|
- It provides them with the status of legal and political equality and protects their interests as the smaller community.
- Bu rapor onlara hukuki ve siyasi eşitlik statüsü sağlamakta ve daha küçük bir topluluk olarak çıkarlarını korumaktadır.
- We are becoming a smaller component of the entire world.
- Tüm dünyanın daha küçük bir parçası haline geliyoruz.
- This will almost be a further example of the Monnet method, but on a smaller scale.
- Bu neredeyse Monnet yönteminin bir başka örneği olacak, ancak daha küçük bir ölçekte.
- Many of the states that will soon be acceding are smaller than the existing regions and nations with legislative powers.
- Yakında katılacak olan devletlerin çoğu, yasama yetkisine sahip mevcut bölge ve uluslardan daha küçüktür.
- The opportunity for smaller countries, or smaller political groups, to be represented would therefore be minimal.
- Dolayısıyla daha küçük ülkelerin ya da daha küçük siyasi grupların temsil edilme fırsatı asgari düzeyde olacaktır.
- They must not be allowed to use our common institutions to marginalise the smaller Member States.
- Ortak kurumlarımızı daha küçük Üye Devletleri marjinalize etmek için kullanmalarına izin verilmemelidir.
- I think that we can avoid smaller pensions if we keep to the philosophy I referred to earlier.
- Daha önce bahsettiğim felsefeye sadık kalırsak daha küçük emekli maaşlarından kaçınabileceğimizi düşünüyorum.
- It provides them with the status of legal and political equality and protects their interests as the smaller community.
- Onlara yasal ve siyasi eşitlik statüsü sağlar ve daha küçük bir topluluk olarak çıkarlarını korur.
- Large countries, and many smaller ones too, often tyrannise others through language.
- Büyük ülkeler ve daha küçük ülkeler de çoğu zaman dil yoluyla diğerlerine zulmederler.
- This also applies to smaller institutions even though they have fewer staff.
- Bu durum, daha az personele sahip olsalar da daha küçük kurumlar için de geçerlidir.
- I welcome this programme, but it should not exclude smaller innovative projects which are deserving of support.
- Bu programı memnuniyetle karşılıyorum ancak desteklenmeyi hak eden daha küçük ve yenilikçi projeleri dışlamamalıdır.
- The many regional and low-cost airlines would be more critically affected, as their margins are much smaller.
- Birçok bölgesel ve düşük maliyetli havayolu, marjları çok daha küçük olduğu için daha kritik bir şekilde etkilenecektir.
- In one of the smaller budget lines they proposed an increase for town twinning.
- Daha küçük bütçe kalemlerinden birinde kardeş şehirler için bir artış önerdiler.
- When I first became a Member of this Parliament, the Union was a lot smaller than it is today.
- Ben bu Parlamentoya ilk üye olduğumda Birlik bugünkünden çok daha küçüktü.
- I think that we can avoid smaller pensions if we keep to the philosophy I referred to earlier.
- Daha önce atıfta bulunduğum felsefeye sadık kalırsak daha küçük emekli maaşlarından kaçınabileceğimizi düşünüyorum.
- Slovakia is one of the smaller candidate countries and can therefore afford a higher degree of flexibility.
- Slovakya daha küçük aday ülkelerden biridir ve bu nedenle daha yüksek derecede esneklik sağlayabilir.
- In the future we want the smaller cases to be exempted so that local decision-makers have more room for manoeuvre.
- Gelecekte daha küçük vakaların muaf tutulmasını istiyoruz, böylece yerel karar vericilerin manevra alanı artacaktır.
- The pregnant dog may also eat more frequently, but in smaller amounts.
- Hamile köpek de daha sık fakat daha küçük miktarlarda yemek yiyebilir.
- But the trend for smaller, increasingly powerful computers could be coming to an end.
- Fakat daha küçük, gücü gitgide artan bilgisayar trendi sona yaklaşıyor olabilir.
- The boy was smaller than an earth child and had many different habits from an ordinary child.
