yu Photography Plan olmadan satın alabilir miyim?
- Can I share the plan with others?
- Planı başkalarıyla paylaşabilir miyim?
- Create a communication plan for organizations and sports events.
- Organizasyonlar ve spor etkinlikleri için bir iletişim planı oluşturun.
- Create a plan for handling future decisions.
- Gelecekteki kararları ele almak için bir plan oluşturun.
- Create a plan for schooling and education.
- Okul ve eğitim için bir plan oluşturun.
- Create an action plan that allows you to complete each section in a logical order.
- Her bölümü mantıksal bir sırayla tamamlamanıza olanak tanıyan bir eylem planı oluşturun.
- Create your own diet and exercise plan.
- Kendi diyet ve egzersiz planınızı oluşturun.
- Creating a business plan is a worthwhile activity for new business owners.
- Bir iş planı oluşturmak, yeni işletme sahipleri için değerli bir faaliyettir.
- Creating a plan of action and setting goals are your responsibility.
- Bir eylem planı oluşturmak ve hedefleri belirlemek sizin sorumluluğunuzdadır.
- Creating an SEO strategy plan is a complex process.
- Bir SEO strateji planı oluşturmak karmaşık bir süreçtir.
- Croatia presented its plan to the international community on 6 July.
- Hırvatistan planını 6 Temmuz'da uluslararası topluma sundu.
- Debbie immediately starts a new robbery plan.
- Debbie hemen yeni bir soygun planına başlar.
- Defining your target market is key to your business plan and your new business.
- Hedef pazarınızı tanımlamak iş planınızın ve yeni işinizin anahtarıdır.
- Determine how long it will take to complete a task and add that information to the plan.
- Bir görevi tamamlamanın ne kadar süreceğini belirleyin ve bu bilgiyi plana ekleyin.
- Documenting the project plan is an important part of the communication process.
- Proje planının belgelenmesi iletişim sürecinin önemli bir parçasıdır.
- Don’t worry if plan A fails, there are 25 more letters in the alphabet.
- A planı başarısız olursa endişelenmeyin, alfabede 25 harf daha var.
- Don't worry if plan A fails, there are 25 more letters in the alphabet.
- A planı başarısız olursa endişelenmeyin, alfabede 25 harf daha var.
- During his speech, Netanyahu hinted that the plan may be approved by the US.
- Netanyahu konuşması sırasında planın ABD tarafından onaylanabileceğini ima etti.
- Each category has its own follow-up plan.
- Her kategorinin kendi takip planı vardır.
- Each division has its current plan and its target plan.
- Her bölümün mevcut planı ve hedef planı vardır.
- Each plan design must cover all the essential benefits.
- Her plan tasarımı tüm temel faydaları kapsamalıdır.
- Each has an important assignment in the plan of salvation.
- Her birinin kurtuluş planında önemli bir görevi vardır.
- Eating a varied and nutritious diet can also be a healthful part of any treatment plan.
- Çeşitli ve besleyici bir diyet yemek de herhangi bir tedavi planının sağlıklı bir parçası olabilir.
- Finding the right business model and business plan in this economy can be really hard.
- Bu ekonomide doğru iş modelini ve iş planını bulmak gerçekten zor olabilir.
- Focus on likely scenarios and create a plan.
- Olası senaryolara odaklanın ve bir plan oluşturun.
- Follow your doctor's treatment plan for any health conditions.
- Herhangi bir sağlık durumu için doktorunuzun tedavi planını izleyin.
- Following a plan helps you do the right thing.
- Bir planı takip etmek doğru olanı yapmanıza yardımcı olur.
- From here, you can select your preferred power plan.
- Buradan, tercih ettiğiniz güç planını seçebilirsiniz.
- Good money management starts with a plan.
- İyi para yönetimi bir planla başlar.
- Following the DASH eating plan and getting regular exercise can help your child lose weight.
- DASH beslenme planını takip etmek ve düzenli egzersiz yapmak çocuğunuzun kilo vermesine yardımcı olabilir.
- For Turkey, we prepared a seven-year plan.
- Türkiye için yedi yıllık bir plan hazırladık.
- For Turkey, we prepared a seven year plan.
- Türkiye için yedi yıllık bir plan hazırladık.
- France, afraid Britain would try to quash the plan, didn’t include them in initial discussions.
- İngiltere'nin planı bozmaya çalışacağından korkan Fransa, onları ilk tartışmalara dahil etmedi.
- Here is your action plan for this step.
- İşte bu adım için eylem planınız.
- His plan was to kill teachers and a police officer.
- Planı öğretmenleri ve bir polis memurunu öldürmekti.
- Hopefully I can stick to my plan.
- Umarım planıma sadık kalabilirim.
- How can I change my Creative Cloud plan?
- Creative Cloud planımı nasıl değiştirebilirim?
- How can I change my service plan?
- Hizmet planımı nasıl değiştirebilirim?
- How can I change my current plan?
- Mevcut planımı nasıl değiştirebilirim?
- How committed are you to this plan?
- Bu plana ne kadar bağlısınız?
- How can I renew my hosting plan?
- Hosting planımı nasıl yenileyebilirim?
- How do I change my current plan?
- Mevcut planımı nasıl değiştirebilirim?
- How Do I Choose the Best Reinvestment Plan?
- En İyi Yeniden Yatırım Planını Nasıl Seçerim?
- How do I know which plan is the best for me?
- Hangi planın benim için en iyi olduğunu nasıl bilebilirim?
- How to Write a Mental Health Treatment Plan.
- Ruh Sağlığı Tedavi Planı Nasıl Yazılır?
- How will the biopsy affect my treatment plan?
- Biyopsi tedavi planımı nasıl etkileyecek?
- However, don’t forget to plan your meals well.
- Ancak öğünlerinizi iyi planlamayı unutmayın.
- However, this plan of the British deep state came to nothing.
- Ancak İngiliz derin devletinin bu planı boşa çıktı.
- However, you do need to pay close attention to the terms of the plan you’re signing up for.
- Ancak, kaydolduğunuz planın şartlarına çok dikkat etmeniz gerekir.
- I have a new plan for 2017.
- 2017 için yeni bir planım var.
- I have a plan of action ahead of me.
- Önümde bir eylem planı var.
- I have a plan to harm myself.
- Kendime zarar verme planım var.
- I have a plan to hurt myself.
- Kendime zarar verme planım var.
- If you are ready to begin the process of finding the best life insurance plan, then we can help you.
- En iyi hayat sigortası planını bulma sürecine başlamaya hazırsanız, size yardımcı olabiliriz.
- If you are treated in a dialysis center, you will be given a treatment plan that fits your work or education schedule.
- Diyaliz merkezinde tedavi görüyorsanız, size iş veya eğitim programınıza uygun bir tedavi planı verilecektir.
- If you have a plan, you will better be able to resist natural impulses.
- Bir planınız varsa, doğal dürtülere daha iyi direnebilirsiniz.
- If you have health insurance, find out when and how to add your baby to your plan.
- Sağlık sigortanız varsa, bebeğinizi planınıza ne zaman ve nasıl ekleyeceğinizi öğrenin.
- If you have hypoglycemic symptoms regularly, talk with your doctor about your treatment plan.
- Düzenli olarak hipoglisemik semptomlarınız varsa, tedavi planınız hakkında doktorunuzla konuşun.
- If you have hypoglycemic symptoms on a regular basis, talk with your doctor about your treatment plan.
- Düzenli olarak hipoglisemik semptomlarınız varsa, tedavi planınız hakkında doktorunuzla konuşun.
- If you haven’t participated in the past, enroll in the plan immediately.
- Geçmişte katılmadıysanız, hemen plana kaydolun.
- In 1951 the Nehru government enacted its first 5-year plan.
- 1951'de Nehru hükümeti ilk 5 yıllık planını yürürlüğe koydu.
- In 2020 Morgenstern announced his plan to open a restaurant in Moscow.
- 2020'de Morgenstern, Moskova'da bir restoran açma planını duyurdu.
- In fact this was a part of the giraffe’s plan.
- Aslında bu zürafanın planının bir parçasıydı.
- In fact this was a part of the giraffe's plan.
- Aslında bu zürafanın planının bir parçasıydı.
- In other words, your Divine Plan can hear the needs of your human self.
- Başka bir deyişle, İlahi Planınız insan benliğinizin ihtiyaçlarını duyabilir.
- In-app subscriptions are renewed weekly or annually, depending on your plan.
- Uygulama içi abonelikler, planınıza bağlı olarak haftalık veya yıllık olarak yenilenir.
- It covers most of the areas that you should include in your physical exercise plan.
- Fiziksel egzersiz planınıza dahil etmeniz gereken alanların çoğunu kapsar.
- It is called the plan of salvation.
- Buna kurtuluş planı denir.
- One of the most important elements of a successful business plan is a well-researched marketing plan.
- Başarılı bir iş planının en önemli unsurlarından biri iyi araştırılmış bir pazarlama planıdır.
- In other words, you need a plan.
- Başka bir deyişle, bir plana ihtiyacınız var.
- In severe cases, the treatment plan may focus on the underlying condition.
- Ağır vakalarda, tedavi planı altta yatan duruma odaklanabilir.
- In this example we’ll select the Standard Hosting and Email hosting plan.
- Bu örnekte Standart Barındırma ve E-posta barındırma planını seçeceğiz.
- It sounds like a plan to me!
- Bana bir plan gibi geliyor!
- It was like it was all part of a plan.
- Sanki her şey bir planın parçasıydı.
- It will give you a plan and a clearer focus.
- Size bir plan ve daha net bir odaklanma sağlayacaktır.
- It will never happen without the plan.
- Plan olmadan asla olmaz.
- It’s actually very measurable when the right plan is in place.
- Doğru plan uygulandığında aslında çok ölçülebilir.
- It’s important that you find the best plan for you.
- Sizin için en iyi planı bulmanız önemlidir.
- It’s time to get a financial plan!
- Finansal plan almanın zamanı geldi!
- It’s clean and easy to use and displays your plan in both 2D and 3D.
- Temiz ve kullanımı kolaydır ve planınızı hem 2D hem de 3D olarak görüntüler.
- I've taken a plan of action as well.
- Ben de bir eylem planı hazırladım.
- Jetpack offers limited SEO functionality even for premium plan users.
- Jetpack, premium plan kullanıcıları için bile sınırlı SEO işlevselliği sunar.
- Julia proposes a new plan to Teddy.
- Julia, Teddy'ye yeni bir plan önerir.
- Just make sure you know the rules of the plan before you sign up.
- Kaydolmadan önce planın kurallarını bildiğinizden emin olun.
- Key elements of this plan should include notification and evacuation producers.
- Bu planın temel unsurları bildirim ve tahliye üreticilerini içermelidir.
- Keywords are the building blocks of a good SEO plan.
- Anahtar kelimeler iyi bir SEO planının yapı taşlarıdır.
- Labor is unpredictable and doesn’t always go according to plan.
- Doğum tahmin edilemez ve her zaman plana göre gitmez.
- Medullary and anaplastic thyroid cancer typically require a more aggressive treatment plan.
- Medüller ve anaplastik tiroid kanseri tipik olarak daha agresif bir tedavi planı gerektirir.
- Montenegro's privatisation commission adopted the privatisation plan for 2007.
- Karadağ özelleştirme komisyonu 2007 yılı özelleştirme planını kabul etti.
- Most important is continuing the objectives of the proposed business plan submitted to USCIS.
- En önemlisi, USCIS'e sunulan önerilen iş planının hedeflerini sürdürmektir.
- Most people in the village objected to the plan.
- Köydeki çoğu insan plana itiraz etti.
- My business plan assumed that a single inventory source might be a problem.
- İş planım tek bir envanter kaynağının sorun olabileceğini varsayıyordu.
- My plan assumed that product knowledge was a business strength.
- Planım, ürün bilgisinin bir iş gücü olduğunu varsayıyordu.
- NAM disagrees with Trump's plan to end free trade agreements.
- NAM, Trump'ın serbest ticaret anlaşmalarını sona erdirme planına katılmıyor.
- On the other hand, the invitation bonus plan between users will tremendously boost Kucoin's subscribers and trades.
- Öte yandan, kullanıcılar arasındaki davet bonusu planı Kucoin'in abonelerini ve işlemlerini büyük ölçüde artıracaktır.
- Once the culprit is identified, it may be much easier to create a plan of action.
- Suçlu tespit edildikten sonra bir eylem planı oluşturmak çok daha kolay olabilir.
- Once we’ve identified your goals, we’ll create an action plan to help you get there.
- Hedeflerinizi belirledikten sonra, oraya ulaşmanıza yardımcı olacak bir eylem planı oluşturacağız.
- Once you select your preferred plan, scroll down and select your preferred payment method.
- Tercih ettiğiniz planı seçtikten sonra, aşağı kaydırın ve tercih ettiğiniz ödeme yöntemini seçin.
- Once you’ve purchased your plan, you can immediately create your website or start blogging.
- Planınızı satın aldıktan sonra hemen web sitenizi oluşturabilir veya blog yazmaya başlayabilirsiniz.
- Plan F is considered the Cadillac of Medigap plans.
- Plan F, Medigap planlarının Cadillac'ı olarak kabul edilir.
- Poland’s refusal to accept the Soviet plan is perhaps explained by her ambiguous relationship to Hitler.
- Polonya'nın Sovyet planını kabul etmeyi reddetmesi belki de Hitler'le olan belirsiz ilişkisiyle açıklanabilir.
- Potential investors will want to see a solid plan before investing.
- Potansiyel yatırımcılar yatırım yapmadan önce sağlam bir plan görmek isteyeceklerdir.
- Prepare a new business plan for yourself.
- Kendinize yeni bir iş planı hazırlayın.
- Prepare a plan and a budget to gather the necessary information.
- Gerekli bilgileri toplamak için bir plan ve bütçe hazırlayın.
- Present a solid business plan to them and ask them to invest in your business.
- Onlara sağlam bir iş planı sunun ve işinize yatırım yapmalarını isteyin.
- Previously, you developed, applied and checked your plan.
- Daha önce planınızı geliştirdiniz, uyguladınız ve kontrol ettiniz.
- Situ Xiang felt that her plan had completely failed.
- Situ Xiang planının tamamen başarısız olduğunu hissetti.
- So how do you choose a healthy eating plan?
- Peki sağlıklı bir beslenme planını nasıl seçersiniz?
- So it is crucial that you chalk out a plan along with your advertising agency in order to market your products.
- Bu nedenle, ürünlerinizi pazarlamak için reklam ajansınızla birlikte bir plan hazırlamanız çok önemlidir.
- So many things happen in life that don't seem to be part of the plan.
- Hayatta planın bir parçası gibi görünmeyen pek çok şey oluyor.
- So your pregnancy plan is often not the case.
- Yani hamilelik planınız çoğu zaman geçerli değildir.
- Social allergies can interfere with that plan.
- Sosyal alerjiler bu plana müdahale edebilir.
- So, you know you need a business plan.
- Yani, bir iş planına ihtiyacınız olduğunu biliyorsunuz.
- Some companies are currently accepting the company’s distribution counseling plan.
- Bazı şirketler şu anda şirketin dağıtım danışmanlığı planını kabul ediyor.
- Some of the information in your company description will be included in other sections of your business plan.
