1 |
texture |
doku |
n. |
|
- The walls have a silky texture, I like it.
- Duvarların ipeksi bir dokusu var, bunu sevdim.
- Sea urchin has a slimy texture.
- Deniz kestanesinin sümüksü bir dokusu vardır.
- This material has a rough texture.
- Bu malzemenin kaba bir dokusu var.
- Sea urchin has a slimy texture.
- Deniz kestanesi sümüksü dokuya sahiptir.
- This material has a rough texture.
- Bu malzeme kaba bir dokuya sahip.
Show More (2)
|
2 |
texture |
yapı |
n. |
|
- Your cookies' crunchy texture is what makes you a desirable cook.
- Kurabiyelerinizin gevrek yapısı sizi aranan bir aşçı haline getiriyor.
Show More (-2)
|
3 |
texture |
karakter |
n. |
|
- The multicultural yet unique texture of the Sephardic Jews' art is fascinating.
- Sefarad Yahudilerinin sanatının çok kültürlü ama eşsiz karakteri büyüleyici.
Show More (-2)
|