survive - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
survive hayatta kalmak v.
  • Mr Mugabe is a figure who has survived the loss of two elections , the moral victor being the opposition.
  • Bay Mugabe, ahlaki galibi muhalefet olan iki seçim kaybından sonra hayatta kalmayı başarmış bir şahsiyettir.
  • Reversion pensions provide for surviving spouses.
  • Dönüşüm aylıkları hayatta kalan eşler için sağlanır.
  • Without a continuous supply of water, we would not survive.
  • Sürekli bir su kaynağı olmadan hayatta kalamayız.
Show More (300)
survive kurtulmak v.
  • The fishing communities in eastern Canada did not survive that.
  • Kanada'nın doğusundaki balıkçı toplulukları bundan kurtulamadı.
  • It saddens me that our request did not survive this hurdle.
  • Talebimizin bu engelden kurtulamamış olması beni üzüyor.
  • We need to increase our funding to ensure that people can survive these diseases.
  • İnsanların bu hastalıklardan kurtulabilmelerini sağlamak için finansmanımızı arttırmamız gerekiyor.
Show More (83)
survive atlatmak v.
  • It is important that women and children should survive the winter.
  • Kadınların ve çocukların kışı atlatması önemlidir.
  • Our attempts will eventually result in failure once that country has survived the present difficult time.
  • Bu ülke mevcut zor dönemi atlattıktan sonra girişimlerimiz eninde sonunda başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
  • He survived a severe heart attack.
  • Ciddi bir kalp krizi atlattı.
Show More (23)
survive sağ kurtulmak v.
  • Only women and some older men and children survived those wars.
  • Bu savaşlardan sadece kadınlar ve bazı yaşlı erkekler ve çocuklar sağ kurtuldu.
  • Tom survived the accident.
  • Tom kazadan sağ kurtuldu.
  • Tom was the only person to survive the fire.
  • Tom yangından sağ kurtulan tek kişiydi.
Show More (23)
survive ayakta kalmak v.
  • That is crucial if the process is to survive.
  • Sürecin ayakta kalabilmesi için bu çok önemlidir.
  • I believe, however, that it will be viable and also be able to survive an Intergovernmental Conference.
  • Bununla birlikte, bunun uygulanabilir olacağına ve bir Hükümetlerarası Konferansta da ayakta kalabileceğine inanıyorum.
  • How would armaments consortiums survive if there were no public money?
  • Kamu parası olmasaydı silahlanma konsorsiyumları nasıl ayakta kalırdı?
Show More (21)
survive sağ kalmak v.
  • Layla will survive.
  • Layla sağ kalacak.
  • Tom didn't survive.
  • Tom sağ kalamadı.
  • Tom is going to survive.
  • Tom sağ kalacak.
Show More (4)
survive dayanmak v.
  • Tom won't survive three years in prison.
  • Tom hapiste üç yıl dayanamaz.
  • The top eight players survived the ninth day of the tournament.
  • Zirvedeki sekiz oyuncu turnuvanın dokuzuncu gününe kadar dayandı.
  • The top eight players survived the ninth day of the tournament.
  • En iyi ilk sekiz oyuncu turnuvanın dokuzuncu gününe dek dayanabildi.
Show More (1)
survive kalmak v.
  • They are struggling to survive in business.
  • İşlerinde kalma mücadelesi veriyorlar.
  • Tom survived three days in the mountains.
  • Tom dağlarda üç gün kaldı.
Show More (-1)
survive yaşamını sürdürmek v.
  • I don't think we could survive on just my salary.
  • Sadece benim maaşımla yaşam sürdürebileceğimizi sanmıyorum.
  • Can you survive on your salary?
  • Maaşınla yaşamını sürdürebiliyor musun?
Show More (-1)
survive geçerliliğini korumak v.
  • This objective of secrecy has even survived the introduction of universal suffrage.
  • Bu gizlilik hedefi, genel oy hakkının getirilmesinden sonra bile geçerliliğini korumuştur.
Show More (-2)
survive zarar görmemek v.
  • Tom survived unharmed.
  • Tom zarar görmeden kurtuldu.
Show More (-2)