- Şirket açıklamanızdaki bilgilerin bir kısmı iş planınızın diğer bölümlerine dahil edilecektir.
- Some of this information can be gleaned from the client’s website and business plan.
- Bu bilgilerin bir kısmı müşterinin web sitesinden ve iş planından toplanabilir.
- Standardization is something that will definitely help your team apply the plan smoothly.
- Standardizasyon, ekibinizin planı sorunsuz bir şekilde uygulamasına kesinlikle yardımcı olacak bir şeydir.
- Start by adding basic cabinets to your kitchen plan.
- Mutfak planınıza temel dolaplar ekleyerek başlayın.
- The asthma action plan tells you which medicine your child needs to take.
- Astım eylem planı size çocuğunuzun hangi ilacı alması gerektiğini söyler.
- The best way to do this is with a business plan.
- Bunu yapmanın en iyi yolu bir iş planıdır.
- The biggest benefit of the 401(k) plan is the amount of money you can contribute to the plan.
- 401(k) planının en büyük faydası, plana katkıda bulunabileceğiniz para miktarıdır.
- The business plan should demonstrate the need (and effect) of financing for the future of the business.
- İş planı, işletmenin geleceği için finansman ihtiyacını (ve etkisini) göstermelidir.
- The Certificate Degree Plan specifies information, such as the courses to be taken.
- Sertifika Derece Planı, alınacak dersler gibi bilgileri belirtir.
- The choice is whether the plan you have is a plan of your own making or not.
- Seçim, sahip olduğunuz planın kendi yaptığınız bir plan olup olmadığıdır.
- The Cigarette-Smoking Man puts his plan in motion.
- Sigara İçen Adam planını uygulamaya koyar.
- The monitoring plan is the basis for the emission report.
- İzleme planı, emisyon raporunun temelini oluşturur.
- The most essential step in any treatment plan for COPD is to stop smoking.
- KOAH için herhangi bir tedavi planında en önemli adım sigarayı bırakmaktır.
- The most important part of the business plan is the financial plan.
- İş planının en önemli kısmı finansal plandır.
- The most popular business game of such a plan is the Virtonomics business simulation.
- Böyle bir planın en popüler iş oyunu Virtonomics iş simülasyonudur.
- The National Energy Efficiency Action Plan was adopted.
- Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kabul edildi.
- The new plan by the government is to start confiscating gold assets.
- Hükümetin yeni planı altın varlıklarına el koymaya başlamak.
- The new plan involved General Walther Wenck and his Twelfth Army.
- Yeni plan General Walther Wenck ve On İkinci Ordusunu içeriyordu.
- The next day I put the plan into action.
- Ertesi gün planı uygulamaya koydum.
- The objective of this running plan is to increase your speed and maximum oxygen consumption.
- Bu koşu planının amacı hızınızı ve maksimum oksijen tüketiminizi artırmaktır.
- The person who creates the plan is the plan's owner.
- Planı oluşturan kişi planın sahibidir.
- The plan aims to revive investment in strategic projects around Europe.
- Plan, Avrupa çapında stratejik projelere yatırımı canlandırmayı amaçlıyor.
- The plan can be drawn by yourself.
- Plan kendiniz çizilebilir.
- The plan of treatment should be reviewed frequently.
- Tedavi planı sık sık gözden geçirilmelidir.
- The plan requires a lot of money.
- Plan çok para gerektiriyor.
- The plan seems faulty from the outset.
- Plan baştan hatalı görünüyor.
- The plan was successful and initiated the Byzantine silk industry.
- Plan başarılı oldu ve Bizans ipek endüstrisini başlattı.
- The plan works, and the asteroid is pulled back into space.
- Plan işe yarıyor ve asteroit uzaya geri çekiliyor.
- The treatment plan also takes into account factors such as the patient's general health and age.
- Tedavi planında hastanın genel sağlık durumu ve yaşı gibi faktörler de dikkate alınır.
- The treatment plan will be regularly reviewed.
- Tedavi planı düzenli olarak gözden geçirilecektir.
- The treatment plan will depend on individual needs.
- Tedavi planı bireysel ihtiyaçlara bağlı olacaktır.
- The Trump administration has a plan in order to try to do that.
- Trump yönetiminin bunu gerçekleştirmek için bir planı var.
- The UN also sent the plan to Serbian President Boris Tadic.
- BM planı Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'e de gönderdi.
- The types of analytics and reports that you can view depend on your Shopify plan.
- Görüntüleyebileceğiniz analiz ve rapor türleri Shopify planınıza bağlıdır.
- The universe has a plan for you.
- Evrenin sizin için bir planı var.
- There are no age restrictions with a 529 plan.
- 529 planında yaş sınırlaması yoktur.
- This week we look at your personal dream, vision, or plan for happiness.
- Bu hafta kişisel hayalinize, vizyonunuza veya mutluluk planınıza bakıyoruz.
- What’s your plan to make sure that doesn’t happen?
- Bunun olmayacağından emin olmak için planınız nedir?
- The vegetarian diet plan can be very varied.
- Vejetaryen diyet planı çok çeşitli olabilir.
- The unlimited plan includes several unlimited templates.
- Sınırsız plan birkaç sınırsız şablon içerir.
- The USA had put forward a plan.
- ABD bir plan ortaya koymuştu.
- The views management enables direct access to all plan data of a project.
- Görünüm yönetimi, bir projenin tüm plan verilerine doğrudan erişim sağlar.
- The Virgo Moon needs a plan and then can relax.
- Başak Ayı'nın bir plana ihtiyacı var ve sonra rahatlayabilir.
- The workers' detailed action plan will be announced on Thursday.
- İşçilerin ayrıntılı eylem planı Perşembe günü açıklanacak.
- They don’t have a traditional individual life insurance plan.
- Geleneksel bir bireysel hayat sigortası planı yok.
- They offer free site migration, even for the most inexpensive shared hosting plan they offer.
- Sundukları en ucuz paylaşımlı barındırma planı için bile ücretsiz site geçişi sunuyorlar.
- They said 'no' to the Annan Plan.
- Annan Planı'na 'hayır' dediler.
- Think about your plan the same way.
- Planınızı da aynı şekilde düşünün.
- This plan can protect a single person or a group of people in case of accidental death or dismemberment.
- Bu plan, kaza sonucu ölüm veya parçalanma durumunda tek bir kişiyi veya bir grup insanı koruyabilir.
- This project is currently in very early phases of discussions and we don’t have a concrete plan for it yet.
- Bu proje şu anda tartışmaların çok erken aşamalarında ve henüz somut bir planımız yok.
- This report also served as the basis of the Ahtisaari plan.
- Bu rapor aynı zamanda Ahtisaari planının da temelini oluşturdu.
- This rescue or emergency care plan is important for your child.
- Bu kurtarma veya acil bakım planı çocuğunuz için önemlidir.
- This second step will help you create an action plan you can follow to make your decision.
- Bu ikinci adım, kararınızı verirken takip edebileceğiniz bir eylem planı oluşturmanıza yardımcı olacaktır.
- This service can be added to 1 website of any hosting plan that supports WordPress.
- Bu hizmet, WordPress'i destekleyen herhangi bir barındırma planının 1 web sitesine eklenebilir.
- This tells the guests that the following information is the plan for the evening.
- Bu, konuklara aşağıdaki bilgilerin akşam için plan olduğunu söyler.
- This was a strategy, a plan, an investment for me.
- Bu benim için bir strateji, bir plan, bir yatırımdı.
- This was not the plan, at least not my plan.
- Plan bu değildi, en azından benim planım.
- This was the plan from the very first day.
- İlk günden beri plan buydu.
- Though it is technically an employer plan, the basic parameters are similar to a traditional IRA.
- Teknik olarak bir işveren planı olmasına rağmen, temel parametreler geleneksel bir IRA'ya benzer.
- Today, we plan to plan future activities.
- Bugün gelecekteki faaliyetleri planlamayı planlıyoruz.
- We get the fuck out of here is the plan.
- Planımız buradan defolup gitmek.
- We have an investment plan for that as well.
- Bunun için de bir yatırım planımız var.
- We don’t even have a four-year plan.
- Dört yıllık bir planımız bile yok.
- We don't even have a four-year plan.
- Dört yıllık bir planımız bile yok.
- We have seen how this plan works.
- Bu planın nasıl çalıştığını gördük.
- We know that God has a divine plan for each of His loved ones.
- Tanrı'nın sevdiklerinin her biri için ilahi bir planı olduğunu biliyoruz.
- We must continue to support the Annan plan.
- Annan planını desteklemeye devam etmeliyiz.
- What should our birth plan look like?
- Doğum planımız nasıl olmalı?
- What happened to the grand plan of revenge?
- Büyük intikam planına ne oldu?
- What is a care and support plan?
- Bakım ve destek planı nedir?
- What is a health and safety plan?
- Sağlık ve güvenlik planı nedir?
- What is a healthy eating plan for women who are vegetarian?
- Vejetaryen kadınlar için sağlıklı beslenme planı nedir?
- What is my prognosis if I follow this treatment plan?
- Bu tedavi planını uygularsam prognozum nedir?
- What is the plan to make sure that does not happen?
- Bunun olmayacağından emin olmak için planınız nedir?
- What is the specific coverage of my plan?
- Planımın özel kapsamı nedir?
- What is your business plan, and who are your potential investors?
- İş planınız nedir ve potansiyel yatırımcılarınız kimlerdir?
- What is your plan to LOSE weight?
- Kilo vermek için planınız nedir?
- Which Visio Online plan should I purchase?
- Hangi Visio Online planını satın almalıyım?
- Who is going to be against this plan?
- Bu plana kim karşı çıkacak?
- Why Do I Need a Business Plan for My Nonprofit?
- Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşum için Neden Bir İş Planına İhtiyacım Var?
- Why is information about my iCloud storage plan listed in the iTunes category?
- iCloud saklama alanı planımla ilgili bilgiler neden iTunes kategorisinde listeleniyor?
- Wireless service plan is required for cellular service.
- Hücresel hizmet için kablosuz hizmet planı gereklidir.
- Wireless service plan required for cellular service.
- Hücresel hizmet için kablosuz hizmet planı gereklidir.
- Work out a plan and budget for gathering the necessary information.
- Gerekli bilgileri toplamak için bir plan ve bütçe hazırlayın.
- Write a business plan and determine your budget.
- Bir iş planı yazın ve bütçenizi belirleyin.
- Write down a short business plan for your cleaning business.
- Temizlik işiniz için kısa bir iş planı yazın.
- Writing a business plan can be stressful.
- Bir iş planı yazmak stresli olabilir.
- Writing a business plan can be very difficult.
- Bir iş planı yazmak çok zor olabilir.
- You just might find a better plan.
- Daha iyi bir plan bulabilirsin.
- You like to plan everything in advance.
- Her şeyi önceden planlamayı seviyorsunuz.
- You may apply the value of the promotion to a different Netflix streaming plan.
- Promosyonun değerini farklı bir Netflix yayın planına uygulayabilirsiniz.
- You may need to change the treatment plan.
- Tedavi planını değiştirmeniz gerekebilir.
- You need a plan in order to make your business idea a reality.
- İş fikrinizi gerçeğe dönüştürmek için bir plana ihtiyacınız var.
- You need a plan to do that.
- Bunu yapmak için bir plana ihtiyacınız var.
- You need a plan to do so.
- Bunu yapmak için bir plana ihtiyacınız var.
- You need a plan to get to your goals.
- Hedeflerinize ulaşmak için bir plana ihtiyacınız var.
- You need a plan to prepare and protect yourself and your family.
- Kendinizi ve ailenizi hazırlamak ve korumak için bir plana ihtiyacınız var.
- You need a plan to prepare and to protect yourself and your family.
- Kendinizi ve ailenizi hazırlamak ve korumak için bir plana ihtiyacınız var.
- You need a plan to win your ex-back.
- Eski sevgilini geri kazanmak için bir plana ihtiyacın var.
- You need to begin building a financial plan.
- Bir finansal plan oluşturmaya başlamanız gerekiyor.
- You're using more than one Office 365 plan.
- Birden fazla Office 365 planı kullanıyorsunuz.
- The space with square plan is illuminated by two small windows.
- Kare plana sahip olan mekân, iki küçük pencere ile aydınlanmaktadır.
- One of the most important elements of this plan is our Program for Developing the Aviation Industry.
- Bu planın en önemli unsurlarından biri Havacılık Sanayii Geliştirme Programımız.
- One of the most important elements of this plan is our Program for Developing the Aviation Industry.
- Bu planın en önemli unsurlarından biri de Havacılık Sanayisini Geliştirme Programımızdır.
- One of the most important elements of this plan is our Program for Developing the Aviation Industry.
- Bu planın en önemli unsurlarından biri de Havacılık Endüstrisini Geliştirme Programımızdır.
- So tell me, what happened tonight that was not part of our plan?
- Söyle bana, bu gece planımızın parçası olmayan ne yaşandı?
- So tell me, what happened tonight that was not part of our plan?
- Söyle bana o zaman, bu gece planımızın bir parçası olmayan ne yaşandı?
- I hope you found tonight therapeutic, because I would love to pretend that that was my plan.
- Umarım bu gece sana terapi gibi gelmiştir, çünkü planım buymuş gibi davranmayı çok isterdim.
- The business plan project should first include general information.
- İş planı projesi içerisinde öncelikli olarak genel bilgiler bulunmalıdır.
- The business plan project should first include general information.
- İş planı projesi öncelikle genel bilgileri içermelidir.
- Make a training plan for a full season and keep track of your progress with the extensive analysis tools.
- Tüm sezon için bir egzersiz planı hazırlayın ve kapsamlı inceleme araçlarıyla ilerleme durumunuzu takip edin.
- Well, not when you pick those people to create an economic plan.
- Ekonomik bir plan oluşturmak için bu insanları seçerseniz olmaz.
- He is working on the new plan.
- Yeni plan üzerinde çalışıyor.
- How much has the plan been changed?
- Plan ne kadar değişti?
- How realistic is the plan?
- Plan ne kadar gerçekçi?
- How should this plan be carried out?
- Bu plan nasıl uygulanmalı?
- How will the plan work out?
- Plan nasıl işleyecek?
- How will the plan work out?
- Plan nasıl sonuçlanacak?
- How's the plan working?
- Plan nasıl işliyor?
- I agreed with him on the plan.
- Plan konusunda onunla aynı fikirdeyim.
- I can't agree with you with regard to the new plan.
- Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
- I can't agree with you with regard to the new plan.
- Yeni plan konusunda seninle aynı fikirde değilim.
- I think my plan is better than yours.
- Sanırım benim plan seninkinden daha iyi.
- I think that was the plan.
- Sanırım plan buydu.
- I think that's the best plan.
- Bence en iyi plan bu.
- I think the plan was perfect.
- Bence plan mükemmeldi.
- I think this is the best plan.
- Bence en iyi plan bu.
- I think we can come up with better plan than this.
- Sanırım bundan daha iyi bir plan ortaya atabiliriz.
- I told you it was a stupid plan.
- Sana bunun aptalca bir plan olduğunu söylemiştim.
- I'm trying to think of better plan.
- Daha iyi bir plan düşünmeye çalışıyorum.
- I'm working on a new plan.
- Yeni bir plan üzerinde çalışıyorum.
- That plan failed.
- O plan başarısız oldu.
- That plan is unacceptable.
