| 1 |
retail |
perakende |
adj., n. |
|
- Only with price improvement will retail customers get the good prices they deserve.
- Perakende müşterileri hak ettikleri iyi fiyatları ancak fiyat iyileştirmesi ile elde edebileceklerdir.
- It should properly distinguish between retail and professional investors.
- Perakende ve profesyonel yatırımcılar arasında uygun bir ayrım yapmalıdır.
- We are not the only ones to want to create a retail market for household electricity supply.
- Evsel elektrik tedariki için perakende bir piyasa oluşturmak isteyen sadece biz değiliz.
- It has interests in retail, manufacturing, services, farming, housing, banking and a wide range of other areas.
- Perakende, imalat, hizmetler, çiftçilik, konut, bankacılık ve çok çeşitli diğer alanlarda çıkarları vardır.
- It's office and retail space, plus housing all built with the latest green technology.
- Burası ofis ve perakende alanının yanı sıra tamamı yeni çevreci teknolojiyle inşa edilmiş konutlardan oluşuyor.
- It's office and retail space, plus housing all built with the latest green technology.
- Ofis ve perakende alanlarının yanı sıra yeni çıkan çevreci teknolojiyle inşa edilmiş konutlar.
- We have 13 retail stores.
- 13 tane perakende mağazamız var.
- Tom works in retail.
- Tom perakende işinde çalışıyor.
- Tom works in retail.
- Tom perakendede çalışıyor.
- We have 13 retail stores.
- 13 perakende mağazamız var.
- Tom is in retail.
- Tom perakende işinde.
Show More (8)
|
| 2 |
retail |
(fiyata) satılmak |
v. |
|
- The new game console retails at 400 euros.
- Yeni oyun konsolu 400 Euro'dan satılıyor.
Show More (-2)
|
| 3 |
retail |
satılmak |
v. |
|
- This supplement is retailed in pharmacies.
- Bu takviye eczanelerde satılıyor.
Show More (-2)
|
| 4 |
retail |
perakende |
n. |
|
- He is engaged in the retail business.
- Perakende işiyle uğraşıyor.
Show More (-2)
|
| 5 |
retail |
perakende |
adv. |
|
- We buy wholesale and sell retail.
- Toptan alıp perakende satıyoruz.
Show More (-2)
|
| 6 |
retail |
(gizli) bilgileri satmak |
v. |
|
- He retailed the company's activities to its competitor.
- Şirketin faaliyetlerine dair bilgileri rakibine sattı.
Show More (-2)
|
| 7 |
retail |
geri dönüş |
n. |
|
- It's office and retail space, plus housing all built with the latest green technology.
- Ofis ve geri dönüşüm alanları, ayrıca son çıkan çevreci teknoloji ile tasarlanmış konutlar.
Show More (-2)
|
| 8 |
retail |
perakende satış |
n. |
|
- Tom is in retail.
- Tom perakende satışta.
Show More (-2)
|