- Bu oğlan, dünyalı bir çocuktan daha küçüktü ve birçok yönden davranışları sıradan bir çocuğunkinden farklıydı.
- But the trend for smaller, increasingly powerful computers could be coming to an end.
- Ama daha küçük, daha güçlü bilgisayarlar trendi sona eriyor olabilir.
- The pregnant dog may also eat more frequently, but in smaller amounts.
- Hamile köpek de daha sık yiyebilir, ancak daha küçük miktarlarda.
- Winnie, a human being can't be smaller than a dog.
- Winnie, bir insan bir köpekten daha küçük olamaz.
- But the trend for smaller, increasingly powerful computers could be coming to an end.
- Ancak daha küçük ve giderek daha güçlü olan bilgisayarlara yönelik trend sona eriyor olabilir.
- The boy was smaller than an earth child and had many different habits from an ordinary child.
- Çocuk bir dünyalı çocuktan daha küçüktü ve sıradan bir çocuktan farklı olan pek çok alışkanlığı vardı.
- My dog is smaller than yours is.
- Benim köpeğim seninkinden daha küçüktür.
- I wonder if Tom has ever considered buying a smaller car.
- Acaba Tom hiç daha küçük bir araba almayı düşündü mü?
- I think it's time I moved to a smaller apartment.
- Sanırım daha küçük bir daireye taşınmamın vakti geldi.
- Australia is smaller than South America.
- Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.
- It was smaller than I had imagined.
- Hayal ettiğimden daha küçükmüş.
- My feet are smaller than yours.
- Ayaklarım seninkilerden daha küçük.
- This book is smaller.
- Bu kitap daha küçüktür.
- Ken is smaller than Tom.
- Ken, Tom'dan daha küçüktür.
- London is smaller than Tokyo.
- Londra Tokyo'dan daha küçük.
- This book is smaller than that one.
- Bu kitap ondan daha küçük.
- Let's order a smaller pizza next time.
- Bir dahaki sefere daha küçük bir pizza sipariş edelim.
- The earth is smaller than the sun.
- Dünya güneşten daha küçüktür.
- My bedroom is smaller than Tom's.
- Benim yatak odam Tom'unkinden daha küçük.
- I want to exchange this for a smaller size.
- Bunu daha küçük boyutuyla değiştirmek istiyorum.
- Bongos are smaller than congas.
- Bongolar, congalardan daha küçüktür.
- My sister is smaller than you.
- Kız kardeşim senden daha küçük.
- It was smaller than I thought.
- Düşündüğümden daha küçüktü.
- This is smaller than Tokyo.
- Burası Tokyo'dan daha küçük.
- Do you have one a little smaller?
- Biraz daha küçüğü var mı?
- It was smaller than I had imagined.
- Hayal ettiğimden daha küçüktü.
- A currant is smaller than a strawberry.
- Frenk üzümü çilekten daha küçüktür.
- I wish I had bought a smaller house.
- Keşke daha küçük bir ev alsaydım.
- An ångström is smaller than a nanometer.
- Bir ångström bir nanometreden daha küçüktür.
- Ken is smaller than Tom.
- Ken, Tom'dan daha küçük.
- You're smaller than me.
- Sen benden daha küçüksün.
- This is smaller than that.
- Bu, ondan daha küçüktür.
- My feet are smaller than your feet.
- Benim ayaklarım senin ayaklarından daha küçüktür.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- Would you like something smaller?
- Daha küçük bir şey ister misin?
- The Earth is smaller than the Sun.
- Dünya Güneş'ten daha küçüktür.
- Tangerines are smaller than oranges.
- Mandalina portakaldan daha küçüktür.
- A motel is like a hotel only much smaller and is used mostly by people traveling by automobile.
- Motel, otel gibidir, sadece çok daha küçüktür ve çoğunlukla otomobille seyahat eden insanlar tarafından kullanılır.
- Are you sure you don't want something a little smaller?
- Biraz daha küçük bir şey istemediğine emin misin?
- You're smaller than him.
- Sen ondan daha küçüksün.
- I need something smaller.