- Bu plan kabul edilemez.
- That plan resulted with failure.
- O plan başarısızlıkla sonuçlandı.
- That plan seems reasonable to me.
- Bu plan bana mantıklı geliyor.
- That's not much of a plan.
- Bu pek de iyi bir plan değil.
- That's a plan that would likely to be canceled by rain.
- Yağmur yüzünden iptal olması muhtemel bir plan bu.
- That's not the plan.
- Plan bu değildi.
- That's the plan.
- Plan budur.
- It sounds like a good plan.
- Bu iyi bir plan gibi geliyor.
- Let's talk over the plan after school.
- Okuldan sonra plan üzerinde konuşalım.
- Let's come up with a new plan.
- Yeni bir plan düşünelim.
- No one had any questions about the plan.
- Plan hakkında kimsenin sorusu yoktu.
- On whole, the plan seems good to me.
- Genel olarak, plan bana iyi görünüyor.
- One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
- Paul offered a new plan.
- Paul, yeni bir plan sundu.
- Presently the plan is still in the air.
- Şu anda plan hala havada.
- Presently the plan is still in the air.
- Şu an plan hâlâ sallantıda.
- Paul offered a new plan.
- Paul, yeni bir plan önerdi.
- Sami hatched the perfect plan to murder Layla, or so he thought.
- Sami, Leyla'yı öldürmek için mükemmel bir plan hazırladı ya da öyle düşündü.
- This new plan may bring a lasting peace.
- Bu yeni plan kalıcı bir barış getirebilir.
- This plan requires secrecy.
- Bu plan gizlilik gerektiriyor.
- This plan was approved last October.
- Bu plan geçen ekim ayında onaylandı.
- This plan was approved last October.
- Bu plan geçen Ekim'de onaylandı.
- This plan will never work.
- Bu plan asla işe yaramayacak.
- This plan will never work.
- Bu plan asla işe yaramaz.
- This plan won't work.
- Bu plan işe yaramayacak.
- Tom came up with a plan.
- Tom bir plan önerdi.
- Tom can't think of a better plan.
- Tom daha iyi bir plan düşünemiyor.
- Tom consulted Mary about the plan.
- Tom plan hakkında Mary'ye danıştı.
- Tom doesn't know anything about the plan.
- Tom plan hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom isn't sure this is a good plan.
- Tom bunun iyi bir plan olduğundan emin değil.
- Tom pretended to agree that it was a good plan.
- Tom bunun iyi bir plan olduğunu kabul ediyormuş gibi davrandı.
- Tom proposed an alternate plan.
- Tom alternatif bir plan önerdi.
- Tom says that's not the plan.
- Tom bunun plan olmadığını söylüyor.
- Tom seemed to be working on a plan.
- Tom bir plan üzerinde çalışıyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be working on a plan.
- Tom bir plan üzerinde çalışıyor gibiydi.
- Tom seems to be working on a plan.
- Tom plan üzerinde çalışıyor gibi görünüyor.
- Tom thought it was a stupid plan.
- Tom onun aptalca bir plan olduğunu düşünüyordu.
- Tom thought it was a stupid plan.
- Tom bunun aptalca bir plan olduğunu düşündü.
- Tom thought up a good plan.
- Tom iyi bir plan düşündü.
- The President offered a new plan.
- Başkan yeni bir plan önerdi.
- The President offered a new plan.
- Başkan yeni bir plan sundu.
- The president proposed a new plan.
- Başkan yeni bir plan önerdi.
- The whole plan is only based on his personal opinions.
- Tüm plan sadece kişisel görüşlerine dayanıyor.
- In his opinion, the plan is far from perfect.
- Ona göre, plan mükemmel olmaktan çok uzak.
- Is that the plan?
- Plan bu mu?
- Isn't that the plan?
- Plan bu değil mi?
- The plan did not succeed.
- Plan başarılı olmadı.
- The plan failed after all.
- Plan sonuçta başarısız oldu.
- The plan has failed.
- Plan başarısız oldu.
- The plan has worked well.
- Plan iyi işledi.
- The plan is not yet finalized.
- Plan henüz kesinleşmedi.
- The plan was never implemented.
- Plan hiç uygulanmadı.
- The plan was put into operation.
- Plan faaliyete geçirildi.
- The plan was put into operation.
- Plan uygulamaya konuldu.
- The plan will work out.
- Plan işleyecek.
- The plan was rejected as being impractical.
- Plan pratik olmadığı için reddedildi.
- There was a sudden change of plan.
- Ani bir plan değişikliği oldu.
- The plan will develop our city.
- Plan şehrimizi geliştirecek.
- What do you think about this plan?
- Bu plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What is the plan, exactly?
- Plan tam olarak nedir?
- The plan did not meet with his ideas.
- Plan, onun fikirleri ile uyuşmadı.
- They talked over the plan for hours.
- Plan üzerinde saatlerce konuştular.
- They've adopted a new plan.
- Onlar yeni bir plan benimsediler.
- This is the plan.
- Plan budur.
- This is the plan.
- Plan bu.
- They've adopted a new plan.
- Yeni bir plan benimsediler.
- Unfortunately, the plan backfired.
- Ne yazık ki plan ters tepti.
- We came up with a better plan.
- Daha iyi bir plan bulduk.
- We came up with a better plan.
- Daha iyi bir plan aklımıza geldi.
- We have to come up with a new plan.
- Yeni bir plan bulmalıyız.
- Unfortunately, the plan backfired.
- Ne yazık ki plan geri tepti.
- We have to come up with a plan.
- Bir plan önermek zorundayız.
- We talked over the plan with him.
- Onunla plan üzerinde konuştuk.
- We talked over the plan with him.
- Biz onunla plan üzerine konuştuk.
- We thought it was a nice plan.
- Biz onun güzel bir plan olduğunu düşündük.
- This road should have already been completed according to the original plan.
- Bu yol orijinal plana göre çoktan tamamlanmış olmalıydı.
- Those present were all against the plan.
- Mevcut olanların hepsi plana karşıydı.
- Those present were all against the plan.
- Orada bulunanların hepsi plana karşıydı.
- Tom is against the plan, isn't he?
- Tom plana karşı, değil mi?
- Tom is opposed to the new plan.
- Tom yeni plana karşı çıkıyor.
- Tom is opposed to the plan.
- Tom plana karşı çıkıyor.
- Tom needs a new plan.
- Tom'un yeni bir plana ihtiyacı var.
- Tom opposed the plan.
- Tom plana karşı çıktı.
- Tom showed interest in the plan.
- Tom plana ilgi gösterdi.
- Tom wasn't real receptive to the plan.
- Tom plana pek sıcak bakmıyordu.
- We need another plan.
- Başka bir plana ihtiyacımız var.
- He informed me about the changes in the plan.
- O, plandaki değişiklikler hakkında beni bilgilendirdi.
- The plan is far from satisfactory.
- Plan, tatmin edici olmaktan uzaktır.
- The plan is subject to his approval.
- Plan, onun onayına tabidir.
- The plan is worth considering.
- Plan, üzerinde düşünülmeye değer.
- The plan is worth considering.
- Plan, değerlendirmeye değer.
- The plan must be carried out by all means.
- Plan, muhakkak gerçekleştirilmelidir.
- The plan was adopted at the meeting.
- Plan, toplantıda kabul edildi.
- The plan was supported by practically all the attendants.
- Plan, hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.
- Here's the plan.
- İşte plan.
- The plan was supported by practically all the attendants.
- Plan, neredeyse tüm katılımcılar tarafından desteklendi.
- This plan, while looking great on paper, turned out to be a disaster.
- Bu plan, kağıt üzerinde harika görünse de, bir felakete dönüştü.
- It's an excellent plan.
- Mükemmel bir plan.
- It's an excellent plan.
- Bu mükemmel bir plan.
- That's a really wonderful plan.
- Bu gerçekten harika bir plan.
- This is a bad plan.
- Bu kötü bir plan.
- This is a good plan.
- Bu iyi bir plan.
- That's a very good plan.
- O çok iyi bir plan.
- That's a very good plan.
- Bu çok iyi bir plan.
- This is a plan of my own devising.
- Bu benim kendi tasarladığım bir plan.
- Having no plan at all isn't a good idea.
- Hiçbir plana sahip olmamak iyi bir fikir değildir.
- He adhered to the original plan.
- O, orijinal plana bağlı kaldı.
- He adhered to the original plan.
- Orijinal plana sadık kaldı.
- He decided to continue the plan.
- Plana devam etmeye karar verdi.
- He decided to get on with the plan.
- Plana devam etmeye karar verdi.
- He stuck to the original plan.
- O, orijinal plana bağlı kaldı.
- I am quite opposed to the plan.
- Plana bir hayli karşıyım.
- I expect everything will go according to plan.
- Her şeyin plana göre gideceğini umuyorum.
- I need a plan.
- Bir plana ihtiyacım var.
- I think we should stick to the plan.
- Sanırım plana sadık kalmalıyız.
- He opposed the plan.
- Plana karşı çıktı.
- He showed interest in the plan.
- Plana ilgi gösterdi.
- He stuck to the original plan.
- Orijinal plana sadık kaldı.
- Hoover opposed the plan.
- Hoover, plana karşı çıktı.
- Hoover opposed the plan.
- Hoover plana karşı çıktı.
- I am quite opposed to the plan.
- Ben plana oldukça karşıyım.
- I opposed the plan.
- Plana karşı çıktım.
- I opposed the plan.
- Plana itiraz ettim.
- I'm dead set against the plan.
- Plana tamamen karşıyım.
- I'm dead set against the plan.
- Ben plana kesinlikle karşıyım.
- I'm glad to see everything's going according to plan.
- Her şeyin plana göre gittiğini gördüğüme memnun oldum.
- I'm glad to see everything's going according to plan.
- Her şeyin plana göre gittiğini gördüğüme sevindim.
- I've put all of my energy into this plan.
- Tüm enerjimi bu plana harcadım.
- Let's stick to the original plan.
- Orijinal plana sadık kalalım.
- Let's stick to the plan.
- Plana sadık kalalım.
- Nothing we have done today has gone according to plan.
- Bugün yaptığımız hiçbir şey plana uygun gitmedi.
- Does Tom have a plan?
- Tom'un bir planı var mı?
- My plan is visiting old castles in Scotland.
- Benim planım İskoçya'daki eski kaleleri ziyaret etmek.
- That wasn't exactly my plan.
- Bu tam olarak benim planım değildi.
- I suggested that the plan be postponed.
- Planın ertelenmesini önerdim.
- That wasn't part of the plan.
- Bu planın bir parçası değildi.
- My plan is working perfectly.
- Planım mükemmel çalışıyor.
- Tom said he didn't think my plan would work.
- Tom planımın işe yarayacağını sanmadığını söyledi.
- Luckily, we have a plan.
- Neyse ki bizim bir planımız var.
- Do you have a plan yet?
- Bir planın var mı?
- I suppose you have a plan.
- Sanırım bir planın var.
- That's all part of the plan.
- Hepsi planın parçası.
- That's all part of the plan.
- Bu da planın bir parçası.
- I talked about the plan with Tom.
- Tom'la plan hakkında konuştum.
- We must carry out the plan at once.
- Planı bir an önce gerçekleştirmeliyiz.
- This is all part of my plan.
- Bunların hepsi planımın bir parçası.
- Tom said he didn't think my plan would work.
- Tom planımın işe yarayacağını düşünmediğini söyledi.
- They rejected your plan.
- Onlar senin planını reddetti.
- The plan did not meet with his ideas.
- Plan onun düşünceleriyle örtüşmüyordu.
- We agreed to the plan.
- Planı kabul ettik.
- Do you have a better plan?
- Daha iyi bir planın var mı?
- That wasn't part of the plan.
- Bu, planın bir parçası değildi.
- The plan announced Tuesday calls for $54 billion in tax cuts.
- Salı günü açıklanan plan 54 milyar dolarlık vergi indirimi öngörüyor.
- This is all part of my plan.
- Hepsi benim planımın bir parçası.
- Just what was the plan?
- Planımız neydi?
- I must acquaint myself with the details of the new plan.
- Yeni planın ayrıntılarını öğrenmeliyim.
- That sounds like a very good plan.
- Kulağa çok iyi bir plan gibi geliyor.
- That was the plan, wasn't it?
- Plan buydu, değil mi?
- It is difficult to carry out the plan.
- Planı uygulamak zordur.
- It was difficult to carry out the plan.
- Planı uygulamak zordu.
- Tom has a plan now.
- Tom'un şimdi bir planı var.
- We must adapt our plan to these new circumstances.
- Biz bu yeni koşullara planımızı adapte etmeliyiz.
- He told me about the change in the plan.
- Bana plandaki değişiklikten bahsetti.
- He was foolish to agree to the plan.
- Planı kabul etmek aptalcaydı.
- The workers are against the new plan.
- İşçiler yeni plana karşı.
- It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Planı uygulamak ortak yararımıza olacaktır.
- Lincoln's plan was good.
- Lincoln'un planı iyiydi.
- Was the president in favor of the plan?
- Başkan planı destekliyor muydu?
- They have decided to stick to the original plan after all.
- Sonunda orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.
- The plan calls for a lot of money.
- Plan, çok fazla para gerektiriyor.
- Let me tell you about my plan.
- Sana planımdan bahsedeyim.
- Not everybody knows about my plan.
- Herkesin planımdan haberi yok.
- It was my plan.
- Bu benim planımdı.
- It was my plan.
- Benim planımdı.
- I talked about the plan with Tom.
- Tom ile plan hakkında konuştum.
- That sounds like a very good plan.
- Bu çok iyi bir plan gibi görünüyor.
- He made it clear that he was against the plan.
- Plana karşı olduğunu açıkça belirtti.
- My plan is to study in Australia.
- Benim planım Avustralya'da okumak.
- There is no choice but to agree to his plan.
- Planını kabul etmekten başka seçeneğimiz yok.
- That was the plan.
- Plan buydu.
- That wasn't the actual plan.
- Asıl plan bu değildi.
- That wasn't the plan.
- Plan bu değildi.
- That wasn't the plan.
- O, plan değildi.
- He opposed the plan.
- O plana karşı çıktı.
- My plan is visiting old castles in Scotland.
- Planım İskoçya'daki eski kaleleri ziyaret etmektir.
- Do you have a business plan?
- Bir iş planın var mı?
- They rejected your plan.
- Planını reddettiler.
- They would support his financial plan.
- Onun mali planını desteklerlerdi.
- They would support his financial plan.
- Onun mali planını destekleyeceklerdi.
- The plan failed after all.
- Plan neticede başarısız oldu.
- Fadil had a more deadly plan.
- Fadıl'ın daha ölümcül bir planı vardı.
- We are not alone in supporting the plan.
- Planı destekleme konusunda yalnız değiliz.
- We talked the plan over with him.
- Planı onunla konuştuk.
- My plan is working perfectly.
- Planım mükemmel işliyor.
- I think the plan was perfect.
- Planın mükemmel olduğunu düşünüyorum.
- I had a contrary opinion to the plan.
- Plana karşıt bir görüşüm vardı.
- It is easy for him to carry out the plan.
- Planı uygulamak onun için kolay.
- That was her plan all along.
- Başından beri onun planı buydu.
- Our original plan will work.
- Orijinal planımız işe yarayacak.
- Our original plan will work.
