1 |
steadily |
sürekli |
adv. |
|
- The patient is steadily recovering.
- Hasta sürekli iyileşiyor.
- Prices have risen steadily during the past decade.
- Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
- Snow has been falling steadily since this morning.
- Kar bu sabahtan beri sürekli yağıyor.
- I believe steadily that a new beginning is possible.
- Yeni bir başlangıcın mümkün olduğuna sürekli inanıyorum.
- Her studies are improving slowly but steadily.
- Onun çalışmaları yavaş ama sürekli gelişiyor.
- Prices have been rising steadily.
- Fiyatlar sürekli artmaktadır.
- Prices have been climbing steadily.
- Fiyatlar sürekli artıyor.
- Everything is steadily deteriorating.
- Her şey sürekli kötüye gidiyor.
- The crime rate is rising steadily.
- Suç oranı sürekli olarak artıyor.
- He has been drinking steadily since his divorce.
- Boşandığından beri sürekli içiyor.
- The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
- Üniversitenin bağışları son on yılda sürekli azaldı.
- Prices have been climbing steadily.
- Fiyatlar sürekli tırmanmaktadır.
- Crime is increasing steadily.
- Suç sürekli artıyor.
- Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
- Snow has been falling steadily since this morning.
- Bu sabahtan beri sürekli kar yağıyor.
Show More (12)
|
2 |
steadily |
istikrarlı bir şekilde |
adv. |
|
- The transfers from the Member States as a GNP resource share have increased steadily.
- GSMH kaynak payı olarak Üye Devletlerden yapılan transferler istikrarlı bir şekilde artmıştır.
- The number of transnational corporate mergers has risen steadily in recent years.
- Ulusötesi şirket birleşmelerinin sayısı son yıllarda istikrarlı bir şekilde artmıştır.
- We need to keep moving steadily forward on the course we have set.
- Belirlediğimiz rotada istikrarlı bir şekilde ilerlemeye devam etmeliyiz.
- In operational terms, the raft of planned operations has been implemented steadily.
- Operasyonel açıdan, planlanan operasyonlar istikrarlı bir şekilde uygulanmıştır.
- The modern world is steadily moving towards a new financial ecosystem.
- Modern dünya istikrarlı bir şekilde yeni bir finansal ekosisteme doğru ilerliyor.
- The patient is steadily recovering.
- Hasta istikrarlı bir şekilde iyileşiyor.
- The work is progressing steadily.
- İş istikrarlı bir şekilde ilerliyor.
- Anne worked hard and steadily.
- Anne sıkı ve istikrarlı bir şekilde çalıştı.
- Prices have risen steadily during the past decade.
- Fiyatlar geçtiğimiz on yıl boyunca istikrarlı bir şekilde yükseldi.
- Prices have been rising steadily.
- Fiyatlar istikrarlı bir şekilde yükseliyor.
- We're steadily moving forward.
- İstikrarlı bir şekilde ilerliyoruz.
- Her studies are improving slowly but steadily.
- Dersleri yavaş ama istikrarlı bir şekilde gelişiyor.
Show More (9)
|
3 |
steadily |
durmadan |
adv. |
|
- We're steadily moving forward.
- Durmadan ileriye gidiyoruz.
Show More (-2)
|