| 1 |
soak |
sırılsıklam olmak |
v. |
|
- We were all soaked from the sudden rain.
- Aniden bastıran yağmur yüzünden hepimiz sırılsıklam olmuştuk.
- I got soaked by the rain on the way home.
- Eve dönerken yağmurdan sırılsıklam oldum.
- I got soaked.
- Sırılsıklam oldum.
- I got soaked with rain on the way home.
- Eve dönerken yağmurdan sırılsıklam oldum.
- Tom soaked in the bathtub.
- Tom küvetin içinde sırılsıklam oldu.
- Tom was soaked to the skin.
- Tom sırılsıklam olmuştu.
- The freight on the ship got soaked.
- Gemideki yük sırılsıklam oldu.
- The sheets were soaked with sweat.
- Çarşaflar terden sırılsıklam olmuştu.
- I got soaked by the rain on the way home.
- Eve gelirken yağmurda sırılsıklam oldum.
- I got soaked with rain on the way home.
- Eve gelirken yağmurda sırılsıklam oldum.
- She was soaked from head to foot.
- Tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu.
- I got soaked to the skin.
- Sırılsıklam oldum.
- Tom was completely soaked by the rain.
- Tom yağmurdan sırılsıklam oldu.
Show More (10)
|
| 2 |
soak |
belini bükmek |
v. |
|
- Before the revolution, taxes were soaking the peasants.
- Devrimden önce vergiler köylülerin belini büküyordu.
Show More (-2)
|
| 3 |
soak |
suda bekletme |
n. |
|
- Give your uniform a good soak; it looks filthy.
- Üniformanı iyice suda beklet; leş gibi görünüyor.
Show More (-2)
|
| 4 |
soak |
suda bekletmek |
v. |
|
- Soak the towel in water with vinegar and add baking soda to get rid of stains.
- Lekelerden kurtulmak için havluyu sirkeli suda bekletin ve karbonat ekleyin.
Show More (-2)
|
| 5 |
soak |
suya girmek |
v. |
|
- I will need to soak in a warm bath after this job is done.
- Bu iş bittikten sonra ılık bir banyoya girmem gerekecek.
Show More (-2)
|
| 6 |
soak |
ıslanma |
n. |
|
- I'll have a good soak in the bath after the match.
- Maçtan sonra banyoda esaslı bir ıslanma beni bekliyor.
Show More (-2)
|
| 7 |
soak |
ayyaş |
n. |
|
- Tom's father's a bit of a soak.
- Tom'un babası biraz ayyaştır.
Show More (-2)
|
| 8 |
soak |
içkici |
n. |
|
- Tom's father's a bit of a soak.
- Tom'un babası biraz içkici.
Show More (-2)
|
| 9 |
soak |
ıslanmak |
v. |
|
- Soak them overnight.
- Geceden ıslatın.
Show More (-2)
|