- Daha küçük bir şeye ihtiyacım var.
- I think the numbers are much smaller than that.
- Bence rakamlar bundan çok daha küçük.
- This is smaller than that.
- Bu ondan daha küçük.
- My father's car is smaller than that of my mother.
- Babamın arabası anneminkinden daha küçük.
- Tom is smaller than Mary, but he runs faster than she does.
- Tom, Mary'den daha küçüktür ama Mary'den daha hızlı koşar.
- I need a smaller box.
- Daha küçük bir kutuya ihtiyacım var.
- She's smaller than me.
- O benden daha küçük.
- The team was divided into smaller groups.
- Ekip daha küçük gruplara ayrıldı.
- Don't you have anything smaller than this?
- Bundan daha küçük bir şeyin yok mu?
- A motel is like a hotel only much smaller and is used mostly by people traveling by automobile.
- Bir motel, otel gibidir, yalnızca daha küçüktür ve çoğunlukla arabayla seyahat eden kişiler tarafından kullanılır.
- His index finger is smaller than his ring finger.
- Onun işaret parmağı, yüzük parmağından daha küçüktür.
- Moving to a smaller place will reduce the expenses.
- Daha küçük bir yere taşınmak giderleri azaltacaktır.
- Europe has a smaller population than Asia.
- Avrupa, Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
- Do you have any smaller sizes?
- Daha küçük boyutlarınız var mı?
- Let's get a smaller car.
- Daha küçük bir araba alalım.
- Horses are bigger than dogs, but cats are smaller than dogs.
- Atlar köpeklerden daha büyüktür ama kediler köpeklerden daha küçüktür.
- The Mona Lisa is smaller than I thought.
- Mona Lisa düşündüğümden daha küçük.
- Tom is smaller than me.
- Tom benden daha küçük.
- Tom moved to a smaller house.
- Tom daha küçük bir eve taşındı.
- A baby camel is smaller than a young camel.
- Yavru deve, genç deveden daha küçüktür.
- It's smaller than I remember.
- O, hatırladığımdan daha küçük.
- I think it's time I moved to a smaller apartment.
- Sanırım daha küçük bir daireye taşınma vaktim geldi.
- His index finger is smaller than his ring finger.
- İşaret parmağı yüzük parmağından daha küçük.
- My feet are smaller than your feet.
- Benim ayaklarım senin ayaklarından daha küçük.
- Sometimes, smaller is better.
- Bazen, daha küçük daha iyidir.
- My dog is smaller than yours is.
- Benim köpeğim seninkinden daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Karımın elleri tezgâhtarınkilerden biraz daha küçük.
- An ångström is smaller than a nanometer.
- Bir angstrom, nanometreden daha küçüktür.
- We often need someone smaller than ourselves.
- Çoğu zaman bizden daha küçük birisine ihtiyacımız vardır.
- Don't you have anything smaller than this?
- Bundan daha küçük bir şeyiniz yok mu?
- Do you have any smaller ones?
- Daha küçükleri var mı?
- Viruses are much smaller than bacteria.
- Virüsler bakterilerden çok daha küçüktür.
- I'd like a smaller one.
- Daha küçük bir tane istiyorum.
- Would you like something smaller?
- Daha küçük bir şey ister misiniz?
- Do you have a little smaller one?
- Biraz daha küçük bir tane var mı?
- Viruses are much smaller than bacteria.
- Virüsler bakterilerden çok daha küçük.
- Australia is smaller than South America.
- Avustralya Güney Amerika'dan daha küçük.
- Do you have one that is a little smaller?
- Biraz daha küçük olanı var mı?
- You're smaller than Tom.
- Sen Tom'dan daha küçüksün.
- Moving to a smaller place will reduce the expenses.
- Daha küçük bir yere taşınmak masrafları azaltacaktır.
- I think it's time for me to move into a smaller home.
- Sanırım daha küçük bir eve taşınmamın zamanı geldi.
- The Earth is smaller than the Sun.
- Dünya Güneş'ten daha küçük.
- Make it smaller.
- Daha küçük hale getir.
