| 1 |
restore |
eski haline getirmek |
v. |
|
- The procedure to restore the environment and pump out what oil could be pumped out then commenced.
- Daha sonra çevreyi eski haline getirme ve pompalanabilecek petrolü dışarı pompalama prosedürü başlatıldı.
- What we should do urgently and immediately is help those who have lost their livelihood and restore the environment.
- Acilen ve derhal yapmamız gereken şey, geçim kaynaklarını kaybedenlere yardım etmek ve çevreyi eski haline getirmektir.
- It is within our power to restore the marshes of Iraq.
- Irak'ın bataklıklarını eski haline getirmek bizim gücümüz dahilindedir.
- Despite this, I hope that it is possible to restore the Commission's preliminary draft in this respect.
- Buna rağmen Komisyonun ön taslağının bu açıdan eski haline getirilmesinin mümkün olduğunu umuyorum.
Show More (1)
|
| 2 |
restore |
onarmak |
v. |
|
- As far as restoring environmental damage is concerned, we cannot accept broad derogations from operators' liability.
- Çevresel zararın onarılması söz konusu olduğunda, işletmecilerin sorumluluğuna ilişkin geniş istisnaları kabul edemeyiz.
- So, the affected areas need to be cleaned and restored.
- Etkilenen bölgelerin temizlenip onarılması gerekiyor.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
- Yetenekli zanaatkâr paramparça olmuş vazoyu parça parça onardı.
Show More (0)
|
| 3 |
restore |
geri getirmek |
v. |
|
- We would be very glad if Parliament and the Council together were to restore the former amounts.
- Parlamento ve Konsey birlikte eski miktarları geri getirirse çok memnun oluruz.
- I am also glad that we have managed to restore the cuts on the human rights and democracy line.
- İnsan hakları ve demokrasi hattındaki kesintileri geri getirmeyi başardığımız için de memnunum.
Show More (-1)
|
| 4 |
restore |
yeniden kurmak |
v. |
|
- It is for us to restore this balance.
- Bu dengeyi yeniden kurmak bizim görevimizdir.
- The pilot is trying to restore communication with the control tower.
- Pilot kontrol kulesiyle iletişimi yeniden kurmaya çalışıyor.
Show More (-1)
|
| 5 |
restore |
restore etmek |
v. |
|
- The foundation have decided to restore that lovely old house.
- Vakıf o güzel eski evi restore etmeye karar verdi.
- We restore antique furniture.
- Antika mobilyaları restore ediyoruz.
Show More (-1)
|
| 6 |
restore |
iade etmek |
v. |
|
- I now hope that you will find the time to restore the dignity of the political body and allow it to do its job.
- Şimdi siyasi kurumun itibarını iade etmek ve işini yapmasına izin vermek için zaman bulacağınızı umuyorum.
Show More (-2)
|
| 7 |
restore |
düzenini sağlamak |
v. |
|
- The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court.
- Yargıç, mahkemede düzeni sağlamak için tokmağını defalarca yere vurmak zorunda kaldı.
Show More (-2)
|
| 8 |
restore |
onarım |
n. |
|
- We restore antique furniture.
- Antika mobilyayı onarırız.
Show More (-2)
|