- Orijinal planımız işleyecek.
- Do you have a plan?
- Bir planın var mı?
- Does everyone get the plan?
- Herkes planı anladı mı?
- Did Tom have a plan?
- Tom'un bir planı var mıydı?
- That was his plan all along.
- Başından beri planı buydu.
- We were obliged to abandon our plan.
- Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
- If everything goes according to plan, I should be back home again tomorrow night.
- Her şey plana göre giderse, yarın gece eve dönmüş olmam lazım.
- I had a contrary opinion to the plan.
- Plana aykırı bir görüşüm vardı.
- That was Tom's plan all along.
- Başından beri Tom'un planı buydu.
- We were obliged to give up our plan.
- Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
- He contemplated their plan.
- Planlarını düşündü.
- Tom rejected this plan.
- Tom bu planı reddetti.
- Do you have another plan?
- Başka bir planın var mı?
- It's a very good plan.
- Bu çok iyi bir plan.
- That's a good plan.
- Bu iyi bir plan.
- I told them what I thought of their plan.
- Onların planı hakkında ne düşündüğümü onlara söyledim.
- It is hard to carry out this plan.
- Bu planı gerçekleştirmek zordur.
- Our plan didn't work in practice.
- Planımız pratikte işe yaramadı.
- Our plan didn't work.
- Planımız işe yaramadı.
- Our plan failed.
- Planımız başarısız oldu.
- We abandoned the plan to go on a picnic.
- Pikniğe gitme planımızdan vazgeçtik.
- I'm dead against the plan.
- Ben plana tamamen karşıyım.
- Our plan flopped.
- Planımız suya düştü.
- Do you realize how ridiculous that plan is?
- Bu planın ne kadar gülünç olduğunu farkında mısın?
- It's an ambitious plan.
- Hırslı bir plan.
- I must object to this plan.
- Bu plana itiraz etmeliyim.
- Tom says he has no plan to do that.
- Tom bunu yapmak gibi bir planı olmadığını söyledi.
- Do you realize how ridiculous that plan is?
- Bu planın ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?
- I approve their plan.
- Planlarını onaylıyorum.
- Lincoln liked this plan.
- Lincoln bu planı sevdi.
- We found it hard to change the plan.
- Planı değiştirmeyi zor bulduk.
- There's been change of plan.
- Planda değişiklik oldu.
- Tell me the object of your plan.
- Bana planının amacını söyle.
- Tom seems to be working on a plan.
- Tom bir plan üzerinde çalışıyor gibi görünüyor.
- We discussed our future plan.
- Biz gelecekle ilgili planımızı tartıştık.
- On the whole, I think your plan is a very good one.
- Genel olarak, planınızın çok iyi olduğunu düşünüyorum.
- There's nothing wrong with the plan.
- Planda hiçbir yanlış yok.
- I think we should stick to the plan.
- Bence plana sadık kalmalıyız.
- This is a plan of my own devising.
- Bu benim kendi oluşturduğum bir plandır.
- Tom has decided to go ahead with his plan.
- Tom planına devam etmeye karar verdi.
- We are in favor of your plan.
- Biz planını destekliyoruz.
- Whose plan was that?
- Kimin planıydı bu?
- Tom suggested a plan similar to mine.
- Tom benimkine benzer bir plan önerdi.
- We're going to go with your plan.
- Senin planını uygulayacağız.
- Tom discussed with Mary a plan to rob the bank.
- Tom, Mary ile bankayı soyma planını tartıştı.
- We cannot follow your plan any longer.
- Artık planını takip edemeyiz.
- We can't follow your plan any longer.
- Artık planını izleyemeyiz.
- We need a plan.
- Bir plana ihtiyacımız var.
- Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
- Please don't tell Tom about our plan.
- Lütfen Tom'a planımızdan bahsetme.
- Sami put his plan into action.
- Sami planını uygulamaya koydu.
- There is no choice but to agree to his plan.
- Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.
- Tom thought Mary's plan was a good one.
- Tom Mary'nin planının iyi olduğunu düşündü.
- They have a plan.
- Bir planları var.
- They have another plan.
- Başka bir planları var.
- What's their plan?
- Planları nedir?
- I agree with their plan.
- Planlarına katılıyorum.
- We need a plan.
- Bizim bir plana ihtiyacımız var.
- Have you reconsidered the plan?
- Planı tekrar gözden geçirdin mi?
- Sami put his diabolical plan into action.
- Sami şeytani planını uygulamaya koydu.
- The teacher approved his plan.
- Öğretmen onun planını onayladı.
- I think this is a very good plan.
- Sanırım bu çok iyi bir plan.
- It's a bad plan.
- Bu kötü bir plan.
- It's a good plan.
- Bu iyi bir plan.
- That's a horrible plan.
- Korkunç bir plan.
- Not all the students are against the plan.
- Öğrencilerin hepsi plana karşı değil.
- He came all the way to my office to discuss the plan with me.
- Planı benimle tartışmak için ofisime kadar geldi.
- After lunch today, our plan is to take a walk in the park.
- Bugün öğle yemeğinden sonra planımız parkta yürüyüş yapmak.
- I think this is a very good plan.
- Bence bu çok iyi bir plan.
- Nothing we have done today has gone according to plan.
- Bugün yaptığımız hiçbir şey plana göre gitmedi.
- Tell us about your plan.
- Bize planından bahset.
- Nothing can stop Fadil from executing his murderous plan.
- Hiçbir şey Fadıl'ı ölümcül planını uygulamaktan alıkoyamaz.
- It does seem like an excellent plan.
- Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- It's not much of a plan.
- Pek plan sayılmaz.
- He had to call on all his experience to carry out the plan.
- Planı uygulamak için tüm deneyimlerini kullanmak zorunda kaldı.
- Let's try this plan.
- Bu planı deneyelim.
- We had to abandon our plan.
- Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
- Was that part of your plan?
- Bu planınızın bir parçası mıydı?
- They had a battle plan they were sure would succeed.
- Başarılı olacağına emin oldukları bir savaş planları vardı.
- If all goes according to plan, I should be back home again tomorrow night.
- Her şey plana göre giderse, yarın gece tekrar evde olmam gerekiyor.
- There's nothing wrong with the plan.
- Planda yanlış bir şey yok.
- A panel of experts discussed the plan.
- Uzmanlardan oluşan bir kurul planı tartıştı.
- They carried out the plan right away.
- Planı hemen gerçekleştirdiler.
- We have to change our plan.
- Planımızı değiştirmemiz gerekiyor.
- There's nothing wrong with this plan.
- Bu planda yanlış bir şey yok.
- Tom has no objection to your plan.
- Tom'un planına hiçbir itirazı yok.
- Tom explained his plan in detail.
- Tom planını ayrıntılı olarak açıkladı.
- When she told you her plan, were you taken aback?
- Sana planını anlattığında şaşırdın mı?
- If all goes according to plan, I should be back home again tomorrow night.
- Her şey plana göre giderse, yarın gece eve dönmüş olmalıyım.
- If everything goes according to plan, I should be back home again tomorrow night.
- Eğer her şey plana göre giderse, yarın gece eve tekrar dönmüş olmalıyım.
- A panel of experts discussed the plan.
- Uzmanların oluşturduğu bir jüri heyeti planı tartıştı.
- Tom explained his plan to both Mary and John.
- Tom planını hem Mary'ye hem de John'a açıkladı.
- Tom explained his plan to everyone in the room.
- Tom odadaki herkese planını açıkladı.
- Tom explained his plan to Mary.
- Tom planını Mary'ye açıkladı.
- Tom explained his plan to Mary.
- Tom Mary'ye planını açıkladı.
- You had better call off your plan.
- Planını iptal etsen iyi olur.
- Tom suggested another plan to the committee.
- Tom, komiteye bir plan daha önerdi.
- Tom suggested another plan to the committee.
- Tom komiteye başka bir plan önerdi.
- They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
- Güçlü itirazlara rağmen planı uygulamaya devam ettiler.
- We have to change our plan.
- Planı değiştirmek zorundayız.
- We must adapt our plan to these new circumstances.
- Planımızı bu yeni koşullara uyarlamalıyız.
- She was obliged to give up the plan.
- Plandan vazgeçmek zorunda kaldı.
- He was foolish to agree to the plan.
- Planı kabul etmekle aptallık etti.
- It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
- Lincoln liked this plan.
- Lincoln bu planı beğendi.
- We all agree to the new plan.
- Hepimiz yeni planı kabul ediyoruz.
- Whoever opposes my plan, I will carry it out.
- Planıma kim karşı çıkarsa çıksın, onu gerçekleştireceğim.
- You ought to have adopted his plan.
- Onun planını kabul etmeliydin.
- I have no objection to your plan.
- Planınıza itirazım yok.
- They have decided to stick to the original plan after all.
- Onlar sonuçta orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.
- I was quite upset at the sudden change in the plan.
- Plandaki ani değişiklikten dolayı oldukça üzgündüm.
- She felt like giving up the plan.
- Plandan vazgeçecek gibi hissetti.
- Her plan is dangerous.
- Planı tehlikeli.
- It is easy for him to carry out the plan.
- Onun için planı uygulamak kolay.
- Tom has a plan, right?
- Tom'un bir planı var, değil mi?
- I had to give up my plan.
- Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.
- Your plan won't work.
- Planın işe yaramayacak.
- There's no secret plan.
- Gizli bir plan yok.
- The Americans did not like the new plan.
- Amerikalılar yeni plandan hoşlanmadılar.
- She felt like giving up the plan.
- Canı plandan vazgeçmek istedi.
- He protested against the new plan.
- Yeni planı protesto etti.
- Your plan is sure to succeed.
- Planınızın başarılı olacağı kesin.
- You must carry out your first plan.
- İlk planını uygulamalısın.
- We agreed to the plan.
- Biz planı kabul ettik.
- What do you say to my plan?
- Planıma ne diyorsun?
- Your plan sounds great.
- Planın muhteşem görünüyor.
- You must go through with your plan.
- Planını gerçekleştirmelisin.
- I have no objection to against your plan.
- Planınıza karşı bir itirazım yok.
- We have until October to complete our plan.
- Planımızı tamamlamak için Ekim'e kadar vaktimiz var.
- Your plan sounds great.
- Planın kulağa harika geliyor.
- The plan calls for a lot of money.
- Plan, çok para gerektiriyor.
- I think Tom has a plan.
- Bence Tom'un bir planı var.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
- Biri fark edene kadar planı gizli tutmalısın.
- What is your plan?
- Planın nedir?
- What is your plan?
- Planın ne?
- What is your plan?
- Senin planın ne?
- What was your plan?
- Planın neydi?
- Your plan is terrible.
- Planın berbat.
- The plan won't work.
- Plan işe yaramayacak.
- His plan seemed to be too difficult, but before long it proved to be feasible.
- Planı çok zor gibi görünüyordu, ama çok geçmeden uygulanabilir olduğu kanıtlandı.
- I think Tom has a plan.
- Sanırım Tom'un bir planı var.
- My plan is still better than yours.
- Benim planım hala seninkinden daha iyi.
- The government of the republic discussed the exchange crisis plan.
- Cumhuriyet hükümeti döviz krizi planını tartıştı.
- That sounds like a plan.
- Kulağa iyi bir plan gibi geliyor.
- The plan will work out.
- Plan işe yarayacak.
- It's a good plan, isn't it?
- Bu iyi bir plan, değil mi?
- I'd like an opportunity to explain my plan.
- Planımı açıklamak için bir fırsat istiyorum.
- My plan is to buy a car.
- Benim planım bir araba satın almak.
- My plan is to buy a car.
- Benim planım bir araba almak.
- My plan is to finish writing all the letters today.
- Planım bugün bütün mektupları yazıp bitirmek.
- My plan is to finish writing all the letters today.
- Planım bugün tüm mektupları yazmayı bitirmek.
- My plan is to go to Boston next summer.
- Planım önümüzdeki yaz Boston'a gitmek.
- My plan is to go to Boston next summer.
- Planım gelecek yaz Boston'a gitmek.
- The new plan worked well.
- Yeni plan işe yaradı.
- It's a good plan, isn't it?
- İyi bir plan, değil mi?
- I think Tom's plan will work.
- Bence Tom'un planı işe yarayacak.
- Tom's plan was rejected.
- Tom'un planı reddedildi.
- The new plan has been very successful.
- Yeni plan çok başarılı oldu.
- The new plan is based on our idea.
- Yeni plan bizim fikrimize dayanıyor.
- This plan is fool-proof.
- Bu plan hatasızdır.
- It seemed like a good plan.
- İyi bir plana benziyordu.
- It seems like a good plan.
- İyi bir plana benziyor.
- It seems like a very good plan.
- Çok iyi bir plana benziyor.
- That's our plan right now.
- Şu anki planımız bu.
- That's our plan right now.
- Şu an bizim planımız o.
- It sounds like you have a plan.
- Bir planın var gibi görünüyor.
- Many of his friends backed his plan.
- Onun arkadaşlarının çoğu onun planına destek oldu.
- Your plan requires a large amount of money.
- Planınız büyük miktarda para gerektiriyor.
- I am determined to put the plan into practice no matter what others may say.
- Başkaları ne derse desin, planı uygulamaya koymaya kararlıyım.
- In the light of what you told us, I think we should revise our plan.
- Bize anlattıklarınız ışığında, planımızı gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- Tom says that's not the plan.
- Tom planın bu olmadığını söylüyor.
- Tom didn't give up on the plan.
- Tom plandan vazgeçmedi.
- Tom's plan went horribly wrong.
- Tom'un planı korkunç bir şekilde yanlış gitti.
- You are going to carry out the plan, aren't you?
- Planı uygulayacaksınız, değil mi?
- Promoting Mandarin Chinese is China's national plan.
- Mandarin Çincesini teşvik etmek Çin'in ulusal planıdır.
- Tom abandoned the plan.
- Tom plandan vazgeçti.
- My plan is to spend the New Year's holiday in Australia.
- Planım yılbaşı tatilini Avustralya'da geçirmektir.
- If I had known about it, I would have changed my plan.
- Bilseydim, planımı değiştirirdim.
- The plan would've worked, if you hadn't interfered.
- Eğer müdahale etmeseydin, plan işe yarayacaktı.
- This plan requires secrecy.
- Bu plan gizlilik gerektirir.
- His plan seemed to be too difficult, but before long it proved to be feasible.
- Planı çok zor gibi görünüyordu, ancak çok geçmeden uygulanabilir olduğu kanıtlandı.
- You are going to carry out the plan, aren't you?
- Planı uygulayacaksın, değil mi?
- Your plan is a good one, but mine is a better one.
- Senin planın iyi, ama benimki daha iyi.
- This plan is sure to succeed.
- Bu plan kesinlikle başarılı olacak.
- His plan sounds impracticable.
- Planı uygulanamaz görünüyor.
- Promoting Mandarin Chinese is China's national plan.
- Mandarin Çincesini teşvik etmek, Çin'in ulusal planıdır.
- This plan looks a lot like the one we had last year.
- Bu plan geçen seneki plana çok benziyor.
- The plan would've worked, if you hadn't interfered.
- Karışmasaydın plan işe yarardı.
- This plan is working.
- Bu plan işe yarıyor.
- It sounds like a good plan.
- İyi bir plana benziyor.
- We need a better plan.
- Daha iyi bir plana ihtiyacımız var.