- Have you got smaller size?
- Daha küçük porsiyonunuz var mı?
- Japan consists of four main islands and many other smaller islands.
- Japonya, dört büyük ada ve daha küçük birçok başka adadan oluşur.
- My feet are smaller than yours.
- Benim ayaklarım seninkilerden daha küçük.
- Tom is smaller than Mary, but he runs faster than she does.
- Tom, Mary'den daha küçük ama ondan daha hızlı koşuyor.
- Compared to your feet, my feet are smaller.
- Ayaklarınızla karşılaştırıldığında, benim ayaklarım daha küçük.
- Make it smaller.
- Biraz daha küçült.
- This book is smaller.
- Bu kitap daha küçük.
- She's smaller than me.
- Benden daha küçük.
- Compared to your feet, my feet are smaller.
- Senin ayaklarına kıyasla, benim ayaklarım daha küçük.
- Singapore is a nation smaller than New York City.
- Singapur, New York kentinden daha küçük bir ulustur.
- My shoes are smaller than yours.
- Ayakkabılarım seninkilerden daha küçük.
- Do you have one a little smaller?
- Biraz daha küçük olanı var mı?
- Do you have any smaller bills?
- Daha küçük banknotlarınız var mı?
- I wonder if Tom has ever considered buying a smaller car.
- Tom'un daha küçük bir araba almayı düşünüp düşünmediğini merak ediyorum.
- Are you sure you don't want something a little smaller?
- Biraz daha küçük bir şey istemediğinden emin misin?
- My shoes are smaller than yours.
- Benim ayakkabılarım seninkilerden daha küçük.
- Bongos are smaller than congas.
- Bongolar congalardan daha küçüktür.
- I want to exchange this for a smaller size.
- Bunu daha küçük bir boyla değiştirmek istiyorum.
- I'd like to work for a smaller company.
- Daha küçük bir şirkette çalışmak istiyorum.
- We often need someone smaller than ourselves.
- Genellikle kendimizden daha küçük birine ihtiyaç duyarız.
- I think the numbers are much smaller than that.
- Sanırım sayılar ondan çok daha küçük.
- May I exchange this shirt for a smaller size?
- Bu gömleği daha küçük bir bedenle değiştirebilir miyim?
- You're smaller than her.
- Sen ondan daha küçüksün.
- Singapore is a nation smaller than New York City.
- Singapur, New York'tan daha küçük bir ülke.
- My house is smaller.
- Benim evim daha küçük.
- Do you have one that is a little smaller?
- Biraz daha küçük bir tane var mı?
- It's smaller than I remember.
- Hatırladığımdan daha küçükmüş.
- This is smaller than Tokyo.
- Burası Tokyo'dan daha küçüktür.
- You're smaller than Tom.
- Tom'dan daha küçüksün.
- Do you have a little smaller one?
- Biraz daha küçüğü var mı?
- Don't you have anything smaller than that?
- Bundan daha küçük bir şeyiniz yok mu?
- I wish I had bought a smaller house.
- Keşke daha küçük bir ev satın alsaydım.
- The Mona Lisa is smaller than I thought.
- Mona Lisa sandığımdan daha küçükmüş.
- I think it's time for me to move into a smaller home.
- Sanırım daha küçük bir eve taşınmayı düşünmemin zamanıdır.
- Japan is smaller than Canada.
- Japonya Kanada'dan daha küçüktür.
Show More (134)
|
|
- These smaller companies either dispose of their cargo or mix it with other cargo, which causes problems.
- Bu küçük şirketler yüklerini ya elden çıkarmakta ya da diğer yüklerle karıştırarak sorunlara yol açmaktadır.
- These categories allow for greater flexibility and stability in the smaller aircraft area.
- Bu kategoriler küçük hava taşıtları alanında daha fazla esneklik ve istikrar sağlamaktadır.
- Is there not a risk of the larger manufacturers swallowing up the smaller ones, thereby reducing competition?
- Büyük üreticilerin küçükleri yutması ve böylece rekabeti azaltması riski yok mu?
