steadily - English Turkish Sentences
English Turkish
steadily sürekli adv.
  • The patient is steadily recovering.
  • Hasta sürekli iyileşiyor.
  • Prices have risen steadily during the past decade.
  • Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
  • Snow has been falling steadily since this morning.
  • Kar bu sabahtan beri sürekli yağıyor.
Show More (12)
steadily istikrarlı bir şekilde adv.
  • We need to keep moving steadily forward on the course we have set.
  • Belirlediğimiz rotada istikrarlı bir şekilde ilerlemeye devam etmeliyiz.
  • In operational terms, the raft of planned operations has been implemented steadily.
  • Operasyonel açıdan, planlanan operasyonlar istikrarlı bir şekilde uygulanmıştır.
  • The transfers from the Member States as a GNP resource share have increased steadily.
  • GSMH kaynak payı olarak Üye Devletlerden yapılan transferler istikrarlı bir şekilde artmıştır.
Show More (9)
steadily durmadan adv.
  • The snow has been falling steadily since last night.
  • Kar dün geceden beri durmadan yağıyor.
  • We're steadily moving forward.
  • Durmadan ileriye gidiyoruz.
Show More (-1)
steadily sabit şekilde adv.
  • He gazed steadily into her eyes.
  • Sabit bir şekilde onun gözlerine baktı.
Show More (-2)