seldom - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
seldom nadiren adv.
  • We seldom agree over which movie to watch.
  • Hangi filmi izleyeceğimiz konusunda anlaştığımız nadiren olur.
  • The need for good and fluid European relations with Egypt can seldom have been more important.
  • Avrupa'nın Mısır ile iyi ve akıcı ilişkilere olan ihtiyacı nadiren bu kadar önemli olmuştur.
  • Seldom have we encountered such a brief proposal with such potentially far-reaching effects.
  • Potansiyel olarak bu kadar geniş kapsamlı etkileri olan bu kadar kısa bir teklifle nadiren karşılaşıyoruz.
Show More (425)
seldom kırk yılda bir adv.
  • The passive man seldom, if ever, expresses himself.
  • Pasif insan nadiren, kırk yılda bir, kendini ifade eder.
  • He seldom, if ever, goes to church.
  • Çok nadir, kırk yılda bir, kiliseye gider.
  • She seldom, if ever, goes to movies by herself.
  • Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.
Show More (8)
seldom nadir adj., adv.
  • In the industry of technology, bigger is seldom better.
  • Teknoloji sektöründe, daha büyük olanın daha iyi olduğu nadirdir.
  • I live near her house, but I seldom see her.
  • Onun evinin yanında oturuyorum fakat onu nadir görüyorum.
Show More (-1)
seldom seyrek adv.
  • Tom seldom sings, but I think he will tonight.
  • Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
Show More (-2)