|
- I think that we should be considering now how to react to the challenges associated with that initiative.
- Bence şimdi bu girişimle ilgili zorluklara nasıl tepki vereceğimizi düşünmeliyiz.
- It is time for us to react if we want a strong and independent Europe.
- Eğer güçlü ve bağımsız bir Avrupa istiyorsak tepki vermemizin zamanı gelmiştir.
- Even the business sector in Hong Kong is reacting negatively, and that speaks volumes.
- Hong Kong'daki iş sektörü bile olumsuz tepki veriyor ve bu çok şey ifade ediyor.
- The European Union has reacted adequately and coherently.
- Avrupa Birliği yeterli ve tutarlı bir şekilde tepki vermiştir.
- The Commission reacted very promptly.
- Komisyon çok hızlı tepki verdi.
- The real global scandal of hunger in the world forces us to react.
- Dünyadaki gerçek küresel açlık skandalı bizi tepki vermeye zorlamaktadır.
- I think that it is Parliament's duty to react robustly.
- Parlamento'nun görevinin sağlam bir tepki vermek olduğunu düşünüyorum.
- When we ourselves were faced with similar difficulties, we did not react any better.
- Biz de benzer zorluklarla karşılaştığımızda daha iyi tepki vermedik.
- It is not my role to react on behalf of or in respect of individual Member States.
- Tek tek Üye Devletler adına ya da onlarla ilgili olarak tepki vermek benim görevim değil.
- Maybe they should train the police in places like Genoa and show them how to react to peaceful protests.
- Belki de polisi Cenova gibi yerlerde eğitmeli ve onlara barışçıl protestolara nasıl tepki vereceklerini göstermeliler.
- When we ourselves were faced with similar difficulties, we did not react any better.
- Bizler de benzer zorluklarla karşı karşıya kaldığımızda daha iyi bir tepki veremedik.
- What we have to do is discern the trend and react accordingly.
- Yapmamız gereken şey eğilimi fark etmek ve buna göre tepki vermektir.
- What we have to do is discern the trend and react accordingly.
- Yapmamız gereken, eğilimi fark etmek ve buna göre tepki vermektir.
- They also allow the Commission to react immediately to any weak points identified.
- Ayrıca Komisyon'un tespit edilen zayıf noktalara anında tepki vermesini sağlarlar.
- They also allow the Commission to react immediately to any weak points identified.
- Bu değişiklikler aynı zamanda Komisyon'un tespit edilen zayıf noktalara derhal tepki vermesine de imkan tanımaktadır.
- So how have we reacted?
- Peki biz nasıl tepki verdik?
- For the ECB to be able to react more swiftly to market changes it should practise majority voting.
- ECB'nin piyasadaki değişikliklere daha hızlı tepki verebilmesi için çoğunluk oylamasını uygulaması gerekir.
- How has the EU reacted to this tragic event?
- AB bu trajik olaya nasıl tepki vermiştir?
- I think that we should be considering now how to react to the challenges associated with that initiative.
- Şimdi bu girişimle ilgili zorluklara nasıl tepki vereceğimizi düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- We proposed voting tomorrow so that we could react to the Madrid Summit.
- Madrid Zirvesine tepki verebilmek için yarın oylama yapılmasını önerdik.
- Europe has seen it before, but all too often reacted too late.
- Avrupa bunu daha önce de gördü, ancak çoğu zaman çok geç tepki verdi.
- If a solution is not possible, how will it react when the European Union enlarges?
- Çözüm mümkün olmazsa Avrupa Birliği genişlediğinde nasıl tepki verecek?
- We are maintaining flexibility to react to developments and possibilities.
- Gelişmelere ve olasılıklara tepki verebilmek için esnekliğimizi koruyoruz.
- I think that it is Parliament's duty to react robustly.
- Parlamento'nun görevinin güçlü bir şekilde tepki vermek olduğunu düşünüyorum.
- Nor did we react jointly when the OPEC countries raised oil prices.
- OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını yükselttiğinde de ortak tepki vermedik.
- In future, the administration must be able to react more quickly.
- Gelecekte, idare daha hızlı tepki verebilmelidir.
- Nor did we react jointly when the OPEC countries raised oil prices.
- OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını artırdığında da ortak tepki vermedik.
- It is a dangerous and irresponsible path which George Bush has chosen, and the EU must react robustly.
- George Bush'un seçtiği bu yol tehlikeli ve sorumsuz bir yoldur ve AB buna güçlü bir tepki vermelidir.
- The question is whether the Commission has reacted with sufficient alertness.
- Soru, Komisyon'un yeterli uyanıklıkla tepki verip vermediğidir.