- His plan was put into action.
- Planı uygulamaya konuldu.
- It is impossible to put the plan into practice.
- Planı uygulamak mümkün değil.
- It is impossible to put the plan into practice.
- Planı uygulamaya koymak mümkün değildir.
- It is impossible to put the plan into practice.
- Planı uygulamaya koymak imkansız.
- It is impossible to put the plan into practice.
- Planı uygulamaya koymak imkansızdır.
- That's the plan for now.
- Şimdilik planımız bu.
- Let's go over this plan again.
- Bu planın üzerinden tekrar geçelim.
- It was a good plan.
- İyi bir plandı.
- I am very happy that you have agreed to that plan.
- O planı kabul ettiğin için çok mutluyum.
- It is hard to carry out this plan.
- Bu planı uygulamak zor.
- I have a better plan.
- Daha iyi bir planım var.
- My mother finally approved of our plan.
- Annem sonunda planımızı onayladı.
- Which plan do you believe is better?
- Hangi planın daha iyi olduğuna inanıyorsun?
- Carry on with your plan.
- Planınıza devam edin.
- That's a great plan.
- Bu harika bir plan.
- That's a plan.
- O bir plan.
- That's a plan.
- Bu bir plan.
- Tom didn't want to give up on the plan.
- Tom plandan vazgeçmek istemiyordu.
- Tom told me about the new plan.
- Tom bana yeni plandan bahsetti.
- I've been having second thoughts about your plan.
- Planın hakkında tereddütlerim var.
- Your plan seems excellent.
- Planınız mükemmel görünüyor.
- I must acquaint myself with the details of the new plan.
- Yeni planın detayları hakkında bilgi sahibi olmalıyım.
- Tom had a feeling that the plan wouldn't work.
- Tom planın işe yaramayacağını hissediyordu.
- What's your plan?
- Planın ne?
- Four-fifths of all the members were against the plan.
- Tüm üyelerin beşte dördü plana karşı çıktı.
- Four-fifths of all the members were against the plan.
- Üyelerin beşte dörtü plana karşıydı.
- We need a better plan.
- Bizim daha iyi bir plana ihtiyacımız var.
- What we need is a good plan.
- İhtiyacımız olan şey iyi bir plan.
- Let's go over the plan one more time.
- Planın üzerinden bir kez daha geçelim.
- For my part I have no objection to the plan.
- Kendi adıma, plana bir itirazım yok.
- His plan was put into action.
- Onun planı uygulamaya konulmuştur.
- I have a new plan.
- Yeni bir planım var.
- Our boss approved our plan.
- Patronumuz planımızı onayladı.
- The manager approved our plan.
- Müdür planımızı onayladı.
- Do you have a backup plan?
- Yedek bir planın var mı?
- Tom thinks the plan may backfire.
- Tom planın geri tepebileceğini düşünüyor.
- It's not a bad plan.
- Kötü bir plan değil.
- More than half the residents are opposed to the plan.
- Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.
- We need a new plan.
- Yeni bir plana ihtiyacımız var.
- Have you reconsidered the plan?
- Planı tekrar düşündün mü?
- Let's discuss the plan over a cup of coffee.
- Planı bir fincan kahve eşliğinde tartışalım.
- Let's give up our plan to climb it.
- Ona tırmanma planımızdan vazgeçelim.
- Tell me about your plan.
- Bana planından bahset.
- Meg agreed to Ken's plan.
- Meg, Ken'in planını kabul etti.
- It's not a bad plan.
- Bu kötü bir plan değil.
- Tom and I have a plan.
- Tom ve benim bir planımız var.
- Tom said he'd help Mary with her plan.
- Tom Mary'ye planında yardım edeceğini söyledi.
- Tom abandoned his plan to build a factory.
- Tom bir fabrika inşa etme planından vazgeçti.
- More than half the residents are opposed to the plan.
- Sakinlerin yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.
- Most people in the village objected to the plan.
- Köydeki çoğu insan plana itiraz etti.
- Most people in the village objected to the plan.
- Köydeki çoğu insan plana karşı çıktı.
- We need a plan first.
- Önce bir plana ihtiyacımız var.
- He came all the way to my office to discuss the plan with me.
- O, planı benimle görüşmek için ofisime kadar bütün yolu geldi.
- We didn't have a plan then.
- O zaman bir planımız yoktu.
- Let's give up our plan to climb it.
- Tırmanma planımızdan vazgeçelim.
- Not all the students are against the plan.
- Tüm öğrenciler plana karşı değildir.
- Let's go over the plan one more time.
- Planı bir kez daha kontrol edelim.
- I try to always have a backup plan.
- Her zaman yedek bir planım olsun diye uğraşırım.
- Many Americans welcomed the plan.
- Birçok Amerikalı planı memnuniyetle karşıladı.
- Mayuko argued for the plan.
- Mayuko planı savundu.
- My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
- My wife and I agreed on a holiday plan.
- Karım ve ben bir tatil planı üzerinde anlaştık.
- Not everybody knows about the plan.
- Herkes planı bilmiyor.
- One of the most important things you have to do right now is to carry out the plan.
- Şu anda yapmak zorunda olduğun en önemli şey planı uygulamaktır.
- One of the most important things you have to do right now is to carry out the plan.
- Şu anda yapmanız gereken en önemli şeylerden biri planı uygulamak.
- Sami's plan was already dead.
- Sami'nin planı çoktan ölmüştü.
- In order to progress the project smoothly, we have revised the plan several times.
- Projeyi sorunsuz olarak daha ileriye götürmek için, biz planı birkaç kez revize ettik.
- In order to progress the project smoothly, we have revised the plan several times.
- Projeyi sorunsuz bir şekilde ilerletmek için planı birkaç kez revize ettik.
- The modernisation plan has completely changed the character of the country.
- Modernleşme planı ülkenin karakterini tamamen değiştirdi.
- The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives.
- Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir arama planı hazırladı.
- The Americans did not like the new plan.
- Amerikalılar yeni planı beğenmediler.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı tıp okumak ve Saint Croix'e doktor olarak dönmekti.
- She agreed with him about the holiday plan.
- Tatil planı hakkında onunla anlaştı.
- Show me the plan.
- Bana planı göster.
- We went ahead with the plan for the party.
- Parti için yaptığımız planı uyguladık.
- We carried out that plan.
- Biz o planı uyguladık.
- This plan is impossible to accomplish.
- Bu planı gerçekleştirmek imkansız.
- This plan is impossible to accomplish.
- Bu planı başarmak imkansız.
- This plan will be very expensive to carry out.
- Bu planı uygulamak çok pahalıya mal olacak.
- They carried out the plan right away.
- Planı hemen uyguladılar.
- They don't seem to approve of the plan.
- Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
- They don't seem to approve of the plan.
- Planı onaylıyor gibi görünmüyorlar.
- They have another plan.
- Onların başka bir planı var.
- They went ahead with the plan since there were no objections.
- İtiraz olmadığı için planı sürdürdüler.
- Tom asked Mary whether she liked the plan or not.
- Tom Mary'nin planı sevip sevmediğini sordu.
- Tom asked Mary whether she liked the plan or not.
- Tom, Mary'ye planı beğenip beğenmediğini sordu.
- Tom carried out the plan.
- Tom planı uyguladı.
- Tom certainly couldn't have thought up this plan by himself.
- Tom kesinlikle bu planı tek başına düşünemezdi.
- Tom certainly couldn't have thought up this plan by himself.
- Tom kesinlikle bu planı kendi başına düşünemezdi.
- Tom changed the plan.
- Tom planı değiştirdi.
- Tom didn't have a plan.
- Tom'un bir planı yoktu.
- Tom didn't like the new plan.
- Tom yeni planı beğenmedi.
- Tom didn't like the plan.
- Tom planı sevmedi.
- Tom didn't like the plan.
- Tom planı beğenmedi.
- Tom didn't plan on waiting.
- Tom'un beklemek gibi bir planı yoktu.
- Tom didn't tell Mary anything at all about his plan.
- Tom, Mary'ye planı hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Tom didn't tell Mary anything at all about his plan.
- Tom planı hakkında Mary'ye hiçbir şey söylemedi.
- Tom didn't tell Mary anything at all about his plan.
- Tom Mary'ye planı hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Tom doesn't know anything about Mary's plan.
- Tom, Mary'nin planı hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom doesn't know anything about Mary's plan.
- Tom Mary'nin planı hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom doesn't know what plan Mary will choose.
- Tom Mary'nin hangi planı seçeceğini bilmiyor.
- Tom has another plan.
- Tom'un başka bir planı var.
- Tom has better plan.
- Tom'un daha iyi bir planı var.
- Tom has come up with a good plan.
- Tom'un güzel bir planı var.
- Tom has got a plan.
- Tom'un bir planı var.
- Tom has no plan to do that.
- Tom'un bunu yapmak için bir planı yok.
- Tom informed the police about John's plan to rob the bank.
- Tom, John'un bankayı soyma planı hakkında polise bilgi verdi.
- Tom informed the police about John's plan to rob the bank.
- Tom, John'un bankayı soyma planı hakkında polisi bilgilendirdi.
- Tom seemed to have a plan.
- Tom'un bir planı varmış gibi görünüyordu.
- Tom seems to have a plan.
- Tom'un bir planı var gibi görünüyor.
- Tom thought he had come up with a good plan.
- Tom iyi bir planı olduğunu düşünüyordu.
- Tom tried to keep the plan simple.
- Tom planı basit tutmaya çalıştı.
- Tom wasn't sure he liked the plan.
- Tom planı sevdiğinden emin değildi.
- Tom wasn't sure he liked the plan.
- Tom planı beğendiğinden emin değildi.
- Tom's plan actually worked.
- Tom'un planı gerçekten işe yaradı.
- Tom's plan didn't sound stupid.
- Tom'un planı aptalca görünmüyordu.
- Tom's plan didn't sound stupid.
- Tom'un planı kulağa aptalca gelmedi.
- Tom's plan has been successful.
- Tom'un planı başarılı oldu.
- Tom's plan is incomplete.
- Tom'un planı eksik.
- Tom's plan is incomplete.
- Tom'un planı tamamlanmadı.
- Tom's plan is incomplete.
- Tom'un planı eksiktir.
- Tom's plan is perfect.
- Tom'un planı harika.
- Tom's plan is perfect.
- Tom'un planı mükemmel.
- Tom's plan was horrible.
- Tom'un planı berbattı.
- Tom's plan was horrible.
- Tom'un planı korkunçtu.
- Tom's plan worked brilliantly.
- Tom'un planı zekice işledi.
- Tom's plan worked perfectly.
- Tom'un planı mükemmel çalıştı.
- We carried out that plan.
- Bu planı gerçekleştirdik.
- We must carry out the plan at once.
- Planı hemen uygulamalıyız.
- Tom's plan wasn't any good.
- Tom'un planı hiç iyi değildi.
- Tom's plan went horribly wrong.
- Tom'un planı fena halde yanlış gitti.
- Tom's plan won't work.
- Tom'un planı işe yaramaz.
- Tom's plan won't work.
- Tom'un planı işe yaramayacak.
- We are not alone in supporting the plan.
- Planı destekleyenler arasında yalnız değiliz.
- Is he in favor of the plan?
- O, planı destekliyor mu?
- Is there any chance that Tom will agree to the plan?
- Tom'un planı kabul etme ihtimali var mı?
- It cost lots of money to put the plan into practice.
- Planı uygulamaya koymak çok paraya mal olur.
- It's time to carry out the plan.
- Planı uygulama zamanı.
- I've already considered that plan.
- Bu planı zaten düşünmüştüm.
- It's time to carry out the plan.
- Planı uygulama zamanı geldi.
- Lincoln's plan was good.
- Lincoln'ün planı iyiydi.
- In carrying out the plan, you should have reckoned with all possible difficulties.
- Planı uygularken olası tüm zorlukları göz önünde bulundurmalıydınız.
- That's the plan for now.
- Şimdilik plan bu.
- Are you in favor of the plan or not?
- Planı destekliyor musun, desteklemiyor musun?
- As far as I'm concerned, I will not approve of the plan.
- Bana kalırsa, ben planı kabul etmeyeceğim.
- As far as I'm concerned, I will not approve of the plan.
- Bana gelince, bu planı onaylamayacağım.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
- İlk başta planı beğendiğimi düşündüm, ancak ikinci kez düşününce karşı çıkmaya karar verdim.
- He informed me about the changes in the plan.
- Plandaki değişiklikler hakkında beni bilgilendirdi.
- He abandoned the plan.
- Plandan vazgeçti.
- He didn't give up the plan.
- Plandan vazgeçmedi.
- He gave up the plan for economic reasons.
- Ekonomik nedenlerden dolayı plandan vazgeçti.
- I don't want to deviate from the plan.
- Plandan sapmak istemiyorum.
- I think it's time for me to abandon that plan.
- Sanırım bu plandan vazgeçme vaktim geldi.
- I want you to give up this stupid plan.
- Bu aptalca plandan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to give up this stupid plan.
- Bu aptalca plandan vazgeçmenizi istiyorum.
- I wish you had not told him about the plan.
- Keşke plandan ona bahsetmeseydin.
- The leader gave up the plan in despair.
- Lider, umutsuzluk içinde plandan vazgeçti.
- The leader gave up the plan in despair.
- Lider, çaresizlik içinde plandan vazgeçti.
- The plan was given up under the pressure of public opinion.
- Kamuoyu baskısı altında plandan vazgeçildi.
- We gave up the plan.
- Plandan vazgeçtik.
- We have to abandon the plan.
- Plandan vazgeçmeliyiz.
- We must talk her out of this foolish plan.
- Onu bu aptalca plandan vazgeçirmeliyiz.
- You shouldn't have told him about the plan.
- Ona plandan bahsetmemeliydin.
- It was a great plan, or so it seemed.
- Harika bir plandı, ya da öyle görünüyordu.
- It was a good plan.
- O iyi bir plandı.
- It was a great plan.
- Harika bir plandı.
- It was a great plan.
- Bu harika bir plandı.
- A vast majority of people approve of the plan.
- İnsanların büyük çoğunluğu planı onaylıyor.
- All of us approved of the plan.
- Hepimiz planı onayladık.
- Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.
- Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.
- Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.
- Bu planı uygulama kararı çoktan verilmiş olsa da, ince noktaların hala planlanması gerekiyor.
- Because there is a forest nearby, Mary has a bush fire plan.
- Yakınlarda bir orman olduğu için Mary'nin çalı yangını planı var.
- Board members adopted the plan.
- Kurul üyeleri planı kabul etti.
- Bob did not agree to the plan.
- Bob planı kabul etmedi.
- Carrying out the plan was easy.
- Planı gerçekleştirmek kolaydı.
- Carrying out the plan was easy.
- Planı uygulamak kolaydı.
- Congress approved the plan in August 1969.
- Kongre Ağustos 1969'da planı onayladı.
- Fadil had another plan for Layla.
- Fadıl'ın Leyla için başka bir planı vardı.
- Fadil had a plan and he was very patient.
- Fadıl'ın bir planı vardı ve çok sabırlıydı.
- Fadil had another plan for Layla.
- Fadil'in Layla için başka bir planı vardı.
- Few people know about the plan.
- Planı çok az kişi biliyor.
- God has a plan for you, Tom.
- Tanrı'nın senin için bir planı var, Tom.
