The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Anglais |
Turc |
|
| 1 |
triumph |
zafer |
n. |
|
- They all punched the air in triumph.
- Hepsi zafer edasıyla yumruklarını havaya kaldırdı.
- I do not seriously think you can say that establishing concrete data for accession is a great triumph.
- Katılım için somut veriler oluşturmanın büyük bir zafer olduğunu söyleyebileceğinizi ciddi olarak düşünmüyorum.
- We must also admit, however, that a great deal has gone wrong since this triumph.
- Bununla birlikte, bu zaferden bu yana pek çok şeyin yanlış gittiğini de kabul etmeliyiz.
- This endeavour has its triumphs and setbacks, but the policy is still created.
- Bu çabanın zaferleri ve başarısızlıkları vardır ancak politika hala oluşturulmaktadır.
- This endeavour has its triumphs and setbacks, but the policy is still created.
- Bu çabanın zaferleri ve başarısızlıkları vardır, ancak politika hala oluşturulmaktadır.
- Gagarin’s flight was a triumph for the Soviet space program.
- Gagarin'in uçuşu Sovyet uzay programı için bir zaferdi.
- Gagarin's flight was a triumph for the Soviet space program.
- Gagarin'in uçuşu Sovyet uzay programı için bir zaferdi.
- He may turn a personal tragedy into a triumph.
- Kişisel bir trajediyi bir zafere dönüştürebilir.
- He was released after the triumph of the Allies.
- Müttefiklerin zaferinden sonra serbest bırakıldı.
- Hitler's democratic triumph exposed the true nature of democracy.
- Hitler'in demokratik zaferi demokrasinin gerçek doğasını açığa çıkardı.
- It’s not the only reason behind the ICO triumph.
- ICO zaferinin arkasındaki tek sebep bu değil.
- The games in Korea could be a triumph for Russia.
- Kore'deki oyunlar Rusya için bir zafer olabilir.
- The moment of triumph is the moment of greatest danger.
- Zafer anı en büyük tehlike anıdır.
- There will be wars, there will be poverty, there will be triumphs and defeats.
- Savaşlar olacak, yoksulluk olacak, zaferler ve yenilgiler olacak.
- We each have our own struggles, and we each have our own triumphs.
- Her birimizin kendi mücadeleleri var ve her birimizin kendi zaferleri var.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Seni bu geceki zaferinden dolayı tebrik etmeye geldim.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Bu geceki zaferiniz için sizi tebrik etmeye geldim.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Bu akşamki zaferinizden dolayı sizi tebrik etmeye geldim.
- This was a triumph!
- Bu bir zaferdi!
- That's what I call sweet triumph.
- İşte ben buna tatlı zafer derim.
- Our team came home in triumph.
- Takımımız yurda zaferle döndü.
- Our team came home in triumph.
- Takımımız eve zaferle döndü.
- The emperor returned home in triumph.
- İmparator zaferle yurda döndü.
- The emperor returned home in triumph.
- İmparator zaferle evine döndü.
Show More (21)
|
| 2 |
triumph |
zafer kazanmak |
v. |
|
- The principles of an ethical international policy have triumphed in East Timor.
- Etik bir uluslararası politikanın ilkeleri Doğu Timor'da zafer kazandı.
- The industrial lobby has once again triumphed over the interests of animals who suffer unnecessarily.
- Sanayi lobisi, gereksiz yere acı çeken hayvanların çıkarlarına karşı bir kez daha zafer kazanmıştır.
- The principles of an ethical international policy have triumphed in East Timor.
- Etik bir uluslararası politikanın ilkeleri Doğu Timor'da zafer kazanmıştır.
- The path is long, but soft power will triumph.
- Yol uzun ama yumuşak güç zafer kazanacak.
- Without government legislation, bad companies would triumph over the good ones in the competitive battle.
- Hükümet mevzuatı olmasaydı, kötü şirketler rekabet savaşında iyilere karşı zafer kazanacaktı.
- Terrorism will triumph if we sacrifice the Rule of Law, personal integrity and the protection of human rights.
- Hukukun üstünlüğünü, kişisel bütünlüğü ve insan haklarının korunmasını feda edersek terörizm zafer kazanacaktır.
- The neo-liberal ideology will then triumph over safety.
- O zaman neo-liberal ideoloji güvenlik karşısında zafer kazanacaktır.
- The neo-liberal ideology will then triumph over safety.
- Bu durumda neo-liberal ideoloji güvenlik karşısında zafer kazanacaktır.
- Modernisation can only triumph if barbaric practices and an evil past are brought to an end.
- Modernleşme ancak barbar uygulamalar ve kötü bir geçmiş sona erdirilirse zafer kazanabilir.
- After all, only with a calm mind can you triumph over your enemies.
- Sonuçta, yalnızca sakin bir zihinle düşmanlarınıza karşı zafer kazanabilirsiniz.
- Models are triumphing and it seems very good news.
- Modeller zafer kazanıyor ve bu çok iyi bir haber gibi görünüyor.
- I believe he will triumph.
- Zafer kazanacağına inanıyorum.
- Esperanto will triumph.
- Esperanto zafer kazanacak.
- She triumphed against all odds.
- O her şeye rağmen zafer kazandı.
- She triumphed against all odds.
- Her şeye rağmen zafer kazandı.
- Good will ultimately triumph over evil.
- İyilik eninde sonunda kötülüğe karşı zafer kazanacaktır.
- In the end, good will triumph over evil.
- Sonunda iyilik kötülüğe karşı zafer kazanacaktır.
- Love must triumph.
- Sevgi zafer kazanmalı.
Show More (15)
|
| 3 |
triumph |
galip gelmek |
v. |
|
- The wind triumphed over electricity pylons, roofs, traffic signs and, ultimately over the forest.
- Rüzgar elektrik direklerine, çatılara, trafik işaretlerine ve nihayetinde ormana galip geldi.
- I thought that sense had triumphed.
- Mantığın galip geldiğini düşünmüştüm.
- The industrial lobby has once again triumphed over the interests of animals who suffer unnecessarily.
- Endüstriyel lobi bir kez daha gereksiz yere acı çeken hayvanların çıkarlarına galip gelmiştir.
Show More (0)
|
| 4 |
triumph |
başarı |
n. |
|
- This project is my greatest triumph.
- Bu proje benim en büyük başarımdır.
- His work was considered the triumph of modernism.
- Çalışmaları modernizmin başarısı olarak kabul edilmiştir.
Show More (-1)
|
| 5 |
triumph |
galebe çalmak |
v. |
|
- Let your sense of humor triumph over sadness.
- Bırakın mizah anlayışınız üzüntülere galebe çalsın.
Show More (-2)
|