- In reality, it is amazing that they do not react more strongly than they in fact do.
- Gerçekte gösterdiklerinden daha güçlü tepki vermemeleri şaşırtıcıdır.
- It therefore needs to have teams that are capable of adjusting readily to requests made and reacting immediately.
- Bu nedenle yapılan taleplere kolayca uyum sağlayabilecek ve anında tepki verebilecek ekiplere sahip olması gerekir.
- Citizens react with fear and panic to anything to do with cancer.
- Vatandaşlar kanserle ilgili her şeye korku ve panikle tepki vermektedir.
- The Ministers for Foreign Affairs, as you said, Minister, reacted positively to this proposal at Elsinore.
- Sizin de söylediğiniz gibi Sayın Bakan, Dışişleri Bakanları Elsinore'da bu öneriye olumlu tepki verdiler.
- The Member States concerned reacted differently with regard to the interceptions.
- İlgili Üye Devletler dinlemeler konusunda farklı tepkiler vermiştir.
- They have reacted to the currency change with enthusiasm and patience.
- Para birimi değişikliğine coşku ve sabırla tepki verdiler.
- We recognise the need to react quickly but believe, at the same time, that thorough reflection is important.
- Hızlı tepki verme ihtiyacının farkındayız ancak aynı zamanda derinlemesine düşünmenin de önemli olduğuna inanıyoruz.
- Unfortunately, our resolution did not receive a similar welcome from the Commission, which has still not reacted.
- Ne yazık ki, kararımız Komisyon tarafından benzer bir şekilde karşılanmadı ve Komisyon hala bir tepki vermedi.
- Can anyone say what the European Union is waiting for before it reacts?
- Avrupa Birliği'nin tepki vermeden önce neyi beklediğini söyleyebilecek biri var mı?
- This will make it possible to react to changes in developments more rapidly if necessary.
- Bu, gerektiğinde gelişmelerdeki değişikliklere daha hızlı tepki vermeyi mümkün kılacaktır.
- It is a dangerous and irresponsible path which George Bush has chosen, and the EU must react robustly.
- Bu George Bush'un seçtiği tehlikeli ve sorumsuz bir yoldur ve AB buna güçlü bir tepki vermelidir.
- There is a need to be able to react faster than the current structure allows.
- Mevcut yapının izin verdiğinden daha hızlı tepki verebilmeye ihtiyaç vardır.
- The ECB in particular has reacted very well since 11 September, and the euro has held up.
- Özellikle Avrupa Merkez Bankası, 11 Eylül'den bu yana çok iyi tepki verdi ve euro yükseldi.
- We probably could have reacted more promptly in a number of areas.
- Muhtemelen bir dizi alanda daha hızlı tepki verebilirdik.
- It is no longer enough to react after the employee has complained.
- Çalışan şikayet ettikten sonra tepki vermek artık yeterli değildir.
- We must have the resources, knowledge and personnel to react quickly.
- Hızlı tepki verebilecek kaynaklara, bilgiye ve personele sahip olmalıyız.
- Together we have reacted swiftly and effectively to unexpected disasters.
- Birlikte beklenmedik felaketlere karşı hızlı ve etkili bir şekilde tepki verdik.
- Europe had seen it before but all too often reacted too late.
- Avrupa bunu daha önce de gördü ama çoğu zaman çok geç tepki verdi.
- I regret reacting like that because these things can happen in football.
- Böyle tepki verdiğim için pişmanım çünkü futbolda böyle şeyler olabiliyor.
- And so the global system reacts at once.
- Ve böylece küresel sistem bir anda tepki verir.
- The students reacted marvelously, they had no problem with it.
- Öğrenciler harika tepki verdi, hiç sorun yaşamadılar.
- Factors such as size and resolution, can effect how prospects react to your brochure.
- Boyut ve çözünürlük gibi faktörler, potansiyel müşterilerin broşürünüze nasıl tepki vereceğini etkileyebilir.
- Tom isn't sure how to react.
- Tom nasıl tepki vereceğinden emin değil.
- Tom didn't react quick enough.
- Tom yeterince hızlı tepki vermedi.
- Dan wasn't reacting normally.
- Dan normal tepki vermiyordu.
- I can predict how Tom will react.
- Tom'un nasıl tepki vereceğini tahmin edebiliyorum.
- I'm not sure how to react.
- Nasıl tepki vereceğinden emin değilim.
- How did Tom react when you told him that?
- Ona bunu söylediğinde Tom nasıl tepki verdi?
- Tom reacted appropriately.
- Tom uygun şekilde tepki verdi.
- Tom reacted badly.