- I have also looked into some of the smaller issues such as the car service for Members.
- Üyeler için araç hizmeti gibi bazı küçük konuları da inceledim.
- The large parties will be able to use their majorities to prohibit subsidies for the smaller parties.
- Büyük partiler çoğunluklarını kullanarak küçük partilere yardım yapılmasını yasaklayabileceklerdir.
- That is especially hard on parties from smaller states with few MEPs.
- Bu özellikle az sayıda AP üyesi olan küçük devletlerin partileri için zordur.
- Is there not a risk of the larger manufacturers swallowing up the smaller ones, thereby reducing competition?
- Büyük üreticilerin küçükleri yutması ve böylece rekabetin azalması riski yok mu?
- There is nothing that significantly undermines the position of the smaller groups in my report.
- Raporumda küçük grupların konumunu önemli ölçüde zayıflatan hiçbir şey yoktur.
- It must protect the position of smaller Member States within the Union.
- Küçük Üye Devletlerin Birlik içindeki konumlarını korumalıdır.
- It upsets almost everyone, beginning with those known as the smaller countries.
- Bu durum, küçük ülkeler olarak bilinenlerden başlayarak neredeyse herkesi üzmektedir.
- This applies to smaller states in particular.
- Bu özellikle küçük devletler için geçerlidir.
- Who, then, will blame the smaller states and the Eurosceptics if they again become more suspicious?
- O halde küçük devletler ve Avrupa şüphecileri yeniden daha şüpheci hale gelirlerse onları kim suçlayacak?
- We all know that Basle II will perhaps bring a further restriction here, too, especially for smaller firms.
- Hepimiz biliyoruz ki Basle II, özellikle küçük firmalar için belki burada da bir kısıtlama getirecektir.
- It is quite clear to me that the smaller Member States fear that they will be outnumbered.
- Küçük Üye Devletlerin sayıca az olmaktan korktuklarını açıkça görebiliyorum.
- There should be a few absolutely vital and sensitive documents which are made available to this smaller circle.
- Bu küçük çevreye sunulan kesinlikle hayati ve hassas birkaç belge olmalıdır.
- This is a major and very important area for the smaller States.
- Bu, küçük Devletler için büyük ve çok önemli bir alandır.
- The strength of the larger countries consists in their consideration for the smaller ones.
- Büyük ülkelerin gücü, küçük ülkeleri dikkate almalarından kaynaklanmaktadır.
- The Commission proposals relating to smaller mutual associations should be endorsed.
- Komisyonun küçük yatırım birliklerine ilişkin önerileri onaylanmalıdır.
- Smaller Member States must be strongly represented within the overall EU institutional structure.
- Küçük Üye Devletler AB'nin genel kurumsal yapısı içerisinde güçlü bir şekilde temsil edilmelidir.
- The Commission proposals relating to smaller mutual associations should be endorsed.
- Komisyon'un küçük yatırım birliklerine ilişkin önerileri desteklenmelidir.
- That is especially hard on parties from smaller states with few MEPs.
- Bu durum özellikle az sayıda milletvekili olan küçük devletlerin partileri için zor bir durumdur.
- Our smaller farms participate fully in and are essential to production diversity, supply and rural development.
- Küçük çiftliklerimiz üretim çeşitliliği, tedarik ve kırsal kalkınmaya tam olarak katılır ve bunlar için gereklidir.
- The big nations should not interfere with the smaller nations.
- Büyük uluslar, küçük uluslara müdahale etmemelidirler.
- London is smaller than Tokyo.
- Londra Tokyo'dan küçüktür.
- I felt even smaller.
- Kendimi daha da küçük hissettim.
- A compound word consist of two smaller words.
- Bileşik bir kelime iki küçük kelimeden oluşur.
- She's better in smaller groups.
- O, küçük gruplar içinde daha iyidir.
- It is often said that the world is becoming smaller and smaller.
- Sık sık dünyanın giderek küçüldüğü söylenir.
- It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak, küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.
- The smaller of the brothers said this.
- Kardeşlerden küçük olanı bunu söyledi.
