|
- The man got arrested for car theft.
- Adam araba hırsızlığından tutuklandı.
- However, there is no such thing as negligent fraud or negligent theft.
- Ancak, ihmalkar dolandırıcılık veya ihmalkar hırsızlık diye bir şey yoktur.
- Is long-term regional instability a price worth paying for short-term theft?
- Uzun vadeli bölgesel istikrarsızlık, kısa vadeli hırsızlık için ödenmeye değer bir bedel midir?
- Thefts like those which have recently occurred in Germany are a warning signal in this respect.
- Yakın zamanda Almanya'da meydana gelenler gibi hırsızlıklar bu açıdan bir uyarı sinyalidir.
- Prohibition fosters corruption and theft.
- Yasak, yolsuzluk ve hırsızlığı teşvik eder.
- This to me is theft at the expense of the poorest of the poor.
- Bu bana göre yoksulların en yoksulu pahasına yapılan bir hırsızlıktır.
- A protectionist sugar fortress Europe amounts to theft from the poorest people in Africa.
- Korumacı bir şeker kalesi Avrupa, Afrika'nın en yoksul insanlarından hırsızlık anlamına geliyor.
- The complaints are staggering and include a faulty inventory and many thefts.
- Şikâyetler şaşırtıcıdır ve hatalı envanter ve çok sayıda hırsızlığı içermektedir.
- The state-owned distribution company’s attempts to reduce levels of theft have met with very limited success.
- Devlete ait dağıtım şirketinin hırsızlık seviyelerini azaltma girişimleri çok sınırlı bir başarıya ulaşmıştır.
- The man was charged with theft.
- Adam hırsızlıkla suçlandı.
- Tom has a criminal record for theft.
- Tom'un hırsızlıktan sabıkası var.
- When was the theft reported?
- Hırsızlık ne zaman bildirildi?
- Tom was in on the theft.
- Tom hırsızlık üzerindeydi.
- Tom had nothing to do with the theft.
- Tom'un hırsızlıkla hiçbir ilgisi yoktu.
- He is guilty of theft.
- O, hırsızlıktan suçludur.
- We reported the theft to the police.
- Biz hırsızlığı polise bildirdik.
- Tom has been accused of theft.
- Tom hırsızlıkla suçlanıyor.
- Sami had a history of theft and drug-related crimes.
- Sami'nin geçmişinde hırsızlık ve uyuşturucuyla ilgili suçlar vardı.
- Tom is wanted for grand theft auto.
- Tom araba hırsızlığından aranıyor.
- The police will look into the theft.
- Polis hırsızlığı araştıracak.
- The theft must have been an inside job.
- Hırsızlık içeriden yapılmış olmalı.
- Tom immediately reported the theft.
- Tom hırsızlığı derhal rapor etti.
- Needless to say, theft was a rare occurrence.
- Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir görülen bir olaydı.
- He is in jail for theft.
- O, hırsızlık için hapiste.
- She accused him and her of theft.
- Onu ve onu hırsızlıkla suçladı.
- Tom was arrested for theft.
- Tom hırsızlıktan tutuklandı.
- I'd like to report a theft.
- Bir hırsızlığı bildirmek istiyorum.
- He is under suspicion of theft.
- O, hırsızlık şüphesi altında.
- He is guilty of theft.
- Hırsızlıktan suçlu.
- He was accused of theft.
- O hırsızlıkla suçlandı.
- Tom was in on the theft.
- Tom da hırsızlığın içindeydi.
- Tom denied he had anything to do with the theft.
- Tom hırsızlıkla ilgisi olduğunu inkar etti.
- Tom was arrested for theft.
- Tom hırsızlıktan tutuklanmıştı.
- Tom has a criminal conviction for theft.
- Tom'un hırsızlıktan sabıkası var.
- Tom said that he had nothing to do with the theft.
- Tom hırsızlıkla hiçbir ilgisi olmadığını söyledi.
- Sami was arrested for grand theft.
- Sami büyük bir hırsızlıktan tutuklandı.
- Beware of thefts in a big city.
- Büyük şehirlerde hırsızlıklara dikkat edin.
- We reported the theft to the police.
- Hırsızlığı polise bildirdik.
- This man was charged with theft.
- Bu adam hırsızlıkla suçlandı.
- Property is theft.
- Mülkiyet hırsızlıktır.
- He's wanted for grand theft auto.
- Araba hırsızlığından aranıyor.
- Tom was accused of theft.
- Tom hırsızlıkla suçlandı.
- Tom has been accused of theft.
- Tom hırsızlıkla suçlandı.
- True art is theft.
- Gerçek sanat hırsızlıktır.
- He is in jail for theft.
- Hırsızlıktan ötürü hapiste.
- She is guilty of theft.
- O hırsızlıktan suçlu.
- The police arrested him for theft.
- Polis onu, hırsızlıktan tutukladı.
- Copying is not theft.
- Kopyalamak hırsızlık değildir.
- Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
- Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
- Beware of thefts in a big city.
- Büyük bir şehirde hırsızlığa karşı çok dikkatli olun.
- You can't accuse him of theft without having proof.
- Kanıt olmadan onu hırsızlıkla suçlayamazsın.
- I'd like to report a theft.
- Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
- When was the theft reported?
- Hırsızlık ne zaman rapor edildi?
- Tom said that he had nothing to do with the theft.
- Tom hırsızlıkla ilgisi olmadığını söyledi.
- He was accused of theft.
- Hırsızlıkla suçlandı.
- Sami had a history of theft and drug-related crimes.
- Sami'nin hırsızlık ve uyuşturucu geçmişi vardı.
- I'd like to report a theft.
- Bir hırsızlık ihbarında bulunmak istiyorum.
- Tom immediately reported the theft.
- Tom hemen hırsızlığı bildirdi.
- How do I report a theft?
- Bir hırsızlığı nasıl ihbar edebilirim?
- Tom accused Mary of theft.
- Tom Mary'yi hırsızlıkla suçladı.
- He is under suspicion of theft.
- Hırsızlık şüphesi altında.
- I would like to report a theft.
- Bir hırsızlık ihbarında bulunmak istiyorum.
- You can't accuse him of theft without having proof.
- Elinde kanıt olmadan onu hırsızlıkla suçlayamazsın.
- Tom denied he had anything to do with the theft.
- Tom hırsızlıkla bir ilgisi olduğunu reddetti.
- Have you reported the theft to the police?
- Hırsızlık olayını polise bildirdiniz mi?
- Tom has a criminal conviction for theft.
- Tom daha önce hırsızlıktan hüküm giymiş.
- Tom was cleared of the theft charge.
- Tom hırsızlık suçlamasından aklandı.
- Tom is guilty of theft.
- Tom hırsızlıktan suçlu.
- She is guilty of theft.
- O hırsızlıktan suçludur.
- Tom was the mastermind behind the theft of the large ruby.
- Tom büyük yakut hırsızlığının arkasındaki beyindi.
- The police accused him of theft.
- Polis onu hırsızlıkla suçladı.
- Tom accused Mary of theft.
- Tom, Mary'yi hırsızlıkla suçladı.
- Tom had nothing to do with the theft.
- Tom'un hırsızlıkla bir ilgisi yoktu.
Show More (70)
|