- Tom kötü tepki verdi.
- I do not react well to surprises.
- Sürprizlere iyi tepki veremem.
- Tom reacted angrily.
- Tom öfkeyle tepki verdi.
- I'm not sure how to react.
- Nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum.
- Tom reacted angrily to the sentence.
- Tom cümleye öfkeyle tepki verdi.
- It's too bad that you're reacting like this.
- Bu şekilde tepki vermeniz çok kötü.
- How did Tom react?
- Tom nasıl tepki verdi?
- Tom didn't know how to react.
- Tom nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.
- I wonder how he's going to react.
- Nasıl tepki vereceğini merak ediyorum.
- How did Tom react to that?
- Tom buna nasıl tepki verdi?
- Tom didn't have time to react.
- Tom'un tepki verecek zamanı yoktu.
- Tom reacted quickly.
- Tom çabuk tepki verdi.
- Sami wanted to know how Layla's parents reacted to her conversion to Islam.
- Sami, Layla'nın ailesinin onun Müslüman olmasına nasıl tepki verdiğini öğrenmek istedi.
- They all reacted.
- Hepsi tepki verdi.
- Tom reacted immediately.
- Tom hemen tepki verdi.
- I do not react well to surprises.
- Sürprizlere iyi tepki vermem.
- They both reacted.
- İkisi de tepki verdi.
- Tom wasn't sure how to react.
- Tom nasıl tepki vereceğinden emin değildi.
- I didn't know how to react.
- Nasıl tepki vereceğimi bilemedim.
- I don't remember how Tom reacted.
- Tom'un nasıl tepki verdiğini hatırlamıyorum.
- Tom reacted very quickly.
- Tom çok çabuk tepki verdi.
- The audience reacted in different ways to her performance.
- Seyirciler onun performansına farklı şekillerde tepki verdi.
- If someone irritates you, it is best not to react immediately.
- Biri sizi sinirlendirirse en iyisi hemen tepki vermemek.
- I tried not to react.
- Tepki vermemeye çalıştım.
- Tom was too surprised to react.
- Tom tepki veremeyecek kadar şaşırmıştı.
- He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.
- If you want to go on an adventure, you need to learn how to react quickly.
- Eğer bir maceraya atılmak istiyorsan, nasıl hızlı tepki vereceğini öğrenmelisin.
- I asked Tom to react with moderation.
- Tom'dan ölçülü tepki vermesini istedim.
- I wonder how Tom is going to react.
- Tom'un nasıl tepki vereceğini merak ediyorum.
- When you feel anger - just don't react.
- Öfkelendiğin zaman tepki verme.
- How did Tom react when he saw Mary?
- Tom, Mary'yi gördüğünde nasıl tepki verdi?
- Tom was so shocked he couldn't react.
- Tom o kadar şok olmuştu ki tepki veremedi.
- How would your classmates react?
- Sınıf arkadaşların nasıl tepki verirdi?
- Tom was the first to react.
- İlk tepki veren Tom oldu.
- How will Tom react?
- Tom nasıl tepki verecek?
- She reacted furiously.
- Öfkeli bir tepki verdi.
- It took a while for Tom to react.
- Tom'un tepki vermesi biraz zaman aldı.
- How did Tom react when you told him that?
- Bunu ona söylediğinde Tom nasıl tepki verdi?
- I don't know why I reacted that way.
- Neden böyle tepki verdiğimi bilmiyorum.
- We had to react quickly.
- Çabuk tepki vermeliydik.
- If someone irritates you, it is best not to react immediately.
- Biri sizi rahatsız ederse, hemen tepki vermemek en iyisidir.
- We're trained to react this way.
- Bu şekilde tepki vermek için eğitildik.
- And who would not react the same way?
- Kim aynı şekilde tepki vermez ki?
- Tom tried not to react.
- Tom tepki vermemeye çalıştı.
- How would your classmates react?
- Sınıf arkadaşlarınız nasıl tepki verirdi?
- Tom reacted negatively.
- Tom olumsuz tepki verdi.
- Tom didn't react fast enough.
- Tom yeterince hızlı tepki vermedi.
- How will the markets react?
- Piyasalar nasıl tepki verecek?
- I wonder how she's going to react.
- Onun nasıl tepki vereceğini merak ediyorum.
- I can predict how Tom will react.
- Tom nasıl tepki vereceğini tahmin edebilirim.
- Tom reacted instantly.
- Tom anında tepki verdi.
- The audience members reacted to the speaker with applause.
- Dinleyiciler konuşmacıya alkışlarla tepki verdi.
- Sami reacted quickly.
- Sami hemen tepki verdi.