- God has a plan for you.
- Allah'ın senin için bir planı var.
- God has a plan for you.
- Tanrının sizin için bir planı var.
- God has a plan for you.
- Tanrı'nın senin için bir planı var.
- God has a plan for you.
- Tanrı'nın sizin için bir planı var.
- He decided to continue the plan.
- Planı devam ettirmeye karar verdi.
- He has a plan to go abroad next year.
- Gelecek yıl yurtdışına gitme planı var.
- Her plan is dangerous.
- Onun planı tehlikelidir.
- Her plan seems to be better than mine.
- Onun planı benimkinden daha iyi görünüyor.
- His plan is dangerous!
- Onun planı tehlikeli.
- His plan is dangerous!
- Planı tehlikeli!
- His plan is still in the air.
- Onun planı hâlâ karara bağlanmadı.
- His plan is still in the air.
- Planı hâlâ muallakta.
- His plan is to build a bridge over that river.
- Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.
- His plan is to build a bridge over that river.
- Planı nehrin üzerine bir köprü inşa etmek.
- His plan seemed interesting to me.
- Planı bana ilginç geldi.
- His plan was to start on Monday.
- Onun planı pazartesi günü başlamaktı.
- His plan was to start on Monday.
- Planı Pazartesi günü başlamaktı.
- His plan will call for a lot of money.
- Planı çok para gerektirecek.
- How did he work out the plan?
- Planı nasıl yaptı?
- How did he work out the plan?
- Planı nasıl tasarladı?
- How much time did it take you to come up with this plan?
- Bu planı hazırlaman ne kadar sürdü?
- I agree to this plan.
- Ben bu planı kabul ediyorum.
- I agree to this plan.
- Bu planı onaylıyorum.
- I am very happy that you have agreed to that plan.
- Bu planı kabul ettiğin için çok mutluyum.
- I can't approve the plan.
- Ben planı onaylayamam.
- I didn't know anything about his plan.
- Onun planı hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
- I didn't know anything about his plan.
- Planı hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
- I discussed the plan with Tom.
- Planı Tom'la tartıştım.
- I don't know what plan he will try.
- Onun hangi planı deneyeceğini bilmiyorum.
- I don't know what plan he will try.
- Hangi planı deneyeceğini bilmiyorum.
- I guess we wouldn't have been able to carry out the plan if it weren't for your help.
- Yardımınız olmasaydı sanırım planı uygulayamazdık.
- I love that plan.
- O planı seviyorum.
- I had no difficulty in carrying the plan out.
- Planı uygulamada zorluk çekmedim.
- I had no difficulty in carrying the plan out.
- Planı uygulamakta hiç zorluk çekmedim.
- I had to change the plan.
- Ben planı değiştirmek zorunda kaldım.
- I had to change the plan.
- Planı değiştirmek zorunda kaldım.
- I have created a perfect plan for capturing that crafty animal.
- O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.
- I have decided not to support the plan.
- Planı desteklememeye karar verdim.
- I prefer the former plan to the latter.
- Eski planı ikincisine tercih ederim.
- I prefer the former plan to the latter.
- İlk planı ikincisine tercih ederim.
- I put the plan into practice.
- Planı uygulamaya koydum.
- I really don't understand the plan they presented.
- Onların sunduğu planı gerçekten anlamıyorum.
- I really don't understand the plan they presented.
- Sundukları planı gerçekten anlamıyorum.
- I will carry out this plan at any price.
- Ne pahasına olursa olsun bu planı uygulayacağım.
- I would like to carry out the plan.
- Planı uygulamak istiyorum.
- If I had known about the plan, I could have helped him.
- Planı bilseydim, ona yardım edebilirdim.
- I've got a plan.
- Bir planım var.
- Luckily, I had a backup plan.
- Neyse ki yedek bir planım vardı.
- My holiday plan has fallen through.
- Tatil planım suya düştü.
- My plan failed.
- Planım başarısız oldu.
- My plan for the summer is to go to Europe.
- Yaz için planım Avrupa'ya gitmek.
- My plan is better than yours.
- Benim planım seninkinden daha iyi.
- My plan is better.
- Benim planım daha iyi.
- My plan is different from yours.
- Benim planım seninkinden farklıdır.
- My plan is simple.
- Planım basit.
- My plan is different from yours.
- Benim planım seninkinden farklı.
- My plan is not socialist.
- Benim planım sosyalist değildir.
- My plan is not socialist.
- Planım sosyalist değil.
- My plan is perfect, I think.
- Benim planım mükemmel, sanırım.
- My plan is perfect, I think.
- Planım mükemmel, sanırım.
- My plan is simple.
- Benim planım basit.
- My plan is working.
- Planım işe yarıyor.
- Of course, I have a plan.
- Elbette bir planım var.
- That's my plan.
- Bu benim planım.
- This is my plan.
- Bu benim planım.
- Tom asked me if I had a plan.
- Tom bana bir planım olup olmadığını sordu.
- Tom told me what he thinks about my plan.
- Tom bana planım hakkında ne düşündüğünü söyledi.
- Tom told me what he thought of my plan.
- Tom bana planım hakkında ne düşündüğünü söyledi.
- What do you think of my plan?
- Planım hakkında ne düşünüyorsunuz?
- What do you think of my plan?
- Planım hakkında ne düşünüyorsun?
- There is no reason that I should give up my plan.
- Planımdan vazgeçmem için hiçbir sebep yok.
- Are you questioning my plan?
- Planımı sorguluyor musun?
- Are you questioning my plan?
- Planımı mı sorguluyorsun?
- Let's consider my alternate plan.
- Alternatif planımı düşünelim.
- Mother approved my plan.
- Annem planımı onayladı.
- No matter what results may follow, I will carry out my plan.
- Sonuç ne olursa olsun, planımı uygulayacağım.
- She approved of my plan.
- O benim planımı onayladı.
- She approved of my plan.
- Planımı onayladı.
- Tom refused to even consider my plan.
- Tom planımı düşünmeyi bile reddetti.
- Whether it rains or not, I won't change my plan.
- Yağmur yağsa da yağmasa da planımı değiştirmeyeceğim.
- Will you go over my plan?
- Planımı inceleyecek misin?
- Tom said he didn't think that my plan would work.
- Tom planımın işe yarayacağını düşünmediğini söyledi.
- Tom said he thought my plan wouldn't work.
- Tom planımın işe yaramayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom said he thought that my plan wouldn't work.
- Tom planımın işe yaramayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom said my plan wouldn't work.
- Tom benim planımın işe yaramayacağını söyledi.
- Tom said my plan wouldn't work.
- Tom planımın işe yaramayacağını söyledi.
- Tom said that he thought my plan wouldn't work.
- Tom planımın işe yaramayacağını düşündüğünü söyledi.
- What's wrong with my plan?
- Planımın nesi var?
- Will you go over my plan?
- Planımın üzerinden geçer misin?
- After lunch today, our plan is to take a walk in the park.
- Bugün öğle yemeğinden sonra planımız parkta yürüyüşe çıkmaktır.
- Our plan has gone askew.
- Planımız ters gitti.
- Our plan has worked.
- Planımız işledi.
- Our plan has worked.
- Planımız işe yaradı.
- Our plan is working.
- Planımız çalışıyor.
- Our plan was unsuccessful.
- Planımız başarısızdı.
- Our plan was unsuccessful.
- Planımız başarısız oldu.
- We don't have a plan.
- Bir planımız yok.
- We had a very simple plan.
- Bizim çok basit bir planımız vardı.
- We had a very simple plan.
- Çok basit bir planımız vardı.
- We have a lot of planning to do.
- Yapacak çok fazla planımız var.
- We have a plan.
- Bir planımız var.
- We have no plan.
- Planımız yok.
- What is our plan?
- Planımız ne?
- What's our plan?
- Planımız nedir?
- We have no plan at this time to do that.
- Şu anda onu yapmak için bir planımız yok.
- I think he will object to our plan.
- Sanırım planımıza karşı çıkacaktır.
- Our plan was objected to by the majority.
- Bizim planımıza çoğunluk tarafından karşı çıkıldı.
- Our plan was objected to by the majority.
- Planımıza çoğunluk itiraz etti.
- The girls objected to our plan.
- Kızlar planımıza itiraz ettiler.
- The girls objected to our plan.
- Kızlar planımıza karşı çıktılar.
- This plan looks a lot like the one we had last year.
- Bu geçen yılki planımıza çok benziyor.
- Tom objected to our plan.
- Tom bizim planımıza itiraz etti.
- Are you agreeable to our plan?
- Planımızı kabul ediyor musunuz?
- Don't tell anyone our plan.
- Planımızı kimseye söyleme.
- He finally consented to our plan.
- Sonunda planımızı kabul etti.
- I don't know whether he will agree to our plan or not.
- Onun planımızı kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum.
- I don't know whether he will agree to our plan or not.
- Planımızı kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum.
- I insisted that we change our original plan.
- Orijinal planımızı değiştirmemiz konusunda ısrar ettim.
- I insisted that we change our original plan.
- Orijinal planımızı değiştirmemiz için ısrar ettim.
- I think we may have to rethink our plan.
- Sanırım planımızı yeniden düşünmemiz gerekebilir.
- I will carry it out if you agree to our plan.
- Eğer planımızı kabul ederseniz, gerçekleştireceğim.
- We must alter our plan.
- Planımızı değiştirmeliyiz.
- We must change our plan.
- Planımızı değiştirmeliyiz.
- We were disappointed because we could not carry out our plan.
- Planımızı gerçekleştiremediğimiz için hayal kırıklığına uğradık.
- Without your help, we wouldn't be able to carry out our plan.
- Yardımınız olmasa planımızı gerçekleştiremezdik.
- Without your help, we wouldn't be able to carry out our plan.
- Yardımınız olmadan planımızı gerçekleştirmemiz mümkün olmazdı.
- Our plan has lots of additional advantages.
- Planımızın birçok ek avantajı var.
- Our plan has lots of advantages.
- Planımızın bir sürü avantajı var.
- Our plan has lots of advantages.
- Planımızın pek çok avantajı var.
- Our plan has many additional advantages.
- Planımızın birçok ek avantajı vardır.
- Our plan has many additional advantages.
- Planımızın birçok ek avantajı var.
- Do you realize how stupid that plan is?
- O planın ne kadar aptalca olduğunun farkında mısın?
- Do you realize how stupid that plan is?
- Bu planın ne kadar aptalca olduğunun farkında mısın?
- Nobody can prevent this plan from being carried out.
- Hiç kimse bu planın uygulanmasını engelleyemez.
- Not everyone believed this plan was a good one.
- Bu planın iyi bir plan olduğuna herkes inanmadı.
- Not everyone believed this plan was a good one.
- Herkes bu planın iyi bir plan olduğuna inanmıyordu.
- Nobody can prevent this plan from being carried out.
- Bu planın uygulanmasını kimse engelleyemez.
- How should this plan be carried out?
- Bu planın nasıl uygulanması gerekir?
- I demand that this plan be approved and enforced as soon as possible.
- Ben bu planın en kısa sürede onaylanmasını ve uygulanmasını talep ediyorum.
- I demand that this plan be approved and enforced as soon as possible.
- Bu planın bir an önce onaylanmasını ve uygulanmasını talep ediyorum.
- I don't think that's the plan.
- Planın bu olduğunu sanmıyorum.
- I think your plan is pretty stupid.
- Bence planın çok aptalca.
- I think your plan is too ambitious.
- Bence planın çok iddialı.
- I think your plan is not realistic.
- Bence planın gerçekçi değil.
- I told Tom what the plan was.
- Planın ne olduğunu Tom'a söyledim.
- I told Tom what the plan was.
- Tom'a planın ne olduğunu söyledim.
- I told you what the plan was.
- Sana planın ne olduğunu söyledim.
- I told you what the plan was.
- Planın ne olduğunu söyledim.
- I'm afraid your plan will not work.
- Korkarım planın işe yaramayacak.
- I'm afraid your plan won't work.
- Korkarım planın işe yaramayacak.
- Such a plan can hardly succeed.
- Böyle bir planın başarılı olması çok zor.
- Such a plan is bound to fail.
- Böyle bir planın başarısız olması kaçınılmaz.
- Tell me all about your plan.
- Planın hakkında bana her şeyi anlat.
- That four-year plan has to be approved.
- O dört yıllık planın onaylanması gerekiyor.
- That four-year plan has to be approved.
- Dört yıllık planın onaylanması gerekiyor.
- That plan of yours is good, I think.
- Bence bu planın iyi.
- That plan still needed some finishing touches.
- Planın hala bazı son dokunuşlara ihtiyacı var.
- That was your plan all along, wasn't it?
- En başından beri planın buydu, değil mi?
- That's not part of the plan.
- Bu, planın bir parçası değil.
- That's not part of the plan.
- Bu planın bir parçası değil.
- That's part of the plan.
- Bu, planın bir parçası.
- That's part of the plan.
- O da planın bir parçası.
- Have you come up with another plan?
- Başka bir planın var mı?
- Have you got another plan?
- Başka bir planın var mı?
- He explained the main purpose of the plan.
- Planın asıl amacını açıkladı.
- He explained the main purpose of the plan.
- Planın esas maksadını açıkladı.
- He explained the plan's main objective.
- O, planın temel amacını açıkladı.
- He explained the plan's main objective.
- Planın ana hedefini açıkladı.
- He gave me a brief outline of the plan.
- Bana planın kısa bir özetini verdi.
- He is neither for nor against the plan.
- Planın ne yanında ne de karşısında.
- He pointed out that the plan would cost a lot of money.
- O, planın çok paraya mal olacağına dikkat çekti.
- He pointed out that the plan would cost a lot of money.
- Planın çok paraya mal olacağına dikkat çekti.
- He said the plan might backfire.
- Planın geri tepebileceğini söyledi.
- Her help is vital to the success of this plan.
- Onun yardımı, bu planın başarısı için hayati önem taşıyor.
- What do you think about your boss's plan?
- Patronunun planı hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of Tom's plan?
- Tom'un planı hakkında ne düşünüyorsun?
- What if Tom's plan doesn't work?
- Ya Tom'un planı işe yaramazsa?
- What is the president's plan?
- Başkanın planı nedir?
- What is the president's plan?
- Başkan'ın planı nedir?
- What was Tom's plan?
- Tom'un planı neydi?
- What's her plan?
- Onun planı nedir?
- What's her plan?
- Onun planı ne?
- What's Tom's plan?
- Tom'un planı ne?
- What's today's plan?
- Bugünün planı nedir?
- What's Tom's plan?
- Tom'un planı nedir?
- When you decide which plan you want, please notify us in writing.
- Hangi planı istediğine karar verdiğin zaman, yazılı olarak bizi bilgilendir lütfen.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
- Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
- You tried to carry out the plan but you didn't succeed.
- Planı uygulamayı denedin ama başaramadın.
- You tried to carry out the plan but you didn't succeed.
- Planı uygulamaya çalıştınız ama başarılı olamadınız.
- You'll find some difficulty carrying out the plan.
- Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız.
- You'll find some difficulty carrying out the plan.
- Planı uygulamakta biraz zorluk çekeceksin.
- I came to a decision on my exercise plan.
- Egzersiz planım hakkında bir karara vardım.
- For the time being, I don't have a plan.
- Şu an için bir planım yok.
