|
- We must make an effort to reach agreement and we need to keep an open and tolerant mind on this matter.
- Anlaşmaya varmak için çaba sarf etmeli ve bu konuda açık ve hoşgörülü bir zihne sahip olmalıyız.
- I am very glad that you are being very tolerant on time this morning.
- Bu sabah vaktinde çok hoşgörülü olmanıza çok sevindim.
- War is awful, but the consequences of an overly tolerant attitude may in time cause more devastation.
- Savaş korkunçtur, ancak aşırı hoşgörülü bir tutumun sonuçları zaman içinde daha fazla yıkıma neden olabilir.
- We all hoped that he would be able to lead Iran onto a more democratically open and tolerant path.
- Hepimiz onun İran'ı demokratik açıdan daha açık ve hoşgörülü bir yola sokabileceğini umuyorduk.
- Let us continue to be open and tolerant.
- Açık ve hoşgörülü olmaya devam edelim.
- This Union must be an open and tolerant Union.
- Bu Birlik açık ve hoşgörülü bir Birlik olmalıdır.
- Are you tolerant?
- Hoşgörülü müsün?
- We really have to be more tolerant.
- Gerçekten daha hoşgörülü olmalıyız.
- Thanks for being so tolerant.
- Bu kadar hoşgörülü olduğun için teşekkürler.
- Tom isn't very tolerant.
- Tom çok hoşgörülü değil.
- Let's try to be more tolerant.
- Daha hoşgörülü olmaya çalışalım.
- You must be more tolerant.
- Daha hoşgörülü olmalısın.
- Are you tolerant towards ethnic minorities?
- Etnik azınlıklara karşı hoşgörülü müsünüz?
- He always appeared to be ready to discuss anything and was very tolerant.
- Her zaman her şeyi tartışmaya hazır görünürdü ve çok hoşgörülüydü.
- Tom wasn't very tolerant.
- Tom çok hoşgörülü değildi.
- How tolerant should we be?
- Ne kadar hoşgörülü olmalıyız?
- Tom wasn't very tolerant.
- Tom pek hoşgörülü değildi.
- I'm tolerant.
- Ben hoşgörülüyüm.
- Tom isn't very tolerant.
- Tom pek hoşgörülü değil.
- Tom is extremely tolerant.
- Tom son derece hoşgörülü.
- Tom seemed to be tolerant.
- Tom hoşgörülü görünüyordu.
- He is tolerant in religious belief of others.
- O başkalarının dinsel inançlarına karşı hoşgörülüdür.
- Tom is tolerant, isn't he?
- Tom hoşgörülü, değil mi?
- Tom has been very tolerant.
- Tom çok hoşgörülü davrandı.
- We really have to be more tolerant.
- Gerçekten daha hoşgörülü olmak zorundayız.
- Tom is extremely tolerant.
- Tom son derece hoşgörülüdür.
- Let's be tolerant.
- Hoşgörülü olalım.
- You've been amazingly tolerant.
- İnanılmaz derecede hoşgörülüydün.
- Are you tolerant?
- Hoşgörülü müsünüz?
- Tom seems to be tolerant.
- Tom hoşgörülü görünüyor.
- Tom has been tolerant.
- Tom hoşgörülüydü.
- I've been tolerant.
- Ben hoşgörülüydüm.
- Tom isn't as tolerant as I am.
- Tom benim kadar hoşgörülü değil.
- Tom isn't as tolerant as he used to be.
- Tom eskiden olduğu kadar hoşgörülü değil.
- Tom isn't as tolerant as he used to be.
- Tom eskisi kadar hoşgörülü değil.
- Be tolerant.
- Hoşgörülü olun.
- Tom didn't seem to be as tolerant as Mary seemed to be.
- Tom, Mary'nin göründüğü kadar hoşgörülü görünmüyordu.
- He is tolerant in religious belief of others.
- Başkalarının dini inançlarına karşı hoşgörülüdür.
- Tom has been very tolerant.
- Tom çok hoşgörülüydü.
- I've been tolerant.
- Hoşgörülü davrandım.
- Tom is tolerant.
- Tom hoşgörülüdür.
Show More (38)
|