- How did Tom react when he saw Mary doing that?
- Tom, Mary'yi bunu yaparken gördüğünde nasıl tepki verdi?
- People tend to react emotionally to events.
- İnsanlar olaylara duygusal tepki verme eğilimindedirler.
- Tom was unsure how to react.
- Tom nasıl tepki vereceğinden emin değildi.
- I reacted instinctively.
- İçgüdüsel olarak tepki verdim.
- Sami reacted quickly.
- Sami hızla tepki verdi.
- Tom didn't expect Mary to react like she did.
- Tom, Mary'nin böyle tepki vermesini beklemiyordu.
- Tom reacted instinctively.
- Tom içgüdüsel olarak tepki verdi.
- How did he react to the bad news?
- Kötü habere nasıl tepki verdi?
- Let's see how Tom reacts to that.
- Tom'un ona nasıl tepki vereceğine bakalım.
- I reacted instantly.
- Anında tepki verdim.
- Tom had no time to react.
- Tom'un tepki verecek zamanı yoktu.
- Tom didn't know how to react to that.
- Tom buna nasıl tepki vereceğini bilemedi.
- Tom shouldn't have reacted that way.
- Tom bu şekilde tepki vermemeliydi.
- I reacted on instinct.
- İçgüdüsel olarak tepki verdim.
- I didn't react fast enough.
- Ben yeterince hızlı tepki vermedim.
- They want to see how we react.
- Nasıl tepki vereceğimizi görmek istiyorlar.
- I wonder how Tom will react.
- Tom'un nasıl tepki vereceğini merak ediyorum.
- How did Sami react when he heard about Layla's test results?
- Sami, Leyla'nın test sonuçlarını duyunca nasıl tepki verdi?
- I should've reacted differently.
- Farklı tepki vermeliydim.
- How did Tom react when he saw Mary?
- Tom, Mary'yi gördüğü zaman nasıl tepki verdi?
- He reacted furiously.
- Öfkeyle tepki verdi.
- I didn't react fast enough.
- Yeterince hızlı tepki vermedim.
- We don't know how Tom will react.
- Tom'un nasıl tepki vereceğini bilmiyoruz.
- And who would not react the same way?
- Kim aynı tepkiyi vermez ki?
- Let's see how Tom reacts to that.
- Bakalım Tom buna nasıl tepki verecek.
- Sami's body reacted violently to the poison.
- Sami'nin vücudu zehre şiddetli tepki verdi.
- Tom was too stunned to react.
- Tom tepki veremeyecek kadar sersemlemişti.
- People tend to react emotionally to events.
- İnsanlar olaylara duygusal tepki verme eğilimindedir.
- Layla had no time to react.
- Layla'nın tepki verecek zamanı yoktu.
- I can't believe the way everyone is reacting.
- Herkesin nasıl tepki verdiğine inanamıyorum.
- How did everyone react?
- Herkes nasıl tepki verdi?
- How did Sami react when he heard about Layla's test results?
- Sami, Layla'nın test sonuçlarını duyunca ne tepki verdi?
Show More (140)
|
|
- The workers in the town reacted violently to the news.
- Kasabadaki işçiler bu habere şiddetle tepki gösterdi.
- People react by voting with their feet and go where they can earn a crust.
- İnsanlar eylemleri üzerinden tepkilerini göstererek para kazanabilecekleri yerlere gidiyorlar.
- The EU and the Member States reacted quickly and generously, as soon as the opportunity presented itself.
- AB ve Üye Devletler, fırsat ortaya çıkar çıkmaz hızlı ve cömert bir şekilde tepki göstermiştir.
- We hope that it may yet react, in order to avoid another Nice scenario.
- Başka bir Nice senaryosundan kaçınmak için yine de tepki gösterebileceğini umuyoruz.
- It is certain that they will impose this policy, however much their opponents react.
- Muhalifleri ne kadar tepki gösterse de bu politikayı dayatacakları kesin.
- We should react in the most vigorous way.
- En güçlü şekilde tepki göstermeliyiz.
- Since some of these remarks have been made in public, I would like to take this opportunity to briefly react.
- Bu açıklamaların bazıları kamuoyu önünde yapıldığından, bu fırsattan yararlanarak kısaca tepki göstermek istiyorum.
- It, too, has already reacted, and this reaction has been welcomed.
- O da zaten tepki gösterdi ve bu tepki memnuniyetle karşılandı.
- It too has already reacted and this reaction has been welcomed.
- O da zaten tepki gösterdi ve bu tepki memnuniyetle karşılandı.
- To start with, the head of government in Romania reacted as perhaps every head of government in the world would react.