- I already have a plan.
- Zaten bir planım var.
- I came to a decision on my exercise plan.
- Egzersiz planım üzerinde bir karara vardım.
- I have a simple plan for getting Tom to agree.
- Tom'a kabul ettirmek için basit bir planım var.
- I have a simple plan for getting Tom to agree.
- Tom'u ikna etmek için basit bir planım var.
- I have a three-stage plan for success.
- Başarı için üç aşamalı bir planım var.
- I have a wonderful plan.
- Harika bir planım var.
- I have another plan.
- Başka bir planım var.
- I have something very special planned for your birthday.
- Doğum günün için çok özel bir planım var.
- We can't follow your plan any longer.
- Artık senin planına uyamayız.
- We opposed his plan to build a new road.
- Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- I'm all for your plan.
- Planınızı candan destekliyorum.
- Please inform me of the plan ahead of time.
- Lütfen önceden planınızı bana bildirin.
- Please show me your detailed plan.
- Lütfen, bana detaylı planınızı gösterin.
- Put your plan into practice as soon as possible.
- Planınızı mümkün olduğu kadar kısa sürede uygulamaya koyun.
- Put your plan into practice as soon as possible.
- Planınızı mümkün olan en kısa sürede uygulamaya koyun.
- That's why I don't approve of your plan.
- Bu yüzden planınızı onaylamıyorum.
- They are in favor of your plan.
- Planınızı destekliyorlar.
- I'm betting that was Tom's plan.
- Bahse giriyorum o Tom'un planıydı.
- The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangsterler, rakip bir çete liderini öldürme planlarını ona anlatırlar.
- They spent four hours discussing their plan.
- Planlarını tartışarak dört saat harcadılar.
- They spent four hours discussing their plan.
- Planlarını tartışmak için dört saat harcadılar.
- I do not think their plan will work out.
- Planlarının işe yarayacağını sanmıyorum.
- I have doubts about the success of their plan.
- Planlarının başarısı konusunda şüphelerim var.
- I have serious doubts about their plan succeeding.
- Planlarının başarılı olacağına dair ciddi şüphelerim var.
- Do you already have a plan?
- Halihazırda bir planınız mı var?
- I'm thinking about your plan.
- Planınız hakkında düşünüyorum.
- That was your plan all along, wasn't it?
- Başından beri planınız buydu, değil mi?
- Your plan is excellent.
- Planınız mükemmel.
- Your plan is sure to succeed.
- Planınız kesinlikle başarılı olacak.
- He will go along with your plan.
- Planınıza uyacaktır.
- I will not object to your plan.
- Planınıza itiraz etmeyeceğim.
- We cannot follow your plan any longer.
- Planınıza daha fazla uyamayız.
- You have a good plan, Comrade Zhukov.
- İyi bir planınız var, Yoldaş Zhukov.
- You have a plan, right?
- Bir planınız var, değil mi?
- Your plan failed.
- Planınız başarısız oldu.
- Your plan has the virtue of being practical.
- Sizin planınız pratiklik yönünden güçlü.
- Your plan is not in line with our policy.
- Sizin planınız bizim politikamızla uyumlu değil.
- I'm not against your plan.
- Planınıza karşı değilim.
- Stick to your plan.
- Planınıza sadık kalın.
- This is one of the principal arguments against your plan.
- Bu, planınıza karşı olan başlıca argümanlardan biri.
- Tom has no objection to your plan.
- Tom'un planınıza bir itirazı yok.
- I was ignorant of your plan.
- Planınızdan benim haberim yoktu.
- I was ignorant of your plan.
- Planınızdan habersizdim.
- I agree to your plan.
- Planınızı kabul ediyorum.
- I approve of your plan.
- Ben planınızı onaylıyorum.
- I cannot approve your plan.
- Planınızı onaylayamam.
- Ask Tom to sketch out his plan.
- Tom'dan planının taslağını çıkarmasını iste.
- I don't think your plan will work.
- Planının işe yarayacağını sanmıyorum.
- I had no idea what Tom's plan was.
- Tom'un planının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- I have doubts about the success of their plan.
- Onun planının başarısı hakkında şüphelerim var.
- Tom thought Mary's plan wasn't any good.
- Tom Mary'nin planının iyi olmadığını düşündü.
- Tom thought Mary's plan wasn't any good.
- Tom, Mary'nin planının iyi olmadığını düşündü.
- We know God's plan was different.
- Tanrı'nın planının farklı olduğunu biliyoruz.
- This plan had little chance of success.
- Bu planın çok az başarı şansı vardı.
- Tom tried to convince Mary that the plan wouldn't work.
- Tom planın işe yaramayacağı konusunda Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
- Tom tried to convince Mary that the plan wouldn't work.
- Tom, Mary'yi planın işe yaramayacağına ikna etmeye çalıştı.
- Was that your plan?
- Planın bu muydu?
- Was that part of your plan?
- O, planın bir parçası mıydı?
- We all agreed that the plan made sense.
- Hepimiz planın mantıklı olduğunu kabul ettik.
- We all agreed that the plan made sense.
- Hepimiz planın mantıklı olduğu konusunda hemfikirdik.
- If the sun were to rise in the west, I would never agree to your plan.
- Güneş batıdan doğsa senin planını kabul etmem.
- She tried to carry out her plan to save money.
- O, para biriktirmek için kendi planını uygulamaya çalıştı.
- She tried to carry out her plan to save money.
- Para biriktirmek için planını uygulamaya çalıştı.
- Tell me your plan.
- Bana planını anlat.
- Tom agreed to Mary's plan.
- Tom Mary'nin planını kabul etti.
- Tom agreed to Mary's plan.
- Tom, Mary'nin planını kabul etti.
- Tom asked me whether I liked his plan or not.
- Tom bana planını sevip sevmediğimi sordu.
- Tom explained his plan to Mary.
- Tom, Mary'ye planını açıkladı.
- Tom had to change his plan.
- Tom planını değiştirmek zorunda kaldı.
- Tom had to change his plan.
- Tom planını değiştirmek zorundaydı.
- Ask Tom to sketch out his plan.
- Tom'dan planının taslağını çizmesini isteyin.
- Tom has to change his plan.
- Tom planını değiştirmek zorunda.
- Tom needed to change his plan.
- Tom'un planını değiştirmesi gerekiyordu.
- Tom needs to change his plan.
- Tom'un planını değiştirmesi gerekiyor.
- He considered her plan carefully.
- O planını dikkatle inceledi.
- He considered her plan carefully.
- Onun planını dikkatlice düşündü.
- He could not carry out his plan.
- Planını gerçekleştiremedi.
- He could not carry out his plan.
- O, planını gerçekleştiremedi.
- He could not execute his plan.
- O, planını uygulayamazdı.
- He could not execute his plan.
- Planını uygulayamadı.
- He didn't succeed in carrying out his plan.
- Planını gerçekleştirmeyi başaramadı.
- He explained his plan both to my son and to me.
- O planını hem oğluma hem de bana açıkladı.
- He explained his plan both to my son and to me.
- Planını hem oğluma hem de bana açıkladı.
- He made up his mind to keep his plan secret.
- Planını gizli tutmaya karar verdi.
- He persisted in accomplishing his original plan.
- Asıl planını gerçekleştirmek için ısrar etti.
- His father approved of his plan.
- Babası planını onayladı.
- I cannot approve your plan.
- Planını onaylayamam.
- I can't decide unless you tell me your plan.
- Bana planını söylemezsen karar veremem.
- I didn't know about your plan.
- Planını bilmiyordum.
- I like Tom's plan better than Mary's plan.
- Tom'un planını Mary'nin planından daha çok seviyorum.
- I like Tom's plan better than Mary's plan.
- Tom'un planını Mary'ninkinden daha çok beğendim.
- I like Tom's plan better than Mary's.
- Tom'un planını Mary'ninkinden daha çok beğendim.
- I like Tom's plan better than Mary's.
- Tom'un planını Mary'ninkinden daha çok seviyorum.
- I like your plan.
- Planını beğendim.
- We need an aggressive plan of action.
- Agresif bir eylem planına ihtiyacımız var.
- We opposed his plan to build a new road.
- Yeni bir yol inşa etme planına karşı çıktık.
- We went along with his plan.
- Biz de onun planına uyduk.
- With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.
- Annesinin aradan çekilmesiyle Duke şirketten zimmetine para geçirme planına devam edebildi.
- As far as I know, there is nothing wrong with his plan.
- Bildiğim kadarıyla planında hiçbir sorun yok.
- As far as I know, there is nothing wrong with his plan.
- Bildiğim kadarıyla onun planında yanlış bir şey yok.
- Tom said he'd help Mary with her plan.
- Tom, Mary'ye planında yardım edeceğini söyledi.
- His plan ought not to be abandoned.
- Onun planından vazgeçilmemelidir.
- His plan ought not to be abandoned.
- Planından vazgeçilmemelidir.
- Tom didn't give up on his plan.
- Tom planından vazgeçmedi.
- Tom told Mary about his plan.
- Tom, Mary'ye planından söz etti.
- Tom told Mary about his plan.
- Tom Mary'e planından bahsetti.
- We abandoned the plan to go on a picnic.
- Pikniğe gitme planından vazgeçtik.
- When she told you her plan, were you taken aback?
- Sana planından bahsedince şaşırdın mı?
- That was your plan, wasn't it?
- O senin planındı, değil mi?
- That was your plan.
- Bu senin planındı.
- A special taskforce managed to catch a suicide terrorist downtown, prior to him carrying out his evil plan.
- Özel bir tim, şehir merkezinde bir intihar teröristini, şeytani planını gerçekleştirmeden önce yakalamayı başardı.
- All his friends backed his plan.
- Tüm arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
- Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- We have to give the plan a chance to work.
- Planın işlemesi için bir şans tanımalıyız.
- What is the main purpose of this plan?
- Bu planın temel amacı nedir?
- What's the main purpose of this plan?
- Bu planın ana amacı nedir?
- Why didn't you just tell Tom what the plan was?
- Neden Tom'a planın ne olduğunu söylemedin?
- You always have a plan.
- Her zaman bir planın vardır.
- You always have a plan.
- Her zaman bir planın var.
- You don't have a plan, do you?
- Bir planın yok, değil mi?
- Your plan is not in line with our policy.
- Senin planın bizim politikamızla uyumlu değil.
- Your plan is pretty good.
- Planın oldukça iyi.
- Your plan is sure to succeed.
- Senin planın başarılı olacağı kesin.
- Your plan is terrible.
- Planın korkunç.
- Your plan is very good, but mine is better.
- Senin planın çok iyi ama benimki daha iyi.
- Your plan is very good, but mine is better.
- Senin planın çok iyi, ama benimki daha iyi.
- Your plan just might work.
- Planın işe yarayabilir.
- Your plan must fit in with mine.
- Senin planın benimkine uymalı.
- Your stupid plan is actually working.
- Aptal planın gerçekten işe yarıyor.
- Algeria needs a new privatization plan.
- Cezayir'in yeni bir özelleştirme planına ihtiyacı var.
- Are you going to stick to your plan?
- Planına sadık kalacak mısın?
- Are you sticking to your plan?
- Planına sadık kalacak mısın?
- Are you going to stick to your plan?
- Sen planına sadık kalacak mısın?
- Are you sticking to your plan?
- Planına bağlı kalıyor musun?
- Carry on with your plan.
- Planına devam et.
- Dan decided to go ahead with his plan.
- Dan planına devam etmeye karar verdi.
- Dan remained reluctant to take part into Linda's plan.
- Dan, Linda'nın planına katılmak için isteksiz kaldı.
- Dan went ahead with his plan.
- Dan planına devam etti.
- He begged me not to object to his plan.
- Planına karşı çıkmamam için bana yalvardı.
- Tom went ahead with his plan.
- Tom planına devam etti.
- That plan still needed some finishing touches.
- O planın hâlâ bazı son rötuşlara ihtiyacı vardı.
- That was your plan, wasn't it?
- Planın buydu, değil mi?
- They want to know what your plan is.
- Planının ne olduğunu bilmek istiyorlar.
- They want to know what your plan is.
- Onlar planının ne olduğunu bilmek istiyorlar.
- Do you really think that your plan is realistic?
- Gerçekten senin planının gerçekçi olduğunu düşünüyor musun?
- Having discussed the new project for three hours, we concluded that Andrew's plan was the best.
- Yeni projeyi üç saat boyunca tartıştıktan sonra Andrew'un planının en iyisi olduğu sonucuna vardık.
- His plan has both virtues and liabilities.
- Planının hem erdemleri hem de yükümlülükleri var.
- His plan has both virtues and liabilities.
- Onun planının hem erdemleri hem de yükümlülükleri vardır.
- I do not think their plan will work out.
- Onların planının başarılı olacağını sanmıyorum.
- I don't know what Tom's plan is.
- Tom'un planının ne olduğunu bilmiyorum.
- I don't think Tom's plan is feasible.
- Tom'un planının uygulanabilir olduğunu sanmıyorum.
- I have no idea what Tom's plan is.
- Tom'un planının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
- I think Tom's plan will work.
- Tom'un planının işe yarayacağını düşünüyorum.
- I think your plan is not realistic.
- Senin planının gerçekçi olmadığını düşünüyorum.
- I thought Tom's plan was a good one.
- Tom'un planının iyi olduğunu düşünmüştüm.
- I thought Tom's plan was a good one.
- Tom'un planının iyi olduğunu düşündüm.
- I want you to have a definite plan before you leave.
- Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.
- I'm not sure what Tom's plan is.
- Tom'un planının ne olduğundan emin değilim.
- I've been thinking about Tom's plan.
- Tom'un planını düşünüyordum.
- Let's hear your plan.
- Senin planını duyalım.
- Let's hear your plan.
- Planını dinleyelim.
- Many of his friends backed his plan.
- Arkadaşlarının çoğu onun planını destekledi.
- Tell us your plan.
- Bize planını anlat.
- The British ambassador liked Burr's plan.
- İngiliz Büyükelçisi Burr'un planını beğendi.
- Tom asked me whether I liked his plan or not.
- Tom bana planını beğenip beğenmediğimi sordu.
- Tom carried out his plan.
- Tom planını uyguladı.
- Tom carried out his plan.
- Tom planını gerçekleştirdi.
- Tom put the plan into practice.
- Tom planını uygulamaya koydu.
- Tom vetoed his own plan.
- Tom kendi planını veto etti.
- He told her about his plan.
- Ona planından bahsetti.
- I am quite ignorant of his plan.
- Onun planından hiç haberim yok.
- I am quite ignorant of his plan.
- Onun planından haberim yok.
- I didn't know about your plan.
- Planından haberim yoktu.
- I tried to persuade Sam to give up his plan, only to fail.
- Sam'i planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım ama başaramadım.
- I was ignorant of your plan.
- Planından haberim yoktu.
- It is no use trying to talk him out of his plan.
- Onu planından vazgeçirmeye çalışmanın faydası yok.
- It was only yesterday that John told me about his plan to go to Europe.
- John bana Avrupa'ya gitme planından daha dün bahsetti.
- Jefferson was not ready to give up his plan.
- Jefferson planından vazgeçmeye hazır değildi.
- Tom asked Mary what her plan was.
- Tom Mary'ye onun planının ne olduğunu sordu.
- Tom asked Mary what her plan was.