- Large countries shouldn't interfere with smaller countries.
- Büyük ülkeler küçük ülkelere karışmamalı.
- Japan consists of four main islands and many other smaller islands.
- Japonya dört ana adadan ve diğer birçok küçük adadan oluşmaktadır.
- It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken küçük ellere sahip olmaktansa büyük ellere sahip olmak daha iyidir.
- The team was divided into smaller groups.
- Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- A compound word consist of two smaller words.
- Bir bileşik kelime iki küçük kelimeden oluşur.
- Break the chocolate into smaller pieces.
- Çikolatayı küçük parçalara ayır.
- A currant is smaller than a strawberry.
- Bir frenk üzümü bir çilekten küçüktür.
- I'd like to try on one size smaller than this.
- Bunun bir beden küçüğünü denemek istiyorum.
- The smaller and cowardly the dog, the angrier it barks.
- Köpek ne kadar küçük ve korkaksa, o kadar kızgın havlar.
- Horses are bigger than dogs, but cats are smaller than dogs.
- Atlar köpeklerden büyüktür ama kediler köpeklerden küçüktür.
- You're bullying someone smaller than you again!
- Yine senden küçük birine zorbalık ediyorsun!
- We found one large footprint and a couple of different size smaller footprints.
- Bir büyük ayak izi ve birkaç farklı boyutta küçük ayak izi bulduk.
- She's better in smaller groups.
- Küçük gruplarda daha iyidir.
- My father's car is smaller than that of my mother.
- Babamın arabası anneminkinden küçük.
- The big nations should not interfere with the smaller nations.
- Büyük milletler küçük milletlerin işlerine karışmamalıdır.
- Sami sold his house and joined Layla in her smaller house.
- Sami evini sattı ve Layla'ya küçük evinde katıldı.
- I'd like to try on one size smaller than this.
- Bundan bir beden küçüğünü denemek istiyorum.
- Sometimes, smaller is better.
- Bazen küçük daha iyidir.
- You're bullying someone smaller than you again!
- Yine senden küçük birine zorbalık yapıyorsun!
- Break the chocolate into smaller pieces.
- Çikolatayı küçük parçalara ayırın.
- It is often said that the world is becoming smaller and smaller.
- Sık sık dünyanın gittikçe küçüldüğü söyleniyor.
- Large countries shouldn't interfere with smaller countries.
- Büyük ülkeler küçük ülkelere karışmamalıdır.
Show More (49)
|
|
- The direct humanitarian impact of the war has fortunately been smaller than was expected by most humanitarian agencies.
- Savaşın doğrudan insani etkisi neyse ki çoğu insani yardım kuruluşunun beklediğinden daha az olmuştur.
- That way, the little guys, the smaller countries, and the lesser-used languages lose out.
- Bu şekilde, küçük adamlar, küçük ülkeler ve daha az kullanılan diller kaybeder.
- The pregnant dog may also eat more frequently, but in smaller amounts.
- Hamile köpek de daha sık ama daha az miktarda yiyebilir.
- The number of the living was smaller than that of the dead.
- Yaşayanların sayısı ölenlerden daha azdı.
- The pleasure of teaching is not smaller than the pleasure of learning.
- Öğretme zevki, öğrenme zevkinden daha az değildir.
- The pleasure of teaching is not smaller than the pleasure of learning.
- Öğretmenin zevki öğrenmenin zevkinden daha az değildir.
- The number of the living was smaller than that of the dead.
- Yaşayanların sayısı ölülerinkinden daha azdı.
- The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
- Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
- The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
- Okula geç kalan öğrenci sayısı beklediğimden çok daha azdı.
- Europe has a smaller population than Asia.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu var.
- The population of New York is smaller than that of Tokyo.
- New York'un nüfusu Tokyo'dan daha azdır.
- The population of this country is smaller than that of the United States.
- Bu ülkenin nüfusu Amerika Birleşik Devletleri'ninkinden daha azdır.
- Europe has a smaller population than Asia.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu vardır.
Show More (10)
|