- Başlangıç olarak Romanya'daki hükûmet başkanı belki de dünyadaki her hükümet başkanının göstereceği tepkiyi gösterdi.
- That is why we are reacting against this carry-on in Austria.
- Bu nedenle Avusturya'da devam eden bu sürece tepki gösteriyoruz.
- Your reacting in the way that you do proves me right.
- Bu şekilde tepki göstermeniz beni haklı çıkarıyor.
- Tom reacted instinctively.
- Tom içgüdüsel olarak tepki gösterdi.
- Tom reacted appropriately.
- Tom uygun olarak tepki gösterdi.
- How did you first react?
- İlk önce nasıl tepki gösterdin?
- Tom reacted angrily to the sentence.
- Tom cümleye kızgınca tepki gösterdi.
- Tom was the first to react.
- Tom tepki gösteren ilk kişiydi.
- When you feel anger - just don't react.
- Öfke hissettiğinizde sadece tepki göstermeyin.
- Tom reacted angrily to the sentence.
- Tom cümleye öfkeyle tepki gösterdi.
- Consumer groups reacted angrily.
- Tüketici grupları öfkeyle tepki gösterdi.
- I wonder how she's going to react.
- Onun nasıl tepki göstereceğini merak ediyorum.
- When he bit me, I reacted and kicked him.
- Beni ısırdığında, tepki gösterdim ve onu tekmeledim.
- When he bit me, I reacted and kicked him.
- O beni ısırdığında, ben tepki gösterdim ve onu tekmeledim.
- She reacted furiously.
- O öfkeli bir biçimde tepki gösterdi.
- Tom was too stunned to react.
- Tom tepki göstermek için çok afallamıştı.
- Tom reacted defensively.
- Tom savunur şekilde tepki gösterdi.
- Sami's body reacted violently to the poison.
- Sami'nin vücudu zehire şiddetle tepki gösterdi.
- They both reacted.
- Onların ikisi de tepki gösterdiler.
- Tom reacted immediately.
- Tom hemen tepki gösterdi.
- I wonder how Tom is going to react.
- Tom'un nasıl tepki göstereceğini merak ediyorum.
- Tom reacted negatively.
- Tom olumsuz tepki gösterdi.
- Tom was so shocked he couldn't react.
- Tom o kadar şoktaydı ki tepki gösteremedi.
- It took a while for Tom to react.
- Tom'un tepki göstermesi bir süre aldı.
- It's too bad that you're reacting like this.
- Böyle tepki göstermen çok kötü.
- I reacted instantly.
- Anında tepki gösterdim.
- Sami reacted violently.
- Sami şiddetli tepki gösterdi.
- They all reacted.
- Onların hepsi tepki gösterdiler.
- Tom shouldn't have reacted that way.
- Tom bu şekilde tepki göstermemeliydi.
- Tom had no time to react.
- Tom'un tepki gösterecek zamanı yoktu.
- Tom reacted quickly.
- Tom hızla tepki gösterdi.
- I don't know why I reacted that way.
- Neden o biçimde tepki gösterdiğimi bilmiyorum.
- Tom reacted instantly.
- Tom anında tepki gösterdi.
- Consumer groups reacted angrily.
- Tüketici grupları öfkeyle tepki gösterdiler.
- I tried not to react.
- Ben tepki göstermemeye çalıştım.
- I asked Tom to react with moderation.
- Tom'un itidal ile tepki göstermesini istedim.
- They want to see how we react.
- Nasıl tepki göstereceğimizi görmek istiyorlar.
- Tom didn't expect Mary to react like she did.
- Tom, Meryem'in öyle bir tepki göstereceğini ummuyordu.
- Layla had no time to react.
- Leyla'nın tepki gösterecek zamanı yoktu.
- Tom reacted angrily to the sentence.
- Tom hükme öfkeyle tepki gösterdi.
- Tom reacted very quickly.
- Tom çok çabuk tepki gösterdi.
- Tom didn't have time to react.
- Tom tepki gösterecek vakti yoktu.
- How did Tom react when he saw Mary doing that?
- Tom, Mary'nin bunu yaptığını gördüğünde nasıl tepki gösterdi?
- I reacted on instinct.
- İçgüdüsel olarak tepki gösterdim.
- Tom reacted angrily.
- Tom öfkeyle tepki gösterdi.
- I wonder how he's going to react.
- Onun nasıl tepki göstereceğini merak ediyorum.
- The audience reacted in different ways to her performance.
- Seyirci onun performansına farklı şekillerde tepki gösterdi.
- Tom reacted badly.
- Tom kötü tepki gösterdi.
Show More (54)
|