- Tom, Mary'ye planının ne olduğunu sordu.
- Tom didn't know any of the details of Mary's plan.
- Tom, Mary'nin planının hiçbir detayını bilmiyordu.
- Tom doesn't think Mary's plan is feasible.
- Tom Mary'nin planının uygulanabilir olduğunu düşünmüyor.
- Tom doesn't think Mary's plan is feasible.
- Tom, Mary'nin planının uygulanabilir olduğunu düşünmüyor.
- Tom gave Mary a brief outline of his plan.
- Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.
- Tom thought Mary's plan was a good one.
- Tom, Mary'nin planının iyi bir plan olduğunu düşündü.
- Tom gave Mary a brief outline of his plan.
- Tom Mary'e planının kısa bir özetini verdi.
- Tom knew his plan wasn't very good.
- Tom planının çok iyi olmadığını biliyordu.
- Tom knew his plan wasn't very good.
- Tom planının pek iyi olmadığını biliyordu.
- Do you have a better plan?
- Daha iyi bir planınız var mı?
- Do you have a business plan?
- Bir iş planınız var mı?
- I am afraid your plan will not work.
- Korkarım planınız işe yaramayacak.
- I am afraid your plan will not work.
- Korkarım ki planınız işe yaramayacak.
- I must admit, I have some misgivings about your plan.
- İtiraf etmeliyim ki, planınız hakkında bazı şüphelerim var.
- I hope your plan will work out.
- Umarım planınız işe yarar.
- I'm afraid your plan won't work.
- Korkarım ki planınız işe yaramayacak.
- I'm afraid your plan won't work.
- Korkarım planınız işe yaramayacak.
- Your plan is not in line with our policy.
- Planınız bizim politikamızla uyumlu değil.
- Your plan won't work.
- Planınız işe yaramayacak.
- This change will make your plan more interesting.
- Bu değişiklik planınızı daha ilginç hale getirecek.
- We are in favor of your plan.
- Planınızı destekliyoruz.
- Do you really think that your plan is realistic?
- Planınızın gerçekçi olduğunu gerçekten düşünüyor musunuz?
- Whose plan was that?
- O kimin planıydı?
- Tom went ahead with his plan.
- Tom planıyla devam etti.
- Did they have a backup plan?
- Yedek bir planları var mıydı?
- That's their plan.
- Planları bu.
- He denied knowing anything of their plan.
- Planları hakkında bir şey bildiğini inkar etti.
- I don't know anything about their plan.
- Planları hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I told them what I thought of their plan.
- Onlara planları hakkında ne düşündüğümü söyledim.
- The way they plan to punish Tom seems kind of severe.
- Tom'u cezalandırma planları biraz sert görünüyor.
- They had a battle plan they were sure would succeed.
- Başarılı olacağından emin oldukları bir savaş planları vardı.
- Their plan resulted in failure.
- Planları başarısızlıkla sonuçlandı.
- Their plan sounds interesting to me.
- Planları bana ilginç geliyor.
- Sami told Farid about his escape plan.
- Sami, Farid'e kaçış planından bahsetti.
- She managed not to mention her plan.
- Planından bahsetmemeyi başardı.
- Tell me all about your plan.
- Bana planından bahset.
- Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.
- Müttefik askeri liderler Japon planını bozguna uğratmanın bir yolunu buldular.
- Dick forced me to agree with his plan.
- Dick planını kabul etmem için beni zorladı.
- His father approved of his plan.
- Babası onun planını onayladı.
- How do you like your boss's plan?
- Patronun planını nasıl buluyorsun?
- How do you like your boss's plan?
- Patronunuzun planını nasıl buldunuz?
- I agreed with his plan.
- Onun planını kabul ettim.
- I approve of her plan.
- Onun planını onaylıyorum.
- I approve their plan.
- Onların planını onaylıyorum.
- I basically like your plan.
- Aslında planını beğendim.
- I like your plan a lot!
- Planını çok beğendim!
- I like your plan.
- Planını beğeniyorum.
- I think we should adopt his plan.
- Bence onun planını benimsemeliyiz.
- I was ignorant of your plan.
- Planını bilmiyordum.
- If the sun were to rise in the west, I would never agree to your plan.
- Hiçbir koşulda senin planını kabul etmezdim.
- If you follow this weight loss plan, it's guaranteed to work.
- Bu kilo verme planını uygularsanız, işe yarayacağı garanti.
- I'm going to approve your plan.
- Planını onaylayacağım.
- There was just one problem with Tom's plan.
- Tom'un planında tek bir sorun vardı.
- They oppose the plan to raise taxes.
- Vergileri artırma planına karşı çıkıyorlar.
- Dan remained reluctant to take part into Linda's plan.
- Dan, Linda'nın planında yer almak konusunda isteksiz kaldı.
- I don't see anything wrong with your plan.
- Planında yanlış bir şey görmüyorum.
- I see a great danger in his plan.
- Ben onun planında büyük bir tehlike görüyorum.
- I see a great danger in his plan.
- Planında büyük bir tehlike görüyorum.
- I want to be in your plan.
- Planında olmak istiyorum.
- The modernisation plan has completely changed the character of the country.
- Modernizasyon planı, ülkenin karakterini tamamen değiştirdi.
- The students discussed the plan for many hours.
- Öğrenciler planı saatlerce tartıştı.
- The plan has many practical difficulties.
- Planın birçok pratik zorluğu var.
- This plan had little chance of success.
- Bu planın başarı şansı çok azdı.
- This plan has no flaws.
- Bu planın hiçbir kusuru yok.
- This plan is sure to succeed.
- Bu planın başarılı olacağı kesin.
- This was part of the plan.
- Bu planın bir parçası idi.
- This was part of the plan.
- Bu planın bir parçasıydı.
- Tom had a feeling that the plan wouldn't work.
- Tom planın işe yaramayacağını hissetti.
- What is the plan, exactly?
- Planın tam olarak nedir?
- What's the main purpose of this plan?
- Bu planın asıl amacı nedir?
- What's the plan for tomorrow?
- Yarın için planın ne?
- What's the plan, then?
- Planın ne o zaman?
- What's your plan for the day?
- Bugün için planın ne?
- What's your plan for this afternoon?
- Bu öğleden sonrası için planın ne?
- What's your plan for tomorrow?
- Yarın için planın ne?
- What's your plan with Tom?
- Tom'la planın ne?
- You have a good plan.
- İyi bir planın var.
- You have a plan, don't you?
- Bir planın var, değil mi?
- You have a plan, right?
- Bir planın var, değil mi?
- You'd better have a plan.
- Bir planın olsa iyi olur.
- Your plan actually worked.
- Planın gerçekten işe yaradı.
- Your plan didn't work.
- Planın işe yaramadı.
- Your plan failed.
- Planın başarısız oldu.
- Your plan is a good one, but mine is a better one.
- Senin planın iyi fakat benimki daha iyi.
- Your plan is not in line with our policy.
- Senin planın bizim politikamız doğrultusunda değil.
- Your plan requires a large amount of money.
- Senin planın çok miktarda para gerektirir.
- Your plan must fit in with mine.
- Planın benimkine uymalı.
- Your plan worked.
- Planın işe yaradı.
- Your plan seems better than mine.
- Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seemed the best.
- Senin planın en iyisi gibi görünüyordu.
- I agree with his plan.
- Onun planına katılıyorum.
- I agree with his plan.
- Planına katılıyorum.
- I agree with their plan.
- Ben onların planına katılıyorum.
- I have no objection to against your plan.
- Senin planına karşı bir itirazım yok.
- I have no objection to your plan.
- Planına itirazım yok.
- I signed up for the 2-year calling plan with the phone company.
- Telefon şirketinin 2 yıllık arama planına kaydoldum.
- I will go along with your plan.
- Planına uyacağım.
- I will not object to your plan.
- Planına itiraz etmeyeceğim.
- If you're going to start a new business, you need a business plan.
- Yeni bir işe başlayacaksan, bir iş planına ihtiyacın var.
- If you're going to start a new business, you need a business plan.
- Yeni bir iş kuracaksanız, bir iş planına ihtiyacınız var.
- I'm all for your plan.
- Senin planına tam destek veriyorum.
- I'm not against your plan.
- Planına karşı değilim.
- Many Boston residents oppose the mayor's plan.
- Birçok Boston sakini belediye başkanının planına karşı çıkıyor.
- Stick to your plan.
- Planına sadık kal.
- Am I the only one worried that the plan won't work?
- Planın işe yaramayacağından endişe eden tek kişi ben miyim?
- Am I the only one worried that the plan won't work?
- Planın işe yaramayacağından endişelenen tek kişi ben miyim?
- Are you sure this plan is going to work?
- Bu planın işe yarayacağından emin misin?
- Are you sure this plan will work?
- Bu planın işe yarayacağından emin misin?
- At the meeting I pointed out the plan's merit.
- Toplantıda planın değerine dikkat çektim.
- Bob wasn't in on the plan.
- Bob planın parçası değildi.
- Didn't you have a plan?
- Bir planın yok muydu?
- Her help is vital to the success of this plan.
- Onun yardımı bu planın başarısı için hayati önem taşıyor.
- I don't know what the plan is.
- Planın ne olduğunu bilmiyorum.
- I felt that the plan was unwise.
- Planın akıllıca olmadığını düşündüm.
- I felt that the plan was unwise.
- Planın mantıksız olduğunu hissettim.
- I hope this plan works.
- Ben bu planın işe yarayacağını umuyorum.
- I hope your plan will work out.
- İnşallah planın işe yarar.
- I knew nothing about your plan.
- Planın hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
- I know all about your plan.
- Planın hakkındaki her şeyi biliyorum.
- I know all about your plan.
- Planın hakkında her şeyi biliyorum.
- I told her what the plan was.
- Ona planın ne olduğunu söyledim.
- I told him what the plan was.
- Ona planın ne olduğunu söyledim.
- I told them what the plan was.
- Onlara planın ne olduğunu söyledim.
- I'm assuming you have a plan.
- Bir planın olduğunu varsayıyorum.
- I'm sure that wasn't part of the plan.
- Bunun planın bir parçası olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't part of the plan.
- Bunun planın bir parçası olmadığından eminim.
- We have to have a plan.
- Bir planımız olmalı.
- What exactly is our plan?
- Planımız tam olarak nedir?
- What exactly is our plan?
- Planımız tam olarak ne?
- What's our plan?
- Planımız ne?
- He finally consented to our plan.
- Sonunda planımıza razı oldu.
- He objected to our plan.
- O, planımıza itiraz etti.
- He objected to our plan.
- Planımıza itiraz etti.
- I think he will object to our plan.
- Sanırım planımıza itiraz edecek.
- Tom objected to our plan.
- Tom planımıza itiraz etti.
- We should stick to our plan.
- Biz planımıza sadık kalmalıyız.
- We should stick to our plan.
- Planımıza bağlı kalmalıyız.
- You have no right to oppose our plan.
- Planımıza karşı çıkmaya hakkın yok.
- There's only one problem with our plan.
- Planımızda sadece bir sorun var.
- Don't mention our plan to anybody.
- Planımızdan kimseye bahsetme.
- Let's give up on our plan to eat at that restaurant.
- O restoranda yemek yeme planımızdan vazgeçelim.
- In the light of what you told us, I think we should revise our plan.
- Bize söylediğiniz şey ışığında, planımızı gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- The manager approved our plan.
- Yönetici planımızı onayladı.
- They are likely to agree to our plan.
- Muhtemelen planımızı kabul ederler.
- They obstructed our plan.
- Onlar bizim planımızı engellediler.
- They are likely to agree to our plan.
- Muhtemelen planımızı kabul edecekler.
- They obstructed our plan.
- Planımızı engellediler.
- We have until October to complete our plan.
- Planımızı tamamlamak için Ekim ayına kadar zamanımız var.
- Tom and Mary want to know what our plan is.
- Tom ve Mary planımızın ne olduğunu bilmek istiyorlar.
- Your help is vital to the success of our plan.
- Planımızın başarısı için sizin yardımınız hayati önem taşıyor.
- Tom told me what he thought of my plan.
- Tom planımla ilgili ne düşündüğünü bana söyledi.
- It's an interesting business plan.
- İlginç bir iş planı.
- It's an interesting business plan.
- O ilginç bir iş planı.
- That's their plan.
- Bu onların planı.
- Whose plan is it?
- O kimin planı?
- I do have a plan.
- Bir planım var.
- I don't have a plan.
- Bir planım yok.
- I had a plan.
- Bir planım vardı.
- I have a plan.
- Bir planım var.
- I don't have anything else planned for today.
- Bugün için başka bir planım yok.
- I really didn't have a plan.
- Gerçekten bir planım yoktu.
- I still don't have a plan.
- Hâlâ bir planım yok.
- I think my plan is better than yours.
- Bence benim planım seninkinden daha iyi.
- My plan is still better than yours.
- Benim planım hâlâ seninkinden daha iyi.
- My plan isn't very good.
- Planım pek iyi değil.
- My plan saved us a lot of money.
- Planım bize çok para kazandırdı.
- My plan was eventually adopted.
- Benim planım sonunda kabul edildi.
- My plan was eventually adopted.
- Planım sonunda kabul edildi.
- My plan was rejected.
- Planım reddedildi.
- My plan was very effective.
- Planım çok etkiliydi.
- My plan worked.
- Planım işe yaradı.
- My plan worked.
- Benim planım işledi.
- My plan wasn't any good.
- Planım hiç iyi değildi.
- My plan wasn't any good.
- Benim planım hiç iyi değildi.
- My plan worked perfectly.
- Planım mükemmel işe yaradı.
- My plan worked perfectly.
- Planım mükemmel işledi.
- Are you against my plan?
- Planıma karşı mısınız?
- This is my plan.
- Bu da benim planım.
- He dared not say no to my plan.
- Planıma hayır demeye cesaret edemedi.
- He doesn't have the guts to say no to my plan.
- Planıma hayır diyecek cesareti yok.
- Please don't interfere with my plan.
- Lütfen benim planıma müdahale etmeyin.
- Please don't interfere with my plan.
- Lütfen planıma karışma.
- Laugh as much as you like; I'll stick to my plan to the bitter end.
- İstediğin kadar gül; ben sonuna kadar planıma sadık kalacağım.
- She has a strong objection to my plan.
- O benim planıma şiddetle karşı.
- What do you say to my plan?
- Benim planıma ne diyorsun?
- At today's meeting almost everybody backed my plan.
- Bugünkü toplantıda neredeyse herkes planımı destekledi.
- I hope my boss agrees to my plan.
- Patronumun planımı kabul edeceğini umuyorum.
- I hope my boss agrees to my plan.
- Umarım patronum planımı kabul eder.
- I hope that I can carry out my plan.
- Umarım planımı uygulayabilirim.
- I hope that I can carry out my plan.
- Planımı uygulayabileceğimi umuyorum.
- Would you at least consider my plan?
- En azından planımı düşünür müsün?
- Are you for or against my plan?
- Planımın yanında mısın, karşısında mısın?
- Little did I imagine that my plan would go wrong.
- Planımın ters gideceğini hayal bile etmedim.
- Little did I imagine that my plan would go wrong.
- Planımın yanlış gideceğini hayal bile edemezdim.
- I didn't say anything at all about our plan.
- Planımız hakkında hiçbir şey söylemedim.
Show More (1911)
|